bugün

türkiye'de sol partilerin geçmişten günümüze başarısız olmasının (istisnai dönemler dışında) ve sosyal demokrasinin yerleşmemesinin en önemli nedeni çok iyi bir şekilde analiz edildiğinde akp'nin ve chp'nin bugünkü durumları kolayca anlaşılabilir. dünya'da bugün modern, sosyal demokrat, insan hakları yerleşmiş tüm ülkelerde bu sürece geçiş direkt olarak toplumun isteği ile olmuştur. örneğin fransız ihtilalinde kilise ve ezici devlet otoritesinden bıkmış olan halk kendi isteği ile tüm zulümlere karşı çıkmış, her türlü haklarını alabilmek için ayaklanma başlatmış ve bedelini ödeyerek istediğini almıştır. yani devletin kendisi "yaw devir değişti vatandaşa haklarını verelim, insan haklarına saygılı olalım, sosyal demokrasiyi yerleştirelim artık" dememiştir, bunun için mücadele vermemiştir; bilakis halk tüm bunları istemiş, devleti yöneten azınlığın işine gelmemesine rağmen buna karşı çıkamayak halkın isteklerine boyun eğilmiştir.

türkiye'de ise osmanlı imparatorluğu çöktükten sonra kurulan yeni cumhuriyetin kurucuları aydın yönleri, halkını düşünen özellikleri, "devletin bekasından çok bireyin refahına" önem veren modernlikleri nedeniyle yönünü batıya ve medeniyete dönmüş bir ülke inşa etmek istemişlerdir. sol siyasetin ve sosyal demokrasinin temelinde de vatandaşın refahı, her türlü haklarına saygı yer almaktadır. ancak böyle güzel amaçları olan bir siyaset hiç bir zaman türkiye'de benimsenmemiştir, çünkü halkın böyle bir isteği yoktur. şu an için bile halkın sosyal demakrasi talebi olmadığı için chp gibi sol partiler ağzıyl kuş tutsa iktidar olamaz. bizim kültürümüzde hala devletin kutsallığı, "devletten gelirse her tür insan hakları ihlalinin doğru olduğu" anlayışı, kendi refahından çok üç-beş azınlığın, şeyhin, üstadın zenginliğinden gururlanma özelliği, milliyetçi ve belki de faşist düşünce biçimi, kabadayı kültürü, "doğru ve mantıklı konuşana değil, yanlış da olsa etkili konuşana, sövüp-sayana hayran olma" durumu gibi özellikler hakimdir. bizim insanımıza göre asgari ücretle günde 12 saat hayvani koşullarda çalıştıran bir patron "köle emeğinden geçinen bir adi" değil, "ekmek veren bir işveren"dir. "asgari ücretle 2002'de şu kadar simit alınıyordu, 2010'da şu kadar oldu" diye güya vatandaşın yaşam şartlarını iyileştirdiğini iddaa eden bir başbakana "ulan sen bizi simite mi layık görüyorsun, ben havyara da layığım, tatile de" demek yerine "bak ne güzel konuşuyo adam, hesap kitap yaptı, demek ki zenginleşmişiz, vay a.k. zenginim artık" diyen bir vatandaş profili hakimdir hala. dolayısıyla türkiye'de şu an yeni bir sol parti kurulsa ve dünyanın en yetenekli, zeki, dürüst siyasetçilerini barındırsa, dünyanın en iyi projeleriyle halkın karşısına çıksa yine de başarılı olamaz çünkü halk sosyal demokrasi talep etmemektedir. dolayısıyla önümüzdeki kısa dönemlerde de böyle bir talep oluşması çok zor olduğu için chp ve diğer sol partilerin başarısızlığı devam edecektir.
türkiyede solun anlamadığı, burjuva demokratik devrim mantığı. demokratik devrimler burjuva karakterli ve geniş halk desteklidir. 1950lerde kör topal başlamıştır. tek parti ve zulmüne demokrat parti önderliğinde destek vermiştir geniş yığınlar. bizim sol 1950 yi karşı devrim olarak nitelemiştir. 1965 1980 arası sol görece güçlense de, bir yandan bu zihniyeti korurken, öte yandan ideolojik hegemoniyi örgütsel hegemoniye çevirememiş, sağın solun gladyatörleştirildiği, orta doğuda girişilen yeni yapılaşmada adeta ben neymişim sol çocuk kibirliğinde militanlaşmadan sempatizanlaşmaya geçememiş, bir gecenin sabahında muhacirleşmiştir. azalırken zihniyetini daha da büyüterek geçiren sol, bugün adeta kızıl elmanın, ergenokonun, uzun vadede soluksuzlaşacağı bes belli mikro milliyetçiliğin kuyrukçusu olmuş, yeni ve daha esaslı kabaran burjuva demokratizmini kavrayamamıştır. her şeyi garip anti amerikancılığa hapsolmuş kıyamet teorileriyle algılamaya devam etmiştir. chp yi potansiyel demokrat addeden sol zihniyet, milliyetperver muhib sol bugün artık yoktur. yarın için umutSuzluk elbette yanlıştır, nasıl bir 1965ler yaşanmısSa, yine gün gelir yaşanır ve sOL ideolojik ve örgütsEL kıvama ulaşır, ulaşacaktır. tek şart yığınları anlamak, dilden düşürülmeyen kitle çizgisi LENiNCi ilkeyi hayata geçirebilmektir.