bugün
- esma bint mervan15
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması12
- fenerbahçe12
- 9 haziran 2024 fenerbahçe başkan seçimi9
- namaz kılmayan türk değildir14
- herkesle iyi geçinmek20
- atatürk'ün yabancılarla evliliği desteklememesi11
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi34
- anın görüntüsü18
- meral akşener15
- aziz yıldırım ve ali koç'un canlı yayına çıkması43
- dursun özbek'in aziz yıldırım'a verdiği ayar9
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi23
- maca sekiz8
- erkek erkeği siker mi15
- yazarların bira içme rekorları13
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu31
- türkiye de ku klux klan benzeri yapılanmalar8
- aziz yıldırım12
- bir hafızın ateiste karşı müthiş açıklamaları9
- jose mourinho17
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması16
- gideon reid morgan jj24
- zalbert ramstein9
- irem derici'nin erkek sevdası12
- akp nin iktidardan düştüğü gün13
- sözlükten hatun kaldırmak8
- ankarayı sel aldı27
- iskilipli atıf hoca8
- ali koç ve aziz yıldırım başkanlık seçimi8
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak13
- giden gider9
- kemalist rejimin astığı hocalar8
- vallahi de kemal'in düşmanıyım10
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak10
- kıza iğne batıran türbanlı14
- kendini bir görsel ile anlat22
- uludağ sözlük köpek avlama timi18
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği8
- saraca silsüpüroğlu12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar13
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali11
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak10
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- xdearm10
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- gizli samyelin moderatör olması10
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- icardi190522
Bugünkü yazısını tebrik için attığım maile, teşekkür ve bu sene ligtv'de olacağı cevabıyla bana geri dönen güzel insan.
galatasaray-beşiktaş derbisinden önce katıldığı ligtv yayınında Batuhan Karadeniz'i Ayşe Özyılmazel'e benzeterek sesli gülmemize neden olmuş usta spor yazarı.
türkiye'de toplam 3 spor yazarı & yorumcusu vardır. ali ece , güntekin onay ve de uğur meleke. bu adamları sevelim, sayalım.
an itibariyle lig tv'de abdullah avcı'ya (haklı olarak) saydıran futbol yorumcusudur.
Adamın dibidir...
Adamın dibidir...
son yazısında yine döktürmüş usta kalem.
--spoiler--
Abdullah Hoca pazartesi günkü basın toplantısında; Herkes değişime saygı duyacak dedi. Savunmanın göbeğinde Ömer-Semih, ileride Sercanlı değişim gerçekten saygıdeğer. Ama bir değişimden söz ediyorsak; bu, gitmeye çalıştığımız Brezilya 2014te 34ünü görecek Emre kadar, 29luk Selçuk etrafında da olmalı. Belli ki milli takım çatısı kurulurken Gümüşdağ-Avcı-Buruk-Belözoğlu arasındaki telepatik uyumdan faydalanılmış. Ama Dünya Kupası yolunda ihtiyacımız olan esas uyum, Selçuk-Arda-Umut-Burak arasındaki...
Bunu farklı kazanılmış, Abdullah Hocanın ve de Emrenin yıldızlaştığı bir günün sonunda yazdığımın farkındayım. Evet, herkes değişime saygı duymalı. Biz de duymalıyız... Emre de... Hatta Abdullah Hoca da...
--spoiler--
--spoiler--
Abdullah Hoca pazartesi günkü basın toplantısında; Herkes değişime saygı duyacak dedi. Savunmanın göbeğinde Ömer-Semih, ileride Sercanlı değişim gerçekten saygıdeğer. Ama bir değişimden söz ediyorsak; bu, gitmeye çalıştığımız Brezilya 2014te 34ünü görecek Emre kadar, 29luk Selçuk etrafında da olmalı. Belli ki milli takım çatısı kurulurken Gümüşdağ-Avcı-Buruk-Belözoğlu arasındaki telepatik uyumdan faydalanılmış. Ama Dünya Kupası yolunda ihtiyacımız olan esas uyum, Selçuk-Arda-Umut-Burak arasındaki...
Bunu farklı kazanılmış, Abdullah Hocanın ve de Emrenin yıldızlaştığı bir günün sonunda yazdığımın farkındayım. Evet, herkes değişime saygı duymalı. Biz de duymalıyız... Emre de... Hatta Abdullah Hoca da...
--spoiler--
Uğur Meleke: Belli ki milli takım çatısı kurulurken Gümüşdağ-Avcı-Okan Buruk-Emre Belözoğlu arasındaki telepatik uyumdan faydalanılmış
Ama Dünya Kupası yolunda ihtiyacımız olan esas uyum, Selçuk-Arda-Umut-Burak arasındaki...
Ama Dünya Kupası yolunda ihtiyacımız olan esas uyum, Selçuk-Arda-Umut-Burak arasındaki...
yazmayı bilen bir yazar.
okuyor, araştırıyor, geziyor, görüyor ve yazıyor.
okuyor, araştırıyor, geziyor, görüyor ve yazıyor.
zeki, kaliteli, saygılı, çoğu rakibi gibi yavşak değil. tek kusuru pek gülmüyor yüzü.
alex de souza nın fenerbahçe'den ayrılışıyla ilgili yazdığı mükemmel yazı için buyrun http://www.meleke.com/?p=5196
futbolun adaleti var terim'in adaleti yok diyerek takdiri hak etmiş adamdır. hakikaten ne lan bu melo'ya, hamit'e tanınan kredi? niye balta her maç oynar? söylediği gibi terim hakedene formayı artık vermeli!
ismi duyulduğunda ibrahim tatlısesin "aman melekem kavur balıkları" şarkısı akıllara gelmektedir. *
her yazısını okuduğumda orgazm olduğum yazardır. arkadaş bu nasıl bir analiz yeteneği, bu nasıl bir takip, bu nasıl bir istatistik bilgisi, bu nasıl bir takımları ve oyunları okuma zekasıdır. klasik '' x kötü oynadı, sahada yoktu. teknik adam ona nasıl 70 dakika dayandı hayret yauw'' tarzı yorumlardan öte insanı beyin fırtınasına sürükleyen, yazının sonunda '' harbiden böyle lan'' dedirten bir adam. türkiye'de ki tek ''yazar''dır kendisi şuan. üstüne yok. seviyoruz reyiz.
adamın hammaddesi ve h2o'sudur! evet öyledir.
okumaktan mutlu olduğum spor yazarıdır.
Dinlenmesi de okuması da keyifli futbol yorumcusunun hası.
bugün '' CSI Trabzon'' isimli çok güzel bir yazı yazmış yazardır.
--spoiler--
Jose Mourinho, ingiltereden ayrılıp Intere gittiğinde Daily Telegrapha haftalık yazılar yazmayı sürdürüyordu. 2008 yazında kaleme aldığı bir yazıda artık Liverpoolun başarı sırasının geldiğini, çünkü yıllardır eksik olan şeyi, omurgayı tamamladıklarını söylüyordu: Kalede Reina, savunmanın lideri Carragher, orta sahanın lideri Gerrard ve hücumun lideri Torres... Liverpool uzun yıllar sonra ilk kez sağlam bir omurgaya sahip. Ve bir takımın omurgası iyiyse, onun etrafını doldurmakta güçlük çekmezsiniz
2010-11i 82 puanla zirve ortağı bitiren milenyumun en iyi Trabzonsporunun alametifarikası da, sağlam omurgasıydı. Şenol Güneş 2009 sonunda göreve gelip kaleyi (sonradan Avrupanın da en iyileri arasına girecek) Onura teslim etti. Savunmanın lideri Egemen, orta sahanın lideri Selçuk, onun birkaç adım önünde Jaja ve en uçta Umutla Trabzon, 15 yıl sonra sağlam bir omurgaya kavuşmuştu.
2011-2012 Şampiyonlar Ligi sezonu öncesi Şenol Güneşin elinde bu omurganın hiçbir parçası yoktu! Egemen, Selçuk, Jaja, Umut (+Engin ve Ceyhunun) hepsi gitmişti. Hoca yılmadı, yeni bir omurga kurdu: Sakatlanan Onurun ardından gelen Tolga beklenenin çok üstünde bir performansla geçti kaleye. Savunmanın yeni lideri Giray, orta sahanın yeni lideri Colman, hücumun as adamı da Buraktı artık. Bu kadar kayba rağmen 2011-12 de başarılıydı: Avrupada Şubat görüldü, ligde üçüncülük kazanıldı.
Bu yılın başında da tablo farklı değildi: Burak fiziken, Colman ruhen ayrıldı. Girayın başı şanssızlıklardan kurtulmadı. Liverpoolun yeni bir sağlam omurga bulması 10 yıl sürmüştü, Güneşinse böyle bir iskeleti her yıl yeniden kurması gerekiyordu. Bu hiç kolay bir iş değildi.
Üstelik Trabzonun istanbul büyükleri gibi transfer marketten 10 üstünden 10luk adamları alma alışkanlığı da yoktu; Güneş Üniversitesinin metodu yedi-yedi buçukluk adamları meslek içi eğitimle 10luğa dönüştürmekti. Burakta, Selçukta, Enginde, Onurda olduğu gibi... Güneş, kulübün diğer enstrumanları gibi 2010-11i diline dolayıp şikâyet etmek yerine, yeni bir omurga kurma çabasındaydı yine: Burak da, Selçuk da bize başka takımlardan geldiler. Onları biz üretmedik ki diyecek kadar da olgun ve mütevazıydı. Artık enerjisini Mustafaya, Zekiye, Adriana, Olcana harcıyordu. Ama hiç şüphesiz bir üniversitenin yeni mezunlar vermesi için zamana ihtiyacı vardı.
27 Ocak 2013 Pazar günü 16:00 sularında Trabzon, Elazığa kaybetmişti, yeni eğitim yılında bu tarz iniş çıkışların olması çok doğaldı. Üstelik bildiğimiz kadarıyla eldeki iyi oyuncuları onlar bizim evladımız, imzaları kağıtta değil dildedir amatörlüğüyle kaybeden de Şenol Güneş değildi. Ama Türkiyedeki futbol oligarşisi acımasızdı; son gidecek adam Güneş gitti, ilk gidecekler yine kaldılar orada...
Güneşin istifasını açıkladığı basın toplantısını (görev gereği) Seyrantepe Stadında izledim, satır aralarında iki anahtar cümle dikkatimi çekti: Bu kan değişikliğini camiada isteyenler vardı, şimdi onlar mutlu olmuşlardır dedi hoca önce... Birkaç dakika sonra da şu sözler döküldü ağzından: istifa düşüncemi başkanla ve asbaşkanla paylaştım. Bir olumsuzluk göstermediler.
Hocanın mizacının zaten bu CSI Trabzon ortamına uygun olmadığını hepimiz biliyoruz. Hoca oradan fiilen gitmiş gözükür, ruhen kalır. Diğerleri de orada fiilen kalmış gözükürler, ama belki de gerçekte orda hiç olmamışlardır.
Aynen geçtiğimiz haftaki köşesinde Öcal Uluç Ağbimizin yazdığı gibi:
Bir zamanlar bir Galatasaray başkanı (ismini biliyorum, ama rahmetli olduğu için yazmayacağım), Galatasarayın, hem oyuncu, hem hoca olarak efsanelerinden Gündüz Kılıç için, gazetecilere böbürlenmiş ve Ben başkan kaldığım sürece, Gündüz Kılıç kulübün kapısından giremez demişti!
Gündüz Kılıç, hâlâ Galatasarayın efsanelerinden biri ve kulüp yaşadıkça da öyle kalacak...
Peki, o Galatasaray Başkanını hatırlayan, bilen var mı?
--spoiler--
--spoiler--
Jose Mourinho, ingiltereden ayrılıp Intere gittiğinde Daily Telegrapha haftalık yazılar yazmayı sürdürüyordu. 2008 yazında kaleme aldığı bir yazıda artık Liverpoolun başarı sırasının geldiğini, çünkü yıllardır eksik olan şeyi, omurgayı tamamladıklarını söylüyordu: Kalede Reina, savunmanın lideri Carragher, orta sahanın lideri Gerrard ve hücumun lideri Torres... Liverpool uzun yıllar sonra ilk kez sağlam bir omurgaya sahip. Ve bir takımın omurgası iyiyse, onun etrafını doldurmakta güçlük çekmezsiniz
2010-11i 82 puanla zirve ortağı bitiren milenyumun en iyi Trabzonsporunun alametifarikası da, sağlam omurgasıydı. Şenol Güneş 2009 sonunda göreve gelip kaleyi (sonradan Avrupanın da en iyileri arasına girecek) Onura teslim etti. Savunmanın lideri Egemen, orta sahanın lideri Selçuk, onun birkaç adım önünde Jaja ve en uçta Umutla Trabzon, 15 yıl sonra sağlam bir omurgaya kavuşmuştu.
2011-2012 Şampiyonlar Ligi sezonu öncesi Şenol Güneşin elinde bu omurganın hiçbir parçası yoktu! Egemen, Selçuk, Jaja, Umut (+Engin ve Ceyhunun) hepsi gitmişti. Hoca yılmadı, yeni bir omurga kurdu: Sakatlanan Onurun ardından gelen Tolga beklenenin çok üstünde bir performansla geçti kaleye. Savunmanın yeni lideri Giray, orta sahanın yeni lideri Colman, hücumun as adamı da Buraktı artık. Bu kadar kayba rağmen 2011-12 de başarılıydı: Avrupada Şubat görüldü, ligde üçüncülük kazanıldı.
Bu yılın başında da tablo farklı değildi: Burak fiziken, Colman ruhen ayrıldı. Girayın başı şanssızlıklardan kurtulmadı. Liverpoolun yeni bir sağlam omurga bulması 10 yıl sürmüştü, Güneşinse böyle bir iskeleti her yıl yeniden kurması gerekiyordu. Bu hiç kolay bir iş değildi.
Üstelik Trabzonun istanbul büyükleri gibi transfer marketten 10 üstünden 10luk adamları alma alışkanlığı da yoktu; Güneş Üniversitesinin metodu yedi-yedi buçukluk adamları meslek içi eğitimle 10luğa dönüştürmekti. Burakta, Selçukta, Enginde, Onurda olduğu gibi... Güneş, kulübün diğer enstrumanları gibi 2010-11i diline dolayıp şikâyet etmek yerine, yeni bir omurga kurma çabasındaydı yine: Burak da, Selçuk da bize başka takımlardan geldiler. Onları biz üretmedik ki diyecek kadar da olgun ve mütevazıydı. Artık enerjisini Mustafaya, Zekiye, Adriana, Olcana harcıyordu. Ama hiç şüphesiz bir üniversitenin yeni mezunlar vermesi için zamana ihtiyacı vardı.
27 Ocak 2013 Pazar günü 16:00 sularında Trabzon, Elazığa kaybetmişti, yeni eğitim yılında bu tarz iniş çıkışların olması çok doğaldı. Üstelik bildiğimiz kadarıyla eldeki iyi oyuncuları onlar bizim evladımız, imzaları kağıtta değil dildedir amatörlüğüyle kaybeden de Şenol Güneş değildi. Ama Türkiyedeki futbol oligarşisi acımasızdı; son gidecek adam Güneş gitti, ilk gidecekler yine kaldılar orada...
Güneşin istifasını açıkladığı basın toplantısını (görev gereği) Seyrantepe Stadında izledim, satır aralarında iki anahtar cümle dikkatimi çekti: Bu kan değişikliğini camiada isteyenler vardı, şimdi onlar mutlu olmuşlardır dedi hoca önce... Birkaç dakika sonra da şu sözler döküldü ağzından: istifa düşüncemi başkanla ve asbaşkanla paylaştım. Bir olumsuzluk göstermediler.
Hocanın mizacının zaten bu CSI Trabzon ortamına uygun olmadığını hepimiz biliyoruz. Hoca oradan fiilen gitmiş gözükür, ruhen kalır. Diğerleri de orada fiilen kalmış gözükürler, ama belki de gerçekte orda hiç olmamışlardır.
Aynen geçtiğimiz haftaki köşesinde Öcal Uluç Ağbimizin yazdığı gibi:
Bir zamanlar bir Galatasaray başkanı (ismini biliyorum, ama rahmetli olduğu için yazmayacağım), Galatasarayın, hem oyuncu, hem hoca olarak efsanelerinden Gündüz Kılıç için, gazetecilere böbürlenmiş ve Ben başkan kaldığım sürece, Gündüz Kılıç kulübün kapısından giremez demişti!
Gündüz Kılıç, hâlâ Galatasarayın efsanelerinden biri ve kulüp yaşadıkça da öyle kalacak...
Peki, o Galatasaray Başkanını hatırlayan, bilen var mı?
--spoiler--
hangi takıma ilişkin ne yazarsa yazsın okuduğum iki yazardan biridir. Eskiden önce rıdvan dilmen'i okur sonra uğur meleke yazısını arardım. Şimdi uğur meleke'yi okuduktan sonra varsa rıdvan dilmen'in yazılarını okuyup gazeteyi kapatıyorum.
analizlerinin isabeti veya mantıklılığı bir yana dursun, yazılarında kullanmış olduğu dil ile dahi keyif veren bir yazar. benzetmeli güzel ağdalı dil kullanıcam diye aşk şiiri gibi köşe yazısı yazan hakkı mıydı can mıydı bi yazar var, onun gibi de değil. harika bir anlatımı ve mantığı, kimsenin dikkatini çekmeyen noktalarla birleştirip gündemi gizli gizli uğur meleke oluşturuyor aslında.
tanışsam facebook'a ekler, özelden muhahabbet edip orda yazdıklarını okurum. tapu idaresinde, savcılıkta, noterde, resmi evrakta adını soyadını yazsa onları da okurum.
analizlerinin isabeti veya mantıklılığı bir yana dursun, yazılarında kullanmış olduğu dil ile dahi keyif veren bir yazar. benzetmeli güzel ağdalı dil kullanıcam diye aşk şiiri gibi köşe yazısı yazan hakkı mıydı can mıydı bi yazar var, onun gibi de değil. harika bir anlatımı ve mantığı, kimsenin dikkatini çekmeyen noktalarla birleştirip gündemi gizli gizli uğur meleke oluşturuyor aslında.
tanışsam facebook'a ekler, özelden muhahabbet edip orda yazdıklarını okurum. tapu idaresinde, savcılıkta, noterde, resmi evrakta adını soyadını yazsa onları da okurum.
gençlerbirliğini tuttuğunu bizzat söylemiştir mesut yar'ın programında.
takip ettiğim birinci sınıf yazar ve yorumcudur.
futbol yorumculuğu denilince ilk akla gelen isimdir. olması gerekir. gözlemleri ve tespitleri buna bağlı tarafsız yorumları vardır. yazıları zevkle takip edilir.
türkiye'deki tek tarafsız doğru düzgün futbol yorumcusudur. heralde o yüzden hiç göremiyorum bu adamı tvlerde.
çalıştığı gazetenin patronunun sistemine ayak uydurmuş yazar. daha önceki kendisiyle ilgili entry girmiştim, beğenerek okurdum ancak kendisini kaybettik. birkaç aydır yazılarını takip edin. sadece o hafta oynanan 3 büyüklerin maçlarıyla ilgili yazıyor. maçların tiyatro olduğunu bile bile okuyan herkesi aptal yerine koyarak maçı özetliyor. metin tekin'den hiçbir farkı kalmamış artık. kendisine bugün facebook sayfasından mesaj gönderdim, olur da okur diye buradan da yazıyorum aynı mesajı.
"uzun zamandır bütün yazılarınızı okur ve sizin ülkede Mehmet Demirkol ile birlikte okunmaya değer sadece 2 isimden biri olduğunuzu düşünürüm. ancak son 1-2 aydır fark ettim ısrarla her lig maçını yazıyorsunuz. her lig maçı sonrası o maçı (sadece 3 büyükler) özetliyorsunuz. ısrarla futbol yazıyorsunuz. benim anlamadığım sizin gibi biri nasıl olur da bu ortamda ısrarla futbol konuşmaya, oynanan tiyatro eseri maçları yorumlamaya çalışır! bu oynanan şeyin futbol olmadığını, ortada tam bir tiyatronun döndüğünü ve bu tiyatronun başrol oyuncularından birinin sizin çalıştığınız gazetenizin sahibi olduğunu siz de biliyorsunuz. yaşanan bunca pisliğe hiç değinmemeniz, hatta özellikle uzak duruyor olmanız enteresan ve sizin bugüne dek göstermiş olduğunuz tavır ile tamamen ters. sizi de mi kaybettik? zaten beş para etmez medyamızda kalan 1-2 kişinin de bu şekilde sisteme boyun eğdiğini görmek üzücü. belki umrunuzda olmaz, ülkenin koyunları okumaya devam eder ancak ben yazılarınızı bundan böyle okumayacağım. gerçekten futbolu seven, futbolu bilen, mahalledeki çocukların taştan kalelerle oynadığı maçları bile izleyen insanların da sizi artık okumayacağına eminim."
"uzun zamandır bütün yazılarınızı okur ve sizin ülkede Mehmet Demirkol ile birlikte okunmaya değer sadece 2 isimden biri olduğunuzu düşünürüm. ancak son 1-2 aydır fark ettim ısrarla her lig maçını yazıyorsunuz. her lig maçı sonrası o maçı (sadece 3 büyükler) özetliyorsunuz. ısrarla futbol yazıyorsunuz. benim anlamadığım sizin gibi biri nasıl olur da bu ortamda ısrarla futbol konuşmaya, oynanan tiyatro eseri maçları yorumlamaya çalışır! bu oynanan şeyin futbol olmadığını, ortada tam bir tiyatronun döndüğünü ve bu tiyatronun başrol oyuncularından birinin sizin çalıştığınız gazetenizin sahibi olduğunu siz de biliyorsunuz. yaşanan bunca pisliğe hiç değinmemeniz, hatta özellikle uzak duruyor olmanız enteresan ve sizin bugüne dek göstermiş olduğunuz tavır ile tamamen ters. sizi de mi kaybettik? zaten beş para etmez medyamızda kalan 1-2 kişinin de bu şekilde sisteme boyun eğdiğini görmek üzücü. belki umrunuzda olmaz, ülkenin koyunları okumaya devam eder ancak ben yazılarınızı bundan böyle okumayacağım. gerçekten futbolu seven, futbolu bilen, mahalledeki çocukların taştan kalelerle oynadığı maçları bile izleyen insanların da sizi artık okumayacağına eminim."
28 mart 2013 tarıihindeki yazısı ile türk futbolundaki asıl ve ciddi sorunlara, kaliteli çözüm önerileri getirmiş spor yazarı.
http://skorer.milliyet.co...azisi/1686218/default.htm
http://skorer.milliyet.co...azisi/1686218/default.htm
lig tv'nin kadrolu yorumcusu.
güncel Önemli Başlıklar