bugün

görsel
insanlar ölmek istemiyor. Sadece içlerindeki bazı şeyleri öldürmek istiyorlar.
23 üme yeni girdim hem maddi hem manevi olarak zorlandığım bir dönemden geçiyorum gerek 5 senedir izmirde oturmanın ve tamamen kafama göre hareket edebiliyor olmamın ardından memleketime dönmüş olmam gerek 1.5 senelik işimin 1 günde baltalanmış olması ve çabalayıp durmama rağmen halen henüz çok başında olmam gerek sevgisini edindikten sonra farkettiğim o muhtaç oluş ve neticesinde gelen ayrılıktan sevgisini kaybetmiş olmam gerek babamla ettiğim kavgalar ve onun saçma sapan fikirleri gerek evdeki tüm diğer herkesin dertleri falan yani sizlerin de hayatlarında olduğu gibi dünyanın derdi bitmiyor sevgili arkadaşlar biliyorum ki bunlar da geçer hatta daha fenaları da gelir zaten kaybettiğim iç motivasyonu biraz toparladığımı ve kendime peşinden koşulacak yeni bir hayal bulduğumu söyleyebilirim bir şekilde yaşayıp gidiyorum ve zamana bıraktım bakalım elimden geleni yapıp ardından bekleyip ne olacağını göreceğim.
Rüyalar kalbin parçalandığı anlara karışınca, uyumaya korkarmış insan...
her kadının içli köftesi ve kısırı yenmez.
Bir insanın her ama her olay sonucunda, kendini hırpalamaktan vazgeçerse her şeyin yoluna girdiğini görmesi ama devam etmesi anlaşılabilir mi ya... Benim bir türlü stabil ruh haline erişemeyip huzuru bulamamam muhtemelen bundan. Zaten hiçbir zaman dış dünyayı suçlamadım ama kendimi suçlayıp bataklığa sürükleyip durduğumu görmek ve bunun için de kendimi suçlamak beni paradoksa sokuyor. Ya da adı her neyse işte.
Kendimi karşıma alabilsem bu sefer kendime ettiklerim yüzünden ağız burun dalacağım.
Başarısız olduğumu düşündüğüm konularda aslında kendimi rahat bırakıp güvenince terayağından kıl çeker gibi her şeyi hallediyorum. Kafayı yiyeceğim ya. Aslında kötü veya en azından kötü niyetli biri olmadığımı düşününce işler yoluna giriyor gerçekten.
Bazen şarkılarla, şiirlerle, anılarla da vedalaşmak gerekir. Hoşça kal 1 yılım, belki sokağın birinde karşılaşma ihtimalimin olduğu gibi radyonun birinde şarkılarla, kitabın içinde şiirlerle ve gelecek günlerimde anılarımla da karşılaşırım.
Yarın hafiften önemli bir gün. biraz heyecanlıyım. Bu heyecan bir süre önce stresti. Hala stres var tabi. Bu sefer kendimi sabote edecek miyim merak içindeyim. Büyük ihtimalle sabah stresten karnım ağrıyacak. Uyuyamayacağım. Şimdi zaten uyumuyorum. Gecenin 2.48'inde, çay içiyor abur cubur yiyorum. Boktan bir alışkanlık. Tavsiye etmem. Her gece yaparım. Düzensizlik beni mahveder. Genelde düzensizim.
Aklımda yeni bir şeyler var. ilk denemesini yaptım 2 saat önce. Bok gibi oldu. Moralim düşer gibi oldu. Topladım. ilk sefer. Herkes hata yapar.
Aklımda yeni olmayan bir şey var. Yarınki şey. Öyle çok önemliymiş gibi bahsedip de olacağı varsa da oldurmamak istemiyorum. Biliyorsunuz istediğin şeyi dillendirince olmuyor sanki. Saçma tabi.
Yeni olmayan şey muhtemelen büyük oranda olumlu olacak. Bu beni bir nebze yüzeye çıkaracak. Elimden geleni yapacağım. Diğer taraftan kendimi sabote etsem de.
Aklımda yeni bir şey var. Başarsam da başarmasam da olumsuz sonuçlanmayacak. Güzel bir şey çünkü. Aklımda yeni bir şey olması bile güzel bir şey. Başarsam da başaramasam da güzel bir girişim olarak kalacak. Ama başaracağım.
Farklı bir firmada ilk iş günüm.

Bir yerde uzun süre çalışınca insan ilkleri de unutuyor.
Gün olur, için daralır; gün olur, ruhun göklerde gezer. Bense efkârlıyım, gamlıyım bugün. En iç burkucu şarkıları dinlemek, hüzün dolu dram filmlerini izlemek, elimden gelse hiç içmediğim halde meyin dibini bulmak istiyorum. Avare bir ayyaşın herşeyi unutması gibi, çile çeken her ademoğlunun derdini tasasını yüklenmek ve dönüp kimseye tesir edemeyeceği bir yerde azıtıp, kaçarcasına gelip haykırmak istiyorum:
-Artık kurtuldunuz, sevin birbirinizi! Çalın neşeli şarkınızı, bir çocuğun kirlenmemiş dimağı ile yapın dansınızı, özgürsünüz.
Bir ürkek kuşu kafese koysan kuşluğunu unutmaz. Kafeste de olsa, minik yüreği ile hayallerini gökyüzünün maviliklerinde yaşar. Olmadığı bir şeye asla dönüşmez: O masum bir Can'dır; saf ve günahsız. Kafeste ne olursa olsun "değişmez mutlak" budur. insan ise konulduğu dünya kafesinde olmadığı şeylere dönüşüyor. Özünde bebeklikten beri melâike olan Can'ını tutup, bir vahşi yaratığa dönüştürmeyi başarıyor: Suçu da kafesine atıyor, ne hikmetse.
Erişilmezin ardına gitmek isteyen yolcu, binek olarak Zümrüd-ü Anka'ya biner. Dağ o ola ki; bir ulaşılmaz, nerdedir bilinmez Kaf olsun. Anka alıp bir BEN'i götürebilemez. Ruhumsa söz odur ki; değil Anka'ya binmek, Kaf'ı bile kökünden söker.
Rüya gibi güzel olmak isterdim; aşkı ruhuna katmış insanlar arasında... Ve güçlü olmak isterdim; gerçekle bağı kopmuş insanlar arasında...
Okyanus dibindeki inci, yüksekte uçan özgür kuşun umuru mu? inci değerinden kaybeder mi, mağrur kuş varlığından haberdar olmasa? Mevlana söylemiş: Eşeğe katır boncuğuyla inci birdir, diye. Birer gizli hazine olup kalmak, padişahın soytarısı olmaktan evlâdır. Soytarıyı herkes tanır, tanır ya, tanınmamak ne gam; varsın inci kalalım, bir derin okyanus dibinde.
Artık, hiçbiryerde istenmediğimi farkediyorum. insanlar, buldukları her fırsatta beni aşağılıyor ve azarlıyor. Uludaki wogtah nickli eski hesabım; bir kaç kural ihlali nedeniyle kapanınca, vucudumdan bir parça kopmuş gibi hissettim. Ve bu son 1 haftadır da, hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Bu sözlük, zaten bir yerden sonra sadece aynı içerikleriyle sıkıyordu. Beni motive eden, her gün artan karma puanlarımdı ki; bazı onun bunun çocuğu seri eksiciler saolsun, her entrymi eksileyip bir günde kazandığım 90 üstü karmamı 3,5 düşürüyor. Bunu da eksiler bu tipler. Anlaşıldı ki burada da istenmiyorum. Eğer bu durum böyle devam ederse ciddi ciddi hesabımı silicem. Psikolojim zaten çok bozuk. Her gün çalıştığım işyerinde aklıma bir sürü iğrenç ve korkunç şey geliyor. Her an ölmek istiyorum. Çünkü hayatımda motive olabileceğim hiçbir şey kalmadı. Beni bu hale getiren, böyle depresif biri olmamda emeği geçen herkesin de amk.

Edit : bunu da eksilemiş ibneler. Aferin. Böyle trollüğe devam.
Şimdi ise yeni bir ülke ve orada beni nelerin beklediğini çok merak ediyorum.
https://twitter.com/fazla...MGBpU3eKino38-wA&s=19

Şu tweet'i görünce tekrar geldin aklıma. O kadar doğru ki yazan şey... Biliyor musun bir yıl bile sürmedi acın. Dünya tam turunu tamamlayamadı. Bir cümleyle bitti her şey. "O olsaydı bana bunu yapmazdı. Çünkü o beni cam gibi kırmamak için canımı acıtmayı tercih etti. Acıttı ama kırmadı." Bugün karşıma çıksan, ki dilerim çıkarsın, sana bir teşekkür borcum var. Gerçi sen onu da duymak istemezsin. Sen neyi duymak istersin ki? Bir de benden, benim sesimden, benim... Neyse. Yine de sen olmasaydın ben hâlâ kırılmamış ama acımış canımla oturuyor olacaktım. O gece ağzıma yastığı bastırıp ağlarken bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama "teşekkür ederim. iyi ki beni kırdın. Sayende senden çok daha fazla sevgiyi hak edene düştü kalbim."
Şarjım sabahtan beri %99 ve son bir haneyi almak istemiyor sanki bugün. Ben de böyleyim işte.
ilk defa kendimi kandırmak, ve sınırlarımı zorlamak istedim. Bir defa da ben kendimi kandırdım ve güzel bir his olduğunu fark ettim. En azından gerçeği fark edene kadar.
Rastgele bir şarkı açmış. Yaşadıkları aklına gelmiş, dibe indikçe indiğini fark etmiş. Kimi zaman kendisinden nefret etmiş kimi zaman da bir başkasından. bir fotoğraf karesinde yaşadığını bilirmiş, bilirmiş ama duyuramamış hiçbir şeyi. Hani bir fotoğraf vardır; o fotoğraflar gibi doğruca karşısındakine bakarmış, samimiyetsizce ancak. Ama en azından bakarmış. Merak etmiş ve kendisine bir soru yöneltmiş:
Nerede bıraktım kendimi?
Bir gün bir camı kırmış o. Kendisini kurtarabilmek için bileklerine saplamış. Yıllar sonra olayın geçtiği eve taşınan kişi bir mektup bulmuş ve okumuş onu.

`Böyle gitmemeliydim, biraz oturmalıydım yanımda, bir kimseyle oturduğum kadar oturmam gerekirdi. Ağlamamam gerekiyor. Ama nafile ya her defasında daha da berbat ettim her şeyi. Bir aynam var kendimi saatlerce izlediğim. Her gün ağlarken, çıldırırken ve daha nice kötü şeyleri yaparken kendimi, kendime daha da çok acındırdığım bir ayna.
Rastgele bir şarkı açtım şimdi. Yaşadıklarım aklıma geldi, dibe indikçe indiğimi fark ettim. Kimi zaman kendimden nefret etmiş kimi zaman da bir başkasından. bir fotoğraf karesinde yaşadığımı da bilirim, bilirim ama duyuramam da hiçbir şeyi. Hani bir fotoğraf vardır; o fotoğraflar gibi doğruca karşıma bakarım hep. samimiyetsizce ancak, ve merak etme ben de nefret ederim kendimden. Ama en azından bakarım. Merak ettim bir şeyi,
Nerede bıraktım ben kendimi? Karar verdim bazı şeyler için şimdi. Beni tanımasan da üzerimden yıllar geçtikten sonra bu eve geleceğini de biliyordum. Bunu yazıyorum çünkü tek mirasım bu ve saklamanı istiyorum. Kimse anlamadı beni. Senin de anlamanı beklemem ama olur da ya saklarsan eğer, seninle bir gün karşılaşacağımıza söz verebilirim. Neden söz verdiğimi sorma, bunu yapmayacağını biliyorum. Tam yanımda bir ayna var. Aynaya arada bakıp buraya bunları yazıyorum. Bir kahve lekesi var köşede, bilerek yaptım. hani 40 yıl hatırları olur diye. içmemiş de olsak içmiş gibi olalım diye. Aynayı paramparça ettim kendimi özgürleştirebilmek için. Kırıldığında kendimi ölmüş gibi hissettim. Ama ölmediğimi biliyorum ve herkes gibi yaşayan ölüyüm de demeyeceğim. Benden çalınan gülüşleri bulmaya gideceğim bileklerimi keserek. Birisi söylemişti her şeyimin orada olduğunu. Bunları okudun şimdi, benim mirasım senin oldu. ilk kahvemi de seninle içtim ve ayrıca benden sonra ilk defa sen o evde yaşamaya başladın. Farklı insanlarız ama yaşadığım şeyleri sana veriyorum tam şimdi.`
O an evin yeni sahibi o mektubun sahibinin yalan söylemiş olmasını istemediği için saklamayacağım dedi ve eski yerine bıraktı. O an fark etti, o yıllarca cilt cilt kitap okumuştu belki ama ilk defa bir hayat okuduğunu fark etmişti. Kitapları okumayı bıraktı ve sadece o hayatı okudu, her gün başka bir kitabı okurmuş gibi.
Baş üstü düşüyorum dünyaya.
O leptobu yarın alıyom. Bı aksilik olmazsa...
Hüznü, gamı, kederi hemencecik avucuna sayar da bu dünya, iki nefes mutluluğu veresiye vermez. Hilton'da özel fincanda olmasın varsın; Erdal Bakkal'ın karton bardakta sattığı çaya da razıyız oysa.
insanlar nankördür
tüm insanlıktan nefret ediyorum, arkadaşlarımın da amına koyayım. zaten 2 arkadaşım tek var bende neyin tribine girdiysem artık..
Artık ciddiyetimi koruyamıyorum. içten içe paso dalga geçiyorum her şeyle. Hatta bazen kendi damarıma basıyorum. Alaya alıyorum her şeyi ve alaya alınamayacak hiç bir şey yokmuş gibi geliyor. O kadar da olmaz diyorsun ama oluyor. Gülüyorsun aptalca.