bugün

Nazım Hikmet Ran'nın 1948 yılında yazdığı bir şiirin adı;

sen

Sen esirliğim ve hürriyetimsin,
çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
sen memleketimsin.

Sen elâ gözlerinde yeşil hâreler,
sen büyük, güzel ve muzaffer
ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin...
Sen,ruhumun şarkısı,sözlerinde benim tutkum var,bestesinde yalnızlığımın melodramı
SEN

sen esirliğim ve hürriyetimsin,
çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
sen memleketimsin.
Sen ela gözlerinde yeşil hareler,
sen büyük, güzel ve muzaffer
ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin…

Nazım hikmet ran.
sen var ya ahh şarjım yok şimdi.
Sessiz gecelerimin sahibi,
korkusuz rüyalarımın titrek yüreği,
düşlerimden bir kelime tıpkı ışık gibi yolumdaki,
Dunyamın merkezi..
Sadece bir kelime hayatımı çalan hisleri,
sessizce bir köşede ağlatan külleri ,
Felaket gibi sahte bir zaman dilimi,
rüyalarımın içinde beliren gözleri,
Sersemletir her gün her gece düşleri,
Sen sadece sen gibi..
eğer sen o değilsen, senin için her şeyi yaparım, çünkü sen o değilsen bayağı iyi ve hatta dusledigim kusursuz olan olmalısın, ya da ona yakın olan.
Kimsenin tam olarak anlayamadığı, değer vermediği, bambaşka bi dünyasın. (ım)
eskileri kadar olmasa bile güzel bir bülent ortaçgil albümüdür.
koray avcı'nın yorumladığı şarkı aslında feyzullah eti'ye aittir. çok da güzeldir. koray avcı yerine orjinal sahibinden dinlemek gerekir.

https://www.youtube.com/watch?v=EyWOQkW23qw
isveççede Du demektir.
keşke bir kez daha görsem dediğim tek kişi olarak kalacaksın.
Sen.

Sen, ne sanıyosun ki? sen, düşünebiliyor musun tarifsiz tulum sesinin çok ihtiyar bir dağın mağaralarında yankılanacağına?

Sen, hayal edebiliyor musun kuzina ateşinde kavrulan küllerin bir zamanlar ağaç olduğunu?

Sen, kafanda kurabiliyor musun kalabalığa giden bir patikanın cennete çıktığını?

Sen, inanabiliyor musun bir gün bedeninin doğduğundan daha yalın olacağına?

Zaman, ilerliyor olabilir. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmiyor, sadece eskitiyor.
bir nazim hikmet siiri, sözleri anlayana çok manidardir;

en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
düşmanımdır ikisi..
sana gelince...
yazıyorsun..
okuyorum..
kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa, insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
ne yazık! ..
ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun! .
satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat için...
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
sana gelince...
ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
artık seninle biz,
düşman bile değiliz..
Sen bana bakma,
Ben senin baktığın yerde olurum..
Deseler
Anlatsana biraz
Dururum
Konuşamam
işte o sessizlik
Seni özetler.
mor ve ötesi güzel demiş "var mısın? yoksun."
evet sen, sana diyorum.
görsel
gözlerinde bir sihir.
sakin, derin ve gizemli sen....
Sen gecenin gündüzün dışında
Sen kalbin atışında kanın akışında
Sen Şehrazat bir lamba bir hükümdar bakışında
Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın

Sen bir rüya geceleyin gündüzün
Sen bir yağmur ince hazin
Sen şarkılarca büyük hüzün
Sen yolunu kaybeden yolcuların üstüne
Bir ömür boyu yağan bir ömür boyu karşın

Sen merhamet sen rüzgar sen tiril tiril kadın
Sen bir mahşer içinde en aziz yalnızlığı yaşadın
Sen başını çeviren cellatbaşının günü
Sen öyle ki sen diye diye seni anlıyamayız
Şehrazat ah Şehrazat Şehrazat
Sen sevgili sen can sen yarsın * *
Her tarafı siyaha boyanmış bir bilmecesin. Çözmeye çalıştıkça kayboluyorum.
Umrumda mısın sence ?
vaktinden çok sonra gelip herşeye rağmen vazgeçilemeyen.
egomun tavan yaptıgını gören ve saçmalıklarımı bilen kişisin SEN .