bugün

(bkz: çünkü eşeğin zikinden dolayı).
dirseğimi yalayabiliyorum.
bugüne kadar iş görüşmelerinde hiç rastlamadığım soru. bende mi problem var acaba. olabilir. neyse sebastiyan kalk içmeye gidiyoruz.
bu sorudaki amaç sizin onlara ne katabileceğinizi öğrenmek istemeleridir, onların size katacağı kısmıyla haliyle ilgilenmezler. aynı zamanda diğer adayların içinden sizi neden seçelim olarak da düşünülmelidir bu soru. sorunun cevabı çok iyi olmalıdır çünkü bu işsizlik ortamında rakip de çoktur. bu arada torpilli şahsın muhatap kalmadığı bir sorudur bu soru.
çünkü sizin empati kurabilen aynı zamanda analitik düşünebilen benim gibi bir dehaya ihtiyacınız var. demeyin böyle egoist zannediyorlar.
plaza dili konuşabiliyorum, takım ruhu konusunda inaktif dusuncelere sahibim, sekreterime göz koyacağım vesaire.
4 dil bilmem yeterlidir. Sanirim.
bugüne kadar hiç böyle bir soruyla karşılaşmadım.
Cv'me bakmaları yetiyor sanırım sadece bu referansları nasıl sağladığım konusunda bilgi istiyorlar.
bize kendinizi iç kelime ile özetleyin sorusundan farksız, cevabı nedense çok zor olan soru.
kurumsal firmalarla yapılan iş görüşmelerinde sorulan fix sorudur ve soran da hep insan kaynakları ndan mülakata katılan bakımlı, sürekli samimiyetsiz gülümsemeyle size bakan ve rahatsız edici derecede tiz sese sahip bir kadındır. mülakata gitmekten başı dönen tecrübeli işsiz kişinin cevabı da fixtir tabi.

- hırsım. işim konusunda çok hırslı oluyorum ve bu bazen kendime zarar vermeme neden oluyor.

böyle gereksiz bir soruya verilebilecek aptalca cevaplar içinden en güzeli budur. ancak hayatında ilk defa iş görüşmesine giden kişinin bu soru karşısında bir an abandone olması da normaldir. misal bendiniz.

üniversiteyi bitirdiğim şehirden ayrılmak istemiyorum ve okul biter bitmez başvurulara başlıyorum. ilk iş görüşmem, finans müdürü ve insan kaynaklarından bir kadın. önce cv' mi okuyorlar sesli bir şekilde. bu arada bekar evimde kedi besliyorum, hobileriniz bölümüne de kedimle zaman geçirmek yazmışım. kadın kendisinin de kedisinin olduğunu söylüyor ve 2-3 dakika kedi muhabbeti yapıyoruz. ardından diyalog şöyle devam ediyor:

- evet, kendinizde beğenmediğiniz özelliğiniz nedir?

(iç ses - kesin tuzak soru bu, şikayet etmemi bekliyor herhalde. dur şöyle söyleyeyim)

- açıkçası benim değilde kız arkadaşımın beğenmediği bir özellik var. tüy dökmesinden pek memnun değil.

- affedersiniz anlayamadım

- kedimde diyorum beğenmediğim özellik yok, ben onu her haliyle seviyorum.

sonrasında hatırladığım sırılsıklam terlediğim ve bir an önce oradan uzaklaşmak istediğim. onların konuştukları şeyleri ve sonrasında verdiğim cevapları ise hatırlamıyorum. elimde kalan koca bir utanç ve umutsuzluk. şimdi aklıma geldikçe o kadar acıyor üzülüyorum ki o halime. şu anki halime bakıyorum ve sanki başka birisiymiş gibi o kişi, o kadar yabancı ki şimdiki bana. ne kadar safmışım, naifmişim, nasıl bir pencereden görüyormuşum hayatı. benim kapitalizmden anladığım bu aslında. tüketim çılgınlığı, zengin-fakir makasının açılması falan değil. siz farkında olmadan sizi bambaşka biri yapması. en acı verende; şu an o halimin iş görüşmesi için karşıma gelmesi halinde onu işe almayacağımı biliyor olmam. o yüzden bugün bana aynı soru sorulsa, içine girdiğim dünyanın beni olduğumdan farklı bir kişi yapmasına engel olacak gücü kendimde bulamamam derdim.

şimdi ise kurumsal bir firmada çalışıyorum ve tek kelimeyle nasıl bir şey olduğunu tanımlamam gerekirse "samimiyetsizlik" derim. mesela asansörden inen kişinin"iyi çalışmalar" demesi bir kurumsal firma ritüelidir. şahsen yapmıyorum ve yapana da karşılık vermiyorum. hayatımda gördüğüm en samimiyetsiz eylem çünkü. göz teması kurulmaz, yüzü kapıya kıçı size dönük kişiden iyi çalışmalar diye bir ses duyulur. kıçından konuşuyor zannedersiniz. bir de sabahları bunun günaydın versiyonu vardır. midenizi bulandıran bir yapaylıktır bu, sırf bu yüzden 6 katı merdivenle çıkıyorum. ayrıca her şey mail yoluyla halledilir bu yerlerde. iç yazışmalarla öğrenirsiniz alınan kararları. bir sabah mailinizi açarsınız ve yemekhaneye kartlı geçiş sistemi konulduğunu öğrenirsiniz. açıklaması ise verimliliği artırmak. verimlilik kilit kelimedir zaten. tüm yapılan değişiklikler ve kısıtlamaların kapısı bu kelimeye açılır. tabi bu verimliliği artırmak için neler yapılması gerektiği size sorulmaz kesinlikle. herkes tek tip olduğu için aynı kefeye konur ve tek bir kararla herkesin verimliliği artırılır. sonra koyun gibi sıraya girer kartınızı okutur ve yemeğinizi alırsınız.

bazen o kadar yabancılaştığımı hissediyorum ki kendime, aynaya bile bakamaz oluyorum. hele ki işteyken, nasıl bir hale geldim ben diye soruyorum kendime. şimdi bırakıp gitsem diyorum ama sonra ev kirası, faturalar, taksitler gibi hayatımın devamı için zorunlu gereksinimler sarıyor düşüncelerimi. tyler durden' ın dediği gibi; sahip olduğun her şey en sonunda sana sahip olur. ancak her şeyini kaybettikten sonra her şeyi yapmakta özgürsün. umudunu kaybetmen özgürlüğündür.
dağlar denize paralel uzanır da ondan diye cevap vermek istediğim bir sorudur.
beni işe almadığınız zaman bu karşınızda gördüğünüz adam bankamatiğe gidip banka hesabında kalan son parayı çekip herhangi bir silahçıdan uzun namlulu bir süperpoze alıp buraya geri dönüp ofisten ofise girerek sizi ve bütün çalışanlarınızın kafasında küçük kara delikler açabilir.
-sizce sizi neden işe almalıyız?
+sizci sizi nidin işi ilmiliyiz, gidiyom ben almayın amk!
-bi dk bekleyin pardon,
+sus lan, başınıza çalın işinizi de!
(bkz: sizce sizinle neden çalışmalıyım) diye sorarım.
onu da mi ben soylicem a.q. o zaman siz ne ise yararsiniz seklinde cevaplanirsa ust yonetici olarak atanma sansinizi yukselttiginiz sorudur.
tarihe geçecek kadar salak, aptal ve şapşalca bir sorudur.arkadaşlar, bu şerefsiz soruya muhatap olmamak için ya memur olun, ya da kendi işinizi kurun. bitti mi? hayır.sonra sırf bu sapsal soruyu soran pezevenkle dalga geçmek için, gidin müracaat edin bu soru sorulduğunda, ağzınızı doldurarak "çünkü ananın ami" için deyin ve bir kafada yığın orospu çocuğunu ve grafatinizi düzeltip çıkın.
Çünkü ben harikayım.
+sizce sizi neden işe almalıyız?
-çok iyi sikişirim bildiğin gibi değil.

amına koyim asgari ücretle çalıştıracak, sanki bana milyarlar bağışlıyomuş gibi egosunu tatmin ettirecek yavşak.
orospu çocuğu sorusudur. bu soruyu soran herkes orospu çocuğudur. ulan piç, iş arıyorum sende personel arıyorsun? ben şirketine ceo olarak gelmeyeceğim. artislik neden yapıyorsun veledi zina.
maksat telefon faturasi size fazla yazmasin diye. (bkz: biz sizi sonra arariz)
bu civarın en gerizakalısı benim.
işsizim de ondan amk....
Bir iş verenin mülakat görüşmesinde soracağı sorudur. Cevap olarak yalanlar söylenir lakin doğru olan sabahları işe geç kalırım, keyfim iyi olursa işimi iyi yaparım gibi olabilir.
çok fantastik bir sorudur.
+sizce sizi neden işe almalıyız?
-sizi bu hayattan kurtaracağım.
+ Sizce sizi neden işe alma...?
- şlakk! Bi bitmediniz amk.