bugün

Sevgiliye okunacak şiir önermesidir.
(bkz: ah ulan rıza)

alınacak muhtemel cevaplardan birini de iliştirelim tam olsun.

- tabi arkadaşların benden daha önemli cevdet.
Nazım Hikmet Ran'dan Bir FOtoğrafa
Karşımdasın işte...
Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
Tıkandığım o an,
Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
bitti artık hepsi...

Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
Bakış açım belli oldu yine.
Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişimde.
Yollara küfrettim her gidişinde.

Demiştim sana hatırlarsan:
Önemli olan zamana bırakmak değil,
zamanla bırakmamaktır.
Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır

Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...

Bu şiir beni her zaman çok etkilemiştir.
Rose are red
Violet are blue
fuck you.
(bkz: 14 subata yalnız girmek)
Kahraman tazeoğlu - eğer seversem seni .
Bence epey bi uygun. Eski şiirlerinden biri zaten şimdiki yazdıklarıgibi değil.
Hazırdan bi şiir alıp okumak ne kadar samimidir bilemem ama eğer harbiden iki dudağınızdan çıkacak cümlelerin sevgilinizin kalbine dokunmasını istiyorsanız; hazırdan bir şiir bulup okumayın.

Gidin kendiniz bir şiir yazın.
Veya şiir yazmakta iyi değilseniz; bir mektup yazın ona.

içinizden geçen her şeyi dökün o kağıda.
Bence bu daha içten, daha samimi ve daha büyüleyicidir..

azıcık emek ve samimiyet gösterin!
Kıza bir gül alınır ve yanına gidilir.
Şunlar söylenir:
Yoldan geçerken bu gül 'dünyanin en güzeliyim' diye bağırıyordu, ben de onu sana getirdim, utansın diye!
Sen beni öpersen belki de ben Fransız olurum
Şehre inerim bir sinema yağmura çalar
Otomobil icad olunur, Zarifoğlu ölür
Dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.

-Senegalliler dahil değil

Sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
Çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
O vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin
Hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin

-Yoksa seni rahatsız mı ettim?

Sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
Ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
Elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
Elbette gayet rasyoneldir attan atlamak

-Freud diye bir şey yoktur.

Sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
Belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
Bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
Yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.

-Haydi iç de çay koyayım.







Ah Muhsin Ünlü.
şiir okumayın lan o ne ilk okul bebeleri gibi.
uzun zamandır görmeyeli seni bir başka kadın bir hoş olmuşsun
kollarıma alıp sarmayalı seni peyaz peynir gibiydin kaşar olmuşsun.
sesini duymadığım gün
yaşanmış değil
açan çiçek değil
öten kuş değil
yüzünü görmediğim gün
içimde yıldızlar sönük
güneşler güneş değil
seni sevmediğim gün
olacak iş değil.
Sevgilim olacağını hissettiğim kişiye bu şiiri haykırmayı düşünüyorum
Birşey var aramızda
Senin bakışlarından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
ikimizde aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze
Birşey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile
Birşey var aramızda
Senin gözlerin ışıldıyor
Benimse dilimin ucunda
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin…
Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında
Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum.
Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum;
En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında…
Hiç yumma gözlerini, ışığın eksilmesin,
Gündüzüm aydınlığım, ipek böceğim benim!
Güz bahçemde açılmış o son çiçeğim benim!
Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin;
Ayırma gözlerimden çocuksu gözlerini,
O sakin o yalansız, o kuytu gözlerini.
(bkz: sen benim 17 yaşımsın)
onun da "yağdı yağmur, çaktı şimşek, sen de mi şair oldun be eşekoğlu eşek" diyebileceğini gözler önüne getirmek gerekir.
Kendi yazdıklarımı okurum..

Ey dilberi rana, ey tibi rahiya, sultanım gönlümün yekpare gülü, maşukum, tahtı kalbimin müsebbibi, mahbubum...

Neyse.
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yanab otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım.