bugün

Kıymetini biline ilaç gibidir. Ara ara yalnız kalmak iyidir.
insanı diğer canlılardan ayıran şey birbiriyle iletişim kurma becerisiyken. çokta matah bir şey değildir.
Tercih edilmiş ve mecbur kalınmış yalnızlık olarak ikiye ayrılabilir. Ayrı ayrı tablolar olarak inceleyecek olursak, tercih edilmiş yalnızlık kişinin kendini keşfi ve hayata, geleceğe dair neler istediğini dingin ve farkındalıklı bir şekilde düşünebileceği verimli bir süreç olarak nitelendirilebilir. Kişilerarası ilişkilerde ne istediğine dair hedefler benimsenir, daha güçlü bir şekilde kendi isteği doğrultusunda kişi bu yalnızlığı terk edebilir. Fakat mecbur kalınmış yalnızlık, büyük farklılıklar gösterir. Ruhsal patolojilere yol açabilir ve zamanla kişinin hayatını tehlikeye sokacak şekilde evrilebilir. insanın sosyalliği göz önünde bulundurulduğunda iletişimsizlik en büyük ceza olarak görülebilir. Öyle ki tutunabilmek kommmün hayatın bir parçası olmayı da kesin kez gerektiriyor.
Korunaklı liman..
bazen huzur , bazen ise derin bir çukur.
yaşamayan anlamaz.
Artık zevk almaya başladığım hede,bi ara sıyırıcak gibi olmuştum orası ayrı ama hayat insanı her boka si*e si*e alışmaya zorluyor.
içine girmesi de içinden çıkması da zor olan hal.

Değerli yalnızlığını sıradan/hoşlanılan biriyle bozmak istemez insan.

Kafası rahat adam işi.
günümüz dünyasında yalnızlık bence en büyük lüks artık. en büyük şans. arada sırada aile ortamı yakalamak kaydıyla yalnızlıktan sıyrılmaya eyvallah evet. ama diğer türlüsü, insanları veya birini birilerini memnun, mutlu edeceğim diye parçanızdan bir şey kopuyor gibi hissediyorsunuz. maddiyatını falan boşverin. öz saygınız kalmıyor. yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil aslında.
Yalnız kalmak ile yalnız olmak ayrı şeylerdir. Yalnız kalmak bir tercih ama yalnızlık bir mahkumiyettir. Yalnız kalmak çok kolay elde edilir ama insanın yalnız oluşu bir buhranda olma halidir bundan kurtulmak çok güçtür. insan yalnızlıktan kurtulmak için düşünmelidir. Problemleri üzerine düşünmelidir. Düşünmek çok etkili bir eylem. inanç kadar insanı ferahlatan şey. insan tüm problemlerinden düşünerek kurtulabilir. Sadece gözlem, birkaç insan tanıma ve düşünme ile Birkaç problemimi aşmaya başladım. Düşünmenin bir kurtuluşu aracı olduğuna inanıyorum. Yalnızlık zor ama başa çıkılanayacak şey değil.
Içinde bulunduğum ve pesimi hiç bırakmayan sadık yarim ve girdabım.
Şu an ölsen kaç gün sonra ya da kaç saat sonra bir başkasının haberi olur? işte bu sorunun cevabı yalnızlık seviyenizi ortaya koyar.
En çok fiziksel engellilerin anladığı duygu.
Elalemin dengesizlikleriye uğraşmaktansa tercih ettiğim yaşam tarzım.
korkusuz, pazarlıksız, hür bir profil canlanır bende. var ettiklerimizi yok saydığımız an, merhaba yalnızlık.
Çok uzun süreli olmadıkça ara ara kendinle kalıp düşünebildiğin yalnızlık faydalıdır diye düşünüyorum. insanların söyledikleri bir yana sen ne hissediyorsun, ne düşünüyorsun ve ne istiyorsun bunlar daha önemli.
bilmediğim bir dilde söylenmiş şarkının arkadaşlık ettiği durumum. ne memnun ne de şikayetçiyim fakat çok alışığım.

https://youtu.be/d2SNX3bfYKw
"Yalnızlığa alış ki Büyük Yalnız'a dost olasın" demiş bir düşünür.
Ne üzülüyorum ne de mutluluk hissediyorum. Benim için arafta kalmaktır yalnızlık. Insanlardan bir şey beklemedim hiç kimse de benden bir şey beklemedi. Aslında hiçbir şey hissetmiyorum her türlü insan ilişkileri için çünkü duygusal anlam yüklenebilecek eylem yok bana göre bu ilişkilerde Bunun sebebi de kafa yapısı uyuşmazlığı. Belki çevrem değişince kendime uyumlu birini bulurum.
Belki de başımıza gelen en güzel şeydir, bilemeyiz.
Çok Alışılırsa da çok uzak kalınırsa da acıtır. Kararında olmalıdır hayatta.
Babam ağır bir ameliyata girmişti. Annem de yanında, refakatçi olarak kalıyordu. O zamanlar üniversite sınavlarına hazırlanıyorum. Üstüne üstlük ortada bir ölüm kalım durumu var. Kimseye bir şey anlatmıyorum. Pek soran da yok açıkçası. Sadece hocalarım. insan böyle durumlarda hatırlanmak, önemsenmek istiyor. Neyse.

Kimse de önemsemedi. Borç para alanlar, yanımda dolaşanlar, dalga geçenler, bağıranlar, koşanlar, susanlar... Standart bir lisede olan olaylar oluyor ve ben sadece o an orada bulunuyor gibiydim. Hayattan, akıştan ve olaylardan bağımsızdım.

Okuldan geldim. Zor bir gündü. Bir elimde test kitabı, diğerinde bir roman, kulağımda teki çalışmayan, diğeri de can çekişen bir kulaklık, gün boyu müzik dinleye dinleye oradan oraya savrulmuştum. Eve girer girmez, çantamı fırlattığım gibi, kitaplarımı alıp ders çalışmaya dershanedeki etüt sınıfına gittim.

insanlar geliyor, giriyor ve çıkıyordu. Bazen birileri beni soruyor, yanıma oturuyor, gündelik dertlerini anlatıyorlardı. Ben de dinliyor, ayıp olmasın diye tepkiler veriyordum.

Sonra bir kız geldi. Yeni edindiğim bir arkadaşım... Böyle havalı bir şey. Senin bir şeyin var, dedi. Şaşırdım. O kadar zamandır ilk defa biri benim nasıl olduğumu merak etmişti. Böyle elimi tutuyor, yüzüme bakıyor falan. Çipil çipil. O an gerçekten beni ciddiye aldığını düşündüm. Ne bileyim. O an inandım.

Sonra bana dışarı çıkmayı teklif etti. Sigara içecekmiş, o arada anlatırsın bana dedi. Hem kimse olmaz. Karanlık. iyi dedim.

Çıktık dışarı. Hava zehir gibi tabii. Nisan ayı gibi ama ne tam bahar gelmiş, ne de kış gitmiş. Kapının orada durdum. Biraz uzaklaştı. Bir sigara yaktı. Sonra diğerini yaktı. Öyle bekledim. Yanıma geldi. Hadi sınıfa çıkalım dedi. Çıktık. Sonra çantasını toplayıp eve gitti. Hiçbir şey söylemedi. Kapıdan çıkarken de lambayı kapattı.

Hiçbir zaman tam olamamış, hep yarım kalmıştım. Tüm duygular ve kişiler birer yanılsamaydı hayatımda. Ya da ben onların hayatında öyleydim. Emin olamadım. Moralim çok bozulmuştu.

Karanlık sınıfta dışarıdan sızan ve duvarda dans eden ışıkları izlerken yalnızlığı düşündüm. Geçmişi. Pilli bebeğin bir şarkısının cızırtılarına taraklı sesimle eşlik ettim. Sonra de kalktım. Sınıfın köşesindeki çöpe kulağımdaki kulaklığı atıp, dershaneden çıktım. Eve kadar uzun bir yol vardı, belki rahatlarım diye şarkı söyleye söyleye eve döndüm.

Hava iyiden iyiye kararmıştı. Soğuktu da. Sonra bir de yağmur başladı. Mutlu oldum. Ağladığım belli olmayacaktı. içimdeki yalnızlıktan mı, yaşadığım üzüntülerden mi, yoksa üzerime yapışan ıslak soğutan mı titrediğimi düşündüm bir ara.

Eve girerken, alnıma yapışan saçlarımı geri attım. Burnumu çekip en güzel gülümsememi taktım yüzüme. Büyük babam, halam falan evdeydi. Ben kendimi kötü hissetmeyeyim diye gelmişler.

Yemeği geç yiyorlardı. iki gündür bir şey yemediği halde tokum dedim. Güleç bir yüzle onlarla çay içtim. Sonra da kendimi yatak odasına kilitleyip sabaha kadar tavanı izledim.

Galiba ben orada kaldım sözlük. Hala o kadar yalnız hissediyorum kendimi. Bir yerlerde çok büyük bir hata yaptım. Belki de hiç doğmamalıydım.
yalnızlık çekilmez bir şey.
kulak asmayın o yalnızlık güzel şey yeğenim diyenlere.
o diyenlerin hepsi ortamdan ortama koşturan tipler
mesaj kutuları her saat başı dolup taşan tipler.
yalnızlığın ne tür dehşet bir psikolojik zarara neden olacağını bilmeden konuşur.
ömründe hiç yalnız kalmamış , her gün en az 7 tane arkadaşıyla irtibatta bulunmuş tiplerdir.
kendileri 5 gün yalnız kalsa hiç bir kişiyle irtibatta kalmazsa kendisini asar.
kayda almayın yalnızlığı lütuf sayan iradeden yoksun şahsiyetleri.
Güzeldir. Kendini dinlemek kendinle kalabilmek iyi gelir insana. Ama bazen karnın aç olsa da bir başına öyle oturup yemek bile yiyemiyorsun. Atıştırmalıklara asıl yalnız kaldıkça alışıyorsun. Sonra çamaşır makinesi dolmuyor. Sallama çay içmeyi bir ilke haline getiriyorsun çünkü demlik çay bitmiyor. Yalnızsın ve mutlusun, buna ben karar verdim diyorsun. Ama öte yandan da bişeyler eksik. insan dengeyi tutturamıyor.
"Yalnızlığa alış ki Büyük Yalnız'a dost olasın."

-Nurettin Topçu-