bugün

criminal minds dizisinin final bölümü.
izlenesi film.. robin williams ın döktürdüğü, sofistik diyalogları ile sarsan, bazı sahneleri ile güldüren harika bir film.. galiba şöyle bir laf vardı baş sahnelerin birinde: nietzsche ye göre insanlar ikiye ayrılır, seçilenler ve diğerleri..
oscar'a altı dalda aday olmuş ve Mercedes Ruehl'in, Anna Nopolitano rolüyle en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü kazanmış 90'lıların amerikasını yansıtan drama.
oyunculuk acısından çok başarılı bir film. çin restoranı sahneside görülmeye değer. *
deliler adına yapılmış bir destan. her bir sahnesin de bir aforizma yüklü. "yönetmen sanırım" "bir de bu taraftan bakın oğlum, ibnelik yapmayın" demiş. ne yalan söyleyim iyiki de demiş. robin williams, mercedes ruehl, jeff bridges, amanda plummer harikalar yaratmışlar. hele ki amanda plummer obsesif bir rolü çok iyi kotarmış *
metroda tekerlekli sandalyede bir dilenci abi versin bu spoileri.

--spoiler--
"bob'u çağırır patronu "heyy bob gel bu gün kıçımı yalayacaksın. bob eline makası alıp, patronunun sağ koluna saplama ihtriyacı duyar. o anda biz geliriz aklına. elim ayağım tutuyor iyi bir de işim var, onlar gibi olmak istemem. biz trafik lambalarıyız dostum. biz kırmızı ışığız."
--spoiler--

jack kutsal kase namlı, ama bir maçta verilen kupadan başka bir şey olmayan nesneyi çalmak için şatoya iple tırmanırken

--spoiler--
"neyseki bu şehirde insanlar yukarı bakmazlar"
--spoiler--

sonuç olarak izlenesi bir film.

edit lan: vladurakul sufre verdi. tekerlekli sandalyedeki dayı tom waits'miş. ice cream mani çığırsaydı tanırdık tabi kendilerini:)
masalsı anlatımıyla insanı bir anda içine çekiveren, gülümseten ve aynı zamanda düşündüren robin williams ın harikalar yarattığı bir deliliğe övgü filmi.
şimdi şöyle diyeyim, monty python'daki animasyonları da dahil terry gilliam 'ın yaptığı her şeyi çok özgün ve başarılı bulan bir adamım. ama yönettiği filmler arasında bunu apayrı bir yere koyarım. jeff bridges, mercedes ruehl ve robin williams inanılmazlar bir kere. filmin öyle bir özelliği var ki, süresi boyunca garip bir şekilde sırıtarak izlettiriyor kendini, en azından benim için öyle.
suçluluk psikolojisinin ana temasını oluşturduğu film ileri düzey bir senaryoya sahip olmamasına rağmen usta oyunculuklarla yücelmiş ve mevcut kalitesine ulaşmış. henüz izlememiş olanları düşünerekten daha fazla bahsetmeyim diyorum. izleyin, kararı kendiniz verin.
bir tren garında tekerlekli sandalyeyle bir köşede, içine para atılmasından medet umduğu bir bardağı elinde tutan tom waits jack'e döner; 'insanlar kitapçıya işerse, toplum anarşiye yönelmeye başlar' der ve ardından bir küçük hayat dersi verir. (bkz: #5044969)
robin williams'a hayran bırakan film. insanı deli olmaya özendiriyor. deli olası geliyor insanın.
robin williams'ın harikalar yarattığı, güldüren,ağlatan aynı zamanda hüzünlendiren müthiş bir dram.

--spoiler--
özellikle jack'in sevgilisiyle konuşurken masanın üstüne çıkıp,pantolonunu indirirken ''sihirli çubuğumla özgürlükleklere yol açalım''dediği sahne sinema tarihine geçmiştir.
--spoiler--
robin williams'ın şov yaptığı müthiş filmdir. robin williams'ın her dram filmindeki rolu bana ''müthiş'' gelse de, kariyerinin en görkemli rolü, bu filmde ki şizofren evsiz parry rolüdür bence. abartısız, oyunculuk dersi olarak izletilebilecek kadar iyiydi. öyle sulu göz bir tip değilim ama robin williams'ın her dram rolünde ağlıyorum arkadaş. adam dünyaya oyuncu olmak için gelmiş.
girişi epey sıkıcı olup devamı şaşırtan çok güzel bir filmdir. hele şu amerikada sinemayı basan holmes adlı elemandan sonra yine akla gelmiştir.
'bir başyapıt' the times. 'büyüleyici, unutulmaz bir deneyim' the independent. 'bizimlasın' ivana sert *
--spoiler--

izledikten sonra etkisinden uzun süre çıkamadığım bir robin williams şaheseri. parry ye hiç ama hiç acımadım. zira adam mutlu. diogenes misali girmiş bir fıçının içine hayatını mutlu yaşıyor. şizofren evet, fakat o kadar renkli bir dünya sunsalar hangimiz reddederiz ki o hastalığı. filmin satıraralarına inceden ve mükemmel eleştiriler de serpilmiş.

ve mercedes ruehl...

bu nasıl bir oyunculuktur mercedes teyze. anna napolitano ya aşık oldum resmen. hayatın bir kenarına itilmiş bir kadının yine hayatın tecavüzüne uğramış eski bir celebrity e kol kanat gerişi... karşılık beklemeden bir erkeğe duyulan salt
merhamet. feleğin çemberinden limbo yapıp geçmiş resmen. ve filmin sonuna doğru uğradığı alçakça ihanet nedeniyle tüm kadınlığı ile koyuvermesi kendini...

--spoiler--
iki efsane oyuncudan süper bir komedi.

--spoiler--

Düşünmek önemlidir. Bizi mercimeklerden ayırır.
--spoiler--
bize bize anlatan şahane bir film ve aynı şahanelikte iki oyuncunun performansları ile diyalogları.
eğer duygu yoğunluğunu filmin ciddiyeti baz alırsak terry gilliamın dişe dokunur tek filmi bu olmuş. izlemeden önce tereddüt uyandırsa da izledikten sonra bu kadar beklettiğime pişman olup kendime de kızdığım bir an yaşadım.