bugün

teslim olma durumu. başkasının egemenliğini kabul etme, bile bile ellerini kelepçeye uzatma ve de tasavvuf da bir mertebe.
kosulsuz bir yenilgidir, hatta sudur tam olarak;

sık bileklerimi,
gucunu hem gozlerimde, hem tenimde hissedeyim.
daha sıkı.
bırak canım acısın.
seninim iste.
defalarca, binlerce, milyonlarca kez.
yeter ki hep iste.

teslimiyetim askımdan.
sana olan hayranlıgımdan.
benden. (bencilligimden)
ve beni sevme seklinden.
sebep bunlar iste.
oku, anla
ve
ezberle.
buna muhtacım,
sana teslim olmaya muhtacım.

ust uste,
pespese.
teslimiyet, yaşam akışına karşı koymak yerine ona izin vermeyi içeren basit ama çok derin bir bilgeliktir. teslim olmak 'an'ı kabul etmektir. teslimiyet olana dek
'bilinçsizce rol oynama' insan ilişki ve etkileşiminin büyük bir bölümünü oluşturur.
teslimiyette, siz artık ego savunmalarına ve sahte maskelere ihtiyaç duymazsınız.
çok sade, çok gerçek hale gelirsiniz. 'bu tehlikeli' der ego, 'sen incineceksin, savunmasız hale geleceksin'. egonun bilmediği, sizin ancak direnmeyi bırakarak, 'incinmeye açık' hale gelerek, gerçek ve asli incinmezliğinizi keşfedebileğinizdir.* *
kendini gözü kapalı bırakmak,herşeyi olduğu gibi kabullenip herşeyi olduğu gibi bırakıp gitmek,,,,
bu zihniyete sahip insanlar hiç bir seyden sikayet etmezler.ac da olsa tok da olsa onlar bilirler ki baslarındakiler onun için hayırlısına karar vareceklerdir.onlar sokakta bagıranlara hep ters bakarlar.sokaktakilerin ne için bagırdıklarının önemi yoktur.mücadeleyi sadece kendi karınlarını doyurmak olarak kabul ederler.
Besieged {Teslimiyet} / Bernardo Bertolucci - 1998

Aşk ve sevginin oluşmasında fedakarlık, iyilik ve insani erdemlerin rolüne iyi örnek olmuş bir film olduğu için tabii bu arada ihanet kavramına ilişkin sorgulamalar yaptırdığı için de diyebiliriz ya da insan doğası üzerine sorgulamaları için. Ve de şimdiye dek izlediğim Bertolucci filmlerinde olmayan bir "naif aşkı" anlattığı için izleyin derim.
ya kaptan ol dümene geç, gemiyi idare et, ya kaptana teslim olup gemiye bin, rahat et!! *
islam...

"islam" dininin kökünde teslimiyet yatar, -bu işin otoriteleri varken bana yorum yazmak düşmez aslında ama bildiğim kadarıyla "müslüman" demek; "teslim olan" anlamına gelir ki, "mümin" ile "müslim" arasındaki en önemli fark budur...

müslim; "islam" yani "teslimiyet" dinine inanlara denir; yani "teslim olan"...
mümin in anlamı ise "iman eden" dir; yani yaratıcının "varlığını" ve "birliğini" kabul edendir...

kuran ı kerim in -benim açımdan- en ilgi çekici yanı, ayetlerinde "müslimlere" değil de, topyekün "müminlere" seslenmesidir...

böyle midir? yanlışım varsa düzeltilsin...

eksiye edit: "yanlışım varsa düzeltilsin" dedim, doğrusunu biliyorsan üşenme at özelden mesaj biz de haddimizi bilelim, şayet inanmıyorsan da saygı göster; burada propaganda, polemik ya da asparagas bir olay söz konusu değil, salt bilgi paylaşımı amaçlı yazılmış bir entry...

hakikaten bazı yazarlardaki hazımsızlığın nedenini anlayamıyorum, anlayamıyorum ve satırlarca yazı yazıyorum belki "dur kendimi adam akıllı ifade edeyim" der de, adamakıllı bir şey yapar, "okumadan eksi vermek" dışında...
bir kişinin birey olma sürecinde yakılacağı en büyük engellerden biridir.
kişi ,kendisi ve dünya arasında yine kendisinin meydana getirdiği bir köprüde emin adımlarla yürümeye başlamadan önce,varlığını teslim edeceği bir üçüncü kişi,olgu yada inanış arar.çünkü teslimiyet sağlandıktan sonra vereceği kararların sorumlusu kendisi değildir ve hatta vereceği bir karar dahi kalmamıştır hali hazırda.bir başka şey,onun adına düşünür,yargılar,karar verir ve uygula der.
bu sorumsuz dayanağa alışan bir insan yarım bir kişilik olarak yaşayacaktır.
aşan kişi ise mutlaka kendisini bulacak ve özgürleşecektir.
en iyi anlatımını Necip Fazıl Kısakürek'in yaptığı teslim olma eylemi.

Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür!
Sana çöl gibi gelen, O göl diyorsa göldür.
17 aralık 2010 tarihinde vizyona girecek filmdir.
korkarak yüzüne baktıklarınızın aslında sizin gibi bakanlar yüzünden nasıl bir hayat yaşadığını görmek isterseniz buyrun size film.

uyarı: bu film vicdanınızı rahatsız edebilir.

http://www.bakiniz.com/teslimiyet-fragman/
tasavvuf da çok önemli bir konudur.

ihlas-gayret-teslimiyet-hüsnüzan
(bkz: öğrenilmiş çaresizlik)
ayı sözlük, setem ve karşı açı dergisinin birlikte organize ettikleri bir etkinlikle 8 eylül 2013 de setem akademi salonunda gösterilecek olan film. film gösterimi sonrasında yönetmen, senarist ve oyuncularla bir söyleşi de yapılacak. etkinlik herkese açık.

facebook event; https://www.facebook.com/events/575724689155579
pozitivistlerin, normal basınç altında suyun kaynama noktasının 100 derece olduğunu ıspat ettikten sonra var olan bütün suları test etmeden onlar için de aynı hükmün geçerli olduğu kanısına varmaları durumudur. oysa bu taktik pozitivizme aykırıyken onların endirek metodolojisini oluşturur.

imdi ben de kalkıp, beni inançlı olmaya iten tek bir sebepten hareketle geri kalan rivayet ya da bilgileri ilk deneğe mahsuben kabul ettiğim için en az senin suya takındığın teslimiyet kadar ben de allahın varlığına karşı teslimiyetçi oluyorum dersem ne bok yiyebilir ki? ahh pozitivist sana hep gülüyorum.
Türkiye şartlarında fahişelik yapmaktan başka hiç bir çaresi kalmayan 3 travestiyi anlatan filmdir,
filmin kahramanlarından sanem'in yaşadıkları ve insanlara olan güvenini sorgulaması müthiştir.
arapça teslime kelimesinden türkçe' ye kazandırılmış güzide bir kelime.
öylece bıraktık bakalım kendimi. ilk defa deniyorum, girince soğuk ama alışıyorsun.
Hala bazı insanların manevi mevzuları saçma sapan sorgulamalara maruz bırakıp mahrum oldukları duygu.

Tamam araştırın, soruşturun. Kimse körü körüne yaşamıyor inancını zaten. Yalnız kalbi bir mevzu bu aynı zamanda. Her noktası sorgulamaya açık değil yani, burada teslimiyet giriyor devreye.
"Ulan" diyor "başına neler geldi
(Bu kısmı siz hayal dünyasında canlandırabilirsiniz)
yine hamd olsun diyebiliyorsun.
Bu ne teslimiyet, bu ne kadercilik!
Hiç mi isyan etmezsin sen!
Bunu başına getiren yine Allah değil mi?
Genç başını kaldırıp insanı deli eden bir sakinlikle cevap veriyor.
"Benim inandığım Allah her şeyin ama her şeyin sahibi.
Sadece benim senin değil. Eşyanın, mekanın ve zamanın da sahibi.
Düşünsene her şeyin sahibine nasıl isyan edilir.
Başıma bir dert geldiyse beni kurtaracak olan yine O ise nasıl isyan edebilirim?"
Gördüğün tüm alem ve cismani varlıklar içinde iyice düşün farkına var. Öyle bir şey ki bu kısa hayatta asla istenilen herşey elde edilemez. Sadece bir şey elde edilir sonra onuda feda edersin. O yüzden dünyada ki tüm varlığa yetemeyecek kadar az ve acizsin. Çünkü tonlarca altın olsa bunları sırtına alarak gidemezsin. Tek bir şey bile sende yük iken bunca maddeyi yükleyerek ilerleyemezsin. Tekeri çukurda araba gibi gittikçe batakliga girersiniz. Ne bu dünyada çalışmak biter nede para kazanmak sadece sen bitersin.

Muhakkak ki tek sahip olunan şey kendini senden ayrı koruyan ve kollaya bilen varlık Allah'tır. Kendini dahi sel suyundan depremden kurtaramayacan mal mülk seni sıkıntıya sokar seni öldürur.
Berberde saçı yıkadıktan sonra havlu sarılıp kafayı kaldırıp taaa kafa arkaya yaslanana kadar kısa bir süre içerisinde vücudu berbere bırakmaktır.
bdsm camiasına göre efendiye hem bedenini hem ruhunu hem zihnini emanet etmektir.
Allah'ın insanlardan istediğidir, yalnızca Allah'adır.
Allah'a teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır. *