bugün
- 4 yıldır bir kızı unutamamak10
- yüksek enflasyon23
- ilgi hastası kadın11
- sahurdayız uludağ sözlük28
- sözlük ölmüş20
- sağlıkçıyla evlenmek9
- iyi geceler11
- anın görüntüsü16
- arkadaşlar bakar mısınız bi9
- sevilen kamyon arkası sözleri11
- bugünde merso alamadan uyumak18
- 0 0 7 abimizin vasiyetname yazması15
- martin eden9
- kitap okumak8
- v a m p i r o v11
- 0 0 712
- erdoğanın 92 yaşındaki dedeye elini öptürmesi14
- victor osimhen14
- aykolik ve gülşen benzerliği12
- 14 mart 2025 gözaltına alınmam rezaleti62
- malum şahsı cimere şikayet etmek8
- ekrem imamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesi51
- adana8
- fenerbahçe18
- emekli ikramiyesinin 33 kilo hurmadan 6'ya düşüşü14
- ramazan günü sokakta sigara içen insan18
- teravihte sarımsak deryası kokan insan14
- akp döneminde gelir düzeyi yükseldi mi20
- yaren leylek14
- kedili komşuya gitmemek11
- araba'nın komple masraf olması13
- canik belediyesi'nin çocouklara yaptığı jest11
- 23 mart sonrası iktidarın bulacağı yeni gündemler17
- şinasi yurtsever17
- 50 cc lik motosiklet almak9
- pişi ve vişne reçeli8
- şu anda dinlediğiniz şarkı14
- 14 mart 2025 galatasaray antalyaspor maçı11
- yazarların evlenmeme nedenleri9
- mert hakan yandaş20
- evli kadınla ilişki yaşar mısınız24
- yazarların mezun oldukları üniversite ve bölüm16
- psikolojisi bozuk yazarlar33
- namaz kılmak8
- ramazan hoca13
- motosiklet kullanacaklara tavsiyeler8
- gerdek gecesi seviştiniz mi10
- mini etek giyen kızın ağzını burnunu kıran çomar18
- true nickli yazar12
- ianis hagi9
(bkz: dünya çoktur bize)
Samuel Taylor Coleridge'in kankası, Dorothy Wordsworth'ün ağabeyidir. Bu üçlü, Coleridge'in çiftlik evinde çok çok arızalı işlere imza atmış ve açıkçası romantik periyodun temelini oluşturmuşlardır. Ancak Coleridge The Rime of The Ancient Mariner'la öyle bir iş başarmıştır ki, William baba tintern abbey'e rağmen gölgede kalmıştır.
Bir ingiliz şair. ingiliz Edebiyatı dersinde okutulmaktadır.
William Wordsworth hayata 3 bölümde bakar ;
'' 1- Çocukluk: Her şeyin mükemmel olduğu dönem
2- Ergenlik: Sahip olduğumuz en değerli şeyleri unuttuğumuz dönem
3- Yaşlılık: Bir kriz dönemidir. Görüş yetimizde daralma olur. Bu dönemi geçiren bir şairin doğaya yönelimi artar. Görme yetisi doğayla bütünleşir . '' alıntıdır.
William Wordsworth hayata 3 bölümde bakar ;
'' 1- Çocukluk: Her şeyin mükemmel olduğu dönem
2- Ergenlik: Sahip olduğumuz en değerli şeyleri unuttuğumuz dönem
3- Yaşlılık: Bir kriz dönemidir. Görüş yetimizde daralma olur. Bu dönemi geçiren bir şairin doğaya yönelimi artar. Görme yetisi doğayla bütünleşir . '' alıntıdır.
bilindiği üzere romantik dönem şairleri doğayla iç içe şiirler yazıp, doğayı yüceltmişlerdir. hayalgücü çok önemlidir. şiirsel hayal gücüne inanıyorlar (poetic imagination) ve kendi hayal güçlerini kullanarak doğada derin anlamlar bulmaya çalışıyorlar. ayrıca dünyanın problemlerinden kaçıp sığındıkları yerdir doğa onlar için. misal wordsworth'un tintern abbey'i: bu şiirde wordswoth politik düşüncelerinin değişmesini işliyor, yani hayal kırıklığını. ilk başta inandığı fransız ihtilalinin artık çöktüğünü, öldüğünü düşünüyor. bunu başlıktan da anlayabiliriz. tintern abbey rahiplerin yaşadığı bir yer. abbey'in çöküşü gibi devrimin de çöktüğünden bahsediyor. bu metaphor la benzerlik kuruyor. bütün bunları ima ediyor.
bu olaydan sonra doğaya kaçış, sığınma var. vardığı sonuç dünyanın gerçeklerini düşünmemenin en iyisi olduğu ve özgürlüğü insanlar kendi kafalarında oluşturmalı. yine bir hayal gücü düşüncesininin romantikler için ne kadar önemli olduğunu görüyoruz bu şiirde. sonuç olarak doğada derin anlamlar aramasının sebebi dünyanın problemlerinden kaçmak.
bu olaydan sonra doğaya kaçış, sığınma var. vardığı sonuç dünyanın gerçeklerini düşünmemenin en iyisi olduğu ve özgürlüğü insanlar kendi kafalarında oluşturmalı. yine bir hayal gücü düşüncesininin romantikler için ne kadar önemli olduğunu görüyoruz bu şiirde. sonuç olarak doğada derin anlamlar aramasının sebebi dünyanın problemlerinden kaçmak.
bir düşünür için wittgenstein nasıl olabilecek en ideal isimse bir şair için de wordsworth ismi odur herhalde... adı wordsworth olan adam şairden başka bir şey olmamalıdır.
ayrıca
(bkz: wordsworth classics)
ayrıca
(bkz: wordsworth classics)
(bkz: wordsworth editions)
WESTMiNSTER KÖPRÜSÜ ÜSTÜNDE BESTELENDi, 3 EYLÜL, 1802
William Wordsworth
Yeryüzünün yoktur gösterecek hiçbirşeyi bundan daha güzel:
Duygusuz olmalı ruhu insanın bunu geçip gitmek için
Bir manzara o kadar dokunaklı ki görkeminde:
Bu şehir, bir elbise gibi, şimdi giyinir
Güzelliğini sabahın: çıplak, suskun,
Vapurlar, kuleler, kubbeler, tiyatrolar, ve tapınaklar yatar
Açılmış, tarlaların üstüne ve gökyüzüne;
Hepsi aydınlık ve parıltılı içinde dumansız havanın.
Hiçbirzaman daha güzel bir şekilde ıslatmadı güneş
ilk parlayışında vâdiyi, kayayı, ve tepeyi;
Hiç görmedim , hiç hissetmedim, bir huzur o kadar derin!
Nehir kendi tatlı niyetiyle süzülür:
Aziz Tanrı! Evler bile uyumuş gözükür;
Ve o kudretli kalp tümüyle yatıyor sakin!
Çeviren: Vehbi Taşar
COMPOSED UPON WESTMINSTER BRIDGE, SEPTEMBER 3, 1802
by William Wordsworth
Earth has not anything to show more fair:
Dull would he be of soul who could pass by
A sight so touching in its majesty:
This City now doth, like a garment, wear
The beauty of the morning; silent, bare,
Ships, towers, domes, theatres, and temples lie
Open unto the fields, and to the sky;
All bright and glittering in the smokeless air.
Never did sun more beautifully steep
In his first splendour, valley, rock, or hill;
Ne'er saw I, never felt, a calm so deep!
The river glideth at his own sweet will:
Dear God! the very houses seem asleep;
And all that mighty heart is lying still!
William Wordsworth
Yeryüzünün yoktur gösterecek hiçbirşeyi bundan daha güzel:
Duygusuz olmalı ruhu insanın bunu geçip gitmek için
Bir manzara o kadar dokunaklı ki görkeminde:
Bu şehir, bir elbise gibi, şimdi giyinir
Güzelliğini sabahın: çıplak, suskun,
Vapurlar, kuleler, kubbeler, tiyatrolar, ve tapınaklar yatar
Açılmış, tarlaların üstüne ve gökyüzüne;
Hepsi aydınlık ve parıltılı içinde dumansız havanın.
Hiçbirzaman daha güzel bir şekilde ıslatmadı güneş
ilk parlayışında vâdiyi, kayayı, ve tepeyi;
Hiç görmedim , hiç hissetmedim, bir huzur o kadar derin!
Nehir kendi tatlı niyetiyle süzülür:
Aziz Tanrı! Evler bile uyumuş gözükür;
Ve o kudretli kalp tümüyle yatıyor sakin!
Çeviren: Vehbi Taşar
COMPOSED UPON WESTMINSTER BRIDGE, SEPTEMBER 3, 1802
by William Wordsworth
Earth has not anything to show more fair:
Dull would he be of soul who could pass by
A sight so touching in its majesty:
This City now doth, like a garment, wear
The beauty of the morning; silent, bare,
Ships, towers, domes, theatres, and temples lie
Open unto the fields, and to the sky;
All bright and glittering in the smokeless air.
Never did sun more beautifully steep
In his first splendour, valley, rock, or hill;
Ne'er saw I, never felt, a calm so deep!
The river glideth at his own sweet will:
Dear God! the very houses seem asleep;
And all that mighty heart is lying still!
Silüetiydi hazzın
Başucumda daha ilk parıldayışında
Anı süslemek adına gönderilmiş
Bir cilveydi hoşça.
Gözleri alacakaranlık yıldızları parlaklığında
Ve aynı zamanda, alacakanlığın ta kendisi; esmer saçları.
Ama onunla ilgili diğer her şey
Çizilmiştir, ilkbahar ve coşkulu tan tarafından.
O rakseden, ışık saçan bir suret
Akla kazınan, ürküten ve pusuda yatan.
Daha bir yakından bakınca gördüm ki O
Bir ruh, ama bir kadın da !
Hanesi devinen; canlı ve özgür.
Ve bakir hürriyetin adımları;
Ahenkli melodilerin; vaatler gibi sıcak,
Birbirini bulduğu o çehre.
insan doğasının rutin tüketimine
Ve fani kederlerine, sıradan kurlarına göre
Çok da muhteşem ya da bulunmaz olmayan bir varlık.
Övgü, suçlama, aşk, öpüşmeler, gözyaşları ve gülüşmeler.
Ve şimdi görüyorum -gözün- berraklığıyla
Kalp atışını bu mekanizmanın.
Bir soluk alış ki naifçe
Bir yolcu ölüm ve yaşam geçitinde
Mantık katılaşır, sıcaklık arzulanır
Direnç, basiret, kudret ve yetenek
Harkulade bir kadın; soyluca yaratılıveren
Kışkırtmak, haz vermek ve hükmetmek için.
Ve hala bir ruh, ve parlak
Meleklere mahsus bir ışık içinde.
Çeviren: Bahar Cebeci
"She Was a Phantom of Delight"
She was a phantom of delight
When first she gleamed upon my sight;
A lovely Apparition, sent
To be a moment's ornament;
Her eyes as stars of Twilight fair;
Like Twilight's, too, her dusky hair;
But all things else about her drawn
From May-time and the cheerful Dawn;
A dancing Shape, an Image gay,
To haunt, to startle, and way-lay.
I saw her upon a nearer view,
A Spirit, yet a Woman too!
Her household motions light and free,
And steps of virgin liberty;
A countenance in which did meet
Sweet records, promises as sweet;
A Creature not too bright or good
For human nature's daily food;
For transient sorrows, simple wiles,
Praise, blame, love, kisses, tears and smiles.
And now I see with eye serene
The very pulse of the machine;
A Being breathing thoughtful breath,
A Traveler between life and death;
The reason firm, the temperate will,
Endurance, foresight, strength, and skill;
A perfect Woman, nobly planned,
To warm, to comfort, and command;
And yet a Spirit still, and bright,
With something of angelic light.
William Wordsworth
Başucumda daha ilk parıldayışında
Anı süslemek adına gönderilmiş
Bir cilveydi hoşça.
Gözleri alacakaranlık yıldızları parlaklığında
Ve aynı zamanda, alacakanlığın ta kendisi; esmer saçları.
Ama onunla ilgili diğer her şey
Çizilmiştir, ilkbahar ve coşkulu tan tarafından.
O rakseden, ışık saçan bir suret
Akla kazınan, ürküten ve pusuda yatan.
Daha bir yakından bakınca gördüm ki O
Bir ruh, ama bir kadın da !
Hanesi devinen; canlı ve özgür.
Ve bakir hürriyetin adımları;
Ahenkli melodilerin; vaatler gibi sıcak,
Birbirini bulduğu o çehre.
insan doğasının rutin tüketimine
Ve fani kederlerine, sıradan kurlarına göre
Çok da muhteşem ya da bulunmaz olmayan bir varlık.
Övgü, suçlama, aşk, öpüşmeler, gözyaşları ve gülüşmeler.
Ve şimdi görüyorum -gözün- berraklığıyla
Kalp atışını bu mekanizmanın.
Bir soluk alış ki naifçe
Bir yolcu ölüm ve yaşam geçitinde
Mantık katılaşır, sıcaklık arzulanır
Direnç, basiret, kudret ve yetenek
Harkulade bir kadın; soyluca yaratılıveren
Kışkırtmak, haz vermek ve hükmetmek için.
Ve hala bir ruh, ve parlak
Meleklere mahsus bir ışık içinde.
Çeviren: Bahar Cebeci
"She Was a Phantom of Delight"
She was a phantom of delight
When first she gleamed upon my sight;
A lovely Apparition, sent
To be a moment's ornament;
Her eyes as stars of Twilight fair;
Like Twilight's, too, her dusky hair;
But all things else about her drawn
From May-time and the cheerful Dawn;
A dancing Shape, an Image gay,
To haunt, to startle, and way-lay.
I saw her upon a nearer view,
A Spirit, yet a Woman too!
Her household motions light and free,
And steps of virgin liberty;
A countenance in which did meet
Sweet records, promises as sweet;
A Creature not too bright or good
For human nature's daily food;
For transient sorrows, simple wiles,
Praise, blame, love, kisses, tears and smiles.
And now I see with eye serene
The very pulse of the machine;
A Being breathing thoughtful breath,
A Traveler between life and death;
The reason firm, the temperate will,
Endurance, foresight, strength, and skill;
A perfect Woman, nobly planned,
To warm, to comfort, and command;
And yet a Spirit still, and bright,
With something of angelic light.
William Wordsworth
GÜZELLiKLE DOLU BiR AKŞAM, SAKiN VE ÖZGÜR
William Wordsworth (1770-1850)
Güzellikle dolu bir akşam, sakin ve özgür,
Kutsal vakit sessiz bir Rahibe gibidir
Nefessiz kalmış aşırı sevgiyle; geniş güneş
Batıyor sükunetinde;
Derin derin düşünür gökyüzünün yumuşaklığı Denizin üzerinde:
Dinle! kudretli Varlık uyanık,
Ve o ebedi hareketini yapar
Gök gürültüsü gibi bir sesi yükselterek hiç durmaksızın.
Sevgili Çocuk, sevgili Kız! benimle buraya yürüyen,
Eğer tesiri altında kalmamış gibi gözüküyorsan dini düşüncenin,
Senin tabiatın daha az kutsal değildir bu yüzden:
Bütün yıl ibrahimin koynunda yatarsın;
Ve içteki türbesinde ibadet edersin Tapınağın,
Tanrı seninledir biz bilmediğimiz vakit.
Çeviren: Vehbi Taşar
IT IS A BEAUTEOUS EVENING, CALM AND FREE
by William Wordsworth
It is a beauteous evening, calm and free,
The holy time is quiet as a Nun
Breathless with adoration; the broad sun
Is sinking down in its tranquillity;
The gentleness of heaven broods o'er the Sea:
Listen! the mighty Being is awake,
And doth with his eternal motion make
A sound like thunder--everlastingly.
Dear Child! dear Girl! that walkest with me here,
If thou appear untouched by solemn thought,
Thy nature is not therefore less divine:
Thou liest in Abraham's bosom all the year;
And worship'st at the Temple's inner shrine,
God being with thee when we know it not.
William Wordsworth (1770-1850)
Güzellikle dolu bir akşam, sakin ve özgür,
Kutsal vakit sessiz bir Rahibe gibidir
Nefessiz kalmış aşırı sevgiyle; geniş güneş
Batıyor sükunetinde;
Derin derin düşünür gökyüzünün yumuşaklığı Denizin üzerinde:
Dinle! kudretli Varlık uyanık,
Ve o ebedi hareketini yapar
Gök gürültüsü gibi bir sesi yükselterek hiç durmaksızın.
Sevgili Çocuk, sevgili Kız! benimle buraya yürüyen,
Eğer tesiri altında kalmamış gibi gözüküyorsan dini düşüncenin,
Senin tabiatın daha az kutsal değildir bu yüzden:
Bütün yıl ibrahimin koynunda yatarsın;
Ve içteki türbesinde ibadet edersin Tapınağın,
Tanrı seninledir biz bilmediğimiz vakit.
Çeviren: Vehbi Taşar
IT IS A BEAUTEOUS EVENING, CALM AND FREE
by William Wordsworth
It is a beauteous evening, calm and free,
The holy time is quiet as a Nun
Breathless with adoration; the broad sun
Is sinking down in its tranquillity;
The gentleness of heaven broods o'er the Sea:
Listen! the mighty Being is awake,
And doth with his eternal motion make
A sound like thunder--everlastingly.
Dear Child! dear Girl! that walkest with me here,
If thou appear untouched by solemn thought,
Thy nature is not therefore less divine:
Thou liest in Abraham's bosom all the year;
And worship'st at the Temple's inner shrine,
God being with thee when we know it not.
BIR UYKU MÜHÜRLEDi BENiM RUHUM
William Wordsworth
Bir uyku mühürledi benim ruhum;
Yoktu insancıl korkularım:
Hissedemez gözüken bir şeydi o kadın
Dokunuşunu dünyaya ait yılların.
Ne kımıltısı var şimdi, ne gücü;
Ne işitir ne de görür;
Toparlanıp yuvarlanmış yeryüzünün günlük rotasında,
Kayalarla, ve taşlarla ve ağaçlarla.
Çeviren: Vehbi Taşar
A SLUMBER DID MY SPIRIT SEAL
by William Wordsworth
A slumber did my spirit seal;
I had no human fears:
She seemed a thing that could not feel
The touch of earthly years.
No motion has she now, no force;
She neither hears nor sees;
Rolled round in earth's diurnal course,
With rocks, and stones, and trees.
William Wordsworth
Bir uyku mühürledi benim ruhum;
Yoktu insancıl korkularım:
Hissedemez gözüken bir şeydi o kadın
Dokunuşunu dünyaya ait yılların.
Ne kımıltısı var şimdi, ne gücü;
Ne işitir ne de görür;
Toparlanıp yuvarlanmış yeryüzünün günlük rotasında,
Kayalarla, ve taşlarla ve ağaçlarla.
Çeviren: Vehbi Taşar
A SLUMBER DID MY SPIRIT SEAL
by William Wordsworth
A slumber did my spirit seal;
I had no human fears:
She seemed a thing that could not feel
The touch of earthly years.
No motion has she now, no force;
She neither hears nor sees;
Rolled round in earth's diurnal course,
With rocks, and stones, and trees.
DÜNYA ÇOK FAZLADIR BiZiMLE
William Wordsworth
Dünya çok fazladır bizimle; geç ve çok geçmeden,
Elde ederek ve harcayarak, yıkıp dökeriz güçlerimizi:
Az şey görürüz Doğada bizim olan;
Kalplerimizi bedava verdik, sefil bir rahatlık!
Çıplak göğsünü aya açan bu Deniz;
Bütün saatlerde inleyen rüzgârlar,
Ve şimdi yukarda toplanmış olanlar uyumuş çiçekler gibi;
Bunun için, ve herşey için, akortumuz bozulmuş bizim;
O kımıldatmaz bizi.Büyük Tanrı! Keşke
Bir Putperest olsaydım memesini emen modası geçmiş bir itikadın;
Öylece belki görebilirdim, ayakta durarak üzerinde bu hoş otlak yerinin,
Anlık görünüşlerini beni daha az terkedilmiş hissettiren şeylerin;
Denizden yükselen Proteus';u görürdüm;
Ya da duyardım yaşlı Triton'un çelenkli boynuzunu üflemesini.
Çeviren: Vehbi Taşar
Not: Proteus: istediği şekle girebilen eski bir deniz tanrısı
Triton: yarısı adam yarısı balık olan deniz tanrısı
THE WORLD IS TOO MUCH WITH US
by William Wordsworth
The world is too much with us; late and soon,
Getting and spending, we lay waste our powers:
Little we see in Nature that is ours;
We have given our hearts away, a sordid boon!
This Sea that bares her bosom to the moon;
The winds that will be howling at all hours,
And are up-gathered now like sleeping flowers;
For this, for everything, we are out of tune;
It moves us not.--Great God! I'd rather be
A Pagan suckled in a creed outworn;
So might I, standing on this pleasant lea,
Have glimpses that would make me less forlorn;
Have sight of Proteus rising from the sea;
Or hear old Triton blow his wreathèd horn.
William Wordsworth
Dünya çok fazladır bizimle; geç ve çok geçmeden,
Elde ederek ve harcayarak, yıkıp dökeriz güçlerimizi:
Az şey görürüz Doğada bizim olan;
Kalplerimizi bedava verdik, sefil bir rahatlık!
Çıplak göğsünü aya açan bu Deniz;
Bütün saatlerde inleyen rüzgârlar,
Ve şimdi yukarda toplanmış olanlar uyumuş çiçekler gibi;
Bunun için, ve herşey için, akortumuz bozulmuş bizim;
O kımıldatmaz bizi.Büyük Tanrı! Keşke
Bir Putperest olsaydım memesini emen modası geçmiş bir itikadın;
Öylece belki görebilirdim, ayakta durarak üzerinde bu hoş otlak yerinin,
Anlık görünüşlerini beni daha az terkedilmiş hissettiren şeylerin;
Denizden yükselen Proteus';u görürdüm;
Ya da duyardım yaşlı Triton'un çelenkli boynuzunu üflemesini.
Çeviren: Vehbi Taşar
Not: Proteus: istediği şekle girebilen eski bir deniz tanrısı
Triton: yarısı adam yarısı balık olan deniz tanrısı
THE WORLD IS TOO MUCH WITH US
by William Wordsworth
The world is too much with us; late and soon,
Getting and spending, we lay waste our powers:
Little we see in Nature that is ours;
We have given our hearts away, a sordid boon!
This Sea that bares her bosom to the moon;
The winds that will be howling at all hours,
And are up-gathered now like sleeping flowers;
For this, for everything, we are out of tune;
It moves us not.--Great God! I'd rather be
A Pagan suckled in a creed outworn;
So might I, standing on this pleasant lea,
Have glimpses that would make me less forlorn;
Have sight of Proteus rising from the sea;
Or hear old Triton blow his wreathèd horn.
adına açılan başlıkta neden şiirlerinin adının değil de tamamının yazıldığını çok merak ettiğim romantik periyodun en ünlü ingiliz şairi.
özellikle the world is too much with us çok iyidir.
özellikle the world is too much with us çok iyidir.
gönül insanı, büyük üstad.
şiirlerinde kaybolunası romantik insan. pek sever çiçeği, böceği, gökkuşağını, nergisleri.
benjamin robert haydon tarafından portresi çizilmiş ünlü ingiliz şair.
dünyanın bizimle çok fazla olduğunu benden önce fark etmiş şairdir.
Prelüd isimli uzun mu uzun şiirini her okuyuşumda hayretlere kapıldığım şair.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar