bugün

muhammed in her sene yeni hadisleri ortaya çıkıyor. bu hadisleri takip ederek hangi malların piyasa değerlerinin artacağını kestirebilirsiniz.
*Yapilan arastirmalara gore yabanci bi yerde uyudugumuzda beynimizin yarisi uyaniktir.
Bu yuzden bazi insanlar misafirlikte rahat uyuyamaz. Buna "survival mode" denir.
*sizofreni, psikopatinin tam tersidir. Birisi amigdalanin faaliyetinin fazla olmasindan digeri ise az olmasindan dolayi olusur.
Yani: diyelim ki birine iskence ediliyor.
Sizofrenler: adeta kendilerine iskence ediliyor gibi hissedip aci cekerler.
Psikopatlar: hicbisi hissetmez hatta bundan zevk alirlar.
tüm varlıkların birbirine dönüşmekte olmasi, karbon döngüsü, azot döngüsü vb. hatta nietzsche'nin konuyla ilgili dizeleri:

deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı, kayayı yontmaktadır.
güneş onu yakıp kavurur.
o da tanrı'ya yakarır: keşke güneş olsaydım diye.
"ol" der tanrı.
güneş oluverir.
fakat bulutlar gelir, örter güneşi; hükmü kalmaz.
bulut olmak ister.
"ol" der tanrı.
bulut olur.
rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın oyuncağı olur.
rüzgar olmak ister bu kez.
ona da "ol" der tanrı.
rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.
her şey karşısında eğilir.
tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.
oradan eser, buradan eser, kaya bana mısın demez!
bildiniz, tanrı kaya olmasına da izin verir.
dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı.
sırtında bir acı ile uyanır.
bir ihtiyar taşçı, kayayı yontmaktadır.

nietzsche...

alinti...
"türk adının günümüzde bir etnik kökeni değil de üst kimliği temsil etmesi. tıpkı daha önce de bu anlamda " hun " isminin kullanılması gibi. bu konulara merakı olan arkadaşların okumasını tavsiye ederim. elimden geldiğince akıcı yazmaya çalıştım çünkü.
yalnız sakın bunu atatürk milliyetçiliği, gökalp türkçülüğü vs adını ne koyarsanız koyun onunla karıştırmayın. evet atatürk milliyetçiliği de türklüğü bir üst kimlik olarak kabul edip " kendini türk hisseden herkes etnik kökenine bakılmaksızın türk'tür" der fakat benim söylediğim ayrı bir mevzu.

gelelim benim söylediğime;

tarihte türk adına ilk defa 6. yüzyılda çin kaynaklarında rastlıyoruz. bundan önce kullanılıp kullanılmadığı eldeki imkanlarla bilinmiyor. fakat çin kaynaklarındaki bu kullanış tek bir kavmi niteler boyutta. göktürkleri.. göktürkler ise orta asya'da bugün eski türkçe dediğimiz dili konuşan kavimlerden yalnızca biri. kendi dillerine ise türk tili diyorlar. fakat aynı dile yine daha başka orta asya kavimleri farklı isimler koymuş. göktürkler de bunu orhun abidelerinde dile getiriyor zaten. oguz tili, kırkız tili, tatar tili, tokuz oguz (uygur) tili, gibi..yani anlayacağınız aynı dile herkes kendi kavminin adını koymuş. tabi aralarında ağız farkı elbette var. fakat kayseri ile erzurum ağzı arasındaki fark gibi düşünün. belki uzak kavimler arasında şive farkı var olabilir o da en fazla azeri türkçesi ile türkiye türkçesi kadar. neyse neticeye gelirsek konuşulan dil aynı. biz buna şimdilik orta asya müşterek konuşma dili diyelim. kısaltması da ' oamk ' olsun.

bildiğiniz üzere bir zaman sonra göktürkler orta asyada güçlü bir imparatorluk kuruyorlar. çevrelerindeki oamk diliyle konuşan tüm boyları bir araya topluyorlar ve böylelikle siyasi-politik anlamda güçlü bir birlik sağlamış oluyorlar. fakat o dönemde bugün kabul gördüğü gibi oamk konuşan her kavim kendisine " ben türk'üm " demiyor. gerçi yerel halk şu anda da demiyor fakat bilimsel çevre günümüzde oamk konuşan tüm toplulukları " türki topluluklar " olarak adlandırır. her neyse göktürkler döneminde göktürkler dışında hiçbir topluluk mensubu kendisine " ben türküm " demezdi. çünkü türk dendi mi akla göktürkler gelirdi ve birçok boy da göktürklerden tabiri caizse nefret ederdi. bilge kagan'ın abidelerde " dört bolung (taraf) hep yagı (düşman) imiş. " demesi bundandır. tabi göktürkler cephesinde de bu iş böyleydi. onlar da kalkıp kırgızlara yahut tokuz oguzlara yahut tölislere siz türksünüz demezlerdi.

peki ne oldu da göktürk'lerin yalnızca kendi kavimleri için kullandığı bu ad bir süre sonra bütün oamk konuşan toplulukların genel tabiri oldu. şöyle ki; orta asya'da göktürkler çok büyük bir siyasi güç olmuşlardı. sonra gelen uygurlar ve karahanlılar onlar kadar çok siyasi otorite sağlayamamışlardı. zira uygurlar yalnız uygurları karahanlılar ise yalnız karluk, basmil, yagma gibi kavimleri yönetiyorlardı. fakat göktürkler tüm oamk topluluklarını tek bir çatı altında tutup, çine kök söktürkmüş, bizansla dahi diplomatik ilişkiler kurmuştu. ayrıca göktürkler milliyetçi bir kavimdi. ortak dili konuşan bütün kavimleri doğal olarak akrabası saymış hepsini koruyup kollamış, aç milleti tok kılmıştı. böyle büyük bir gücün ismi elbette düşmanlar tarafından bütün oamk kavimlerini tanımlamak için kullanılacaktı. ayrıca her birini bilmek de ne mümkün. diyelim ki siz çin imparatorusunuz. göktürk boyunun yönetimi altında olan oamk topluluklarıyla savaştınız ve on tane esir aldınız. fakat bu esirlerin her biri farklı oamk boyundan. şimdi onları tanımlamak için her birey için kendi boy adını mı kullanırsınız yoksa genel olarak göktürk esirleri deyip geçer misiniz ? öyle yok sen peçenek esirisin yok sen on ok esirisin demezsiniz. neticede tek bir güçle savaşıyorsunuz ve bütün kavimleri yöneten topluluğun ismini kullanmak durumundasınız.

göktürk imparatorluğu uygurlar tarafından yıkılır. başkent ötüken ele geçirilir ve göktürklere bağlı olan tüm boylar bağımsızlık mücadelesine girişir. kimi başarılı olup bulundukları yerde yeni siyasi otorite kurarlar kimi de göç etmek zorunda kalıp gittikleri yerde bağımsız olurlar. fakat halk aynı halk, dil aynı dil olduğu için, oamk dilini konuşmayan topluluklar onlara genel olarak türk demeye devam ederler. bakınız oamk konuşmayan topluluklar diyorum. çünkü bu dili konuşan topluluklar kendilerine hiçbir zaman türk dememişlerdir. oğuzlar bile.. özbekler biz özbeğiz demeye devam etmiş kırgızlar da biz kırgızız demeye devam etmiştir. peki ya göktürkler yıkıldıktan sonra göktürk halkına ne oldu ? onlar türk demeye devam ettiler mi kendilerine ? hayır. onlar da karadenizin kuzeyine göç ederek kıpçakları oluşturdular ve kendilerine kıpçak demeye başladılar.

türk adı oamk konuşmayanlar tarafından hatırlanan bir genel tabir olarak kaldı. kaşgarlı mahmud divan-ı lügati't türk adlı eserini ne için yazmıştı ? araplara islamiyeti öğretmek için öyle değil mi ? eserinin ismine neden "türk" adını yerleştirildiğinin ipucu da burada. çünkü araplar da oamk konuşanlara türk diyordu. zaten bu dönemden sonra türk ismi uzunca bir süre unutulmaya yüz tutar. ta ki 19.yüzyılda rus ve finlerin başlattığı orta asya araştırmalarına kadar..daha sonra ise klasik tarih..ziya gökalp, mehmet emin yurdakul, yusuf akçura gibi isimler bu araştırmalardan yola çıkarak " türk " adını tekrardan ön plana çıkarırlar ve türkçülük akımını doğururlar. daha önce hayatlarında bir defa bile " türk " kelimesini duymamış anadolu halkı aslında 'türk' olduğunu öğrenir ve olaylar olaylar..

dolayısıyla türk ismi, bugün orta asya, anadolu, azerbaycan ve iran'da yaşayan özbekler, kırgızlar, başkurtlar, kazaklar, türkmenler, oğuzlar, kıpçaklar, azeriler gibi etnik, bakın altını çiziyorum etnik toplulukların üst kimliği durumundadır. anadolu türklüğünün etnik kimliği ise on ok yani oğuzlardır."

ekşi sözlük yazarı dusunenbiyik ' tan alıntıdır.
bilimin henüz açıklama getiremediği 7 sır
2 bin askerle darbe yapılmaz.

ilerde lazım olur belki.
mavi balinanın bazı damarları o kadar geniştir ki bir insan içinde rahatlıkla yüzebilir. dili ise ortalama büyüklükte bir filin ağırlığındadır.
dondurma serinletmez, aksine hararetlendirir.
cd çapının 12 cm olmasının sebebinin sony ceo'su norio oga'nın en sevdiği eser olan 74 dakikalık beethoven'ın 9. senfonisi'nin sığabileceği minimum boyut olması.
on parmağımız olduğu için onluk sistem kullanıyor olduğumuz. bu nedenle dünyanın dört farklı yerinde ortaya çıkan matematik sistemlerinin dördünde de onluk taban kullanılması.
psilosibin isimli halüsinojen obsesif kompulsif bozukluğu ortadan kaldırıyomuş. ama dozu az olduğunda sadece 24 saatliğine. dozu artarsa da kafayı yedirtebileceği için yerine başka şeyler aranıyomuş.

(bkz: psilosibin)
Ortanca çiçeğinin adının italyanca ortancia'dan devşirildiği gerçeği.
Orta Asya'nın bir bölümü ve Hindistan'da matem renginin beyaz olması.
Aslında ufku iki katına falan çıkardığı yok pek ama öğrenildiğinde "vay be" dedirtecek türden bi hede.
wikipedia, wikileaks gibi portalların adında yer alan wiki'nin açılımının what i know is yani bildiğim kadarıyla olması.

kaynak: ekside gördüm.
8-5 çalışmak tabirinin, sabah sekizden akşam beşe kadar çalışmak degilde, günde sekiz saat haftada bes gün çalışmak demek olması.
dünyanın en şanslı adamının hikayesi.

1988 yılında george adlı, 19 yaşındaki genç obsesif-kompülsif hastalığından muzdariptir.
günde yüzlerce defa elini yıkar ve çeşitli nedenlerden dolayı sürekli duş almak zorunda hisseder kendisini.

en sonunda bu yüzden okulundan ayrılır ve bulduğu işini bırakır.
son derece mutsuz ve ağır depresyon geçiren genç, en sonunda 22 kalibrelik bir silahı ağzına dayar ve kafasına sıkar.

kafasının içinden. sol lobunu parçalayarak geçen silah george'u öldürmez.
sol lobunda, ocd hastalığına sebebiyet veren o küçük alanı parçalar.

üç hafta sonra hastahaneden çıkan george, kendi hastalığını tedavi etmiş olur.
intihar edecekken, kafasındaki o bölgeyi oatçalamasıyla hayata yeniden döner.
üstelik hiç bir ıq ya da fonksiyonel kaybı olmadan.

(ç)alıntıdır.
- 1983 yilinda dünya üzerinde dogum olmayan tek ülkenin Vatikan olmasi. (hic bi isime yaramayacak bir Bilgi)
- sineklerin sürekli cama gelip carpmalari onlarin 0,2 Saniye icerisinde her seyi unutmalarindan dolayi. (yaz aylarinda cok ise yarayabilir)
- her dudak rujunda balik pulu bulunur (vegan sertifikasina sahip rujlar haricmis, bu Bilgi icin bulanti ya da bunaltiyazarimiza tesekkür ederim).
trafik kazalarına dair fotoğraf ya da videolarda zaman zaman ayaktan çıkmış bir ayakkabı teki görürüz. bu tek ayakkabı aslında kazaya ve kazayı yapan kişi ve kişilere dair ciddi bir ipucu verir.
bugüne kadar çok fazla trafik kazasında kurtarma faaliyetlerinde çalıştım* ve ne zaman ayaktan çıkmış bir ayakkabı gördümse o ayakkabının sahibi olan kişi ya ölmüştü ya da ağır yaralı idi.
ve bu tip kazalardaki araçların süratleri 60-70km üstünde olduğu bilgileri vardı.
sonrasında bunu biraz araştırınca kazada kişinin bilinci kapandığı anda o ayakkabıyı ayakta tutacak herhangi bir kontrol gücü kalmadığından, ayakkabı, kazanın meydana geliş şekline bağlı olarak ayaktan çıkabiliyormuş ve savrularak kaza mahallinden uzak yerlere dahi gidebilmesi de bundan dolayıymış.
bir tafik kazasına müdahaleye yeni başlamışken trafik polisi bir ayakkabı teki getirip "ayakkabı çıkmış, bu adam zor yaşar" demişti. nitekim hastane yolunda ağır yaralı kurtardığımız kişi hayatını kaybetmiş haberini duymuştuk.

bu bilgiden sonra ne zaman bir olay yerinde ayakkabı teki görsem hep içim burulur.

kaynak: ekşide gördüm.
1: Tayvan’da evlenecek olan gelin bakire ise, damadı bu sıkıcı işten kurtarmak için damadın akrabaları gelinin bekaretini bozmakla görevlendirilir.

2 : Laos’da kadınların ayakları erotik bölge olarak kabul edildiği için, gün içerisinde ayaklarını sergilemesi yasak.

3: Gine’de evli kadını baştan çıkaran adamın el ve ayak parmaklarından biri kesiliyor. Kesilen parça, ilişkiye giren kadına yediriliyor.

3:Kenya’da yaşayan Masai kabilesi üyeleri birbirlerine tükürerek selamlaşıyorlar.

4:Hindistan’da, yemeğe gelen misafir yemekten sonra geğirmezse yemeği beğenmemiş olarak algılanır

5: Tibetin yüksek dağlarında insanlar ölülerini gömmedikleri için yakacak odunda olmadığı için parçalayarak akbabalara atarlar

6: Eski avrupada insanlarin evlerinde tuvalet bulunmazdı kadınlar bol Genis etekler giyerek bulundukları yere ihtiyacını görürlerdi kıyafetin ismide günümüzde kullanılan tuvalettir.

7: Şemsiye yukarıdan pislik atilmasin diye kullanılır kokuyu bastırmak için parfüm kullanılırdı.

8:Endonezya da bulunan Amboyna adasında ürünün az olacağı belirlenirse, erkekler güneş batımında çıplak olarak tarlaya gidip ekinlerin arasında mastürbasyon yaparlar.

9;Tazmanya'da kadın ölen kocasının kesilip kurutulan cinsel organını boynuna asmak zorunda​
Bir zamanlar şakirtler adlı, Fethullah Gülen ve nur cemaatini anlatan kitabın yaklaşık bir sene sonra çıkacağı.
Erol evgin'in saçlarının peruk olması.
herhangi bir youtube bağlantısındaki* "youtube" yazısında geçen "ube"u silin ve enter'a basın. alın size; mp3 dönüştürücüsü.
ikiz Kuleler saldırılarının yaşandığı 11 Eylül 2001 sabahı Bush, bir okul ziyaretindedir.

Bu ziyaret sırasında sınıftaki çocuklar tarafından "Pet Goat" adlı bir hikâye okunur ki bu Pet Goat, satanist mesajlar barındırdığı gerekçesiyle bazı yasaklar almış bir çocuk hikâyesidir. "aptal ABD başkanı" imajlı Bush'un elindeki hikâye kitabını ters tuttuğu goruluyor. Bu kare internet'te ve medyada da epey dalga konusu olmuştu zamanında "Bush ne kadar salak ya" diye. Fakat Bush'un, içerisinde Pet Goat adlı satanist hikaye de bulunan bu kitabı ters tutmasının sebebi; kendisinin salak olması değil, satanizmde ritüellerin tersten yapılmasıdır. Size garanti ederim ki Bush, kendisinin salak olduğunu iddia eden insanların en az bi %95'inden daha zekidir, ona şüpheniz olmasın. Bu sınıftaki olay başlı başına bir ritüeldir.

Sınıfta Pet Goat adlı luciferian hikâyenin okunduğunu söylemiştim. Derken ikiz Kule saldırıları gerçekleşir, ilk uçak Dünya Ticaret Merkezi'ne girer. Bush'un yanına gelip kulağına saldırıların olduğu fısıldanır. Bush (hesapta) saldırıyı bu anda öğrenir.

Zaman 11 Eylül 2001 sabahı, yani ikiz Kule saldırılarının olduğu andır.

Bush sınıftadır, öğretmen ise çocuklara bazı kelimeler söyler. Çocuklar, öğretmenin söylediği kelimeleri hep bir ağızdan tekrar ederler.
öğretmenin sınıfa okuduğu ve çocukların da yüksek sesle tekrar ettiği kelimeler şunlardır: "kite, hit, steel, plane, must"

Yani Türkçesiyle "uçurtma, vurmak, çelik, uçak, -meli"

Eğer bu kelimelerle anlamlı bir cümle kurmak isterseniz şu cümleyi elde edersiniz: "Kite plane must hit steel"

Yani: "insansız uçak, çeliğe vurmalı"

"Kite" uçurtma demektir, "kite plane" ise "insansız uçak" (hani şu drone'lar gibi) manasına gelen bir deyiştir. Ve bildiğiniz üzere 11 Eylül sabahı saldırıya uğrayan Dünya Ticaret Merkezi'nin o ihtişamlı gökdelenleri de "çelik" konstrüksiyonludur. Yani tıpkı çocukların söylediği gibi, insansız uçak çeliğe vurmuştur.

Çocuklar öğretmenlerinin söylediği bu kelimeleri tekrar ederler. "Uçak" derler, "çelik" derler, en sonunda "insansız uçak, çeliğe vurmalı" cümlesini oluşturacak olan o kelimeleri tekrar ederler. Bundan az önce de Pet Goat adlı satanist hikâyeyi okumuşlardı sınıfta. Çocuklar da, muhtemelen öğretmen de, satanist bir ritüele meze olduklarının farkında değillerdir.
Ve çocuklar "insansız uçak, çeliğe vurmalı" cümlesinin kelimelerini okuduktan sadece birkaç saniye sonra, video'da izleyebileceğiniz üzere Bush'un yanına biri gelir ve ona tıpkı çocukların söylediği şekilde, ikiz Kule saldırısının gerçekleştiğini, yani bir uçağın çelikten ikiz Kule binasına vurduğunu haber verir...

ilgili video:https://www.youtube.com/watch?v=lEqeELMXsyo
ananas tarlada yetişiyormuş.