bugün

başıma bir şey gelir fobisi diye bir şey varsa bende ondan var. aşırı evhamın tanımı bu olsa gerek.

yokuşlardan da korkuyorum çoğu zaman. metroya giderken yeraltına inen 90 derecelik merdivenlerden korkan tek gerizekalı benim herhalde.
deniz, ölüm, cehennem.

düşündükce insanın içine fenalık gelir.

he bir de kuş var ki; evdeki salık olduğu zaman odaya giremem.
twitter fobim var. 3 senedir filan var galiba o hesap ama hala bişi yazmadım.
böcekler, hatta daha çok;

(bkz: hamamböceği)
ölüm fobim var, ki gün geçtikçe ayyuka çıkıyor. tövbe tövbeee.
köpek, dişçi.
karanlık. biraz yendim gibi aslında ama yine de yok değil.
Sosyal fobi.
1- kan aldırma fobisi. kan fobisi değil. (#16992300) entrymde görüldüğü üzere kana bir sempatim var ancak iş kan aldırmaya gelince ben yokum. şu yaşıma geldim, kan grubumu bile bilmiyorum.

2- iğne. açıklamaya pek gerek yok. psikolojik olarak çok hassasım kan aldırma ve iğne vurulma konusunda. aklıma geldiğinde bile vücudum kendisini salıyor, kuvvetten düşüyorum, ellerim titremeye, vücudum irkilmeye başlıyor.

3- köpekler. görünce ne yapacağımı şaşırıyorum, deliye dönüyorum. süs köpeklerine bile korkudan yaklaşamıyorum. onlar bana yaklaşınca da kaçacak delik arıyorum.

4- bebekler *. çok utanç verici ve zor bir durum. mesela dayının, yengenin, teyzenin, eniştenin, herhangi bir akrabanın bebeği elime sevmem amacıyla verildiğinde içimden okkalı küfürler savuruyorum ve elimde bebekle ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, apışıp kalıyorum. şaklabanlık yapıyorum gülmüyorlar. onlar şaklabanlık yapıyor, ben gülmüyorum. bebeklerle ve hayvanlarla anlaşamıyorum. kanımız uyuşmuyor. farklı kulvarların canlılarıyız.

5- böcekler. (#15973401) entrymde de görüldüğü üzere onlarla karşılaştığımda dünyanın en korkak yaratığı oluyorum. başka bir örnek daha vereyim. bir gün odamda bir böcek gördüm. yine ölesiye korktum, ayak tırnağımdan saçımın tepesine kadar nefret doldum ve yakalamak için çeşitli planlar yaptım. 45 dakikalık bir plan sonucunda öldürdüm ve cenazesini hazırladım. * çünkü nefret doluydum. beni savunmasız halde bıraktığı ve korkuttuğu için ondan öcümü almalıydım. cenazesinin üzerine bir de not iliştirdim nefret dolu sözler içeren ve el fatiha ile biten. * bir başka gün banyoda tıraş olurken gördüm ve yine büyük bir panik içinde buldum kendimi. hemen peçeteleri ayarladım, yere serdim ve böceğin üstüne elimdeki traş köpüğünün büyük bir kısmını boca ettim. daha sonra kolonya ve parfüm getirdim. önce parfümü, sonra da kolonyayı son kozum olarak kullandım. daha sonra böceğin peçeteler içindeki ölüsünü görerek zafer kazanmış asker nidasıyla havalı tavırlar takındım. * bir başka örnekte ise yine karşıma çıkan böceği uzun uğraşlar sonucunda öldürdüm ve kendi yöntemlerimle böceğe işkence ettim.

6- cinsellik. dexter'ı bilenler bilir. dizinin henüz ilk bölümünde "seksi bir derece anlayabiliyorum. ancak iş, eylemin gerçeğe dökülmesine gelince bu bana biraz garip geliyor" tarzı bir replik vardı. işte ben de aynen o şekilde düşünüyorum. *

7- samimiyetsiz ortamlar. yeni bir üniversite öğrencisiyim. üniversitelerdeki ortamların hep samimiyetsiz olduğu söylenirdi hep sözlükte ve başka yerlerde. başta buna anlam veremedim, çünkü katıldığım çevreler, kulüpler veya sınıf ortamı bana hiç öyle gelmiyordu. ancak sonradan anladım ki söylenenler tamamen doğru imiş azizim. artık samimi bulmadığım ortamlardan kaçıyorum. içinde bulunmam icap etse bile tek kelime dahi etmeden kişisel tepkimi kendimce ortaya koyuyorum, yanımdaki samimiyetten nasibini alamamış tiplere prim vermiyorum. sınıfımı örnek verebilirim. başlarda kızlar kendi halinde erkekler kendi halinde takılırdı ancak sonradan bu iki grubu birleştirdim çeşitli etkinlikler yaparak. gayet güzel bir bütünlük oluştu ve bu böylece devam etti. ancak sonradan burda da samimiyetsizliği kokladım. bir şekilde muhabbet kurduğun, samimi olduğunu sandığın kişiler, moralinin bozuk olduğu ve hiç kimse ile konuşmaya niyetinin olmadığı herhangi bir gün sen onlara bir şey demediğin sürece gelip sana en ufak bir selam vermiyormuş, günaydın bile demiyormuş azizim.

burdan çıkaracağımız sonuç: her insan yalnızdır ve bu gerçeği her ne kadar gizlemeye çalışırsa çalışsın gerçekler bir gün yine tokat gibi çarpılır yüzüne. her insan zamanla yeni şeyler öğrenir ve öğrendiği şeyler sonucunda davranışlarını değiştirir. ben de bir şeyler öğreniyorum azizim. ben de dış dünyadaki gerçekliklerin farkındayım. bu farkındalık, çoğunun bilince varamadığı bir şey ve ben, bu farkındalığın bilincinde olduğum için kendimle gurur duyuyorum.

hadi benden bu kadar..
Karanlığa, evde tek kalmaya, çay içmeye ve tavuk yemeye.
(bkz: monofobi)
yükseklik,
suyun altında kapalı kalmak,
arabanın içinde sıkışmak,
kaynar su dökülmesi.
şöyle bir bakıyorum da, insanlar ne çok şeyden korkuyormuş lan. Yaşamanın mantığı nerede? Korku bir fobi değil hobi olmuş artık. Gurur duyulacak bir duygu olmuş. Enteresan.
ciddi derecede kusma fobim var.
karanlık, doğaüstü olaylar, örümcek türlerinden bir tanesi.*
latince çok kral bi' ismi vardır kesin ama olayın kendisi çok rezil; hamamböceği. evde böcek gördü mü sevgilisini çağıran bir erkek hayal edin. edemediniz dimi?
oyuncak bebekler ve saç kurutma makinesinin sesi.
tavuktan korkardım hep beni kovalardı.
otobanlara katilimdaki kisa hizlanma seritleri...ozellikle fransada bu namussuz yan yollar cok kisa bir sekilde baglanir otobanlara. ingilterede de mevcuttur.roket hiziyla gelen arabalarin, kamyonlarin seyahat ettigi ilk seride katilmak icin stresten strese girersiniz aynaya bakarken. cunku onunuzdeki mesafe cok kisadir.
(bkz: köpek)

sanki dünyanın tüm köpekleri istanbul'da toplanmış da burdan dağıtım yapılıyormuş gibi amk, ne bu.
Sivri kesici aletler.
(bkz: kedi)
Kısmen sosyal fobi,biraz çekingenlik,az da utangaçlık karışımı blr şeyler.
karanlıktır. karanlıkta uyuyamam sözlük. kendimi güvende hissetmem. korkarım. sabaha kadar karanlığın geçmesini beklediğim geceler olmuştur. güneş doğunca uyumuştum.
hızdır efendim. yenmeye çalışıyorum bir türlü beceremedim.