bugün

nereye gider başını alıp sorarsın
kim bilir durmadan nasıl susarsın
bilmeden boşuna atıp tutarsın
su gibi akıp geçer zaman

gezdin tozdun aman aman aman
sazdın sözdün aman aman aman
giderek üzdün bizi zaman
yazdım çizdin aman aman aman
incecik izdin aman aman aman
sıraya dizdin bizi zaman.
Bir asfalt dünya şarkısı.

"Zaman adım adım,
Zamanı adımlayan ayaklar var.
Yükler omuz omuz,
Yükleri taşıyan omuzlar var.

En güzel hayalini seç dolaptan, üstüne giy..
Ne güzel yakıştı bak üstüne..

Bir ses duyunca, zamanın sesini duyunca,
Üstüne gelince yıllar birer birer..
Yine de güzelsin, güzel çizgilerle.
Yine de yürürüz..

Adım adım zaman adımlayan ayaklar bizim.
Ağır ağır yükler taşıyan omuzlar bizim."
Öldürdüğün takdirde hiç ceza alamazsın.
“Solgun, sessiz, gri bir koridordu.
Orada çok üşüdüm.”
ben bazen bu kadar hızlı geçmesine kırılıyorum. ikizimle bir fotoğrafımız var; sekiz yaşındayız o yuvarlak gözlükleri ve muhtemelen sümerbanktan aldığımız yeşil kalın kazağıyla bana bakmış, bense terzi komşumuzun diktiği çirkin bir gelinlik giymişim. annem elime plastik bir çiçek tutuşturmuş ellerim kınalı. arkamızda dedemlerin eski antenli televizyonu var. bir düğün dönüşü yorgunmuşum uyumak için ağlamışım zorla çekmişler fotoğrafı. iyi ki çekmişler. şimdi beni en çok mutlu eden şeylerdendir, geldiğinde çok mutlu olacağımı sandığım geleceği telaşla ve heyecanla beklediğim zamanların fotoğrafları...
Geceleri nöbette iken bir türlü geçmeyendir.
degisimi ifade etmek icin kullandigimiz kavramlardan biridir. maddeler degisir, donusur, olusur, yok olur. zamanda, bu degisiminin ilk referans noktasiyla ikinci bir referans noktasinin arasindaki bicimi resmeden bir kavram olarak sayilabilir. zamanin kavranabilmesi ise ozneldir, degisimi idrak eden, bu degisimi bellegine kaydeden ve muhakame yapan canlilar algilayabilir. bir sey-madde, degismesine ragmen bicimi hafizamiza kaydolur, o seyin bicimi artik eskisi gibi olmasa bile, baska bir yapiya burunse bile gecmisteki bicimi hala hafizamizdadir. degisen bir seyin-maddenin, hafizamizda yer alan daha onceki bicimi ile simdiki bicimi kiyaslariz ve gecmis denilen zaman ortaya cikar; bu seyin hafizamizdaki gibi bir gun tekrardan degisecegi bilgisi de gelecek zamani ortaya cikarir.
2008 yılında üniversiteyi kazanıp istanbula gittim. Bahçelievler tarafında kalıyordum. iyi ve temiz kalpli arkadaşlarım vardı. Akşamları mp3 ümü kulağıma takar sokaklarda yürürdüm. Arabalara, evlere, insanlara bakardım. Cebimde ay sonunu anca getirecek param vardı ama umudum sonsuzdu. Ne kadar güzel günlermiş. Keşke zamanı geri döndürebilseydim. 10 yıl önceye, 6 yıl önceye, 3 yıl önceye, 6 ay önceye... Benim zamandan alacağım var. Çünkü benden çok şey çaldı.
var mı yok mu onu bile bilmiyoruz. üstüne hikaye yazmaya gerek yok *
Ne garip kavramdır. Herkes yokluğundan şikayet eder, ben bazen geçmek bilmemesinden ederim. Sonra geçer, hızlı geçmiş, özlüyorum derim.

Her zaman geçmiş zamanı sevdim. Yaşanabileceklere odaklanmadım, hayallerim beş dakika sürerdi. Sonra yine eski günleri yad ederdim. Anılarımı anlatırdım hep. O günlerden kalma eşyalara dokundum dönebilmek için. Sonra kendi kendime kederlendim. Kimseye de anlatmadım buna dertlendiğimi, umurlarında olmazdı zaten. Onlar için geçmiş geçmişti. Benim için her zaman dönmek istediğim özel anlar.
Leyla The Band'in güzel şarkılarından biri. sabah işe gitmeden önce kahve ve sigara eşliğinde dinlenilmesi adeta hayatı sorgulatır. bir günün daha ömürden eksildiğini, her şafağın bir hırsız gibi elinde fenerle günü aydınlatışını anlatır. bize de dinleyip, hayata sövüp, sigaradan bir fırt daha çekmek kalır.
Öldürdüğün takdirde hiç bir ceza almadığın tek cinayet türü.
yoktur.


la
vi
te
evrensiz zaman amcıklıktır.

düşünülür...
büyük ve güzel bir ilüzyondur. insan beyninin algılayamadığı bir kavramdır. zihnin en büyük başarısı olan, kendini geride bırakabilmesine sebep kavramdır. bizi getiren ve götürecek olandır.
Saattin gösterdiğinden çok daha ötesi olduğunu bildiğim, can yakan bir boyuttur.
Onu kontrol etmek bir yana, içinde çırpınıp dururken akışına kapılmamak olağandışıdır.
O, göz açıp kapayıncaya kadar geçen süre birikerek nasıl böyle canınızı yakabilir?
Minicik saniyeler nasıl yıllar olabilir?
Dün neredeydim, yarın nerede olacağım?
Tek bildiğim zaman nehrinin içinde sürüklenip dağılan aklım.
Ve bomboş geçen yıllarım.
içinde uyanan dünyaya gözlerini açtığın anda ,
önce merhaba dersin bu rüzgara..

ve bir bakarsın savurup götürür seni yaş almaya,

sonra değişir adım adım bildiklerin ve bilemediklerin fırtınasında..

geriye mi ,
kimi acı kimi tatlı anlar sadece kalır anılarda,
hızla geçen bu fırtınada..
''zaman'' kavramı basit cümlelerle açıklanabilecek bi olay değildir maalesef. görecelidir. güzel anların çarçabuk, sıkıntılı anların ise geçmemesi gibi. zaman öğretmendir bi yerde. doktordur. ve ya bilmem nedir işte. bi aralarda gazeteydi he * (nedense tıkandım, anlatamıyorum heri kalan kısmı).
görsel
Zamanda akıp giden insandır aslında fakat, insan hep zamanı akar sanır.
Bundan geriye kalan hep başı olmuştur.
Zaman öldürülecek (bkz: zaman öldürmek) bir şey değil, tam tersine planlanacak bir unsurdur.
Son günlerde zihnimi çok meşgul eden, sanırım çalışan mekanizmayı durduk yere fazla kurcalamaktan ötürü varlığıyla ilgili "zaman zaman" şüpheye düştüğüm kavram.
Su gibi akıp giden olgu. Bi bakmışsınız yıllar akıp gitmiş, yaşınız kemale ermiş bulursunuz kendinizi.
Hızlı geçiyor diye şikayet ediyoruz ama yine de düzgün kullanmıyoruz.
ispanyol fizikçi jose senovilla'ya göre zaman hızlanmıyor aksine yavaşlıyor.

şurada konudan bahsettim

(bkz: #40944088