bugün

hala aynı fikirdeyim, hala ayaklarını koklamak istiyorum.
Bugün tuhaf bi şekilde çok mutluyum. Bi sebep yok ama çok mutluyum. Dizim morarmış ama yinede takmıyorum. Epeydir yaşamadığım şey bu ve çok mutluyum lan. Mutluyum.
Ona her gün söylüyorum.
Arkadaşlarıma tahammül edemediğimi farkettim. Birlikteyken iyi vakit geçirmiyorum ve çok sıkılıyorum.
Sanırım bu bir süredir devam eden bir durum. Ama ilk defa itiraf ediyorum.
biri beni durdurmazsa burda gördüğüm her başlığın altında saçmalayacağım. evi boşamıştım bugün o kafa yaptı herhalde.
5 yıl sonra yine aynı yerdeyim. buraya önceki gelişimi hatırlıyorum, gördüğüm her şey içimi acıtıyor, bu 5 yılda neler değişti istemsizce düşünüyorum. özlem ve pişmanlığın karışımı ağır geliyor, bu yüzden gittiğim yere bir daha dönmek istemiyorum.
insanlar kaba olmak yakışmıyor ,yapıcı olmak varken kırıcı olmak çok kötü bir durum .
görsel
Yine bir 15 ini 16 sına bağlayan gece..

O torbaya bir taş daha eklendi bile..

Sahi, ordan da tam dolunay mı gökyüzü..
çok şey var söylemek istediğim, bir toparlayabilsem cümlelerimi.
Geçmişin ve tahmini geleceğim ölümü hak ettiğimi belli etti. Neden olmasın ki? Sonuçta yanımda ne de bana ihtiyaç duyan biri var etrafımda ve başkaların hakaretleri ve saygısızlıklarını sevgi, iş gibi nedenlerle kabullenip beni siktir etmişler. Zaten yarardan çok zararım var insanlığa. Yanlış anlamayın daha iyi biri olabilirim, daha mutlu olabiliriz. Bu mümkün, daha önce başardık. En sevdiğim ve en sevilen halim mutlu halim ama şimdi uzak bir hayal gibi. Artık mutluluğu geri dönüşüm yapamıyorum. Eskiden orman yangınına dönüşen mum ışığı şimdi sönüp duruyor. Ne kaynağım var ne de yaratma imkanım var kendim için şu halimle mutluluğu. Evet yaşaması çokta gerekli biri gibi gözükmüyorum bana bunu kanıtladılar ama acı çekmek, bu ağrı bir konu. Bu kadar duygusal acıyı hiçbir zaman hak etmedim ve yakın zamanda aramıza katılan fiziksel acıyı. Kalbimin performans sorunu ve beynimde olmaması gereken şeylerin varlığı hoş değil. 15 km'yi rahatlıkla yürüyebilirken şimdi 5 dkda canımın yanması hoş değil. Yinede bütün saçma salak duygusal ıvır zıvırdan, hastalıktan daha kötüsü en kötüsü kafamdaki gürültü. Düşünmenin hızı ölçülür bilemem ama son bir haftayı iki ay sandım. iki ay sesi çıkmayınca "en yakınım hakkaten siktiri çaktı bu sefer." diye düşündüm. Kafamın hızını yetişecem diye aynı anda 5 işle uğraşır oldum ve bir çift elle bu biraz zor. Çok düşünmek benim küçük bir sorunum. Rahat, güvende, huzurlu değilim ve geçen gün farkettim ki yabancıların arasında acil yatağında uyumak ile evimde uyumak arasında hiçbir fark yokmuş. Onca yıllık tecrübe sonunda öğrendim ki kafamı susturan üç şey varmış: ya içki ya uyuş-la başlayan birşey ya da ... neyse.

Kendine acıyan insanlar genelde sinir bozucudur. Şaka gibi ama yaptığım şeyde tam olarak bu. Bunun dışında yaşadığım şehirden gitmemi sağlayacak iş için on gün kaldı. işin garibi bu iş için gerekli bilgiyi beni bu mesleğe sevdiren kişi bana öğretir birlikte birşeyler yaparız diye düşünmüştüm. Umarım bu beynimdeki zımbırtı her neyse bu on günde halledilir. Ha birde ilk duyduğumda bayağı güldürdü ama yıllarca yazıp çizmem sonucunda bir tanıdıktan iş teklifi geldi. Hala inanması güç ve tek gereken bir bilgisayar. Daha da güzeli teknik olarak sabah dokuz akşam beş tarzı bir iş değil.

Şuan iğrenç hissediyorum. Bu üzüntü, güvenli bölge yoksunluğu ve fiziksel zımbırtılardan iğreniyorum. Ailem olan biriyle hem aramızda hem kendi hayatlarımızdaki saçmalıklar ve bunların bu kadar etkilemesi beni iğrenç birşey. Daha güzeli olabilecek iken bu duruma zorlanmak iğrenç. On bir yıllık dostuz ve bu zamana kadar o kadar aynaya baktığı halde benim gördüğüm o olağanüstü varlığı görememesi kendinde şaşırtıcı. Şu aralar ne idüğü belirsiz olsa da aramız umarım iyidir. Çünkü silip uzak dursa da benden üzse de bu beni dünyanın onun gibilere ihtiyacı var. En iğrenç karanlığı gördüğü halde iyiye odaklanıp bunu etrafına yayabilen insan nadir bulunur. Ha birde şu son 2 senedir biraz mola versede imkansızı başarmak gibi bir takıntısı da var. Fizikle uğraşsa belki şuan ayda ilk apartmanı dikiyorduk. Ah be işin içinde olunca arkadaş, saçmalamayı bile özlüyor insan. Lan araya laf girdi. Neyse işte bu seneye kadar daha önce hiç bu kadar çabalama birşeyler peşinde koşturmak istemedim ben hayatımda. iğrenç hissetsemde bu durum beni heyecanlandırıyor. Ne sebep oldu buna bilmiyorum, hedeflerim belli ve emeklerimin karşılığı ne olacak sabırsızlanıyorum.
Okuyan olmaz. Olsa da bunun bana tatlı bir dönüşü olmaz büyük bir ihtimal. Yinede ortaya karışık bırakıp gittim sevgili sözlük. Son sözüm bu entry'de twitter bana göre değil. Çocukça ama arkadaşa özenip deneyim dedim farklı bir adla ama yok. Onun gibi ya da burada olduğum gibi içten yazamadım. Ben insanlara mesafeli ama içten olmaya devam edeyim.
Beş kişinin yaşadığı evde, yaklaşık kırk kişinin yaşadığı binada, binlerce kişinin yaşadığı mahallede, milyonlarca insanın yaşadığı şehirde ve milyarların yaşadığı dünyada yalnızlıktan ve anlaşılamamaktan muzdaribiz.
mutsuz uyanmanıza sebep olan insanları affetmeyin.
teknoloji gelişti,mertlik bozuldu.
hani sevmiştik birbirimizi, hani aşıktık, hani birbirimiz için ölüme giderdik hepsi yalanmıydı şimdi, sadece beni avutmak için kurduğun içi boş cümlelerden ibaretmiydi. konuşmaya başlayalı 2 saat ollmuş olması hiçbir şeyi değiştirmez kandırdın beni.

çok dertliyim sözlük.
Yarın 6 saat yolculuk yapacağım ama kulaklığım yok... Ve mesaja geç cevap verilmesinden hiç haz etmiyorum.
Kuzenimin 4 yaşında akıllı bıdık bi kızı var. Telefonumdaki fotoğraflara bakmak istedi. Aldım kucağıma bu fındığı ve bakmaya başladık. Sevdiğim bir kitabın bilmemkaçıncı sayfasının fotoğrafını çekmişim bir ara ona denk geldik. Hemen geçeyim fotoğrafı e küçük çocuk ne de olsa resim görmek ister ehehe diye düşünürken gözlerini büyütüp bana baktı ve 'aaa! Babamın kitabının aynısı sende de vaymış ehe. ' dedi. Söylemek istediklerim bu kadar.
depresyona giriyor olabilirim. yarrak gibi moralim.
Pazartesi günü hayatımın lanetiyle karşılaşacağım.
Evet, o bir lanet.
Her zaman ismimden daha önde olacak ve bana damgalanacak bir lanet.
yalnız içmek gibisi yok ne rakıya yeşillenenler olur nede meze otlakçılarınız olur en iyisi tek demlenmek.
Elimde mavi boya vardı.
Heryeri mavi yapayım istedim ve dahi herkesi...
Rengime boyanan herkese selam olsun.
Bu kadar yalnız varken neden bu kadar yalnız var sözlük. Tamam yakışlı değiliz biliyoruz ama bizde insanız. Severken neden güzellik ve yakışıklı olmak ön plandadır. Biz çirkinlerin sevilmeye hakkı yok mu. Yaradılışımız böyle diye isyan mı etmeliyiz. Hayatın cilvesi hep sizlerinken neden hep bizler kahrını çekiyoruz. unutmayın dışımız güzel olmaya bilir ama kalbimiz on numara. Hadi iyi geceler dış güzelliği değil iç güzelliği önemli diye söylemde bulunan tezat insanlar.
Tabutlara sığdıramadıklarımızı kalbimize gömdük.
Günaydın lan sözlük.
Naber lan yarrram.