bugün

sosyoekonomik koşulların doğurduğu , türkiye toplumuna has gerçekliklerdir. politikadan, ekonomiye, psikolojiden sanata pek çok alanda bu tarz olgular saptanabilir.
gittikçe yaşanılacak bir ülkeden çıkması.
(bkz: faşizm)
(bkz: yoksulluk)
(bkz: kadın cinayetleri)
(bkz: homofobi)
(bkz: sanat düşmanlığı)
(bkz: rüşvet)
(bkz: bitmiyor)
herkesin sağlık, eğitim vs durumlarda sürekli olarak sistem bozuk diye dert yandığı fakat gerçekte bir sisteme sahip olmayan bir ülke.. Olmayan bir sistem bozulamaz gerçeği.
75 milyonun nerdeyse hepsi espri yapar adamakıllı 1 tane komedyen çıkmaz.
"şehit olmaya hazırız" diyen 1 milyon türk toplanıyoruz, sonra da call of duty oynayıp evlere dağılıyoruz.
Türkiye’nin gerçekleri ile yüzleşmek

Hiç kimsenin umurunda değil. Herkes bir düzen tutturmuş gidiyor. Ama demiyor ki, bu düzen nereye kadar böyle devam edecek? Birlik ve bütünlüğü, kardeşliği, sevgi ve saygıyı, bölüşmeyi, paylaşmayı, hoşgörü ve tevazuyu sağlayamadığınız zaman bu düzen yıkılır gider.

Bakın dibimizde bir SURiYE gerçeği var. içten dıştan karıştırılan bir SURiYE… Düne kadar bizim canımız ciğerimizdi, el ele kol kola yürüyorduk bu yollarda (!) Ne oldu ise oldu, yollar kan gölü oldu. Gül dökerken yomlarına, kan döker oldu yollara (!) Bu gidişat bize Kuzey Irak’ta ki olayları anımsatıyor. Irak- Libya olayları yakın zamanda tecelli etti. Oralarda neler oldubitti ve şu an ne oluyor bunu adam gibi sorgulayacak aydınlarımız su puslar. Konuşanlar ise Silivri de. Devlet konuk evinde ağırlanıyorlar (cezaevi). Suriye’den her gün yüzlerce insan kaçıp bize sığınıyor. içinde ajanı var, suçlusu var, pisliği var, ahlaksızı var. Durup dururken 50 bine yakın sığınmacıyı sınırlarda kurduğumuz konteynır kamplarda ve çadırlarda ağırlıyoruz. Yiyorlar içiyorlar birde bize kazan kaldırıyorlar. Sınırda hareketlilik var. Tanklar tüfekler yığıldı. Ne oluyorsa AB ve ABD bandıralı savaş gemileri Çanakkale’den geçtiler Akdeniz’e kaydılar. Ardından ÇiN savaş gemisi geçti. Rusya ayrı bir hava içinde… Bize ne oldu bilmiyorum, avel avel seyrediyoruz. Adım adım Suriye ile savaşın içine çekiliyoruz. Ama bunu aydınlarımız, düşünenlerimiz, hocalarımız çıkıp ekranlarda tartışmıyor. Pembe tablolar çiziliyor. Durum hiç de iç açıcı değil. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Büyük israil Projesi (BiP) devrede ve orta doğudaki gelişmeler bunun göstergesi. Biz millet olarak seyrediyoruz. iyi seyirciyiz doğrusu. Ara sıra bir rol verirler ise, o rolü de oynuyoruz (!) Suriye den gelenlerin kamplarını çok sıkı denetlemeliyiz ve kontrol altına almalıyız.

Mehmetçikler her gün birer ikişer şehit düşüyor. PKK denen illet sorunu çözemedik. Doğuda her gün bu tantana ile yatıp kalkıyorlar. Suriye olayı netleştikten sonra bu da netleşirse şaşmayın. Eyalet fikrini pompalayıp duruyorlardı. Yavaş yavaş eyaletler şekline doğru yol alıyoruz. Kuzey ırak ta ki Kürt oluşumundan sonra Suriye’de de baş gösterip sonra birleşerek bir boy gösterirlerse seyredin cümbüşü…

Durup dururken Antakya terörün merkezi haline getirildi. Dış basını kontrol edin. Sebep ne? Ne yapılmaya çalışılıyor? ABD’nin ve işbirlikçilerinin buradaki kirli hesabı ne? Düne kadar ses seda yoktu, şimdi Alevi vatandaşlarımızı tedirgin edecek olaylar geliştiriliyor. Suriye de katliam yapanlar nasıl Türkçe konuşuyorlar, Türkçe konuşmalarının amacı ne? Bunlar kim? Ne yapmaya çalışıyorlar?

Adana da ki ABD Başkonsolosunun bu işlerde rolü ne, ne yapıyor? Türkiye’de ne gibi olayların örgütlenmesini sağlıyor, Suriye de ki olayları nasıl takip ediyor, burada bu gelişen olaylarda payı ne?

Bunları ekranlarda bağımsız olarak, vatanını milletini seven aydın insanlar, değerli profesörler çıkıp neden konuşmuyor, tartışmıyorlar. Milletimizin başına örülmek istenen olayları neden aktarmıyorlar. Neden uyarmıyorlar? Acaba konuşursak bizde Silivri ye mi atılırız diyorlar?

Meraklanmayın Ergenekon, Balyoz, internet andıcı ve bilcümle davalardan şu anda içerde yatanların çoğunluğu az bir zaman sonra dışarı çıkarlar. Görürsünüz oraya da güneş doğar. Acayip bir oyun dönüyor ve bu oyunun kurucusu ABD, AB, iSRAiL… Bizdekiler olan biteni görenlerin başına bir çorap örüldü, örülüyor.

Uyduruk, kıytırık, düzmece evraklar ile suçlamaların yapıldığı ülke haline geldik. Gazeteciler artık rahat sorgulayamıyor, konuşamıyor, yazamıyor. Sıkıysa yazsınlar. Bir bakıyorsunuz aranıyorsunuz, taranıyorsunuz, gözaltındasınız sonra devleti yıkmak, yok etmek, darbecilik yapmak, hükümete karşı pislik yapmak gibi birçok suçlama ile hayda içeriye…

Çıkana kadar burada oyunu kuranlar oynuyorlar, yol kat ediyorlar, siz ise içerde ömür tüketiyor, aile huzurunuz gidiyor, sağlık ve sıhhat sorunlarınız baş gösteriyor…

Olacak iş değil ama oluyor.

Ülkemizde her beş işsizden biri üniversiteli… Hiç bunun için konuşan, tartışan, sorunu çözmek için gayret sarf eden var mı?

Hızla özelleşen ülkemizde Ziraat Bankasında bir olay gelişti. Sözleşmeli olmaya zorluyorlar. Olmayanı emekliye sevk etmeye çalışıyorlar. Hiç bunları konuşan, olan biteni gören, tartışan var mı?

Vekilin oğlu tartışmış, kavgaya girmiş. Şikâyetçi oluyor, devletin polisi tek sıra haline getirilip şempanze yerine konuyor. Vekil oğlu orada aha bu yaptı diyerek teşhis yapıyor. En azından aynılı bir bölme yapın, milletin onurunu küçültmeyin. Polislik mesleği böyle heba edilir mi? Bu olaydan sonra hangi polis bu tip vakalarda ses verir, ses çıkartır? Sindirme politikasının başkaca bir şeklide bu.

Büyük bir gıda terörü var. Hileli mal satımı var. Resmen sağlığımızla her çeşit oynuyorlar. Yiyecek ve içecekleri adam gibi tahlil edip kontrol etsinler neler çıkar. Ama denetim yok. Başıboş aç gözlülerde sağlığımızla umarsızca oynuyorlar. Tarım Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı el ele verip yerel yönetimleri de içine alacak şekilde düzenlemeler yapılmalı. Sıkın kontrol yapılmalı.

Sanki iş bulduk, iş yağıyor (!) Birde kiralık işçi tasarısı hazırlıyorlar. Taşeron işçilerini alıp sonra kadro açacağız diyerek haber pompalıyorlar ve önce devlete yük getiriyor diye özelleştirip, milleti kapı dışarı ederken, sonra taşeronlaşma ile içeri alıp, kadro verilmeye çalışılıyor. Bu nasıl bir mantık ve düzen anlamış değilim. Anlayanlarda konuşmuyor, ses vermiyor.

Sözde Profesyonel ordu gelişiyor. Halen doğuda şehit düşenler fakir fukaranın çocuğu. içlerinde bir tane zengin çocuğu yok. Ne Kürt kökenli, ne Türk kökenli tek bir zengin çocuğu yok. Ne dağda, ne ovada bu zengin çocukları yok. Gidin o teröristlerinde çoğu fakir çocuğu. Ne oluyor beyler? Ne dönüyor diyen yok. Adam gibi sorunu masaya yatırıp irdeleyen yok. Hesap soran yok. Yok oğlu, yok…

Emekli intibak yasası çıktı sözde. Hani ne değişti? Bağ-kur emeklisi vatandaşlarımız resmen sürünüyorlar. işçi, memur sanki çok mu iyi... Emeklileri yemekli hale getirmek için gayret sarf eden yok. Lafa geldi mi çok. iyi konuşuyorlar. iyi söylüyorlar. Hepsi iyi hatip, iyi söylem yapan tipler. Ama icraat da emekli perişan... 750- 1000 TL ile ev geçindiren, kira ödeyen emekliler var. Bu nasıl bir olay ve bu gerçekleri neden görmezler? Görenler neden tartışmaz, konuşmazlar?

Bir bakıyorsunuz Belediye Başkanı bana hakaret etti diyerek herkesin gözünün önünde, esnaf tokatlayıp dövüyor. Şu işin geldiği boyuta bakın. Bir başka başkan, müteahhit firmalara farklı vatandaşa farklı imar uygulaması ile gündeme oturuyor.

Anayasa hazırlığı yapılıyor, Türklük kavramı içinden çıkarılmaya çalışılıyor (!)

Yahu ne oluyor beyler, ne oluyor kardeşim?

Aklı çalışan, beyni sulanmamış olan, aydınlarımız, akademisyenlerimiz, yazarlarımız, gazetecilerimiz ekranlara çıkıp bunları niye tartışmıyor ve niye yazmıyorlar?

Korku ile yaşayan toplum haline getirildik. Bilinçli ve sistemli olarak... Suskunluk ondan. Ama bu suskunluğun birde patlama noktası var. Allah sonumuzu hayretsin.

Baki Selam ve Dua ile.
Kürt sorunu.
Su gibi borumuz olmasına rağmen işleyemiyoruz.
Bor Madeni
http://130.102.44.246/log...terly/v027/27.3fuller.pdf
http://haber.sol.org.tr/d...s-cinayeti-kagit-toplayan
son 10 yıldır israil masonuna başbakan, adnan oktar'a hoca, acun ılıcalı'ya yapımcı, serdar ortaç'a sanatçı, hak arayana terörist çapulcu marjinal,askere terörist, kürt faşistine sosyalist, ulusalcıya faşist,k ılıçdaroğlu muhalefet, din sömürüsüne siyaset ve din tüccarlığına ticaret, fişlemelere torpillere adalet der olunduğu bu memleketin gerçekleridir.
Masonlar tarafından kurulmuş bir devlettir. Dinsizdir. Laiktir.
Lozan antlaşması nedeniyle 2023e kadar kömür hariç kendi kaynaklarını kullanamayan devlettir.
Kendine bir put seçmiş adı atatürk olmuş devlettir.
Türkiye dediğimi akla ilk gelen atatürktür. fakat şimdi bu değişiyor.
bu döl israfı bu zamana kadar neredeymiş diye sordurur .
mustafa sarıgül ' ü bir nebze sevmem ama bunlar sadece güldürür .
ülkenin amına koyanlar için bir nebze yorum yapmayan , yada görmezden gelen yavşaklar , kalkıp şimdi bıdı bıdı yapıp bu siktiğimini şaklabanını övmesin .
meclisteki bütçe görüşmesi yapılıyor , eski ekonomi bakanı konuşmasını yapıp kaçıyor , ortada başbakan yok , sayıştay raporları yok . asgari ücrete verilen zam daha soğumadan özel tüketim verigileri vatandaşa kol gibi giriyor .
nedense elmas ticareti özel tüketime girmiyor , vaay anammm vayyy ... güzel uyu türkiyem güzel uyu .
daha kendi otomobilini üretemeyen, duble yolları
çöken, madenleri toplu mezara dönüşen,
ihşallah ve maşallahla iş götüren Türkiye
uzaya çıkacakmış..!
Lan biz sayenizde arşa çıktık, deli gibi
eğleniyoruz. Haberiniz yok.!
--spoiler--
'ileri derece zeka özrü' olduğu için ilaçları SGK tarafından karşılamayan 12 yaşında Beytullah Hakyeri, 45 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybetti. Oğluna üç yıl boyunca ilaç alamadığını söyleyen Somalı maden işçisi baba Cengiz Hakyeri, 'Beytullah'ın bir haftalık ilacı benim bir yıllık maaşıma bedeldi. Ben maden işçisiyim o ilacı nasıl alabilirdim ki?' dedi.
--spoiler--
güvensizlik;memleketin her bir köşesine yayılmış,her taşına her insanına her binasına.en son ne zaman aklınıza bir şüphe düşmeden bir eylemde bulundunuz?
cahilliktir.
Dışardan bakınca Eğlenceli ülke .
içerden bakınca , düşünemedi.
Bu ülkede bir cumhurbaşkanı, başbakan, milletvekili, bakan, vali, belediye başkanı ya da hangi yetkili olursa olsun, ne kadar ölüme sebep olsalar da şerefiyle istifa edememektedir.

Bir üzüntü bildiren mesajı kafi görmeleri maalesef ki ülkenin acı gerçeğidir.
Milliyetçiler pis.
Erkeklerin çoğu namussuzdur.
Kendi bacısına, kızına laf atılınca dünyayı yıkar da başkasının bacısı, kızı en iğrenç fantazilerini süsler.

Bu iki yüzlülük çok şerefsizce bir şey. Eğer başkasının bacısına bakıp, kendi bacınızı pazarlasanız bu ikiyüzlü tavrınızdan daha şereflice ve namusluca bir şey yapmış olursunuz.
halkının o kadar da zeki olmadığı gibi şeyleri de içeren gerçeklerdir. yıllarca türk milletinin ne kadar zeki olduğundan, ama yeterince şans verilmediği için bunu ispatlayamadığından, bu yüzden geri kaldığımızdan dem vuruldu hep. öğretmenler ve aileler tembel ve haylaz öğrenciler için hep "zeki ama çalışmıyor" dediler. hep "einstein bile okuldan atılmış zamanında" denilerek hayatta hiç bir baltaya sap olamayacak kadar boş insanlar einstein ile kıyaslandılar, ona benzetildiler.

http://www.hurriyet.com.tr/avrupa/26718971.asp

artık o kadar da zeki olmadığımızı kabul etmemiz gerek. işte çok zeki dediğiniz millet. bakın bakalım kaçıncı sırada? hadi iq'yu falan bir kenara bırakalım. sene olmuş 2015. artık insanlar ticari zekalarını çeşitli krediler kullanarak ispatlayabiliyorlar, neredeyse 0 öz sermayeyle büyük girişimlerle bir anda pazarda pay sahibi olabiliyorlar. sadece bir kaç sene içerisinde twitter gibi, facebook gibi milyar dolarlık şirketler oluşturulabiliyor. e hani, nerede kayserili zekası? hani anadolu kaplanları? küçük esnaf kafasıyla holding yöneterek ancak bir yere kadar gelinebiliyormuş değil mi? "mühendis adama iş bilmediğini belli etmeyeceksin, her fırsatta onu eleştireceksin ki kamçılansın, daha fazla çalışsın" diyerek aylık topu topu 1500 lira verdiğin mühendisi, eşek yerine koyarak ancak bu kadar oluyormuş değil mi? davar güder gibi şirket yönetmek buraya kadarmış değil mi?

hep laz zekasından, anadolulu zekasından bahsettik. fırsat verilmiyor dedik. buyrun size fırsat. artık neredeyse her şehirde üniversite var. http://www.timeshigheredu...1-400/order/country%7Casc

buyrun, ilk 400de ise sadece bilkent, koç ve itü var. bu sıralamalardaki üniversitelerimiz değişse de sayı pek değişmiyor. ilk 400e genelde iki, üç tane üniversite ancak sokabiliyoruz. milli eğitim daha da kötü. pisa testlerinde aldığımız sonuçlar, türkiyenin böyle bir eğitim seviyesi ile gelişmişlik endeksinde şu anda bulunduğu konumu bile hak etmediğinin açık bir göstergesi.
http://www.oecd.org/pisa/...A-2012-results-turkey.pdf
http://www.bireyselyatiri...ti-siralamasi-ve-turkiye/

yani kısacası zannettiğimizin onda biri kadar bile zeki değiliz aslında. biz zekayla kurnazlığı karıştırıyoruz çoğu zaman. jeton yerine madeni para kullananlara, 1 euro yerine 1 tl kullanarak bankomatları kandıranlara, almanyaya göç edip oranın sosyal güvenlik programını suistimal edenlere zeki denilen bir ülkede yaşıyoruz. vallaa zeka kriterimiz buysa dünyanın en zeki milleti çingeneler olmalı.
gün geçtikçe ahlaksızlık ve bilgisizlikde azalma. saygısızlıkda artma. kim kimi şey yaparsa .... diye uzayıp giden zinci. en büyük kanıtıysa ıq ortalaması 88 olması ve gün geçtikçe azalması. bide zenginin daha zengin fakirinse iyice dibe battığı gerçek var. adaletsizlik diz boyu hemde her alanda özellikle üniversite sınavlarında. neyse say say bitmez. en son geldimiz nokta birbirimizi beğenmemek.