bugün

doğum kadar normal bir olay olup asla normal karşılanamayandır.
üzer, ölen kim olursa olsun.
her kaybettiğin insanda ölüme daha fazla alışman gerekirken hep daha fazla acıtır.
inanması çok güç olandır.
belki de gözün görüp inanmadığı tek gerçektir.
ölen birinin cansız bedenini görmemişsen ve sadece öldüğünü biliyorsan bir hayaldir ve ölmemiştir.
hep bir yerlerden gelecek sanırsın gelmez. gelmeyeceğini bile bile beklersin.
soğuktur.
zordur.
ve malesef gerçektir.

--spoiler--
bir insan sevdiği birini kaybederse, yüreğinde kırk mum yanar. hergün biri söner, bir tanesi ise mahşere kadar yanar.
--spoiler--
kaç yasında gelirse gelsin hep erken olandır. hep can yakar. hep düştüğü ocağı dağıtır. ölen kişiyle henüz yapmadığınız ve asla yapamayacağınız şeyler için üzülürsünüz. size hayatın çok kısa olduğunu hatırlatır. örneğin ben dedeme asla seni seviyorum diyemedim. asla benim evlenip yuva kurduğumu göremeyecek.
ölüm sadece bir başlangıçtır. ölümü kabullenmiş ama gerçekten kabullenmiş bir insan hiçbir şeyden korkmaz ve yaşadığı tüm kayıpları insanüstü bir olgunlukla karşılar. ( ölüm içgüdüsü isimli kitaptan alınmıştır- jed rubenfeld )
tam anlamıyla çaresizliktir. bedenin ruhu terk edişine çare yoktur. sonsuzluk dese de bazıları bence bir yok oluş bir son yada bir terk ediş şeklidir.
bir daha o en sevdiğin yemeği yiyememektir.
sevgilinin gözlerine bir daha asla bakamamak , ona tekrar doyasıya sarılamamaktır.
gece yarısı acaba benim küçük oğlum üzerini açtı mı diye sıcak yatağından kalkıp onun üzerini örterken yanağına küçük bir öpücük konduramamaktır.
üşümektir ölmek:
bedeninin buz gibi soğumasıdır.
karı, yağmuru hiç hissetmediğin kadar hissetmektir.
biraz da çürümektir ölmek:
saatlerce bakım yaptığın cildinin bir takım hayvanlar yada bakteriler tarafından sindirilmesidir.

AMA EN KÖTÜSÜ KAYBETMEKTiR. HER ŞEYiNi HERKESiNi BiR DAHA HiÇ GERi ALAMAMAK ÜZERE KAYBETMEK.
bilinmeyen her şey insanı ürkütür.
kendine hep uzak tutuğun dur.
hızla sol şeritte giderken bir den önünüze bir araba çıkması ile,
karanlık bir yolda tinercinin size bıçak çekmesi ile,
evde temizlik yaparken domestos ile porçözü karıştırıp gaz zehirlenmesi ile (kesinlikle denemeyin)
aklına gelir adrenalin patlaması yaşarsınız. ama yinede unutursunuz.
Gerçek kişiliği sona erdiren hukukî bir olaydır.
hep zamansız gelir. hep erkencidir.
erken gelir. bazen de beklersin hic gelmez.
hadis-i şerif: "Ölüm gelmeden önce ölüme hazırlanın." (Beyhaki)
nirvana.
Kacinilmaz son.
"Ah ölüm yanıma gel. benim için bir ol yanımda kalan biri."

kısacası beklenendir.
belkide en çok konuşmamız gereken, hayattaki en büyük gerçekliktir. metafizik dünyanın kilidini açan anahtardır ölüm. ölümsüz olduğunu sanan tiranların korkulu rüyası, o'na dost olanlara bayram günüdür. annenin çocuğundan hak dilediği o güne hazırlıktır ölüm.

rabbim o güne hazır eylesin.
sevmeden sevişmektir.
dünyadadır.
Korkmamak gereken nadir şeylerden, asıl gerçekleşememesinden korkmalı.
allahın emri ayrılık olmasaydı.
bilim adamlarına göre düşüncesinin bile insanı motive etmeye yettiği enerji.

http://www.facebook.com/p...90327837657015&type=1
kuşlar da gider, yapraklar da dökülür. ah eylül...
bazen sevgiyi, bazense nefreti arttırır. azalttığı bir şey varsa, o da yaşamın ciddiyetidir.
hala beklediğim ama kapını henüz çalmayandır.
nefes alıp vermenin durduğu, kalbin beynin bilumum organın durduğu, karşılıklı iletişimin bittiği, sonrası üzerine türlü tartışmaların döndüğü durum. öyle çok da abartılacak bir şey değildir. alt tarafı bir boyuttan öbür boyuta geçilecek. nereye geçileceği de sizin inancınıza ve hayal gücünüze kalmış bir şey. bedene ne olacağı da şahsın tercihi, ölmeden önceki talebi doğrultusunda belirlenir. bilinmezliğinden de çok ürkmeyin. "yakın deneyim"leri var bunun, yaşadıysanız ne mutlu, tecrübelisiniz işte. yaşamadıysanız açın yaşayanların yazdıklarını okuyun.
Mutlak göçe yaklaştık, olsun ne önemi var artık ölüm kurtuluştur bazen.
kaçınılmaz sondur, bir karadeniz türküsünde denildiği gibi; ölüm dediğin nedir dalda bir kuru yaprak, bin senede yaşasan son durak kara toprak.