bugün

akşam en güzel masaldır
iyi anlatılırsa.
geçti, istemem gelmeni.
yokluğunda buldum seni.
bırak vehminde gölgeni.
gelme, artık neye yarar.
başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların.
adam cümle demiş millet satır satır şiir yazıyor.

(bkz: yanlış anlaşılan başlıklar).
"Bizi yalnız özgürlük için
Mutluluk için yarattılar"
beni herkes sevdaya asi sanır,
oysa aşk, beni nerde görse tanır,
hasret tanır,
zulüm tanır,
ölüm tanır,
yüzüm yüzümden utanır.
bendeki bu aşkı heves mi sandın?

yazar diyor ki (bkz: aşkına eşkıya).
Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır.
Yanmışsam, külümden yapılan bir hisar vardır.
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.

(bkz: Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine)
ben ayağımda çarık, elimde asa..
senin için şu yollara düşmüşüm..
senelerce sonra sana dönüşüm..
bir mahşer gününe de rastlasa..

beni unutma...
Birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş
Aynı çıtırtıyla ürperen birer serçe
Hep aynı yerde karşılaşırdık tesadüf bu
Birer tomurcuktuk hayatın kollarında
Birer çiğ damlasıydık
Bahar sabahında gül yaprağında
Dedim ya;
Hiç yoktan susturuldu şarkımız
Yüreğim kanıyor yüreğim kanıyor
Bitmeseydi... bitmeseydi bizim öykümüz böyle."
"dünya bir sancıdır" diyor birisi
"belki bir sancı"

ne bırakmıştım orda sahi
mor gibi soylu bir şey mi
bir eziklik mi yoksa

herkes ne kadar da mutluydu "oysa"
Arar bulur muydun beni sahipsiz bir mezar olsaydım?
şiirin vurucu cümlesi derken, vurucu mu arıyorsunuz gizliden. vurucu arıyorsanız açık açık söylesenize amk.

aç donunu bekle,
saplarım hançeri hedefe.
Tanrım,siz bu Anadoluyu çocukluk günlerinizde mi yarattınız?.
Saçlarına kan gülleri takayim
Bir o yana bir bu yana.
Eskitiyorum, eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun. -ilhan berk
Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı istanbul
Şehre bir yağmur yağdı
Ben ağladım

Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk sipariş edildi yeniden

Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım

Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?

Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım

Ben ençok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Kutsal kitabımdı ziyan edilmiş sevgililer atlası
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı

Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı

Ben...
Yağmur...
Ağladım...


tamamıdır.
“Biliyorum sana giden yollar kapali.
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni. ”
(bkz: cemal süreya)
Bugün kalbim senden vazgeçiyor, gözleri kapalı ateşten geçiyor ve sessizlik, sessizlik. Sessizlik beni terkediyor. Beni unutma sonbaharın o pis yalnızlığında, toprak ıslanıp yağmur koktuğunda, için burkulup hep eksik kaldığında beni beni beni hatırla. Her ağlayan çocuğun gözyaşında, evladını kaybetmiş bir annenin suratında, boş kalıp titreyen avuçlarında beni hatırla. Ve sessizlik. Sessizlik beni kahrediyor. Beni unutma...
yazma artık şiir
kalmadı bir mısra
bitti o şiir...
üşüyorum kapama gözleri...
'' Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara;
Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi.
Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara:
Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi. ''
sordum sarı çiçeğe
annen baban var mıdır?
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
güneş küsmüş şalkmıyor ah sensiz
zerdali gözlerinle bak bana