bugün

- bihter hanım
+ efendim.
- burda mısınız?
+ evet buradayım
- ben de burdayım
- bulutlar
+ anlamadım ne bulutu
- hani böyle kara kara bulutlar şey yapıyorlar ya birbirine.
+ anlamadım ne yapıyorlar
- hani böyle birbirlerine çarpınca bir ses çıkıyor ya foşur foşur.
+ ha şimşek
- eee-evet hıhıhı. tebrik ederim bildiniz.
- bihter hanım bende size karşı çok büyük bir şimşek aşkı başlamış bulunmakta. oh be söyledim
+ şaban bey çok naziksiniz
- ıh hıhıhı öyleyim deel mi
+ bu güzel sözleriniz beni derinden etkiledi.
- ıh hıhıhıhıhıhı
+ aynı zamanda çok küstahsınız
- ıh hıhıhıhıhıhıhı (Pat) (yere düşer)
- offff
+ bir şey oldu mu bir yerinize
- yok canım. birazcık götüm acıdı.
- salavat getir lan pezevenk vaden doldu.

(bkz: ağır roman)
Kemiklerin camdan değil. Ama hayat seni de kırabilir.( Amelie)
Parmak göğü gösterirken yalnızca aptallar parmağa bakar.( Amelie)
Hayat asla sahnelenemeyecek bir oyunun sonsuz tekrarından ibaret.( Amelie)
+ sen iş sevmiyorsun, sen para seviyorsun.

+ bana merhaba dedi.
-300
-300
-300
-100
+ benimki niye onlardan eksik?
-onlar sendikalı.
-bende harranlıyam...
(bkz: kibar feyzo)
kötüyü öldüremezsin.
(bkz: freddy krueger)
uzay çağı dünyalılar için bilgi ilerleme çağıdır. binlerce yıl böyle yaşamışlardır. uzay çağı geçmiş zaman ve yaşam galaksi çağına ulaşmıştır. yüzbinlerce yıl geride kalmış, dünya ve gezegenler sistemi galaksi sistemine dönüşmüştür. medeniyetler tarihler geride kalmış, insanlar ilk çağlardaki gibi basit yaşamla yetinmeye başlamışlardır ve bütün güçleri ile ölümsüzlüğü bulmak devamlı bir yaşamı sağlamak için amansız bir mücadeleye girmişlerdir. bu çağda dünya insanları medeniyetleri ırkları dinleri ayrı devletler halinden çıkıp tek bir varlık haline geldiler. tek bir dünyalı yaşayoşları ve kavimleri galaksi çağının dünya insanlarını meydana getiriyorlardı. dünya çılgın bir silahlanmanın sonucu olarak yok olma tehlikesi ile karşı karşıya gelmişti . dünya bu gibi tehlikeleri birkaç kez geçirmiş hiç bir kuvvet dünyayı yok edememiş fakat dünya bazı zamanlarda parçalara ayrılmış dünyadan kopan parçalar uzayda meteor taşları haline gelmişti. bazı gezegenlerde hayat devam etmekte yaşam sürmekteydi. ama nükleer savaş çok hızlanmıştı. hükmetmet ve daha güçlü olmak için o güzel mutlu dünya delice parçalanırken birden gizli ve çok güçlü bir düşmanla karşı karşıya kaldı. beş milyar yıl önce enerji ve ışıktan madde haline gelen dünyamız galaksi çağında lazer ışınlarının etkisi ile toz bulutu haline gelip parçalanmaktadır. bu düşman kimdi? hangi galakside idi? tüm dünyalılar bu tehlikeye karşı tekbir silah kullandılar. insan beyin gücü ve iradesinin birleştirilmesi ile yapılan bir tabaka ile karşı koymaya başladılar. insan beyin moleküllerinin sıkıştırılması ile oluşturulan bir tabaka dünyayı korumakta idi. dünya her saldırı karşısında toz bulutu haline gelmekte ve önündeki koruyucu kalkanın arkasına saklanmaktaydı. bu kalkanı delecek tek güç insan beyni ve iradesi ile yaratılacak bir silahtı ama gerçekte galakside bulunan dünya düşmanları silahları ne kadar güçlü olursa olsun beyinleri yoktu. dünya ve insanın değeri sonsuzlukta en büyük silahtı. dünyalılar bu bilinmeyen düşmanı aramaya başladılar. ama gönderilen hiç bir savaşçı geri dönmedi. dünyalılar toplandılar, kavimler bir araya gelip bir çare aradılar. tek çare düşmanı bulup savaşmaktı. en güçlü en büyük iki Türk savaşçısı uzaya açılıp bilinmeyen düşmana karşı savaş ilan ettiler. diğer dünnyalılar bu savaşa katılmadılar fakat hayal güçlerini mantıkla birleştiren her insan bu savaşa katılıp kazanmak azmindeydi.

Cüneyt arkın'ın filmin başındali konuşması.

(bkz: dünyayı kurtaran adam)
(#1126006)
adını bob koymuşsun ama felsefesini anlayamamışsın.
Komiser : Biz senin gibileri çok gördük. Makineye bağlandı mı bülbül gibi öterler.
ibrahim : Ne makinesi?
Komiser : Öttürücü.

(bkz: pardon)
ibrahim : Evet şimdilik kötü gidiyor. Ama bir gün dönücek bu şans.
Muzaffer : E döndü işte. Daha ne dönücek? Mapustayız.
http://www.spike.com/video/taxi-driver-anytime/2880279
maho: Cenabet karı! eve çiğköfte sokmazmış. Neymiş efendim. her yer et kokarmış. pok ye! Ulan çiğköfte yemeyen karıya karı mı derim ben be!
bilo: valla ben de demem.

(bkz: banker bilo)
Babam ve Oğlum: Ona bir oda ver baba ,gidecek hiçbir yeri yok.
-buraları için en güzel lafı edebiyat hocam söylemişti.
-ne demişti?
-hayal kırıklıklarının başkenti.

(bkz: vizontele)
tanrı söz konusu olduğunda hepimiz körüz.
(bkz: black)
köpekbalığı hikayesi.

''mmm tadı da tavuk gibiymiş.''
donnie darko'dan:

-neden o aptal tavşan maskesini takıyorsun?
-peki sen neden o aptal insan maskesini takıyorsun?
-sezgin yeni bir şampuan çıkmış diyorlar haberin var mı?
+duymadım sayın başkanım nasıl birşey?
-kıçına sürüyormuşsun...
+evet?
-ordakileri döküp kafada çıkarıyormuş, kıvırcık mıvırcık idare ediceksin artık. (kıhıhıhı)
+ilahi reis bey!

(bkz: vizontele)
bıldır ki hurmalar, k*çını tırmalar.
tüm umudunuzu kaybetmek özgürlüktür!
(bkz: fight club)
+ Chris, eğer bir adam görüşmeye gömleksiz gelseydi ve onu işe alsaydım sen ne derdin?
- Herhalde pantolonu çok iyiydi derdim.

(bkz: the pursuit of happyness)
Selvi boylum al yazmalım filminde
Cemşit eve gelir, kamyondan iner, hergün ilyas'ı bekleyen asya' nın yolda beklediğini görür.
kendi kendine hüzünle:
-yine onu bekliyor, der.Ama
Asya:
-seni bekliyordum, der gülümseyerek.
Bir umut, bir mutluluk, bir coşku sarar Cemşit'in bedenini. Yaşasın emeğinin karşılığını gören sevgiler...
- kadın sarhoş..
- hayır sarışın.
(stepford kadınları)
karı-koca hayatımı siktiniz ulan!

(bkz: mustafa hakkında herşey)