bugün
- sudekiray20
- dönmek istediğiniz yıl15
- yazarların ihtiyacı olan şey21
- bütün sözlük erkekleri alçaktır32
- bir kadın sizi takip etmeden storynize bakıyorsa22
- kıllı erkek mi daha çekici kılsız mı sorunsalı19
- arkadaşlar sizce bu nasıl13
- siber güvenlik başkanlığı15
- açık oylamak sanal öpücüktür14
- etine dolgun besili sözlük kızı11
- anın görüntüsü26
- 22 eylül 2024 beşiktaş eyüpspor maçı9
- üst kattan gelen ah oh sesleri8
- erkek bacağı15
- kadın bacağı8
- aksaray denince akla gelenler9
- içlik giyer misiniz15
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı21
- neden sürekli kabız oluyorum22
- bik bik'in mutfağına konuk olmak16
- sözlük yazarlarının pizzaları8
- jose mourinho24
- bekar kadın akşam yemeği10
- sözlükte sevilmeyen erkek yazarlar9
- klarnet calan sarapci koala 68
- fenerbahçe nasıl kurtulur13
- karton toplayan çocuk silik yemelidir12
- narin güran19
- sabah başlayan baş ağrısı9
- sözlük erkeklerinin sözlük kızlarına karşı tutumu11
- sari renkli seker15
- victor osimhen9
- mert hakan yandaş12
- zenginler ne yer11
- bimde çalışanda akıl var mı16
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı107
- fenerbahçe taraftarı29
- ismail kartal9
- the crying one9
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- okan buruk18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- fenerbahçe8
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı10
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı12
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
askerliğimi yapıyorum... asteğmenim...
olaylar şöyle başladı;
komuta binasının içine bişey yapılacaktır. esasen iç mimar işi olan bu şeyin yapılmasıyla ilgili komutanım ve karargah birlik komutanı arasındaki konuşma (ben hemen yan odadan dinliyorum):
k: bunu hemen istiyorum.. çizimlerini yaptır ve başlayın.
kbk: komutanım birliğimizde iç mimar yok..
k: hmmm... mimar?
kbk: yok komutanım...
k: hmmm.. kim yapar peki başka?
kbk: inşaat mühendisi de olsa olur komutanım
ben: zıçtıkkk!!! aha bize dönüyo mevzu....
k: e var mı birlikte?
kbk: bi tane var komutanım... (benim olduğum odayı işaret eder)
k: başka yokmu yaww?
kbk: yok
k: ...asteğmennnnnnnn
bu olay sonunda kabak başıma patlamış ve iş üstüme kalmıştır. ilk başlarda elle çizmekte ısrar etsem de ( autocad kullanmaya çalışırsam başıma bişey geleceğinin farkında olduğumdan ) birinin komutanıma, istihkam takımında autocad var diye ispiyonlaması sonucu ("sanki biz bilmiyoruz.. alla alla.. hem ben de cd'si de var kurmak istesek kurarız" fikrimi kendime saklayıp).. çizimler autocad'de çizileceeeek!! çizzzzzz!! emrini aldım..
istihkam takımına giderken, yanıma herihtimale karşı, bir autocad cd'si, bir disket ( flashdiskler yaygınlaşmamıştı o zaman ) aldım ve yola koyuldum....
kapıda istihkam takım komutanının habercisi M karşıladı, hemşerim olduğundan çocuk bayaa bi hürmet gösteriyo bana.. içeri geçtim bilgisayar başına.. ikramın bini bi para, M kapıda esas duruşta bekliyo... "komutanım bi emriniz var mı?" " komutanım şundan da istermisiniz" v.s.
bilgisayarla uğraşıyorum bi yandan.. biraz uğraşıp mevcut autocad'i açtım.. ve fakat gördüm ki, o artık autocad değil başka bişey...
iyi ki düşünmüşüm dedim ve getirdiğim autocad cd'sini taktım bilgisayara... o ne? bilgisayar görmüyo cd'yi... altından girip üstünden çıkıyorum okumuyo alet...
ve o sırada bir topuk selamı sesiyle irkildim...
M: komutanım okumuyo değil mi?
ben: okumuyo M
M: komutanım, biz de bazen cd getirip takıyoruz, okumuyo... o zaman cd'yi kremleyip takıyoruz, bu şekilde bazen okuyo..
ben: ???????????!!!!!!!!!!!!!!?????????? ve yerdeyim.... engel olamıyorum kahkahalarıma...
M: krem getireyim komutanım?
ben: yok.... yok..... gerek yok... bi taraftan gülerek, bi taraftan da "allahımmmm nasıl bir mantık?" diyerek, bu kafayla çalışamayacağımdan oradana uzaklaştım......
(daha sonra başka bi bilgisayarda tamamlanıp teslim edildi tabi çizimler... yiyosa yapma)
olaylar şöyle başladı;
komuta binasının içine bişey yapılacaktır. esasen iç mimar işi olan bu şeyin yapılmasıyla ilgili komutanım ve karargah birlik komutanı arasındaki konuşma (ben hemen yan odadan dinliyorum):
k: bunu hemen istiyorum.. çizimlerini yaptır ve başlayın.
kbk: komutanım birliğimizde iç mimar yok..
k: hmmm... mimar?
kbk: yok komutanım...
k: hmmm.. kim yapar peki başka?
kbk: inşaat mühendisi de olsa olur komutanım
ben: zıçtıkkk!!! aha bize dönüyo mevzu....
k: e var mı birlikte?
kbk: bi tane var komutanım... (benim olduğum odayı işaret eder)
k: başka yokmu yaww?
kbk: yok
k: ...asteğmennnnnnnn
bu olay sonunda kabak başıma patlamış ve iş üstüme kalmıştır. ilk başlarda elle çizmekte ısrar etsem de ( autocad kullanmaya çalışırsam başıma bişey geleceğinin farkında olduğumdan ) birinin komutanıma, istihkam takımında autocad var diye ispiyonlaması sonucu ("sanki biz bilmiyoruz.. alla alla.. hem ben de cd'si de var kurmak istesek kurarız" fikrimi kendime saklayıp).. çizimler autocad'de çizileceeeek!! çizzzzzz!! emrini aldım..
istihkam takımına giderken, yanıma herihtimale karşı, bir autocad cd'si, bir disket ( flashdiskler yaygınlaşmamıştı o zaman ) aldım ve yola koyuldum....
kapıda istihkam takım komutanının habercisi M karşıladı, hemşerim olduğundan çocuk bayaa bi hürmet gösteriyo bana.. içeri geçtim bilgisayar başına.. ikramın bini bi para, M kapıda esas duruşta bekliyo... "komutanım bi emriniz var mı?" " komutanım şundan da istermisiniz" v.s.
bilgisayarla uğraşıyorum bi yandan.. biraz uğraşıp mevcut autocad'i açtım.. ve fakat gördüm ki, o artık autocad değil başka bişey...
iyi ki düşünmüşüm dedim ve getirdiğim autocad cd'sini taktım bilgisayara... o ne? bilgisayar görmüyo cd'yi... altından girip üstünden çıkıyorum okumuyo alet...
ve o sırada bir topuk selamı sesiyle irkildim...
M: komutanım okumuyo değil mi?
ben: okumuyo M
M: komutanım, biz de bazen cd getirip takıyoruz, okumuyo... o zaman cd'yi kremleyip takıyoruz, bu şekilde bazen okuyo..
ben: ???????????!!!!!!!!!!!!!!?????????? ve yerdeyim.... engel olamıyorum kahkahalarıma...
M: krem getireyim komutanım?
ben: yok.... yok..... gerek yok... bi taraftan gülerek, bi taraftan da "allahımmmm nasıl bir mantık?" diyerek, bu kafayla çalışamayacağımdan oradana uzaklaştım......
(daha sonra başka bi bilgisayarda tamamlanıp teslim edildi tabi çizimler... yiyosa yapma)
bu yaklaşım pratik midir bilinmez ama türk askeri temizlenmesi gereken her şeyi boyar. duvar mı lekelendi? boya bütün duvarı. postallar mı çamur? sakın yıkayayım, sileyim deme. boya gitsin.
yer oramar mevkii şemdinli, yıl 1997 bir grup asker tim halinde başlarında bölük komutanları yüzbaşı olduğu halde kendilerine pusu kuran bir grup terörist ile çatışmaya girerler, kahraman timimiz en ufak bir zaiyat dahi vermeden 4 teröristi ölü 3 teröristi de sağ olarak ele geçirir. akabinde türk askerinin pratik çözümleme yaklaşımı gerçekleşir.
telsizci çavuş tim komutanına olayı tabur komutanlığına bildirip bildirmemesinin gerekliliğini sorar ve telsizi eline alan tim komutanı durumu şu şekilde tabur komutanlığına bildirir.
"oramar mevkiinde bölücü örgüt unsurlarıyla girilen sıcak temasta 7 bölücü örgüt mensubu ex olarak etkisiz hale getirilmiştir arz ederim"
bu telsiz konuşmasının ardından uzman çavuşun tabancasından çıkan 3 merminin patlama sesi oramar dağlarının gece sessizliğine kısa süreli son veriyordu, akabinde tim komutanının dudaklarının arasından dökülen şu cümleler kıvancımızı daha bir arttırıyordu;
"şimdi bu şerefsizleri teslim alsak bunlara yemek, yatacak yer falan verirler, diyarbakır dgm'ye götürmek için landlar bir dünya mazot tüketirler, yargılama süreci falan rahatları dağdan iyi olur itlerin. biz adalete yardımcı olduk, o kadar..."
bazı durumlarda komik olsa da türk askerinin pratik çözümleme yaklaşımını hafife almamak gerek...
telsizci çavuş tim komutanına olayı tabur komutanlığına bildirip bildirmemesinin gerekliliğini sorar ve telsizi eline alan tim komutanı durumu şu şekilde tabur komutanlığına bildirir.
"oramar mevkiinde bölücü örgüt unsurlarıyla girilen sıcak temasta 7 bölücü örgüt mensubu ex olarak etkisiz hale getirilmiştir arz ederim"
bu telsiz konuşmasının ardından uzman çavuşun tabancasından çıkan 3 merminin patlama sesi oramar dağlarının gece sessizliğine kısa süreli son veriyordu, akabinde tim komutanının dudaklarının arasından dökülen şu cümleler kıvancımızı daha bir arttırıyordu;
"şimdi bu şerefsizleri teslim alsak bunlara yemek, yatacak yer falan verirler, diyarbakır dgm'ye götürmek için landlar bir dünya mazot tüketirler, yargılama süreci falan rahatları dağdan iyi olur itlerin. biz adalete yardımcı olduk, o kadar..."
bazı durumlarda komik olsa da türk askerinin pratik çözümleme yaklaşımını hafife almamak gerek...
-komutanım telsizleri dinliyorlar
-telsiz kullanmayın !
-telsiz kullanmayın !
1944 imalatı uçaksvar mermileri küflenmiş durumdadır ve imhası gerekemektedir. fırına gönderecek kadar da çok malzeme yoktur. başçavuş ve mühimmattan sorumlu kısa dönem çavuş ellerine bir çekiç alır mermileri bir tahtaya dayayarak çekirdeği mermiden ayırıp küflenmiş barutları da bir çuvala doldurur. *
tabi bu arada küçük patlamalar olur. mermi püff deyip 1 metre yuvarlanmıştır, başçavuş seslenir olum dikkat et yandaki depoya girerse yandık!
yandaki mühimmat deposunda rpg-7'den tutun el bombasına kadar binbir çeşit mühimmat vardır. zaten girmesi durumunda bu cümleyi duymadan paramparça olmuş olursunuz.
tabi bu arada küçük patlamalar olur. mermi püff deyip 1 metre yuvarlanmıştır, başçavuş seslenir olum dikkat et yandaki depoya girerse yandık!
yandaki mühimmat deposunda rpg-7'den tutun el bombasına kadar binbir çeşit mühimmat vardır. zaten girmesi durumunda bu cümleyi duymadan paramparça olmuş olursunuz.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar