bugün

yaklaşmakta olan ve özellikle de bayanlar tarafından çok fazla
önemsenen bir gündür... sevginin bir güne sığdırılması ya da
sevginin hayatın ceremesinin yanında biraz daha hissedilmesi...
önemli olan tek günde yaşanan sevgi değildir elbette ama
asıl önemli olan, ya da bir yalancı sevgi gösterisi ile sevgi
var olamaz. o zaman nedir istenen. neden sadece bir güne
sığınır kadınlar? daha önceki boşluklar değil midir en
azından o gün hatırlanmak isteği? hayatın hengamesinde biraz
olsun uzaklaşmak değil midir o gün ile dertlerden? kimi boş
bir inanç olarak görür. kimi hediye alma yarışındadır. kimi,
hediye alınmadığı taktirde karısının konuşmayacağından yakınır.
tek bir amaç vardır, o da mutlu olmak. tek bir gün bile olsa
sevinmek...
"SEVGiLiLER GÜNÜ iÇiN SEVGiLi ÜLKEME"

"Sevgili ülkem, böylesine iç kanamasını, toplumsal ve çevresel kirliliği, üzerinde yaşayan insanların ulusal varlıklarının inkarını, gerçek sahiplerinden biri olan Kürt halkına karşı topyekün kirli savaşı, insanların dillerinden, dinlerinden, farklı kültürlerinden dolayı düşmanlıklarını, gençlerinin, aydınlarının, emekçilerinin bu ölçüde suskunluğunu, hareketsizliğini, tepkisizliğini hak etmemiştir. Çok şeyler verdin bize. Böylesine cömert, özverili hangi ülke, hangi anne olabilir ki!.

Ve sevgili ülkem, bugün senin köylerin, kasabaların, ormanların bombalanıyor; insanların suskun, çevrecilerin kör, dilsiz, sağır, kadınlarına, genç kızlarına tecavüz ediliyor, kadın hakları savunucuların, feministlerin bihaber!

Gençlerin öldürülüyor, anaların, babaların seyirci! Senin için kanıyor, cezaevine, işkence haneye, kan gölüne dönüştürülmeye çalışıldığın için. Bir kız çocuğunun köşe başında bırakılıp gidilmesi gibi terk edilmişliğin hüznünü yaşıyorsun.

Halbuki sen uygarlıklara yataklık ettin, tarih sende başladı. Şeyh Bedrettinler, Pir Sultanlar sende yaşadı. Nazım Hikmetler, Yaşar Kemaller seni yazdı.

Ey hiç sevgisi bitmeyecek gençlik aşkımız, kara sevdamız, uğruna kavga verdiğimiz, özlemini tattığımız, sokaklarında, köylerinde, dağlarında özgürlük ve sosyalizm meşalesi dalgalandırdığımız, üzerine sevdaların en güzelini, terk edilmişliğin en yürek yakanını yaşadığımız sevgili ülkem, bilesin ki kafalarımızla ayaklarımız aynı yerde değil. Bilesin ki, razı değiliz bu gününe. Bizi bekle demiyoruz, ileri git elbette.

Ama sana söz, geleceğiz sana. Dağlarında savaşacak, gecekondularında, fabrikalarında, köylerinde özgürlük isyanı örgütleyeceğiz.

Dağlar yalnız savaşmak için değil, üveyik avlamak, çiçek toplamak içindir de. Sokaklarında daha bir özgür dolaşacak, deniz kenarında bir köhne meyhanede rakı içecek, sabah yağmurunda ıslanacak ve belki de sevgilimin kollarında ağlayacağız son kez!..

Sen rahat ol, ağlama; ne Tandoğan dan Kurtuluş a ; yürüdüğümüz gençlik olup isyan ettiğimiz, köylerinin önünde karakollarını, kaymakamlıkları bastığımız, faşistlerle dövüştüğümüz, sevgilerimizi, aşklarımızı, kavgalarımızı yaşadığımız günleri unuttuk, ne de nostaljiyle yaşıyoruz.

Unutmak, umut kesmek bize ait duygular değil, bu yüzden sen ağlama sevgili ülkem, rahat ol, geleceğiz sana; olanca topluluğumuzla, delikanlılığımızla, tüm coşkumuzla, Dev-Gençliliğimizle. Sokaklar şenlik olsun, sevdalılar buluşsun, dağlarında çiçek toplansın sevgililere diye. için kanasın ama sen ağlama."

(Sevgililer Günü için 1994 yılında Yaşathak Aslan tarafından yazılmış olan mektup)
St. Valentine adına düzenlenen bir bayram iken günümüze kadar fazlasıyla değişim geçirmiş ve tüketim çılgınlığının zirve yaptığı günlerden biridir.
Tüm dünyada kutlanışı farklılık gösterir.
Güney Amerika'da ve özellikle Peru'da aşk ve arkadaşlık günü olarak kutlanır.
Japonya'da da sadece kadınlar 14 şubatta sevgililerine hediye alır. 14 mart ise Beyaz Gün olarak adlandırılır ve yine sevgililer birbirlerine beyaz çikolata ve beyaz güller hediye ederler.
bir varmış bir yokmuş. bir zamanlar saint valentine adlı bir rahip yaşarmış. bu rahip yasak olmasına rağmen sevgilileri gizlice evlendirirmiş. bir gün yakalanmış ve bu suçtan ötürü 14 şubatta öldürülmüş.

nedendir bilinmez sevgililer için bunca fedakarlık yapan bir adamın öldürüldüğü gün dünyanın dört bir yanında sevgililer tarafından çılgınlar gibi kutlanmaktadır. insanlara iyilik yapmayacaksın diye boşuna dememişler.
aylarca duyarsız olunan birisine, yasak savar gibi, dandik bir çiçekle sevgi yalanı atılmasa denilen gün. ilgiyi, sevgiyi, şefkati, anlayışı bütün sene görse insan keşke. insan, herkesin birbirine bir görevmiş gibi hediye verdiği bir günde, sevgiyi nasıl anlar ki? kalp kıranların, dert dinliyorum deyip iki kelimeyle geçiştirenlerin, kurtarıcı olarak yapıştığı gündür bu. sen sevgilinle ilgilenme, senede bir çiçekle geçiştir. hadi canım.
14 şubat.
ne kadar yoz bir toplum haline geldigimizi tokat gibi yuzumuze vuran gun. nedir bu sevgililer gunu muhabbeti ? nerden, ne zaman, nicin peyda olmustur ? Turkluk'le, muslumanlik'la, kulturumuzdeki yeri nedir ? yoktur hic biriyle alakasi. neymis efendim ne idugu belirsiz bir papazi teeee ortacag'da oldurmuslermis de o gun bugundur sevgililer gunu kutlaniyormusmus. Bir kere bir adam olduruldumu kutlanilmaz. mezarinda anma toreni yapilir, ne bileyim lokma dagitilir, mevlit falan okunulur. madem cok seviyorsunuz bu mefta papazi 14 subat gunu lokma yapin dagitin da ruhuna gitsin.

Ondan sonra vay kultur emperyalizmi, vay kucuk amerika oluyoruz, vay ahlakimiz elden gidiyor. gider tabi.
kalp şeklinde donatılan ıvır zıvırların olduğu yerlere gidilir bu günde. kalp şeklinde ıvır zıvır yenir,içilir. kalpli hediyelerden alınır ve bunlar mum ışığı altında verilir. bundan zevk alıyomuş gibi davranılır...hediye mediye almazsan kalpsiz, duygusuz, öküz olarak nitelendirilirsin. neden? mahalle kasabında bile yanarlı dönerli kalpler vitrinleri süslemektedir. sonuç olarak 364 gün öküz olan kişiyi sevgililer günü tedavi edemez.
Sevgililerin konuşuldugu bir gün.
vıcık vıcık sokakların sevgili kaynadığı gün. *
paragraf paragraf yorum yapılması gereksiz olan bir gündür.**
çok uzaklardan gelen bir ses beyinde çınlarken sarmaş dolaş aşıkların her yerde görüleceği sembolik bir gün. bir sürü karşıtı vardır, çoğu da ' sevgi bir güne indirilir mi? ' der. sevgi her zaman lazımdır insana, sevgisiz insanın bir şeyleri eksiktir zaten. sevgililer gününde boş kalan bir el aslında kanayan bir yüreğin yalnızlık çığlığında kurumaktadır. sevgililer günü de lazımdır, bazen güzel bir gülüş ve ' seni seviyorum ' bile dünyanın güzel olduğunu anımsatır öyle ki.
(bkz: güzel çelişki)
beni dusuncelere sevk etmis gundur. bir suru sey yapmak gerekir hediyesinden tutun da en bi romantik yemegine kadar.
neyse sap olmaktan iyidir. *
tamam güzeldir, sevelim sevilelim diyorum da, bakıyorum para için uydurulduğuna da inanmadan edemiyorum. geçen halıcının vitrininde bir yazı vardı: "sevgililer gününe özel halı gelmiştir." *
içeceğim gündür, bir dostla falan da değil, tek başıma, yürekte hala kırıntıları olan bi aşkı tamamen silmek, aşk diye bir şey yokmuş diyebilmek için, hee belki arar, o zaman da hangi yüzle aradığı için...
tedrici olarak ülke gündemimizden çıkarmamız gerekendir. ne menem bir şeydir o öyle.ama hemen "artık 14 şubat sevgililer günü değil merkez bankasının gazimagosaya taşındığı gün olarak kutlanacaktır demek olmaz". miladi takvimde yapılan bir değişiklikle dört yılda bir şubatın 14 ü de çekeceği, diğer yıllar 13'den 15'e geçeceği şeklinde bir beyanatla nabız ölçülmeli ve alttan alttan halk buna alıştırılmalıdır.
sevgilisi olmayanların kapitalizmle kutlaması gereken gündür. unutmayalım ki bu gün bize kapitalizmin bir armağanıdır.
benim gibi insanlar için 13 şubattan sonraki 15 şubattan önceki gün. diğerlerinden hiçbir farkı yok.
ayrıca 14 şubata kafam girsin.*
kapitalist düzenin uydurugu tuhaf gün. sevgilimle kutlamadıgımız yegane gündür.
(bkz: yok öyle bir şey)
14 şubata sevgilisiz girdiyseniz:

sabah - tv açmayın, radyo dinlemeyin. çünkü görsel ve sesli medya, içinde bulunduğunuz günün sevgililer günü olduğunu gözünüze ve kulak zarınıza tecavüz eder bir şekilde yerleştirecektir. gazetelerin siyasi ve ekonomi sayfalarını okuyun. spor sayfasından da mümkün olduğunca kaçının. spor sayfalarında kona - trabzon flörtü gibi başlıklara denk gelebilirsiniz. içinde bulunduğunuz günün boktan psikolojisi bu başlıklara başka anlamlar yükleyebilir.

öğle - yemeğinizi evde yeyin. ama çalışan biriyseniz ve işiniz gereği yemeği dışarda yiyorsanız çevreyi araştırıp izbe bir esnaf lokantası bulun.ismi fransızca, ingilizce, almanca, yeni ginece olan restorantlardan kaçının. emin olun ki içerisi sarmaş dolaş çiftlerle dolu olucaktır.

akşam - sakın bir bara ya da cafeye gideyim demeyin. en iyisi siz mahallenizdeki izbe bir kahvehaneye oturun ve trt 4 te banttan yayımlanan trt ankara radyosu sanatçılarının türk halk ve sanat müziği eserlerini ne denli içten yorumladıklarını dinleyin. kaynayabilirseniz bir masaya dördüncü olun ve vaktinizi okey oynayarak değerlendirin. ama unutmamanız gereken bir konu var ki muhakkak ama muhakkak gece 12 olmadan eve dönün. yoksa yarı sevişir halde evine dönen çiftlere denk gelir ve ben neden sevişemiyorum düşüncesiyle iç çekip balkabağına dönüşürsünüz.

14 şubata sevgilili..haydirilililiilili yar haydirilililililili yar..girdiyseniz:

cebinize bol bol para koyun. hatta bir, yok yok yetmez üç ay öncesinden para biriktirmeye başlayın. üç ay boyunca yemeyin, içmeyin, hatta boğulma tehlikesi geçirmedikçe nefes dahi almayın. emin olun ki üç aylık birikiminiz bir gün içerisinde yitip gidecektir.
tadına ilk kez bakacağım bir gün, halk arasında ticari gunlerden olarak da bilinir.
güzel bir masa.
dolu bir kül tablası, bol bol bira.
yağmurlu bir bahçeye bakan bir mekan ve iki kişilik koltuk.
bugüne dair tek beklentim bu, ha bir de bol bol ausencia dinleyip uyuyakalmak yalnızlığımın kollarında.
cam kenarının kenarı senindir yalnızlığım.
(bkz: saint valentine)
hiç düşünülmeden yapılmış,hem erkek hemde bayanların zamanlarını harcadıkları,düşünmeden para harcadıkları ve en önemlisi de yalanda olsa seni seviyorum dedikleri gündür.
--spoiler--
seni seviyorum
--spoiler--