bugün

askerliğimi yapıyorum... asteğmenim...
olaylar şöyle başladı;
komuta binasının içine bişey yapılacaktır. esasen iç mimar işi olan bu şeyin yapılmasıyla ilgili komutanım ve karargah birlik komutanı arasındaki konuşma (ben hemen yan odadan dinliyorum):
k: bunu hemen istiyorum.. çizimlerini yaptır ve başlayın.
kbk: komutanım birliğimizde iç mimar yok..
k: hmmm... mimar?
kbk: yok komutanım...
k: hmmm.. kim yapar peki başka?
kbk: inşaat mühendisi de olsa olur komutanım
ben: zıçtıkkk!!! aha bize dönüyo mevzu....
k: e var mı birlikte?
kbk: bi tane var komutanım... (benim olduğum odayı işaret eder)
k: başka yokmu yaww?
kbk: yok
k: ...asteğmennnnnnnn

bu olay sonunda kabak başıma patlamış ve iş üstüme kalmıştır. ilk başlarda elle çizmekte ısrar etsem de ( autocad kullanmaya çalışırsam başıma bişey geleceğinin farkında olduğumdan ) birinin komutanıma, istihkam takımında autocad var diye ispiyonlaması sonucu ("sanki biz bilmiyoruz.. alla alla.. hem ben de cd'si de var kurmak istesek kurarız" fikrimi kendime saklayıp).. çizimler autocad'de çizileceeeek!! çizzzzzz!! emrini aldım..

istihkam takımına giderken, yanıma herihtimale karşı, bir autocad cd'si, bir disket ( flashdiskler yaygınlaşmamıştı o zaman ) aldım ve yola koyuldum....

kapıda istihkam takım komutanının habercisi M karşıladı, hemşerim olduğundan çocuk bayaa bi hürmet gösteriyo bana.. içeri geçtim bilgisayar başına.. ikramın bini bi para, M kapıda esas duruşta bekliyo... "komutanım bi emriniz var mı?" " komutanım şundan da istermisiniz" v.s.

bilgisayarla uğraşıyorum bi yandan.. biraz uğraşıp mevcut autocad'i açtım.. ve fakat gördüm ki, o artık autocad değil başka bişey...
iyi ki düşünmüşüm dedim ve getirdiğim autocad cd'sini taktım bilgisayara... o ne? bilgisayar görmüyo cd'yi... altından girip üstünden çıkıyorum okumuyo alet...
ve o sırada bir topuk selamı sesiyle irkildim...
M: komutanım okumuyo değil mi?
ben: okumuyo M
M: komutanım, biz de bazen cd getirip takıyoruz, okumuyo... o zaman cd'yi kremleyip takıyoruz, bu şekilde bazen okuyo..
ben: ???????????!!!!!!!!!!!!!!?????????? ve yerdeyim.... engel olamıyorum kahkahalarıma...
M: krem getireyim komutanım?
ben: yok.... yok..... gerek yok... bi taraftan gülerek, bi taraftan da "allahımmmm nasıl bir mantık?" diyerek, bu kafayla çalışamayacağımdan oradana uzaklaştım......
(daha sonra başka bi bilgisayarda tamamlanıp teslim edildi tabi çizimler... yiyosa yapma)
bu yaklaşım pratik midir bilinmez ama türk askeri temizlenmesi gereken her şeyi boyar. duvar mı lekelendi? boya bütün duvarı. postallar mı çamur? sakın yıkayayım, sileyim deme. boya gitsin.
yer oramar mevkii şemdinli, yıl 1997 bir grup asker tim halinde başlarında bölük komutanları yüzbaşı olduğu halde kendilerine pusu kuran bir grup terörist ile çatışmaya girerler, kahraman timimiz en ufak bir zaiyat dahi vermeden 4 teröristi ölü 3 teröristi de sağ olarak ele geçirir. akabinde türk askerinin pratik çözümleme yaklaşımı gerçekleşir.
telsizci çavuş tim komutanına olayı tabur komutanlığına bildirip bildirmemesinin gerekliliğini sorar ve telsizi eline alan tim komutanı durumu şu şekilde tabur komutanlığına bildirir.

"oramar mevkiinde bölücü örgüt unsurlarıyla girilen sıcak temasta 7 bölücü örgüt mensubu ex olarak etkisiz hale getirilmiştir arz ederim"

bu telsiz konuşmasının ardından uzman çavuşun tabancasından çıkan 3 merminin patlama sesi oramar dağlarının gece sessizliğine kısa süreli son veriyordu, akabinde tim komutanının dudaklarının arasından dökülen şu cümleler kıvancımızı daha bir arttırıyordu;

"şimdi bu şerefsizleri teslim alsak bunlara yemek, yatacak yer falan verirler, diyarbakır dgm'ye götürmek için landlar bir dünya mazot tüketirler, yargılama süreci falan rahatları dağdan iyi olur itlerin. biz adalete yardımcı olduk, o kadar..."

bazı durumlarda komik olsa da türk askerinin pratik çözümleme yaklaşımını hafife almamak gerek...
-komutanım telsizleri dinliyorlar
-telsiz kullanmayın !
1944 imalatı uçaksvar mermileri küflenmiş durumdadır ve imhası gerekemektedir. fırına gönderecek kadar da çok malzeme yoktur. başçavuş ve mühimmattan sorumlu kısa dönem çavuş ellerine bir çekiç alır mermileri bir tahtaya dayayarak çekirdeği mermiden ayırıp küflenmiş barutları da bir çuvala doldurur. *
tabi bu arada küçük patlamalar olur. mermi püff deyip 1 metre yuvarlanmıştır, başçavuş seslenir olum dikkat et yandaki depoya girerse yandık!

yandaki mühimmat deposunda rpg-7'den tutun el bombasına kadar binbir çeşit mühimmat vardır. zaten girmesi durumunda bu cümleyi duymadan paramparça olmuş olursunuz.