bugün

parmaklarımda yeni nasırlar oluşuyor. hiç yoktu o yüzden bu kadar acıtıyor ama içime doğru saldıkları buharlı acının tarifi bir başka gelecek asrı bile bulamayacak. tükeniyoruz geçmişten!
kopya çekmek gibi olmasın. hepinizden nefret ediyorum.
para konusunda yıllardır o kadar sınanıyorum ki ne yapacağımı ne edeceğimi şaşırdım artık.bu borçlar bir gün biter mi acaba? düşünmekten uğraşmaktan günlerim kara kara geçiyor. pöffff.
kimse yok.
her ne kadar yalnızlık şöyle güzel, şöyle iyi diye yazsak, çizsek, karalasak da, ki parantez içinde bunlar doğru şeyler ama insan şurasında bir şeyler hissedip, onu düşünüp ve onun düşüncesinde de sevip sevilme anlamında yer almak istiyor be. ha ne dersiniz.
söylemek istediklerimizi söyleriz ama ya söylemek istemediklerimiz.
bir çiçeğim var, evin en güzel köşesine koyduğum... yani onun ihtiyacı olabileceğini düşündüğüm her şeye sahip bir köşe.
onca iş güç arasında toprak saksı almaya gittim, aralarında dolaşmayı sevdiğim çiçeklerin olduğu bir çiçekçiye. kendim için de iki üç nefes çektim akasyaların pembelerinden. ne tür bir toprak sevdiğini araştırmayı bile ihmal etmedim. arama geçmişimde hala şöyle durur. "......... bitkisine uygun toprak çeşidi"

bir avuç dolusu bahar güneşiyle karşılarken sabahları onun için sevindim, rüzgar almasın diye pencereyi açmadım, su ihtiyacını anlamak için çabaladım durdum. çiçek açmak konusunda inat etti, annemin yöntemini deneyip konuşmuşluğum bile oldu.

sonra bir apartmanın önündeki rastgele konulmuş plastik saksıda çiçek açmış aynı türden bir çiçek gördüm. ve aklıma gelen ilk şey verdiğim emeğin tamamen boş olduğuydu.

siz ne kadar değer verirseniz verin bazen pencere önü çiçeğini mutlu edemezsiniz. kapının önüne koymak gerekir.
rakiyi ve birayi seven herkesi daha bir baska seviyorum.

sihhatinize.
110 gün sonra yazdığım ilk entry
vee tabii ki de beni buraya yine kiiim eveeet yalnızlığım getirdii.
evde bos bos oturmaya, örgü örmeye, puzzle yapmaya, kitap okumaya, müzik esliginde saatlerce temizlik yapmaya, aksam üstü yürüyüslerine cok ihtiyacim var. arkama bakmadan kaçtığım hayatımı özledim.
Ölmeden önce yapılacaklar listesi hazırlayın. beş yılda bir kontrol edin, tik atın veya zamanı geçtiyse üzerini çizin.
Ha bir de beş yıl sonra şuan üzüldüğünüz şeyleri hatırlamayacağınızı bilin.
Bu aralar insanlar beni çok kırıyor. Yazık değil mi bana?
insanları hayatımdan kolay çıkartabilen bi insan olmak isterdim. sevdiğim insanları hayatımın merkezine almayan, çemberin dışında tutabilen bi insan olmayı çok isterdim.
dikkat bu yazı okumak isteyene tebessüm yaratıp aynı zaman "vay amıniyum" dedirtebilir.

önce bi sigara yakayım. (kamu spotu:sigara sağlığa zararlıdır)
spot şeysimizide yaptıktan sonra başlayalım.

hayatım o kadar komik ki şöyle özetleyeyim söylemek istediklerimi bi güzel yazayım.
boşuna mı kaydoldum lan buraya ? yazacam tabi gerçi bi 5-6 yıllık geçmişimiz var sözlükle de neyse...

yasak olan her şeyin, ya da toplumda bize dayatılan ne varsa hepsini yaptım, pişman mıyım? asla.

ne mi yaptım ?

seviştim. hemde çok. çok günah işledim. cezası neyse razıyım. gerçi çokta tanrı inancı olmayan bir insanım.
sonuçta bir adanalı olarak evde "senin allahınııııskkkrmmmmmm" naralarıyla büyümüş biri olarak maalesef inanamıyorum. tam böyle inanıcam bi gülme geliyor ne yazık ki, adanalı olduğum aklıma geliyor. lanet olsun sana zenci ne vardı 2 rekat namaz kılaydım ha ? neyse.

hırsızlık yaptım. evet abi yaptım napim yalan mı söyleyim ? ama bir güzelin kalbini çaldım olum sakin ol niheheh.
o güzel bana o kadar güzel zamanlar yaşattı ki hayatımın en güzel yılları onunla geçti. peki ben ne yaptım ? başkası için terk ettim. pişman mıyım ? asla. asla demek isterdim ama kafamı sikim pişmanım evet.

özlüyor muyum ? hemde çok.

neyse konu bu değil bunu başka bi entryde tartışırız.
başka başka ?
heh.

şunları söylemek isterdim, iyi arkadaşlarının yeri geldiğinde ailenden bile sana daha çok yakın olduğunu gördüm. iyi arkadaşlarım beni hep ileri taşıdı. ailemden o kadar çok şerefsiz çıktı ki bi ara hayatıma bile son vermek istediğim zamanlar oldu peki kim koştu gene sana ? arkadaşların.

sözüm ona güzel dostlar biriktirin arkadaşlar, bol bol sevişin günah işleyin bu arada ne yapalım yani ölelim mi ?
sevmek suç mu ?

hadi eyv.
Keşke bunun bir doğum sancısı olduğunu bilebilsem. En azından sonunda elimde avcumda ne olacak onu bilirdim. Ama bu bir doğum sancısı değil. Sonu güzel bitenlerden değil. Zihnin sancısı bambaşka oluyormuş meğer.
icimden bir şeyler eksildi az önce.
Hani derler ya; yaşamadan yaşattığını, ölmezsin diye.
Umarım sevilmeden de ölmeyiz sözlük.
bitik viran bir kadın olarak kalmanın acısıyla daha nekadar kıvranırım bilmiyorum. göz göre göre seni severken başkasını tercih edişini. hayatımı skti sözlük hayatımı
Uzun zamandır istemsizce uyguladığım bir savunma mekanizmasını fark ettim. Şöyle ki; Bir şey canını mı sıkıyor? Kaldır onu gözünün önünden. Bir cisim ya da kaldırılacak bir şey değil de Zihninde mi? Hafızanın vitrinine koyma onu, at, varlığını bile unutacağın bir çekmeceye.

Gün sonunda herkes kendi ile baş başa ve en değerli şey, biziz. Siz de uygulayın kardeşlerim. iyi gecener.
Hayatımı belirli tarihlerle not aldığım Bi defter var çok eski olmamakla beraber.
Belirli zaman aralıklarıyla ne halde olduğumu yazıyorum.
Her yazışımda da geçmişimi okuyup vay be diyorum. Hepsi gerçekten de geçmiş.
Yazarken inanılmaz rahatlıyorum. Eğer o sırada konuşacabileceğiniz biri yoksa, ya da konuşarak kendinizi ifade edemiyorsanız yazmak gerçekten müthiş Bi eylem.
Arada gelecekte hayatıma girecek kişiye notlar alıyorum. Bugün de epey bişeyler yazdım kendisine.
Öldüğümde ise arkamda benden yazılı şeyler kalıcak olması heyecan vermiyor değil.
Aynı şekilde burada da bizler ölünce anlık duygularla yazılı bir çok şey kalıcak. insanı hüzünlendiriyor..
çok canım sıkılıyor.
bir gün ekmekspor maçı için deplasman otobüsünde yolculuk ederken rastladığımız yaşlı bir beyefendi bugün itibari ile gençleşti. iksirin satış fiyatı, alış fiyatını katladı. un zamlandı. ekmekspor küçüldü. en ileri üçlüsü artık başka takımlarda fırıncılık yapıyor.
ya düşündüm de hayatta istemediğim ne kadar şey varsa sistematik hale gelmiş. sanki tüm dünya benim istemediğim şekilde özel dizayn edilmiş gibi.

eğitim sistemi kadar büyük bir saçmalık yok mesela ama zorunlu. evleneceğime direk intihar ederim mesela bir saniye bile düşünmeden ama evlilik üzerine bir sistem kurulmuş. siyaset desen hepsi tiyatro ürünü. ama sürekli karşıma çıkıyor. siyasetle yönetiliyor haberler ve dünya. askerlik desen mesela yapmamak için her şeyi yapıyorum. o da sistematik hale gelmiş sanki tüm devletler aynı yerden yönetilmiyormuş gibi binlerce yıldır savaşılıyor. önceden de din için savaşıyorlardı. oysaki savundukları şey hep aynı. boş yere millet birbirini yok ediyor. ama sistematik hale gelmiş. sonra düzenli olarak işe gitmeyi de yapmamak için elimden geleni yapıyorum ama o da hayatın bir zorunluluğu. duyar kasmaktan da mesela nefret ederim ama insanlar geniş çerçeveden bakmamak için sürekli vicdana oynuyor. ya biz insanız her şekilde düşünebilmeliyiz ve yaşıyoruz. herkes iyi olmak zorunda değil. yok illa duyar kasıcak şekile geliceksin. eczanede satılan ilaçları kullanmamak için her şeyi yaparım. insan sağlığı zehirle sağlanmaz diye. bunun çaresi doğal üründür ama gel gelelim ki bu da sistematik hale gelmiş. tamam belki kutsal kitaplar iyi güzel hoş okuması zevkli ama din adı altında insanlar farklı farklı kutuplaşmış. tuhaf tuhaf köleleşiyorlar. mesela bu durumdan da nefret ediyorum. ama din de sistematik hale gelip, tüm dünyanın genel alt yapısı olmuş.

ya beni ben yapan ne kadar şey varsa tüm dünya sistemi tam zıttında ilerliyor. yaşamak çok güç oluyor benim için. artık böyle bıraktım ya. hani diyorum ki kapitalizm ne istiyor bizi izlemek ve paramızı almak de mi? mesela microsoft programı yüklerken bir dünya gizlilik ile ilgili şeyler mi var hepsini onaylıyorum. telefonlarımız izlenip dinleniyor mu ? daha da işleri kolaylaşsın diye google ses kaydını açıp kamerayı da bana bakacak şekilde koyuyorum. sistem benden işe girme mi istiyor gidip işe girme kararı aldım. artık yoruldum ya. sistem benden ne istiyorsa onu yapmaya çalışcam. bakalım nolucak karaktersiz, ruhsuz, aklını bir kenara atmış bir şekilde bireylerden, ne olacak acaba? benzinli araba alıp teröre ve savaşa destek mi vermek gerekiyor. artık öyle yapıcam. eczanelerden ilaç mı alınması gerekiyor. belki içmicem ama alıcam ya mutlu olsunlar. sistemin kölesi olmak için her şeyi yapıcam. tüm dünyaya çip mi takıcaklar, ilk sırada ben gidicem ya. telefon ve wifi üzerinden yollanan dalgalarla, manipüle edilip kötü düşüncelere girmeyeyim diye kapatıyordum mesela kabus da görmeye sebebiyet veriyordu. artık wifi telefon açık uyuyup hatta başımın en ucuna koyuyorum. köleleri olalım, istediklerini yapalım da bi rahatlasınlar artık.
Sözlük yılan yumurtam çıkmıyor. Bizimkiler çok elledin çürüyecek diyorlar umarım öyle bir şey olmaz en kısa zamanda resmini yükleyeceğim inşallah çıkar.
Bazı şeyler hiç değişmeyecek. Bazı şeylere hiç ulaşamayacağım.