bugün

sevişilir mesela.
çok seviştim ki ben öyle, ne sevişmeyecekmişim..
birden çok.
şemsiye kullanmak en mantıklısı bence. ama sevişmekte hoş olsa gerek...
sacit onan'dan mona rosa şiirini dinlemek.

http://www.dailymotion.co...-karakoc-iiri-sacit_music
okulu asmak.
eğer kaldığınız yer bol ağaçlı yeşillikli bi yer ise daha ne oturuyosunuz ? çıkın sokağa kulağınıza takın mp3'ünüzü ve güzel bir şarkı koyun. yürüyün o güzel şarkının eşliğinde toprağın kokusunu ciğerlerinizde hissede hissede.
evde play station oynamak.
vurup kafayı uyumak. yağmur yağarken uyumak gibisi var mı be!
Can yakan eski sevgiliye ''DIşarıya bakar mısın, nede güzel yağmur yağıyor'' şeklinde mesaj atıp '' hadi yağmurda beraber yürüyelim o zaman'' şeklinde bir cevap beklemek. cevap bile alamazsınız tabi.
(bkz: iki saattir konuşuyoruz bir kere seks demedik)
o serinliğin ve toprak kokusunun etkisindeki hareketlerdir.
-yürüyüş,
-sahildeki bir çay bahçesinde çay içmek.
sevdiğinden üşüyorum ceketimi almadım mesajını alıp dışarı fırlamak.
arabayı yavaş süreceksin zira abs sistemi olan araçlar yağmurlu havalarda sıkça kızaklıyor aman diyim.
şemşiye kullanmak.
yağmur isimli sevdiceğini hatırlayıp hüzünlenmek... telefona giden ele diğer elle vurmak. **
içinin acısını yağmur eşliğinde gözlerinden akıtmak.
toprak kokusunu içine çekmek ve ciğerlerini o kokuyla doldurmak.
"rüzgarlı havanın kuytusu, yağmurlu havanın uykusu" felsefesi üzerinden harekete geçilebilir.
ders çalışmak. madem dışarı çıkılamıyor adam gibi ders çalışmak için iyi bir zaman.
istediğin her hangi bir şey yapılabilir.
sıcak yatağında uyumak en tatlısı olsa gerek.
eve koşmak bu arada yanında 1 arkadaşın varsa onunda aslında koşunca daha çok ıslanıyormuşuz diye saçma bilgiler vermesiyle harcanacak zaman zarfı.
şemsiyeyi açmaktır en mantıklısı.
evinizde ama cam kenarında oturmak, dışardan geçenleri izlemek, hafifçe camı açıp toprak kokusunu içinize çekmek, bu üşüme hissiyle üzerinize battaniye alıp uykuya dalmak. anlatırken bile mutlu oldum.
ossssurun.
gök gürültüsüne karşı göt gürültüsü!
versus diye buna derim işte!
yağmurun vurduğu bir pencere kenarına oturup güzel bir müzik eşliğinde şarap içmek...
oltanizi kapmak ve istanbul'da denizi gördügünüz ilk yerde balık tutmak.