bugün

sonra çıkarttı masaya vurdu.
neyseki kriptolu telefonu geldi aklına. sakin olmalıydı. ne de olsa kucağa düşecekti. önce 30 milyonu elden çıkarması gerekiyordu.
derken birden boyutlar arası bir solucan deliğinden içeri çekildi. Kendine geldiğinde joffrey baratheon'nın düğününde buldu kendini içinden...
Albırt etrafa bakarken birden sarı kafalı bir piçin ortalığa bağırışını duydu küçük bir adamla dalga geçiyordu aklınca albırt buna çok sinirlendi.
kendi kendine " prestij içmekten içim asfalt bağlamıştı, viceroy iyi oldu" dedi. bugün tatsızdı biraz. kuru kayısı yedikten sonra ılık su içmişti. altına pislememek için tüm anüs kasını çalıştırıyordu.
ama bunu yaparken gerçekten çok zorlanıyordu. kendisini serbest bırakması an meselesiydi.
bıraktı da. her yere leş gibi salmıştı. her yer iğrenç kokuyordu.

durdu ve kendi kendine dedi ki, motoru da bozduk şimdi noolacak?
içeri girdiğimde memelerini sıvazlıyordu.
Robırt hemen yan odaya bakmak için birden koştu.
Robırt hemen bu lanetli evden gitmek için helikoptere bindi.
Ama birden yavşak pilot geldi. ve birden kılıfından bağlamasını çıkardı. Robırt şaşkındı. " bu ne biçim pilot mk" diye düşündü.
"O kim mk" dedi robırt.
Ve birden olanlar oldu. Bağcılar'a iniş yaptılar.
Halk dağılmadı. Dağılmadıkları gibi ellerine birer levhe aldılar. Robert ve pilot gülümsüyordu. Pilot kılıfından yine bağlamasını çıkardı ve gesi bağları'nı çığırmaya başladı. Halk sakinleşmişti.
yada havadan sakinleşmiş gibi gözüküyorlardı.daha da yaklaşınca gerçeği farkettiler.yıllardan beri belediye otobüsü devirip yakan kalabalık ilk defa helikopter yakalayıp yakacak olmanın heyecanıyla yanıp tutuşuyordu.robırt bağcılar'la tanışmak üzereydi.
albırt ne olduğunu anlayamadan bir kişi daha yumruk attı.böyle giderse albert ne olduğunu anlayamadan tahtalı köyü boylayacaktı.yediği yumruklar albert'ın aklına yeni fikirler boca etti.sistematik bir şekilde süzgeçten geçirilen fikirlerden en mantıklı olanını seçen albert "allahukbeer" dedi.google da gezerken türkiye halkının çoğunluğunun kendini muhafazakar olarak nitelendirdiğini ve eğer bu davranışlarının üzerine giderse değil dayaktan kurtulmak bu ülkeye başbakan bile olabileceğini düşündü.
ardından albırt acı bir gerçeği farketti: ayfonunun şarjı bitmek üzereydi.
kaynımgilin mustafa'nın oğlu berkecan dedi babası ve ekledi:
ismine soktuğum...
"yani annesi büyücü babası kaynıngilin mustafamı?"dedi albert kafası karışmış gibiydi.
ardından albırt uçağın penceresinden bembeyaz bulutların içinde zor da olsa seçilebilen dünyaya ve üzerindeki ahmak insanlara bakıp, "hepinizin ben aq. dur lan şunlara bir işeyim" deyip doğruca tuvalete gitti ve usul usul işedi.
atıyor muydu attırıyor muydu tam seçilemiyordu ama o çaylarda birşey olacağı kesindi.
Romanın amına koydunuz dedi leonardo.
Birden rollo tomasi ufukta belirdi.
albırt bağcılarda yolda yürürken önünde yumurta topuk sivri burunlu ayakkabıyla yürüyen birini gördü. ibne olduğu her halinden belli olan adamı gecenin karanlığında bi evin bodrumuna çekerek sikmeye başladı..
albırt karanlık bir dehlizde zayıf ışığına rağmen sımsıkı tuttuğu el feneri ile yolunu bulmaya çalışıyordu. p.. kurusunun fırlattığı çaydan gözleri yanıyor, mitil mitil yaşlar akıyordu. içinden okkalı bir küfür savurdu. neden sonra dehlizin aydınlanmaya başladığını bulanıkta olsa farketti.