bugün

Bence insanda yanan ateşi izlemek gibi ilkel köklerimizden gelen bir keyif var. Soba da bu yüzden mutlu ediyor. Şimdi bile adam dijital çerçevede şömine izliyor.

(bkz: teknoloji vs insan)
Benim o.
Pazar günleri bizimkiler dizisi eşliğinde uyumaya zorlanan çocuktur.
Hiç unutmam,annem sobanın başına bizi oturtur ders kitaplarımızı açtırıp ders çalıştırırken kurabiye yapardı. Özlenilen anılar. Gerçek samimiyet.
ileriki yaşamında -klimalı, kaloriferli, vb. evlerde büyüyen çocuklara göre- daha az bedensel ve zihinsel sağlık problemleri ile karşılaşacak olan çocuktur.
elim ıslakken ya da bizzat elimi ıslatıp sobanın üzerine getirirdim su sobaya damladıkça o çıkan sesten zevk alırdım. annem yemek yaparken ben de sobanın üstünde kendime yemekler yapardım tabi ki yenebilecek şeyler değildi bunlar. ah o sobalı evimizi çok özledim. kestaneler, patatesler..

şanslı çocuktur.
Benimdir...

Yok ağlamıyorum.. Gözüme duman kaçtı...
iliklerine kadar ısınmanın nasıl birşey olduğunu bilir.
kışın sıcacık bir güne uyanamamıştır hiçbir zaman.

yorganın altından donarak kalkar, elini yüzünü soğuk suyla yıkar ve sobanın yakılmasına yardım eder...
Evet benim lan bu ama ben kalkmadan yakiyorlardi.

Çok iyi soba yakarim mangal yakarim.
Muhteşem çocukluk geçirmiştir.
en azından kestane yiyebilmiş çocuktur.
Soba borusuna takılan çamaşır şişlerinde, önlüğünü kurutmuştur.
Sobanın üstünde her daim kaynayan suyla saçlarını yıkamıştır.
Gece sobanın tavana yansıyan alev ışığını seyredip hayaller kurmuştur.

Yok ağlamıyorum, gözüme duman kaçtı...
çok küçüktüm ya o keyfi aklımın sardığı yaşlarda yaşayamadım. 5-6 yaşlarıma kadar soba kullandık, benden önce annemler de kullanmış işte. 6-7 yaşlarımdayken doğalgaz bağlatmışlardı eve o zamanın asgari ücreti ne kadardı hatırlamıyorum ama sanırım 300 liraya bağlatmışlardı. ama dedemlerin evinde soba vardı kendi evimde yaşayamadığım o sobalı ev keyfini dedemlerin evinde büyük bir zevkle yaşadım. o sobanın dibinde ısındığımı da hatırlıyorum, tuvalete gitmek için oda değiştirdiğimde it gibi titrediğimi de, sobanın üstünde kurutulan çamaşırları da....dün gibi aklımda hepsi.
Kurban olurum ben ona. Candır!
ekmeğin üzerine (ne yazık ki) sana yağ sürüp, üstünde kızartmıştır. Fakat yine de en güzel ekmektir o.
her şeyi Romantize etmek zorunda değilsiniz.

Çok küçüktüm ama hatırlarım. Soba bir defa fakirlikti. 90’larda çocukluk etmiş biri olarak o yıllara ait her imge bende yoksulluğu çağrıştırır. Yukarıdaki Bir arkadaşın dediği gibi Kovasını değiştirmek gerekirdi. Zahmetliydi, tehlikeliydi. Ana haber bültenlerinde sobadan zehirlenen aile haberleri olurdu. Çocukken bu haberleri görüp kötü etkilenirdim. Yazın sobayı kaldırırdın, O sobayı yıkamak berbattı. Annemin eli kolu simsiyah olurdu, hiç unutmam. Günlerce de geçmiyor o karalık. Şimdi bunu yazınca hatırladım, O zamanlar camların da macunlanma olayı vardı. Küçükken bir defa merak edip o macunun tadına bakmıştım. Öyk. Neyse, Sobalı evde Duvarlarda da is olurdu bu arada. Çuval çuval Odun falan taşırdın. Ben küçük olduğumdan sembolik olarak bana 1-2 odun verilirdi. Ama ben babamın bir büyük çuval sırtladığını hatırlarım kömürlükte. Eziyet değil de ne? Bir Tane odada soba olduğundan herkes oraya doluşurdu. Kişisel alanın yok. Çocuk nasıl Ders çalışsın? Kitap okumak, erkenden uykusu gelmek... hep eziyet. Tuvalete gidersin dötün donar. Gece yatarken 20 kiloluk yorganın altında eziliyordun. Yatak da yer yatağı. Yakacak demek masraf demek. Güzel değildi arkadaşlar. Romantizmin suyunu çıkarmayın.
gece karanlıkta yanan ateşin rengi güzel gelirdi dokunmak isterdim . sonrası yanık . bazı şeyler hala değişmedi.
benim o. gördüm sobayı da doğalgazı da. doğalgaz daha rahat tamam ama sobanın verdiği samimiyet, üstündeki güğümün cızır cızır ötmesinin verdiği huzur yoktur kaloriferde.
iki tipe göre değişir,

(bkz: kuzine sobası)

Bu genelde köy evlerinde kullanılır, fırını mevcut olup sadece odun ile yanar.

Sütün taştığında verdiği koku hala burnumda..

Diğeri,
(bkz: uyuyan soba) (bkz: kömür sobası)

Şofbenli buz gibi banyodan çıkıp soba borusunda elimi kolumu bolca yakmışlığım vardır.

O çorapların altının delinme sebeplerinden biridir*.

Çocukluk işte, 90'lı yıllar..
Neresinden tutsak kalıcı bir anı, kalıcı bir özlem..
sobaya yarım metre mesafedeki leğenin içinde kıçına tas yemiş çocuktur.
Sobanın verdiği sıcaklık ve huzur başka hiç bir şeyde yoktur ama, sıcaklığın sıfıra yaklaşmadığı yada altına düşmediği ayaz olmayan iklimlerde o sıcaklığı da keyfi de hissedemezsiniz. Hatta tam tersize soba eziyet haline gelir yaksan sıcaktan oturamazsın yakmasan soğuk. Kemiklere kadar ayazı yiyeceksiniz ki sobadan keyif alabilesiniz.
Kömür doğalgazdan pahalı oluyor. işin gücün yokmuş gibi iki haftada bir mecburen temizlik yapması var. isiyle Duvarların perdelerin elektronik eşyanın içine etmesi var. Kömür taşıyarak ameleliğini çekmesi var.
eski tuğlalı döküm sobaların sıcaklığı kombiye bin basar ama Şu çağda sobayla Fantezi yapmaya da gerek yok. Gerçekçi olmak lazım.
kışın tuvalete gitmek için beş kere düşünen çocuktur. duş almak zaten pazardan pazara. duş alınır, uygur kardeşlerin şahane pazar'ı izlenir ve yatılırdı. 2011 yılına kadar evimiz sobalıydı. mahalleye doğal gaz gelince biz de doğal gaza geçtik tabii. köydeki evimiz hala sobalı. yazın bile yakma gereği duyuyoruz. sıcağı hoştur, iliklerine kadar hissedersin. uğraşı zor ama sıcağına değer.
O buz gibi havada sobanın kenarında üşüyen ayaklarını ısıtmak güzel.