bugün

bu şehri gören çok kıymetli bir hocam, "viyana'yı gördükten sonra, bütün avrupa'nın köyde yaşadığını düşündüm."gibi iddaalı bir laf etmişti. bu laf yüzünden gezilip görülecekler listesinde üst sıralardadır.
edit:güzel şehir babında, viyanadan gerisi yalan gibi yani.*
Türk'lerin kuşatması devam etmekteymiş. şehir Türk dolu diyorlar..
yaya üst geçidi bile yok. bildiğin köy gerçekten.
yaya üst geçidi dolu olan şehir. yedek kulübesinde bile gördüm.
3. günün sonunda sıkıntıdan kafayı yedirtir bu şehir cafeleri, düzenli caddeleri, park ve tiyatroları bi yere kadar en fazla 3 gün.
gece hayatıda öyle abartıldığı kadar anlı şanlı değildir hafta içi evden hiç çıkmamanız en doğrusu haftasonu da gittiğiniz 3 5 bardan sonra buraları özlemle anımsarken bulursunuz kendinizi. gidin,gezin,görün ama dediğim gibi 3 gün.
sadece 3
ısrarla aramama rağmen yaya üst geçidi bulamadığım kent.
bana vajina yı anımsatan kelime.
en güzel Yusuf Kaplan ın bir seminerin de "Viyana;kaç kuruşluk operadır ki" sözüyle açıklanan,kendini avrupanın başkenti sanan şehirdir.ilk görüşte güzel gibi gelir, bu güzellik bi kaç gün de sürer ama içine daldıkça eksiklikler farkedilir,birer birer çıkar ortaya,batmaya başlar zamanla.en acısı ruhsuz dur.evet viyana ruhsuz bir şehirdir.insanlar tamamen tektir.eğer 3 den fazla insanı birarada geziyor filan görürseniz onların türk olma ihtimali yüksektir ama avusturyalı kesinlikle değildir.delisi fazla ayık olanı az memlekettir.toplum çoğunlukta bir kız bir erkek 2 köpek halinde yaşar.sokakta tek bir kediye rastlanmaz,kedisi olanın da çıkartmaya cesareti olmaz.kafe kültürü oldukça geniştir.herkes tunasıyla bilir viyana'yı.pek bi esprisi yoktur tuna nehrinin de, yazın azbuçuk kendisini göstermesiyle soyunup etrafında güneşlenen insanları dışında tabi.bence en güzel olayı straßenbuhn denen cadde tranvaylarıdır bilhassa eski olanları.tahta koltuklarında oturup derin hayallere dalmanın tadından geçilmez.ama yaşanılacak bir yer değildir,öğrenciler için bi nebze hadi iş içinde bi kaç sene olsun ama on seneden fazlayı göze almamak gerek viyana için.hele viyana için terkedilen şehir istanbul ise en kısa yoldan dönülesidir.
bir kısım insanın iyi, bir kısmının ise kötü yorumladığı yer.. herkes farklı bir fikir söylüyor viyana hakkında ama iyi diyenlerin sayısı daha fazla oldu.. kısacası anlayamadığım yer. büyük ihtimal gideceğim, hatta bir süre yaşayacağım kent olacak viyana.. gidip göreceğiz efendim, yaşayıp öğreneceğiz nasıl biyer.
çok pahalı bir şehirdir. hatta avrupa kentleri arasında ne pahalı şehirlerden biridir desek abartmış olmayız.
türk, kürt, afgan, arap olduğunuz sürece sözde olmasa da özde hep ırkçılıkla muhattap olacağınız avrupa'nın sözde medeniyet başkenti.
sokaklarında gezeyim diyenler için;

http://w24.at/Video.aspx?...et%3d%252fDefault.aspx%29

linie yazan videoları tek tek izlerseniz tüm viyanayı straße bahnlar ile görebilirsiniz.
Bana Peyami Safa'nın Selma ve gölgesi adlı eserini hatırlatır hep. Ölüm kokan şehirdir. Gezmeye doyamazsın. Hatta gittigin otel odası oranın en dandik oteliyse bile mimarisi açısından cezbeder seni. Otel odasından bile çıkmak istemeyebilirsin. Sarhoş olmak için ideal mekanlara sahiptir. Sevgiliyle kesinlikle gidilecek yerlerden biridir olmadı evlendiyseniz balayına gidiniz. Ancak Selma ve Gölgesi kitabındaki gibi cinayet çıkarmayın.
dünyada yaşam kalitesi en yüksek olan şehir, yani dünyanın en yaşanası şehri de denebilir. Bu seçim göreceli kavramlarla değil, belli kriterlere bakılarak yapılıyor. Yaşam, eğitim, sağlık, çevre gibi etkenlere bakılıyor ve gördüğüm kadarıyla da bu durumu sonuna kadar hak ediyor. Avrupa'nın başka şehirlerinde suya dünya para öderken, Viyana'da belediye tarafından sağa sola konmuş tertemiz su sebilleri var. Sebil olmasa bile musluk suyu son derece temiz ve lezzetli. Şehrin dört bir yanına yayılmış park ve bahçelerden sözetmiyorum bile.
Yasamak icin cok rahat olan, etrafindaki ulkelerin baskentlerine kiyasla baya buyuk sehir.
Yeni baslayacaklar icin bir viyana rehberi yapacak olursam :

- Ulasimi inanilmaz rahattir, keske Turkiye'de de olsa dedirtir. Metrolar ve tramvaylar haftaici saat 12bucuga kadar calisir. Saat 12bucuktan sonra her yarim saatte bir gece otobusleri gecer, bunlarin cogu da opera binasinin onundeki duraklardan kalkar. Haftasonlari ise metrolar 24 saat aciktir. (haftasonundan kasit cumayi cumartesiye baglayan gece ve cumartesiyi pazara baglayan gecedir. pazari pazartesiye baglayan gece metrolar 12bucukta biter.)

-Yaya gecitlerinin kenarlarinda durmayin, karsidan karsiya gececeginiz yoksa bile 'araba durdu, yazik olmasin, geceyim bari' diyip gecersiniz.

-Insanlari genelde yardimseverdir, soylediginiz sorulara cevap vermeye calisirlar, hatta eger siniriniz bozulmus ve yol kenarinda agliyorsaniz durmak yasak olmasina ragmen durup size yardim etmeye calisirlar.

-Saglik sistemi Turkiye'ye gore kat kat gelismistir fakat bu yine de hastahanelerde 2-3 saat beklemeyeceginiz anlamina gelmez. Hatta bizim gibi hasta olduguna doktor muayenehanesi yerine hastahaneye giden kisiler icin biraz karmasiktir da. Once bir Hausarzt'iniz (aile hekimi) olmalidir, sikayetinize gore ondan hastahaneye sevk alirsiniz. Ha ayaklariniz agriyorsa tabi ki ortopediste gideceksiniz, ama hastahaneye degil, doktorun muayenehanesine. Eger sigortaniz varsa (wgkk) tabelalarinda ALLE KASSEN yazan doktorlara hicbir ucret odemezsiniz, sigortaniz halleder ama tabi ki bunun icin E-CARDinizi goturmus olmaniz gerekir, kimliginizi de. Doktor sizi muayene eder, ilaclari yazar. Eger kendisinin halledemeyecegi bir seyse, size hastane sevkinizi yazar. (ameliyat olunmasi gereken durumlarda ornegin..)

-Eczaneler haftaicleri saat aksam 6ya kadar, cumartesi gunleri de saat oglen 12ye kadar aciklardir. Bazi eczaneler ogle paydosu yaparlar. Eger nobetci bir eczaneden ilac alacaksaniz, ekstra hizmet ucreti odemeniz gerekir. (sabah 8den aksam 8e kadar 1,10euro , aksam 8den sabah 8e kadar 3,10euro)

-Bankalar saat 9da acilip saat 3te kapanir, bazi bankalar ogle paydosu yapar. Bir avusturya bankasinda hesabiniz varsa her bankamatikten komisyonsuz/islem ucretsiz para cekebilirsiniz.

-Dukkanlar haftaicleri saat 7-7.30 gibi kapanir. Persembe gunleri ise hep daha uzun acik kalirlar. (ornegin 8e kadar) Cumartesi gunleriyse saat 6.01 dedin mi acik dukkan bulamazsin. Pazar gunleri supermarketler dahil her yer kapalidir, acik olan (benim bildigim) birkac tane supermarket vardir : Praterstern, Havaalani ve Franz-Josefs-Bahnhof'taki Billa supermarketleri, AKH'daki Spar ve Thaliastrasse uzerindeki bir Turk marketi.

-Supermarketlerin cogunda kredi karti gecmez. Ama bazi Billa subelerinde ve Spar'larin hepsinde gecer.

-Billa ve Spar fiyat konusunda tuzludur. Hofer ve Penny Markt hem ucuz hem de kalitelidir. Ucuz ve taze sebze-meyve alisverisleri icin pazarlar da tercih edilir, bunlarin bazilari pahalidir (Kutschkermarkt) bazilari da gercekten ucuzdur (Brunnenmarkt)

-Bu sehrin parklari cok guzeldir ama sokaklari sadece tas yiginidir. O yuzden bol bol park vardir, ya da birkac agacli ufak meydanlar. Yeni nesil binalara bakip kendinizi 'bu mimari anlayisina sahiplerse o guzelim eski binalari kim yapti??' diye sorarken bulabilirsiniz.

-Bu sehirde ot cok kolay alinir, onunuzden polisler gecerken rahat rahat tutturebilirsiniz. Ama aslinda yasaktir. Ozellikle haftasonu Schottenring civarinda yuruyen her 4kisiden biri size 'grass?? grass??' diye sorar, genelde yabancilardir.

-Gece hayati her butceye ve her zevke hitap eder, ortamlar carsambadan itibaren hareketlenir. Fakat cover band olayina yabanci bir sehirdir burasi, ufak bir barda cikan bir grup bile hep kendi bestelerini calar, soyler. Flex ve Fluc/wanne'de minimal ve dubstep in en iyi orneklerini dinleyip sabaha kadar deli gibi dansedebilirsiniz. Roxy ve Market de sevilir. Cogu barin/klubun giris ucreti vardir ve icine vestiyer bile dahil degildir. Giris ucretsiz bir yer ariyorsaniz Gurtel'deki Chelsea (genelde pop-rock calar) ve bilimum Irish publar iyi secimlerdir. Eger gonlunuz kopkoptan yanaysa schwedenplatz civarindaki kaktus iyidir, giris ucreti yoktur. Gurtel'de ise Ride Club, Babu vs vs bir suru seceneginiz vardir.

-Sehrin geneli oldukca guvenlidir fakat Turk nufusun en yogun oldugu 10. bolgede hep bir vukuatlar olur. Karlsplatz'ta ve Opernpassage'de cok kes takilir, genel olarak bir zararlari yoktur ama bu zarar vermeyecekleri anlamina gelmez (tecrube edilmistir)

-Yazin Donauinsel cok guzeldir. Ve yine yazin Tuna'ya girebileceginiz sahil komplekslerine gitmek guzeldir. Genelde 3-5 farkli havuz da olur bunlarda ve giris max. 5 eurodur. Yine yazin MuseumsQuartier'de oturup arkadaslarla icmek ve sohbet etmek cok eglencelidir.

-Noel zamanindan once kurulan Noel pazarlari guzeldir, Rathaus'un oradaki tam turistiktir yalniz, Viyanalilar oraya gitmez..

-Insanlar Turk oldugunu ogrenince cok sasirirlar, cunku oradaki Turklerden oturu hep bir onyargi vardir kafalarinda. Kimisi bu onyarginin yikilmasina izin verir, kimisi 'isim cikti' diyip gider, kimisi de 'Turklere ev kiralamiyorum' diyip telefonu suratiniza kapatabilir. Onyargisiz insanlar da oldukca coktur yalniz.

-Et burada cok ucuzdur, tadi da cok guzeldir. Sadece koyun eti bulmak biraz zordur, koyun etini ancak Turk marketlerinden alabilirsiniz.

-Eger tiyatro/muzikal/opera vb gosteri sanatlarina ilginiz varsa gosteriden yarim saat once sergilenecegi yere gidip 'son dakika biletleri'nden yararlanabilirsiniz. 90euroluk bileti 11euroya alabilirsiniz mesela bu sayede. Ama kapali gise oluyorsa o performans kos kos evinize tabi ki.

-MUMOK ve Kunsthalle'deki her sergi gozu kapali gidilesidir. Kunst-historisches Museum da bir tanedir.

-Alisveris icin Viyana kesinlikle yanlis yerdir, bu insanlarin genelde berbat giyinmelerinden de anlasilabilir. Hep magazalar vardir, Turkiye'deki gibi kaliteli mallar yapan ama adi sani olmayan yerler, pasajlar falan yoktur. Ufak butikler vardir ama onlar normal magazalardan da pahalidir. Kaertnerstrasse, Rotenturmstrasse ve Mariahilfer Strasse alisveris yapilan belli basli caddelerdir. Alisveris merkezi olarak da Lugner City, Millenium City ve Donauzentrum sayilabilir. Bershka, Pull and Bear, Quiksilver/Roxy gibi bazi markalar burada hic yoktur ama hemen yanibasindaki Bratislava'daki 2 buyuk alisveris merkezinde (Aupark ve Galeria) Viyana'da olmayan her magaza bulunur.

-Restoranlarinda porsiyonlar cogunlukla buyuktur. cok pahali da degildir istanbul'dan gelen biri icin. (disaridayken surekli 3liralik adana durum yemeyen birine gore -surekli dedim)

-Avrupa'nin ortasinda olmasi dolayisiyla hemen hemen her yere max 2 saat ucus mesafesindedir. Yanibasindaki Bratislava'ya Ryanair ve bilimum low cost havayolu ucar, oradan Viyana'ya gidip gelmek size max 16euroya mal olur. Her yere ucuz ucuz gidersiniz.

-Guzel kizlarin buyuk orani yugoslav asillidir. Yakisikli erkekler ise Avusturyali, Alman ya da herhangi bir yerden olabilirler.
avusturya'nın gayet pahalı, şık ve aynı zamanda görkemli şehri. öncelikle söylemeliyim ki gezerken sizde en az bir kere "vay aq niye alamadık ki burayı ya la" dersiniz. konusu açılmışken hemen bunu açıklayalım. viyana osmanlılar tarafından kuşatıldığında gerçekten felaket haldeydi. bir gün daha kalsa viyana artık bizimdi. ne oldu bu bir günde? polonya kralı jan III. sobieski(votkası da vardır) avusturya'ya yardıma yetişti ve viyana alınamadı.

öncelikle gezmek için bir gün yetmeyebilir çünkü çok büyük ve çok tarihi bir yer. alman işgalinin geriye bıraktıkları hala gözler görülür bir şekilde ortada. gezilecek yerlerin başında habsburg krallarının yaşadığı saraylar geliyor. başında da schönbrunn sarayı ve habsburg sarayı gelir. yok böyle bir şey. saraylar gerçekten harika. çok büyük ve hemen hemen hepsini üstünde ya da köşesinde altından bir top veya bir saat var.

avusturya'da mimari denince tek isim gelir diyebiliriz: Friedensreich Hundertwasser. Bu adam ikinci dünya savaşının ardından avusturya'yı inşa eden adam. evlerin çatısına ağaç koyma fikri bu adamdan çıkmış. ilginç bir mimari anlayışa sahip.

gezilecek en önemli yerlerden biri St. Stephans katedrali. şehrin merkezine kurulmuş ya da şehir merkezi onun yanına kurulmuş. gerşekten çok güzel bir görünüme sahip. profesyonel fotoğraf makinanız yoksa bi türlü başını kıçını sığdıramıyorsunuz orası ayrı.

ayrıca bir kilise vardı ismini hatırlamadım. krallar orada vaftiz edilir ve ölünce kalpleri orada saklı tutulurmuş. güzel yerdi.

kısaca viyana gidip görülmesi gereken, bizim için gerek tarihi anıları gerek arkada bıraktıklarıyla önemli çok güzel bir şehir. bir aralar burayı kanuni'nin işgal ettiğini, hitler'in bu saraylardan halka seslendiğini, 600 yıllık habsburg krallığının burada yaşadığını düşünürsek tarih açısından inanılmaz bir şehir.
kuşatmasıyla ünlüdür ya da kuşatılmasıyla.
metro istasyonlarında "zug fährt ab" yerine "zurückbleiben bitte" olmamışdır
metrolarinda (u bahn) seks yapilmis sehirdir, bunun videosu da internete dusmustur..
yazlık sarayını bir tek yazın turistlere açan şehir. kocaman bahçesi, habsbourg hanedanlığının lüks sarayı, maria theresa'nın ve sisi'nin odaları gezilip görülesidir.
ayrıca avrupa'nın en eski dönmedolabına sahiptir ki bu dönmedolabın kabinleri tren vagonlarını andırır. tartışmasız evlenme teklifi için en güzel yerler'den biridir. sırf bunun için tek bir kabine yuvarlak bir masa, iki sandalye, şampanya ve güller koymuşlar. vay be adamlar romantik beyler!
iki kez kuşatıp alamadığımızdan dolayı duyunca hoşnutsuz olduğumuz başkent.
eski sevgiliyi hatırlatan bir şehir.
şu an bulunduğum sessiz ve sakin şehir.
ilk intibam: (bkz: bir prag değil)
cumartesi akşamı olmasına rağmen sokaklar oldukça boş, sessiz, keyifsiz. ayrıca türk bakkal, hatta market bolluğu var. ayrıca burada her üç kişiden birinin türk olduğu konusunda şüphelerim var. kendimi türkiye sınırlarında hissetmekteyim.
bir de bugün stefan kilisesi'nin önünde domuz ve ineklerin kesilme tarz ve şartlarına dikkat çekmeye çalışan bir standta çok ibretlik videolar dönüyordu. aynısı dün prag'ta da vardı.
burada bir sigmund freud müzesi vardır ki süperdir. adamın yıllarca kaldığı, 2.dünya savaşı başladığı için londra'ya gitmek üzere ayrıldığı evi müze yapmışlar. asası, kitapları, şapkası, kanepesi, daktilodan çıkmış kağıtlardaki el yazısı ile yaptığı düzeltmeler, kızı anna'nın anlatımıyla şahlanan süper bir video ve niceleri yer almaktadır.