bugün

Çok düşündüm. gecelerce. Sağa dönüyorum yok, sola dönüyorum yok bir türlü itiraf edemiyorum aslında kendime. Normal zamanlarda çok yaratıcı bir insanımdır -ki kendimce normal olmayan zamanın tanımı ufo ile yaptığım seyahetlerimden ibaretttir- fakat bir hazmetmişlik, özümsemişlik hasıl oldu sözlük yazarlığına dair. 2004'ten beri eksi sözlük takipçisiyim. 2005'ten beri ise diğer bir çok sözlükte bulunmuşluğum var. Çok yazdım. Zate beni yazmaya iten de sahip olduklarımı anlatma arzusuydu, nazmiye demirel'i gördüm, aziz kedi'yi, otisabi'nin ayrılmadan önceki zamanlarını. Bana göre o dönem, yeryzünde harflerden bir bütün oluşturularak yapılabilecek mizahın en üst noktasına ulaşılmıştır. Geldik bugünlere, hatta 3 aylık bir periodta kafa izni aldım. Belki bazı şeyler yerine gelir, bu sıkıntıyı atlatırım, eski istekli, özenli günler geri gelir falan ama yok. Yani bir nokta, o limite ulaşıldığında aradaki keskin ayrımın farkına varıyorsun. Ya artık ölen o ruh içinde yaşıyormuş gibi davranıyorsun ve yazmaya devam ediyorsun, ya da çekiliyorsun. Elbette bu iç sıkıntıyı tetikleyen kalitesizlik, pespayelik gibi kavramlar var ama olay bu değil. SAnırım odak noktasından biraz ayrılınca farkediyorsun aslında sen içinden geldiği için değil, o iş alışkanlık olduğu için devam ettirdiğinin.

Bugün aklıma başlık gelmiyor. Gelse de muhakkak bir intihal bir aşırma olacak, veyahut bilinçaltıma yerleşmiş çok sevdiğim bir başlığın farklı varyasyonu olacak. Aslında bu durum benim için geçerli değil, eksi'de çok önemsediğim yazarların da bu problemden muzdarip olduğunu görebiliyorum. ARtık nasıl bir evrim geçirebilir sözlük yazarlığı bu da bir muamma. Çünkü ulaşabildiği en üst noktaya ulaştı zaten, gerek muhalefet gerek mizah, gerek entellektüel ortalama, hep zirvelerde oldu. Belki o zirvenin kırıntılarını dahi görememenin verdiği ızdıraptır beni, bizi yazmaktan alıkoyan.