bugün

bu sözlükte hakkında eleştirel birşey yazamadığım, şahsı hiç muhterem olmayan insan görünüşlü.
göz altına alınan ÇYDD yöneticileri için: "arkadaşlarımız için davayı avrupa insan hakları mahkemesine kadar götüreceğiz." dedikten sonra bütün ÇYDD yöneticileri serbest bırakılmıştır.

(bkz: yemedi mi)
hayatında bir allahın kuluna hayrı geçmemiş bağnaz kafalarc eleştirilen insan.
vakit gazetesi sevmez tabii çünkü türkan saylan çocuklar okusun diye yardımcı oluyor. onların yazarları ise küçük bir kızı kandırıp, ondan faydalanmaya çalışıyor.
aihm'ye başvuru için iç hukuk yollarının tüketilmesi ön şartından bihaber şahısların übermensch yerine koyduğu. aihm'den falan saçmalamış bu sefer de. aihm'ye başvurması için harcaması gereken dava, temyiz vs. gibi yolların aşılması yıllar alabilecek bir süreç. o süreç bitene kadar savcı çoktan atı alıp üsküdar'ı geçmiş olur. dernekçibaşı da elinde dosya götüne baka baka haybeye gider de gider o mahkemeden bu mahkemeye.

kaldı ki burda sözkonusu olan tipler ne gibi ilişkileri olduğu meçhul, hakkında istihbarat servislerinin misyonerlik vs. raporları bulunan, hangi melek insan kisvesi altında ne haltlar karıştırdığı belli olmayanlar. bu açıdan da tahminim aihm'den alacağı da en fazla nasihat olur. bir de tsk'dan, yani daha düne kadar cinayet üstüne cinayet işliyor olan bir ceberrut diktatörlük kurumundan tırsmamış savcının, aihm kararı gibi ancak cüzi parasal yaptırıma yarayan bir sonuçtan çekiniyor olduğunu iddia etmek en klişesinden bir "kemalist akıl tutulması" örneği tabi.

komik..
Türkan saylan kimdir sorusunu açıklamakta olan vatan gazetesinden mustafa mutlu'nun yazısını aşağıda bulabilirsiniz. Kaynak Vatan Gazetisidir.

Prof. Dr. Türkan Saylan'ın darbeciliği yıllar öncesine dayanıyor. Yaptığı darbeler, saymakla bitecek gibi değil üstelik...
-----------
Türkan Saylan darbecinin kralıdır!
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan'ın evinde Ergenekon aramasının yapıldığını öğrenince şaşırmadım.

Tam "Neden şaşırmadığıma şaşırmış bir şekilde televizyonları izlerken, sağolsun Mehmet Altan imdadıma yetişti.
CNN Türk'e gelişmeleri değerlendirirken, Darbeciler elbette yargılanmalıdır dedi.

Tabii ya, olay bu:
DARBECi bunların hepsi!
Hele Prof. Dr. Türkan Saylan'ın darbeciliği yıllar öncesine dayanıyor.
Yaptığı darbeler, saymakla bitecek gibi değil üstelik:
ilk darbesini lepra hastalığına karşı yaptı bu çılgın kadın! Toplum tarafından dışlanan, doktorların bile ellerini sıkmaktan korktuğu cüzzam hastalarını bağrına bastı. Tıptaki bütün gelişmeleri ülkemize getirerek, binlerce cüzzamlıya hayat verdi. 25 yıl boyunca ülkenin gezilmedik bir karış toprağını bırakmadı ve gittiği her yerde cüzzamlı aradı. Sonunda cüzzama karşı inanılmaz bir DARBE YAPTI!
Cinsel yolla bulaşan Behçet hastalığını da unutmadı. Onlarca poliklinik kurdu; Behçet'e DARBE YAPTI!
Bu hastalıklarla mücadele etmek için dolaştığı Anadolu'da bir büyük hastalık daha keşfetti: Aileler kız çocuklarını okutmuyorlardı. Hemen kendisi gibi darbeci birkaç arkadaşıyla birlikte bir dernek kurdu ve Anadolu'da Bir Kızım Var, Öğretmen Olacak kampanyası başlattı... Kızlarını okutmak istemeyen babalara DARBE YAPTI!
Kardelenler Kampanyası'nı başlattı, tutuculuğa DARBE YAPTI!
Bilgi Toplumu Kızlarıyla, cahilliğe DARBE YAPTI!
Her Kızımız Bir Yıldız diyerek, kaderciliğe DARBE YAPTI!
Geleceği Taşıyan Kızlar'la, geçmişe DARBE YAPTI!
Bir Işık da Siz Yakın'la, karanlığa DARBE YAPTI!
Geleceğin Doktorlarına destek verdi, tüm hastalıklara DARBE YAPTI!
Yardımseverlerden topladığı paralarla onlarca okul, yurt yaptırdı; Milli Eğitim Bakanlığına DARBE YAPTI!
Yetişkinler için okuma yazma, meslek edindirme kursları düzenleyerek, işsizliğe DARBE YAPTI!
Anadoludaki okulları müzik aletleriyle donattı, sessizliğe DARBE YAPTI!
Bugüne kadar 70 bine yakın çocuğa burs vererek, yoksulluğa DARBE YAPTI!
Yakalandığı amansız hastalığa aldırmadı, doktor arkadaşlarının birkaç ay ömür biçmelerine inat yaşama sarıldı; kansere DARBE YAPTI!
O hasta haliyle ülkede olup bitenlere sessiz kalmadı; Atatürk devrimlerine ihanet edenlere DARBE YAPTI!
Hastalıktan konuşamayacak haldeyken bile meydan meydan dolaşıp tehlikeye dikkat çekti; Laiklik karşıtı eylemlerin odağı partiye DARBE YAPTI!
Tüm bunları yaparken çağdaşlıktan, çok seslilikten, demokrasiden ödün vermedi. Gittiği her yerde, Ne şeriat, ne darbe diye haykırdı; DARBECiLERE DARBE YAPTI!
***
işte bu yüzden gönül rahatlığıyla haykırıyorum ki; darbecinin kralıdır Türkan Saylan!
Onun evini aratan, derneğinin hesaplarına el koyduran, 70 bine yakın öğrencisinin burslarını ödenemez hale getirenler de...
Onları ayakta alkışlayan Mehmet Altan gibi demokrasi kahramanları da haklı!
Hastalığına aldırmayın, gözünün yaşına bakmayın. Kaldırılmış olan idam cezasını, sırf onun için yeniden getirin...
Yoksa bugüne kadar devirdiği karanlıkların, savaştığı hastalıkların hatırı kalır...
Haydi;Ergenekon Tatiline çıkan Sayın Başbakan... Dön Ankaraya, topla Meclisi de bitiriverin şu işi!
ASIN BU DARBECi KADINI!
*****
SIRA!
Dünkü gözaltıları ve aramaları izlerken, aklıma dünyaca ünlü Alman şair ve tiyatro yazarı Bertolt Brecht geldi...
Bir şiirinde aynen şunları yazmıştı:
Naziler önce komünistleri tutukladılar; komünist değilim diye ses çıkarmadım.
Sonra Yahudileri tutukladılar, Yahudi değilim dedim, sesimi çıkarmadım.
Sosyal demokratları tutukladılar, savunmak bana mı kaldı dedim, sesimi çıkarmadım.
Sıra bana geldiğinde etrafta tutuklanmama ses çıkaracak kimse kalmamıştı!
***
Umarım sıra size gelmez!
*****
GÜNÜN SORUSU
Görevleri gereği de olsa Prof. Dr. Türkan Saylanın evini aramak zorunda kalan polisler, mesleklerine lanet ettiler mi?
--------
memlekete emeği geçmiş, kendine, ailesine, akrabalarına, eşine dostuna yatırım yapmamış memleketinin geleceğine yatırım yapmış olan saygıda kusur edilmemesi gereken ulu bir çınardır.
vakit gazetesinde onun hakkında "ömrünün son döneminde başörtüsü takmaya mecbur kaldı" diyen yüreksiz cahiller kendileri vefat ettiklerinde bizzat çırılçıplak gömüleceklerini unutmuşlardır.
korkuyorlar

bize türkülerimizi söyletmiyorlar robson
inci dişli zenci kardeşim
kartal kanatlı kanaryam
türkülerimizi söyletmiyorlar bize
korkuyorlar robson şafaktan korkuyorlar
görmekten,duymaktan,dokunmaktan korkuyorlar
sevmekten korkuyorlar bizim ferhad gibi sevmekten
tohumdan ve topraktan korkuyorlar
akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar
ümitten korkuyorlar robson,ümitten
korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam
türkülerimizden korkuyorlar.
şiiri düşer oldu aklıma. türkan saylan'dan korkuyorlar!
(bkz: çağdaşlık özgürlüktür)
16 nisan 2009 itibariyle evinde ele geçen belgelerinin , samanyolu haber bültenlerine düştüğü (bkz: türkan saylan/#5051031) belirtilen vatanperver birisidir .

peki hani bu dava gizli yürütülüyordu , hani bu dava akp'nin siyasi rövanş niteliğindeki operasyonu değildi de akp'nin yayın organı olan samanyolu habere bu bilgiler kim tarafından , ne zaman , nasıl verildi ? ya da diğer medya kurluşlarına bu haber niçin verilmedi ?
1- lepra (cüzzam) ile ilgili bilimsel çalışmalar
2- cüzzamla savaş derneği kuruculuğu
3- hindistan da kendisine verilen uluslararası gandhi ödülü (1986)
4- 2006 yılına kadar dünya sağlık örgütü nün lepra konusunda danışmanlığı
5- 1981-2002 yılları arasında üniversitedeki görevinin yanında gönüllü olarak, sağlık bakanlığı istanbul lepra hastanesi başhekimliği
6- uluslararası lepra birliğinin ilu) kurucu üyeliği
7- 1982-1987 yılları arasında istanbul tıp fakültesi dermatoloji ana bilim dalı başkanlığı
8- 1981-2001 arasında istanbul tıp fakültesi lepra araştırma ve uygulama merkezi müdürlüğü
9- dermatopatoloji laboratuarının, behçet hastalığı ve cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıklar polikliniklerinin kurulmasında öncülük
10- 1989 da çağdaş yaşamı destekleme derneği (çydd) kuruculuğu ve genel başkanlığı
11- 1990 da öğretim üyeleri derneği kurucu üyeliği ve ilk dönem ii: başkanlığı
12- bine yakın yayın, yabancı dergilerde yayımlanmış tıbbî çalışmalar, tıbbî, sosyal ve siyasal içerikli gazete makaleleri
13- türkçe tıbbî dergilerde ve kongre kitaplarında yayınlanmış araştırma, derleme ve olgu bildirimleri,
14- 1996 da istanbul üniversitesince verilen atatürk ilke ve devrimleri ödülü,
15- ingiltere dermatologlarının derneği olan dowling kulübü (1978) onur üyeliği
16- kuzey amerika dermatoloji derneği onur üyeliği (1996)
17- ülkemizde yılın kadını ödülü (1990)
18- "melvin jones ödülü" (1991)
19- "atatürkçü düşünceye hizmet ödülü" incirli lions (1996)
20- "kuvayi milliye ödülü" haliç rotary (1997)
21- "fahrettin kerim gökay ödülü" türk lions vakfı (1997)
22- "türkiye ziraatçılar birliği dayanışma ödülü" (1998)
23- "75. yıl ödülü" türk kadınlar birliği şişli şb. (1998)
24- "uğur mumcu - muammer aksoy ödülü" add istanbul şubesi (1999)
25- "rıfat ilgaz kültür merkezi onur" ödülü" (2000)
26- italya "foyer des artistes kurumu ödülü" (2001)
27- cüzzamlı hastalara verdiği uzun süreli hizmet ve getirdiği bakış açısı nedeniyle "hasta ve hasta yakını hakları derneği 2001 yılı ödülü"
28- "atatürk ödülü" amerika / atatürk topluluğu (2001)
29- "sanat kurumu onur ödülü" (2002)
30- "atatürk / çağdaşlık ödülü" dünya atatürkçü kuruluşları (10 kasım 2003)
31- "üstün hizmet ödülü" yıldız teknik üniversitesi (2004)
32- eğitime yaptığı katkılar nedeniyle "eğitim ödülü" ted koleji
33- "kendinden önce hizmet" ilkesine örnek davranışı nedeniyle "100. yıl mesleki başarı ödülü" rotary kulübü
34- "insan hakları ödülü" izmir karşıyaka belediyesi (2004)
35- "türkiye'nin en iyi eğitimcisi" ödülü - tempo dergisi (2004)
36- kültür üniversitesi'nin istanbul genelindeki üniversitelerin öğrenci ve öğretim üyeleri arasında yaptığı anket sonucunda "yılın en yürekli kadını ödülü" (2004)
37- "puduhepa ödülü" - adana kütür sanat derneği (2005)
38- "meslek hizmetleri ödülü" ankara emek rotary kulübü (ekim 2005)
39- "toplumsal barış ödülü" barış radyo
40- "insan hakları, demokrasi, barış ve dayanışma ödülü" - sodev sosyal demokrasi vakfı (2005)
41- "iyi kalpli ol ödülü" türk kalp vakfı (2006)
42- "yılın başarılı iş kadınları ödülü" dünya gazetesi (2006)
43- "çek eğitim ödülü", çağdaş eğitim kooperatifi (2006)
44- çydd olarak okumalarına katkıda bulunduğu binlerce öğrenci
45- atatürk cumhuriyetine her alanda ve her zaman sahip çıkan bir tutum
46- cumhuriyet mitinglerinde ne şeriat, ne darbe! sloganı
47- vaktimi çaldı diyerek kızdığı ve uzun süredir tedavi gördüğü bir kanser hastalığı
48- hekim kimliğinin kutsalı olmayı başarmış bir kişilik
49- pes etmeyen bir yürek
50-birlikte çarpan, onunla gülen, onunla birlikte ağlayan milyonlarca yürek...

aldığı bunca ödül vs. onun için önemli değildir eminim ..o hala yapacak işler var deyip yükleniyordur hasta omuzuna, sorumluluğun soyut yükünü..vakit ve benzeri gazeteler " bakireliğinizden vazgeçin " ilgili haberlerini verip duruyor; tabii alt metinlerini vermeden türkan saylanın konuştuğu cümlelerin .. ve bir çoğu " e fettullah gülen de aynı şeyi yapıyor, insanları okutuyor" diye fettullah gülen gibi bir oportonist ile bir tutuyor türkan saylanı..dua ise kardelenler kampayasında hayatları kurtulmuş kızların duaları yeter.. bu ne okumadan bilmeden yapılan bir girdidir ki bu sayfaya, kadını fahişelikle bile suçlamışlar neredeyse..insanlar yaptıkları ile anımsanır..nuit in bertolt brechten yaptığı alıntı ile yarın iranda ki gibi bir gece yarısı islami devrim olduğunda, ve humeyni gibi bir ali asan baş kesen iktidara geldiğinde anlarsınız türkan saylan gibi çağdaş, asri insanların yaptığının anlamlarını. sen de az değilsin türkan abla hani, otur oturduğun yerde, sana ne doğuda ki okuyamayan, ezilen , dayısının, emmisinin tacizine uğrayan el kadar sabiler. sen yap eğitmenliğini, al maaşını, bir kaçta popülist söylem .. gelsin emekli maaşı, yersin marmariste, bodrumda , datçada..vijdan .. değil mi vijdan ..sende var ama hala bir çoğunda yok o vijdan..lütfen birazcık vijdan yazarken arkadaşlar ...
lozan anlaşmasına göre azınlık olması gereken fazlalık. sözlüge yazar olarak havari saylan yada aziz türkan yada rahibe marycik olarak katılması beklenen kişimsi.

humanist edit: vefta olmus; yukarıda yazılanlar hayattayken yazıldı; olunun arkasından konusulmaz...
13 Aralık 1935 günü istanbul'da dünyaya geldi. Cumhuriyet döneminin ilk mütahhitlerinden Fasih Galip Bey ile evlendikten sonra müslüman olup Leyla adını alan isviçreli Lili Mina Raiman çiftinin beş çocuğunun en büyüğüdür. 1957'de evlenmiş, iki oğlan çocuk annesi olmuştur. Biri grafiker diğeri hekim iki oğlundan iki torunu vardır.Cumhuriyeti savunan başarılı insan.
http://www.odatv.com/Medy...rcek_sorunu_ne-15693.html
rahibe terasa ile lady diana bacılarımızın türkiye mümessili. azize ilan edileceği günü bekliyoruz.
tırnağı olamayacak falan diye gireceğim lafa ama birileri ciddiye alındıklarını sanacak diye çekiniyorum. ne şekilde girersem gireyim bu güruh darwin in evrim teorisini müslümanlara kıllık olsun diye yazdığını sanabilecek kadar ebleh olduğundan ciddiye alındıklarını sanacaklar zaten. ey benim cihat bayrağı elinde şakirt kardeşim! senin öncelikle burada sonra tüm türkiye de yaptığın şey dinini yaymak değil midir? Bunu sen yapınca tebliğ oluyor da hristiyan yapınca neden sapık misyoner faaliyet oluyor ha güzelim? bak bunları nereden yumurtladığını bilmediğim türkan saylan ın misyoner olduğu iddianı doğru kabul ederek söylüyorum ha ona göre.

sen elin şeyinde başı açık kızları sokak ortasında kesip cuma namazına kadar cünup olmamak için bihal olurken çamurlamaya kalktığın bu kadının avrupa nın birçok ülkesinden önce türkiye de cüzzam denilen cidden berbat bir hastalığın yokedilmesi için gecesini gündüzüne kattığını biliyor musun?

hiç utanıp sıkılmadan "tipi kaymış lan bunun tiheheh" diyebildiğin bu kadının muhtemelen ömrünün sonlarında olan kanser hastası bir kadın olduğunu, kemoterapi gördüğünü ama buna rağmen senin gibi zırcahillere meydanı boş bırakmamak için kalan son gücünü de toplayıp derdini anlatmak için belki de kendi ömrünü tüketiğini görmüyor musun? kör olmuş gözlerin bu azimden de korkmaz mı? devletin tüm kurumlarıyla üzerine geldiğin bu kadıncağızın hala tek derdinin burs verdiği öğrenci sayısını arttırmak olması seni bir parça utandırmaz mı?

bende de eblehlik var ki senin gibi, sizin gibi kalbi oltu taşı bağlamışlara utanma soruyorum. allahaşkına rahat bırakın artık bizi. bak yalvarıyorum rahat bırakın. tamamdır elitiz biz, tüm derdimiz sokaklarda çıplak gezmek. bu mücadeleyi paso nutella sürüp birbirimizi yalamak için veriyoruz,her gece kokainli seks partileri düzenlemeden rahat edemiyoruz. rahatladın mı şimdi? şimdi o yayvan sırıtışını alıp sktirip gidecek misin vicdanlarımızın üzerinden? hadi noolur git artık. herşeyi vermeye hazırız. yeter ki bu kadar iğrençleşme. bu kadarcık sadece bu kadarcık durup bir bak. yapabilirsen çok hora geçer.
bu vatana hayrı dokunan üç beş kişiden biridir. keşke toplumumuzda onu gibi elini taşın altına sokup yararı dokunabilecek daha çok kimse olsa. kendi adıma onun toplumumuza sağladığı katkıların bir çoğunu yeni öğrendiğim ve bu kadar az çaba gösterdiğim için utanıyorum. gerçekleri göremeyen gözler için allah'tan akıl, fikir nasip eylemesini istiyorum.
bütün bu başardıklarını samimiyeti ve mütevazılığına borçlu olan eğitim gönüllüsü. çydd bursa şubesine gelmişti. ben de dahil çağdaş yaşamı destekleme derneğinden burs alan öğrencilerden bazıları ile sohbet etmişti. o gün kendisi ile bir iki kelime de olsa konuşma fırsatı bulmuştum. ilk göze çarpan özellikleri samimiyeti, mütevazılığı ve eğitimci hırsı.
Türkan hanım'ın bazı sözleri,

-Gençlik Orkestrası'nı yaratan ve yöneten arkadaşımızın ismi Muhammed. Düşünebiliyor musunuz buradaki ironiyi?

-Biz TSK'yı bir sivil toplum örgütü gibi görüyoruz

-Bu ülkede hristiyanlığı nasıl yayabiliriz. KÜRDiSTAN'ın temellerini nasıl atabiliriz

-Türkler tarihten beri yakan yıkan bir millet.

-Bir öğrenci sıranın üzerinde namaz kılacağına bale yapsın. Çağdaş Türkiye böyle olur.

eğitim sevdalısına bak, hizaya gel.

zaten başımıza ne geldiyse bu ve bunun gibi çağdaşlaşma adı altında bizi biz yapan değerlerimizden uzaklaştırmaya çalışan şovenistlerden geldi.

onun gibi binlercesi geldi geçti. yıkılmadık, yıkılmayız...

Benim peygamberimin ismi ile alay etsin, namaz kılan vatandaşımı hor görsün, şehit kanı ile sulanan topraklarımızı bölmeye çalışsın, sonra ne mübarek olsun. vay efendim burs vermiş.. bu ülke'nin öğrencilerine burs verecek olan, okutacak olan her zaman çıktı, her zaman da çıkar.
bazı sözlük yazarlarının yazılanlar nedeniyle çıldırmasına neden olan insan.

el insaf diyorum başka da birşey demiyorum çünkü hazımsız bünye, kendi yolunda ilerlemeye devam ediyor her zaman ki gibi, o hazımsız bünye kendini çok iyi bilir.

türkan saylan'nın geçmiş konuşmaları yayınlanıyor, diyor ki;

biz istemedigimiz müddetçe bu ülkede hiçbir şey değişmez...

ve bu sözler karşısında, ya da başka sözler karşısında her yazar eleştiri hakkını kullanıyor, kimseye hakaret etmeden..
ama ayrım yapma yetenegini çoktan yitirmiş bazı bünyelerin idrak sınırları buna yetmeyecegi için söz bu noktada bitiyor!

işine geldiği gibi sen başkalarını hakarete de varan boyutlarda eleştiriyorsun ama hakaret içermeyen bir eleştiriye işine gelmediği için tahammülsüzsün..!sözün bittiği yer diye biz buna diyoruz...
kızlara "yatağa" demesi sorun olmuş. şimdi bunun doğruluğunu bir tarafa bırakıyorum ki aslında bırakmak ne kadar doğrudur bilmiyorum. bu şahsın zan altında tutulduğu şeyler eğer "haydi kızlar yatağa" demesi ya da pkk'lı birilerine burs vermiş olmasıysa bu suçların sorumluluğu sosyal hukuk devletine aittir, kimse kusura bakmasın.

suçlu olanlar ya da pkk'lı çocuklar sosyal haklardan yararlanmayacak mıdır, itilip kakılacak ya da ölüme mi terk edilecektir? bu mantık islam mantığıyla uyuşmakta mıdır, mümin vicdanına uygun mu olmaktadır?

diğer yandan kendisi "bu ülkede bizim istemediğimiz bir şey olmaz" demiştir. afedersiniz de siz kimsiniz? bu ülkenin sahibi olan o sizi merak ettim doğrusu. cumhuriyet mitinglerinde darbe karşıtı olduğu için kürsüye çıkarılmamış bir insandır türkan saylan, ama aynı insan bazı güç odaklarını arkasına alarak "bizim istemediğimiz şey olmaz" diyor. belki de almıyor, akp hükümetine karşı orduyu bir alternatif olarak görüyor. o zaman hem darbeye karşı olan, ama aynı zamanda da ordunun ayar çekmesini arzulayan bir ruh hali göze çarpıyor. burada bir tutarsızlık var. suç olmasa da. elbette ki iddiaları bilmek gerekir. çünkü bu yasalara maalesef hepimiz tabiyiz. yani biri "seçkin" olduğu için o yasaların hükümlerinden muaf olmuyor, hukuk devleti denen şey de bu zaten. gerçi bu yasalar yıllarca kürtler, ermeniler ve komünistler için yürütüldü, 28 şubatta da mütedeyyin kesim bundan payını aldı. bugün yasalarla tanışmak sırası "cumhuriyetin sahiplerine" geldi demek ki. kodeste katledilen engin çeber'in yanında kokmuş battaniyeye katlanılabilir, değil mi?

yani demem o ki, bu "seçkin" insanlar çekilen muameleyle yüzleşince belki ilerde daha insani bir hukuk sistemi oluşur kim bilir. hukukun insan merkezli olması mağdur olanların yanında olmamış "ülke sahipleri"ni de vurduğu için belki hukuk değer kazanır artık, umudumuz bu yönde.

vakit tayfası da işi "karşı olduğu türbanı takmak zorunda kaldı ahahaha" havalarına dökmüş. kanser olan bir insana bunları diyebilen bir zihniyetin derdinin rövanş almak olduğu ortada. "haydi kızlar yatağa" demiş, nedense "haydi oğlanlar yatağa" demesi pek sorun edilmezken bu fazlasıyla rahatsız etmiş kimi kesimleri.

oysa "haydi kızlar imana" diyenler de farklı bir şey yapmıyor. kafalarındaki hayat görüşüne göre yetiştirmeye çalışıyor çocukları. özgür bireylerden ziyade kukla arayışında herkes.

ne bir hain, ne de bir kahramandır. şu an için zanlıdır hukukun gözünde. ve hukuk adil olmalıdır, herkes için. bugün zil takıp oynayanların gelecek için garantisi yok. rüzgar ters yönden eser de o sandıktan çıkılamazsa, bu kişileri yeniden vurmaya başlayabilir "hukuk". bu yüzden hukuk adaletten, ezilenden yana olmalıdır.
bugün hurriyet gazatesinde ayşe armanla röportajı yayınlanan iyilik meleği!. azize olduğundan hiç süphem kalmadı.
memleketimde at gözlüklü ve büyük bir kesimin anlama kapasitesine sahip olmadığı ya da anlamak istemediği güzide bir insan.

size kızamıyorum artık çünkü sizden yana bir umudum yok.
siz zamanında mustafa kemal'i anlamadınız, nazım'ı anlamadınız, deniz'i anlamadınız.
mustafa kemal özgürlük dedi cumhuriyet getirdi dinsiz oldu. nazım kore'ye asker göndermeyin dedi, işçiyi halkı savundu dinsiz oldu.
deniz tam bağımsızlık yürüyüşü yaptı, anayasanın uygulanmasını istedi dinsiz anarşik oldu.
o yüzden "namaz", "bale" , "kızların okuması" gibi kavramlardan/söylemlerden ipe sapa gelmez şeyler çıkarmanız gayet normal.

o kadar acizsiniz ki, o çok savunduğunuz ve siyasete alet ettiğiniz dini bile birilerinin yol göstermesiyle sebebiyle makattan anlıyorsunuz.
siz başınıza bir iş gelmeyecekse humeyni'yi sevmeye devam edin. fetoş'un peşinden gidin.
çydd'ye değil, deniz fenerine yardım yapın. nazlı ılıcak okuyun zaman okuyun.

birde hüseyin üzmez'le aynı evde yalnız kalın inşallah.
bale-namaz konusundaki sözleri tam olarak şöyledir:

"biz kızlarımızın, erkeklerimizin sıralar üzerinde namaz kılmasını değil; bale yapmasını istiyoruz. inancın insanların iç dünyasında saklı olmasını istiyoruz."

türkan saylan'ı savunmak bana düşmez; zira kendisi hakkında bildiklerim de sınırlıdır. ne savunurum, ne de yerin dibine sokarım. ama ninem yaşında kadın, saygısızlık da edemem. bu sözleri söyleme sebebi sanıyorum bir ara okulda namaz kılan öğrencilerin haberlerinin falan çıkmasıydı.

lakin, siyasi görüşünüz ne olursa olsun adil olmak zorundasınız. kadının bu sözlerinde yanlış olan bir şey yok. okul sıralarında ders yapılır dostlar; namaz kılınmaz. okul eğitim yuvasıdır. orada bilimsel şeyler öğretilir; matematik, fen öğretilir çocuklara. ha bunun yanında halk danslarını, yabancı dilleri öğrenirler, spor yaparlar, bilgisayar kullanmayı, bale yapmayı da öğrenirler. ama namaz kılmak, dini ibadetleri okul içerisinde gerçekleştirmek laik eğitim sisteminde yer alamaz. bunu dillendirdiği için türkan saylan din düşmanı değildir. türkan saylan bale ile namazı kıyaslamamıştır, sadece her şeyin bir yeri olduğunu hatırlatmıştır. söz öyle bir yere geldi ki, kadın sanki "namaz kılmayın bale yapın" demiş gibi sunuldu.
fethullah gülen ile evlenip çoluğa çocuğa karışmasını dilediğimiz kadın.