bugün

yazarların başına gelmiş en kötü olayların başında gelen şeylerdir.

çağrı merkezinden 40 dakikada kovulmuşluğum var.
(bkz: #13815769)
Birde şu güruh vardır: sen kovamassın ben istifa ediyorum!
lb işe şubatın başında başlamıştır. o hafta kar yağmaya başlar. lb perpada atölyede sabah 9 akşam 6 yaptığından gün yüzü görememektedir. o ay firma 5 kişi daha almıştır. ondan önce ve sonra giren elemanlardan bazıları işi şeyine takmaz, bir kısmı başka bir iş bakar. o ay martın başına kadar kar içinde geçer. işte kalacağına inanan ve teknik bilgisi olan lb şirketin çıkardığı kartla taksitli 1-2 şey almıştır bile. mart ayının başına gelinir. karlar yerden yavaş yavaş kalkmaktadır ve patron lb'yi direk ofise çağırır. biz deneme için bu kadar kişi aldık der, o aylık paramı elime sayar. lb işten çıkar. lb ile beraber giren 5 kişiden 3'ü ve daha önceden giren bir eleman şutlanır. atölyede 5 kişi kalmıştır. sodexho'yu vermeyi unuttuğu için 2 hafta sonra şirkete gider ve görür ki sadece ustabaşı denilecek biri oradadır. diğerleri sorulur. bir tanesini yeni iş bulmuş ve 2 gün sonra ayrılmış. diğerlerinin durumu ise patronun önceki gün iş fazla diye elemanlardan mesaiye kalmasını istemesiyle patlak vermiştir. elemanlar tamam demiştir. ve patron 1-2 işini halletmek için ofise dönmüştür. saat 6:30'da dershanesi olan eleman saat 6'da "ben çıkıyorum dershanem var, siz de çıkın mal gibi oturmayın, patron gelmez" deyip yeni 2 elemanı gaza getirip onlarında mesaiye kalmamasını sağlamış. patron atölyeye döndüğünde sadece ustabaşının olduğunu orada olduğunu görmüş ve diğerlerini sormuş. ustabaşı "onlar çıktı deyince 2 elemanı telefonla kovmuş. sabah işe gelen dershanesi olan elemansa diğer 2 taneyi görmeyince "onlar çıktıysa ben de çıkarım" deyip kendine bahane bulmuş ve işten ayrılmıştır. o değilde bu elemanlar yüzünden işten ayrıldım, askerlik kayıtlarımı yaptım ve askere gidiyorum. ekmeğimden ettiler laaaaayn.
yaş on beş, yer edirne. dinlenme tesisinin marketinde çalışıyordum. yurtdışından gelen veya yurdışına çıkacak otobüsler yarım saat mola veriyordu bizim tesiste. otobüs kaptanları kral adamlardı. önce lokantada yemeklerini yer ardından markete uğrayıp bir şeyler alırlardı yol için. yanlarında mutlaka rus veya rumen bir kadın olurdu, metres kadrosundan.

bunların aldıkları malzeme güzelce poşete konur ve bizler tarafından otobüse götürülürdü. kaptana yakışmazdı ya poşet taşımak. hem sigara içiyorlardı hemen hep. neyse bizim eski şarapçı yeni hacı patron her defasında;
- oğlum şunları arabaya götür
deyip dururdu yüksek sesle.
bir gün dayanamadım:
- götürüyorum zaten görmüyor musun?
dedim. akşam hesabım kesildi.

patron kaptana yalakalık olsun diye söylerdi bunları ama benim zoruma gidiyordu, adamın karizmasını çizince de kovulduk haliyle.
istifa etmeleri neden sayılır mı?
akıl vermeler, fikirlerine burun kıvırmalar, basit ayak oyunları, yaptığın işe taş koymalar, hata yapmaya sürüklemeler ve tabi bunların kendilerine göre saçma sapan savunmalarını içeren ifade ve davranışlar biçimidir.

özellikle kötü yönetilen yani yöneticilerin yavşaklıkları ile tutundukları bir yer ise aşırı yanar döner bir insan olmadığınız taktirde, bir de yeni deneyiminiz ise şansınız çok azdır.