bugün

Adamın biri çok kötü basurmuş. Yıllar yılı ne yapsa bu illetten
kurtulamamış. Günün birinde gittiği doktor onu bu hastalığından
kurtarabileceğini söylemiş.
- Nasıl? demiş adam
- Kıç nakli ile.
- Kıç nakli mi?
- Evet size ölen birinin kıçını takacağız.
Bir süre sonra birisi ölmüş ve kıçını bizimkine takmışlar. Adam acı, tatlı,
tuzlu, ekşi ne bulduysa yediği halde hiçbir şikayeti yokmuş. Berbat bir
kaşıntı hariç, doktora gitmiş;
- Nasılsınız? diye sormuş doktor
- iyiyim yalnız berbat kaşınıyor.
- Ben bunu bir araştırayım size haber veririm.
Bir kaç gün sonra adamın telefonu çalmış arayan doktormuş.
- Size kötü bir haberim var demiş doktor.
- Ne oldu?
- Kıçını size naklettiğimiz adam malesef o biçimmiş, kaşınması da bu yüzden
- Ee nolucak şimdi!
- Nasıl olsa sizin değil, zittirin gitsin !
Kız hayret içinde erkeğe sorar;
- Ya anlamadığım bişey var;
- Söyle hayatım;
- Ben 4 erkekle yattim adım orospuya çıktı, sen 8 kadınla yattın adın 'süper erkek'e çıktı... Nasıl iş bu ya ?

Erkek cevap verir;
- Bak hayatım; bir kilidi her anahtar açarsa o kilide "YALAMA" derler.. Ama bir anahtar her kilidi açıyorsa ona 'MASTER ANAHTAR' derler.. Olay budur...!!!!
Temel ve Cemal bir iş için Meksika'ya gitmisler. Tabi saat farkı olduğundan saatlerini ayarlamak istemisler.
Yolda yürürlerken koca bir eşeğin yanında uyuyan başında büyük bir Meksika şapkası olan birisini görmüsler.
Temel adamı dürtükleyip;
--"Afedersin senyör saat kaç acaba" diye sormus.
Adam uykulu bir vaziyette başını kaldsırıp eşeğin testislerini avuçlamış ve bizimkilere dönüp
--"Üçe çeyrek var" demiş.
Bizimkiler şaşırmışlar herhalde deli diyerek adamın yanından uzaklaşmışlar.
Bu arada baska birisinden saati öğrenmişler.
Gerçekten saat üçe çeyrek varmış.
Bu sefer adamın bunu nasıl yaptığını merak etmişler ve iddiaya girmişler.
Temel :
--"Tesadüfen bildi" demis
Cemal :
--"Hayır kafadan attı oda tuttu" demis
Epey bir zaman sonra yine o adamın yanına gitmişler ve saati tekrar sormuşlar.
Adam yine eseğin testislerini avuçlamis ve;
--"Saat altıyı on geçiyor" demis.
Bizimkiler saatlerine bakmışlar gerçekten altıyı on geçiyor.
ikisi birden hayretler içinde adama bunu nasıl yaptığını sormuşlar.
Meksikalı adam gayet sakin bir biçimde cevap vermiş:
--"Eseğin testilerini kaldırıp karşıdaki saat kulesine bakıyorum.."
eski zamanlarda tahtadan vibratör yapan adama gelen kadın,

-usta bana öğle birşey yapki boyu arabi, eni kürdi, letafeti türki olsun.
+valla abla öğle birşey yapsam kendi g. sokarım.
Kudüs'te görevlendirilen bir gazeteci, Ağlama Duvarı'nın önünden her geçişinde, yaşlı bir Musevi'nin orada öyle durup dua ettiğini fark etmiş. Bir hafta, iki hafta... sonunda adamla bir röportaj yapmaya karar vermiş. izin alıp teybini açmış, sormuş adama;
-Adınız?
-David. Polonya Yahudisiyim. Yaşım 65. Smalla'da bir manav dükkanım var. Evliyim. iki çocuğum Tel Aviv'de bir çiçek serasında calışıyor...
-Sizi her gün burada, Ağlama Duvarı'nın önünde Dua ederken görüyorum.
-Evet, her sabah dükkanı acmadan buraya gelirim. Dünya Barışı ve insanların Kardeşliği için Dua ederim. Öğle tatilinde bu sefer insanların Mutluluğu, Acıların Sona Ermesi için Yaradan'a yalvarırım. Aksam da, eve dönerken, bu kez Dürüst ve iyi insanların esenliği için Dua ederim. Cumartesi günleri de burada, yine Dua
ederek geçiririm.
-Ne güzel! Kaç senedir bunu sürdürüyorsunuz?
-israil'e göçtüğümden beri, yani 40 yıl geçti.
Gazeteci çok etkilenmiş, heyecanla sormuş;
-40 yıldır her gün dua ediyorsunuz. 40 yıldır yılmadınız. Bugün nasıl bir duygu içindesiniz, neler hissediyorsunuz?
Uzuuuuun uzun iç geçirmiş yaşlı Musevi; sonra bezgin bir sesle cevap vermiş;
--"Vallahi artık bilemiyorum," demiş. içimde, sanki duvara konuşuyormuşum gibi bir his var.
Karı-koca yatağa giriyorlar, tansiyonlar yükseliyor, sevişmeye hazırlanıyorlar. Ancak kadın durup dururken,
--"Dur, canım istemiyor, sadece bana sarıl" diyor.
Adamcağız:
--"Neden?" diyor.
Karısı:
--"Bir kadın olarak sevgi ihtiyaçlarimi anlamıyorsun" diyor.
Adam, sevişemeyeceklerini anlıyor ve kadının istediğini yapıyor. Ertesi gün adam, karısını çok güzel bir mağazaya götürüp, alış veriş yapıyor... Kadın, 3 tane pahalı kıyafet deniyor ama karar veremiyor. Adam, karısına hepsini almasını söylüyor. Sonra, $200'dan 3 çift ayakkabı da alıyor.. Sonra, pırlanta küpeler alıyor. Kadın heyecanlanıyor, mutlu oluyor.. Kocasının delirdiğini düşünüyor ama umurunda değil, pırlanta kolye de alıyor. Kocası,
--"Kolye sevmezsin sen ama bunu beğendiysen, alabilirsin" diyor. Kadın zıplıyor, yerinde duramıyor mutluluktan.
--"Hazırım, kasaya gidelim" diyor kadın. Kocası:
--"Hayır, hayır bunları satın almayacağız ki" diyor. Karısının yüzü bembeyaz oluyor...
--"Tabi almayacağız, bunlara sadece sarılmanı ve mutlu olmanı istiyorum!"
iki cüce erkek kardes yine iki cuce kız kardeşle evlenmişler ve balayına gitmisler.
Gittikleri otelde bitişik odaları tutmuşlar. birinci çift ilk gecelerinde uğraşmışlar uğraşmışlarama başarısız olmuşlar.
Keyifleri kaçmış yan odadan gelen sesleri dinlemeye başlamoşlar.. bir de ne duysunlar. Yarım saatte bir
"haydi yallah hop hop hop" diye sesler geliyormuş...
sabah olunca kahvaltıya inmişler. iştahsız bir şekilde kahvaltıyı didiklerken diğer bütün gece hoplayan cüce çift gelmis...
Hoplayan cüceler:
"Kardeş geceniz nasıl geçti???"
Bizimkiler:
"Hiiç, yatıp uyuduk."
Gece hoplayanlar iç geçirmis :
"Ah ne güzel! Biz o kadar uğrastık yatağa bile çıkamadık...
Dursun, saatlerin geri alınacağını duyunca, evdeki saatleri toplayıp Saatçi Temel'e gider:
- Ula Temel, saatler geri alınacakmış. Biz de evdeki saatleri senden satın aldığımız için sana getirdik. Bunları geri alacaksun da.

Temel kendinden emin bir şekilde:

- Öyle yağma yok. Ben de duydum ama, sadece 1 saat geri alınacakmış. 1 tanesini alırım, diğerlerini almam.
Oldukça geniş bir araziye yayılmış 18 delikli bir kulüpte golf oynayan adam, kaçıncı delikte olduğunu şaşırmış.. Az ilerisinde oynayan bir kadın görmüş. Ona doğru yürümüş..
--"Kaçıncı delikte oynadığımı şaşırdım da" demiş.
--"Ben 7'nci delikte oynuyorum" demiş kadın. "Siz benden bir delik geride olduğunuza göre, 6'da olmalısınız ."
Adam teşekkür edip oyununa dönmüş. Bir süre sonra, gene oynadığı yeri şaşırmış. Kadın az ilerisinde. Ona koşmuş yine.
--"Ben 14'üncü delikte oynuyorum" demiş kadın."Siz benden bir delik geride olduğunuza göre, 13'tesiniz ."
Adam oyununu bitirince kulübün barına gitmiş. Bakmış kadın barın ucunda oturuyor. Yanındaki tabureye oturmuş,
--"Teşekkür ederim tekrar" demiş. "Size bir içki ısmarlayabilir miyim?."
Laf lafı, laf kapıyı açarken, adam kadına
--"Ne iş yaparsınız?' demiş..
--"Ben satış şefiyim" demis, kadın.
--"Ne tesadüf, ben de satış şefiyim" demiş adam ve sormuş.."Ne satıyorsunuz?.."
--"Söylersem gülersiniz" demiş, kadın. Söz vermiş adam gülmeyeceğine..
--"Orkid satıyorum ben" demiş, kadın. Der demez adam öyle bir gülmeye baslamış ki, tabureden düşmüş, yerde gülmeye devam etmiş, tepinerek.. Kadın:
--"Söylemiştim güleceğinizi... Siz de söz vermiştiniz , oysa" demiş, hafif öfkeli..
--"Yok' demiş adam.. "Yok.. Size gülmüyorum. Ben de tuvalet kağıdı satıyorum ve sizden hala bir delik gerideyim."
bir çocuğun 6 cevizi vardır. babası çocuğa der:

-oğlum, senin 6 cevizin var. ben bu cevizlerin 3 tanesini istesem* kaç tane cevizin kalır?
+6 tane
-neden yavrum, ben 3 tane istiyorum ya.
+e istiyorsun ama ben vermiyorum ki.*
temel bir gün fırına gitmiş. bakmış, ekmeğin fiyatı 1 lira.
- "uşağım bana ordan 49 tane ekmek ver" demiş.

fırıncı vermiş ekmeği.
temel 50 lira uzatmış fırıncıya.
fırıncı; "temel abi 1 lira bozuk yok, 1 ekmek daha vereyim 50 olsun" demiş.

temel sinirlenmiş; "saçmalama lan kim yiyecek o kadar ekmeği!"
bir rus, bir ingiliz ve bir de türk hapishaneye düşmüşler.
10 yıl ceza yemiş hepsi.

rus'a sormuşlar; "10 yıl burda kalacaksın. yanına ne istiyosun?"
rus cevaplamış; "bana bi tane karı verin 10 yıl yeter"

ingiliz'e sormuşlar; "10 yıl burdasın, yanına ne verelim?"
ingiliz demiş ki; "10 yıllık içkimi verin, gerisine karışmayın."

türk'e sormuşlar; "sen ne istiyorsun?"
türk; "bana da 10 yıllık sigara verin."

tamam deyip hepsine istediklerini vermişler.

10 yıl sonra tekrar gelmişler, 5 yıl daha kalacaksınız bir isteğiniz var mı diye.
rus demiş ki: "bana bir karı daha verin" tamam demişler.
ingiliz demiş ki: "bana 5 yıllık daha içki verin, bitti burdakiler." vermişler onu da.

türk'ün yanına gitmişler, bakmışlar saç baş ağırmış, sigaraların hepsi verdikleri gibi duruyor. elinde tek dal sigara, dertli dertli oturuyor.
sormuşlar; "lan niye içmedin sigaraları?"

türk cevaplamış; "be orospu çocukları, 10 yıllık sigara verdiniz de, insan olsanız yanında bir de çakmak verirdiniz amına koyim!"
polise hakaret etmek için fıktayı tornistan yapan çakal user hakareti.
(bkz: bak osuracaksan anlatmiyim)
adamın biri bir gün genel eve gider ve bir bayab seçer. daha başlamadan önce adam kadına;
adam -- ne kadar? diye sorar.
kadın -- 50 lira der.
adam -- ama kapıda 30 lira yazıyor diye cevap verir.
kadın -- ozaman git kapıyı s.k. der. *
Kraliçe Elizabeth, Bush ve Erdogan ölmüşler ve doğruca cehenneme gitmişler. Bir gün Kraliçe Elizabeth "Ben Britanya'yı çok özledim. Britanya ile konuşmak istiyorum. Bakayım ne yapıyor herkes " demiş. Telefonu açmış ve 5 dakika konuşmuş ve sonra da dönüp:
-Şeytan borcum ne? demiş. Şeytan,
-5 milyon dolar, diye cevap vermiş. Kraliçe vakur bir edayla, derhal bir çek yazmış ve geçmiş koltuğuna oturmuş...

Bush, buna fena içerlemiş ve başlamış bağırmaya;
-Ben de, ben de özledim ABD'yi. Ben de herkes ne yapıyor, bilmek istiyorum,demiş. O da telefona sarılmış ve 2 dak. konuşmuş ve telefonu kapatmış ve sormuş şeytana;
-Borcum ne kadar? Şeytan:
-10 milyon dolar, demiş. Bush çok bozulmuş ama o da bir çek yazmış ve geçmiş sandalyesine oturmuş...

Erdoğan, onları çok kıskanmış, bas bas bağırmaya başlamış:
-Benim sıram, benim sıram!
Ben de Türkiye'ye telefon açmak istiyorum. Bakanlarımla, yardımcılarımla, parlamentodaki herkesle konuşmak istiyorum, demiş. Türkiye'yi aramış ve yaklaşık 20 saat konuşmuş, konuşmuş, konuşmuş.
Sonra da Şeytana sormuş:
-Benim borcum ne şimdi? Şeytan;
-20 dolar, demiş. Erdoğan şaşırmış;
-Yirmi dolar mı? O kadarcık mı? Şeytan cevap vermiş;
-Evet ! Eğer bir cehennemden diğerini ararsan, şehir içi konuşma oluyor...
temel askere gitmiştir. bir gün komutanı temel'i çağırır ve birlikte yürümeye başlarlar.

Komutan: (bir uçağı göstererek) temel bu nedir?
Temel: uçak komutanım.
Komutan: uçak olduğunu bildin ama askeri uçak olduğunu bilemedin der.
Komutan: (bir araba göstererek)peki bu nedir?
Temel: araba komutanım.
Komutan: araba olduğunu bildin ama askeri araba olduğunu bilemedin.

(biraz daha yürürler..)

Komutan: (bir gemi göstererek) pekala... bu nedir o zaman?
Temel: gemi komutanım.
Komutan: Gemi olduğunu bildin ama askeri gemi olduğunu bilemedin. der
(temel sinirlenir.)
Temel: Komutanım? Bi soruda ben size sorabilir miyim?
Komutan: Tabii
Temel: (iki eliyele baş ve işaret parmaklarını birleştirerek am işareti yapar) bu nedir komutanım?
Komutan: am dır temel.
Temel: am olduğunu bildiniz ama, ananızın amı olduğunu bilemediniz der. *
Sarışının biri ilkokul öğretmeni olarak staja başlar, çok heveslidir.
Bir gün teneffüs sırasında bütün çocuklar futbol oynarken bir çocuğun oyun alanının sonunda kenarda durduğunu görür. Çocuğun iyi olup olmadığını öğrenmek üzere yanına yaklaşır ve çocuk bir sorununun olmadığını söyler. Bir süre sonra sarışın çocuğun yine tek başına ay...nı yerde durduğunu görür, içi rahat etmez ve tekrar çocuğa yaklaşarak;
- ''Senin arkadaşın olmamı istermisin?'' diye sorar, çocuk pek hevesli olmamakla birlikte;
- ''tamam'' der.
ilerleme kaydettiğini düşünen sarışın öğretmen;
- ''Bütün çocuklar topun peşinde koşturup oynarlarken sen neden burada duruyorsun?''.
Afallayan çocuk hayretle cevap verir;
- ''Çünkü ben kaleciyim''.
bir çocuk yarıyıl tatilinde babasına:

-baba, arkadaşlarım kayıyor, ben de kayabilir miyim?
+hayır oğlum, çok tehlikeli.
-ama herkes kayıyor!
+tamam, ama oralarda ölürsen gebertirim seni.*
Dursun, saatlerin geri alınacağını duyunca, evdeki saatleri toplayıp Saatçi Temel e gider:,

- Ula Temel, saatler geri alınacakmış. Biz de evdeki saatleri senden satın aldığımız için sana getirdik. Bunları geri alacaksun da.

Temel kendinden emin bir şekilde:

- Öyle yağma yok. Ben de duydum ama, sadece 1 saat geri alınacakmış. 1 tanesini alırım, diğerlerini almam.
adanalının biri istanbulda yürüken bir bir beyefendiye çarpar, beyefendi döner;
-pardon bana çarptınız
+çarparım a.q.
-beyefendi neden küfrediyorsunuz ?
+ederim a.q.
-sizi şikayet edeceğim
+et a.q.
polis gelir;
p:bu beye çarpmış üstelik küfür etmişsiniz
+ettim a.q.
p:lan atarım seni içeri
+at a.q.
içeri girer, mahkeme günü gelmiştir hakim;
h:bu adama çarpmışsın
+çarptım a.q.
h:mahkeme huzurunda küfür mü ediyorsun?
+ederim a.q.
h: lan seni asarım
+as a.q.
darağacına çıkarılır.
cellat sorar
c:son bir isteğin var mı?
+yok a.q.
cellat sandalyeye tekme atar kıvranırken birşeyler söylemeye çalışır.
c:durun durun bişey söylemek istiyor
+e boğuluyorum a.q.
Bir gün tavşan ormanda koşu yapıyormuş. Yolda esrar içen zürafaya rastlamış.
-Zürafa kardeş bırak böyle şeyleri gel koşup sağlıklı yaşayalım demiş,
ve koşmaya başlamışlar. ileride kokain çeken file rastlamışlar.
-Fil kardeş bırak böyle zararlı şeyleri gel koşalım sağlıklı kalalım demişler, başlamışlar 3ü koşmaya. Az ileride eroin vuran aslana rastlamışlar,
tavşan:
-aslan kardeş bırak böyle zararlı şeyleri gel koşalım demiş.
Aslan gerinmiş tavşana bir yumruk patlatmış...
zürafa sormuş:
-aslan kardeş niye vurdun tavşana?
-bu manyak ne zaman extasy içse bütün ormanı peşine takıp koşturuyor.
öğretmen sorar:

-çocuklar, balıklar neden konuşamaz?

çocuklardan biri cevaplar:

+sizin kafanızı suya soksak, konuşabilir misiniz öğretmenim?
Bir Fransız, bir Alman ve bir Türk müzede "Adem ve Havva Cennet Bahçesinde" tablosunun karşısına geçmişler.
Alman:
- Şu vücutların mükemmelliğine bakın. Adem ile Havva Alman olmalı.

Fransız:
- Havva ne kadar dişi, Adem ne kadar erkek.
Bu kadar seksi olduklarına göre Fransız olmalılar.

Türk:
- Yok, yok, bunlar kesin Türktür. Baksanıza, üstte yok, başta yok,
elmadan başka yiyecek yok. Zavallılar halâ kendilerini cennette sanıyor!
Kayserili, siyah sutyen almak için girmiş musevinin dükkanına. Paranın kokusunu alan musevi, az kaldığını iddia ederek, tanesini 40 dan vermiş.
Kayserili, 6 tane alıp, birkaç gün sonra tekrar dönmüş, bu sefer 2 düzine istemiş.. Bu sefer musevi tanesini 50 den satmış.

Aradan 1 ay geçmiş, gittikçe mal bulamayacağını sanan Kayserili, geri kalanı 75 den kapatmış.

Sonunda musevi merak edip, bu kadar sutyeni ne yaptığını sormuş ona!

Kayserili cevap vermiş, hiç Vallah ben ikiye kesiyor, minik takkeler yapıyor, sonra da bunları musevilere tanesi 100 den satıyorum .