bugün

amerikan istihbaratının ekim 1941 de ele geçirdiği nazi haritaları ve belgelerini bilmeyenler, pearl harbour un sırrı mı var? varsa da bu zamana kadar kalmış mıdır? kalmışsa da kimse bulamadı sen mi buldun? diyebilir.
işte işin güzel yanıda budur ya, sırrın sahibi amerika ise sır, sır olarak kalmaya mahkumdur.
ikinci dünya savaşı belgeleri arasında amerikanın savaşa katılması ile asla yanyana koymadığı, sadece hitlerin ve nazilerin çılgınlığını ve psikopatlığını belgelemek için kullandığı bir harita ve o haritaya ait belgeler vardır.
bu haritada kuzey amerika hariç, tüm dünya nazi bayrakları ile işaretlenmiştir.
bu haritanın bulunduğu ekim 1941 tarihine kadar,16 haziran 1940 da uygulanmaya başlanan, seçici hizmet yasası ile silah altına alınan askerler sadece amerikanın kendi emniyetini sağlamaya yönelik tedbirdi.
ekim 1941 sonrasında amerika, kendisinden uzak gördüğü düşmanının, ensesinde olduğunu ve özgürlüğünü elinden almayı planladığını kavramıştır.
işte tamda bu kavrayışın akabinde japonya ya yoğunlaşmış gibi görünmesi ve asıl düşmanını enseyi kavrama vaktinin geldiğini düşünmeye sevk etmemesi gerekiyordu.
amerika ya yerleşmiş olan tüm japonlar toplama merkezlerinde tutulurken, alman asıllı amerikalıların serbest kalması da işte bu uyutma çabasının, führerin bakışlarını üzerine çekmeme çabasının sonucudur.
amerika, almanyanın rusya ya saldırmasını sağladığı süreçte, almanların ittifakçılarına yumruğunu uzatmak ama bu yumruğu hitler i kızdırmadan uzatmak istiyordu.
eldeki tüm veriler, pearl harbour baskınına amerikan yönetiminin göz yumduğu yönlüdür.
amerika savaşa almanyanın düşmanı olarak değil, japonyanın düşmanı olarak girmiş. almanyaya savaş ilan etmesine rağmen benim derdim seninle değil, benim kanımı dökenle mesajı vermiştir.
bu mesajın ne kadar büyük bir blöf olduğunu göremeyen hitler de, amerikaya karşı normandiya çıkartmasını göremeyecek kadar büyük bir körlüğe kapılmıştır.
pearl harbour baskını sanıldığı gibi japon hava kuvvetlerinin büyük başarısı değil, amerikanın ikinci dünya savaşı politikasının büyük başarısıdır.
hala şüphesi olanlara, uçak gemilerini tesadüf eseri limandan çıkardığını ve keşif görevine gönderdiğini iddia eden amerikan kaynaklarını iyi okumalarını, hemen akabinde de japon komuta kademesinin pearl harbour öncesindeki saldırı gerekçelerini iyi analiz etmelerini salık veririm.
japonlar peral harboura nihai yıkım öngörerek saldırmışlardır.
amerikanın tüm muharip deniz gücünün pearl harbour da olduğuna inanmışlar, inandırılmışlardır.
amerikanın atom bombalarına karşı öne sürdüğü en tarihi sahnedir pearl harbour.
batan ya da tahrip olan 21 gemi, çoğu yerde yokedilen 188 uçak ve 2403 ölü amerikan askeri.
işte amerikanın, bugünleri uğruna göze aldığı fatura.
birinci dünya savaşının kıyamet sahnelerini unutamayan amerikan kamuoyunun bizden uzak olan savaşa taraf olmayalım diretmesi de ayrı bir yönüdür olayın.
kimilerinin komplo teorisi olarak niteleyeceği sırlardır.

ne var ki komplo teorisi denen şeyler, esasında nelerdir? bir kişinin dahi aklına geldiyse gerçekliği mümkün olan şeylerdir.
başarılı bir kaos teorisi dir.
sır sanırım tam olarak bu:
--spoiler--
pearl harbour baskını sanıldığı gibi japon hava kuvvetlerinin büyük başarısı değil, amerikanın ikinci dünya savaşı politikasının büyük başarısıdır.
--spoiler--
amerika japonlar'ı katletmek için pearl harbor'u bahane olarak kullanmıştır. tıpkı afganistan'a saldırmak için 11 eylül'ü bahane etmesi gibi.

(#9318328)

bir de pot üstüne pot kırdılar... hadi kabul edelim. amerika'nın oyunlarına dünyanın göz yumduğu da reddedilmez bir gerçek.