bugün
- anın görüntüsü32
- ya tarkan da ölürse9
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı72
- b'u r c u12
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur16
- metin arolat31
- klarnet calan sarapci koala 69
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- ctrlx9
- neden sürekli kabız oluyorum14
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri10
- narin güran17
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın12
- bel çevreniz kaç cm12
- bimde çalışanda akıl var mı13
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- siber güvenlik başkanlığı9
- sudekiray12
- sağ yan ağrıması8
- menuet13
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi8
- uludağ sözlük discord grubu12
- sahilde eğlenen suriyeli genç erkek kardeşlerimiz14
- sözlükte tek destekçimin true olması8
- kuresel ikinma'nın ne biçim yetkili olması11
- çekrekliğe bi vursak yüzde 75i boşa gider10
- türk sevmeyip afgan ve suriyeli seven yazarlar17
- bana aşık yazarlar15
- kuresel ikinma'ya yetkili diyen zavallılar10
- gocu silik yesin kampanyası15
- doritoslu çiğ köfte16
- menuet'in çok gergin ve sinirli olması9
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna9
- gocu isimli küfürbazın çaylak olması10
- eve çağıran erko21
- umut halil icardi9
- türkiyede neden herşey pahalı8
- bir kadın sizi takip etmeden storynize bakıyorsa12
- cennetteki köşklerin 70000 odası olması11
'montaigne denemeler var mı' diye bir soru yönelttim bir kaç aydır mudavimi olduğum ikinci el kitapçıda ki küpeli sahafa 'var' , dedi 'şurda bir yerde olacaktı...' rafların arasında ilerlemeye başladı, bense amerikan filmlerinde öndeki arabayı izleyen taksi gibi izledim sahafı, raflardan birinin önünde durdu, gözlerini kısarak alt raflara bakmaya başladığında yanına yanaştım;
+ işte burada 5 farklı basımı varmış, özellikle aradığın bir yayın evi yada çeviri var mı?
- aradığım yok ama düzgün bir çeviri olsun, yazıların da puntosu çok küçük olmazsa iyi olur.
+ *bu ikisinin çevirisi iyidir.
dedikten sonra kitapları bana bırakıp kendisi dar raflar arasında ki gizli geçitlerden geçerek kitaplıkların arasından çıktı. elimde ikisi de aynı kişinin çevirisi olan kitaplara bakmaya başladım, bir tanesinin puntosu mükemmel ama kitap sayfa düzeni kötü * bir tanesinin sayfa düzeni güzel olmasına karşın puntosu ufaktı, kararsız kaldım zira ikisi de gözümü bir derece yorardı...
iki kitabı da karıştırmaya yer yer bir-iki satır okumaya başladığımda kitapçıya benle geldiğini anlık olarak unuttuğum, kitaplarla arası pek olmayan arkadaşımın yanımda belirdiğini fark ettim, lafa girdi;
* buldun mu aradığın kitabı hacı?
- buldum da *şu ikisi arasında kaldım bunun* puntosu iyi ama sayfa düzeni kötü, bunun da puntosu kötü sayfa düzeni iyi, hangisini alsam ki?
* ben şu siyah beyaz kapaklı olanı milletin elinde görüyorum hacı o daha popüler, onu al bence.
'karı kız götürürüz rusça öğreneceğim hacı' diyen arkadaş grubunun arasında 'ben de dostoyevski'yi ana dilinden okumak için rusça öğreneceğim' diyen adam kadar ortamla alakasız hissettim kendimi, ikimizden birisi ortamdan birhaberdi ya arkadaşım ya ben??
***
nasıl bir toplum olmuştuk biz, yapılan ufak suçlarda kitap okuma cezası diye bir ceza vardı, insanlara kitap okumak ceza olarak veriliyor daha da kötüsü toplumda durumu böyle algılıyordu...
nasıl bir toplum olmuştuk biz, kendimiz kitap okumadığımız için toplu taşıma araçlarında kitap okuyan herkese 'ukala, hava atmaya çalışıyor' diye bakıyorduk eee 'kişi kendinden yola çıkarak tespit yapar' demişler ne yapsın herkesi kendisi gibi sanarmış...
nasıl bir toplum olmuştuk biz, kitap almaya gittiğimizde daha popüler olan kitapları almaya, onları elimizde taşımaya çalışıyorduk. kitap okumak bir gereksinim değil kolumuza taktığımız pahalı saat misali otorite aracıydı bizim için...
***
- ??!! hımm düşündüm de puntosu iyi olanı alayım ben gözümü daha az yorar...
diyerek daha az popüler olanı aldım, arkadaşın suratı düştü lakin sahaf gülümsüyordu, sanırım arkadaşımdı ortamla alakasız olan, sanırım oydu şu an kitapçıda ortama uyum sağlayamayan kişi fakat beş dakika sonra uyumsuz kontenjanını ben dolduracaktım, ben olacaktım sahaftan çıkıp kalabalığa karıştığımız anda topluma-ortama uyum sağlayamayan kişi...
+ işte burada 5 farklı basımı varmış, özellikle aradığın bir yayın evi yada çeviri var mı?
- aradığım yok ama düzgün bir çeviri olsun, yazıların da puntosu çok küçük olmazsa iyi olur.
+ *bu ikisinin çevirisi iyidir.
dedikten sonra kitapları bana bırakıp kendisi dar raflar arasında ki gizli geçitlerden geçerek kitaplıkların arasından çıktı. elimde ikisi de aynı kişinin çevirisi olan kitaplara bakmaya başladım, bir tanesinin puntosu mükemmel ama kitap sayfa düzeni kötü * bir tanesinin sayfa düzeni güzel olmasına karşın puntosu ufaktı, kararsız kaldım zira ikisi de gözümü bir derece yorardı...
iki kitabı da karıştırmaya yer yer bir-iki satır okumaya başladığımda kitapçıya benle geldiğini anlık olarak unuttuğum, kitaplarla arası pek olmayan arkadaşımın yanımda belirdiğini fark ettim, lafa girdi;
* buldun mu aradığın kitabı hacı?
- buldum da *şu ikisi arasında kaldım bunun* puntosu iyi ama sayfa düzeni kötü, bunun da puntosu kötü sayfa düzeni iyi, hangisini alsam ki?
* ben şu siyah beyaz kapaklı olanı milletin elinde görüyorum hacı o daha popüler, onu al bence.
'karı kız götürürüz rusça öğreneceğim hacı' diyen arkadaş grubunun arasında 'ben de dostoyevski'yi ana dilinden okumak için rusça öğreneceğim' diyen adam kadar ortamla alakasız hissettim kendimi, ikimizden birisi ortamdan birhaberdi ya arkadaşım ya ben??
***
nasıl bir toplum olmuştuk biz, yapılan ufak suçlarda kitap okuma cezası diye bir ceza vardı, insanlara kitap okumak ceza olarak veriliyor daha da kötüsü toplumda durumu böyle algılıyordu...
nasıl bir toplum olmuştuk biz, kendimiz kitap okumadığımız için toplu taşıma araçlarında kitap okuyan herkese 'ukala, hava atmaya çalışıyor' diye bakıyorduk eee 'kişi kendinden yola çıkarak tespit yapar' demişler ne yapsın herkesi kendisi gibi sanarmış...
nasıl bir toplum olmuştuk biz, kitap almaya gittiğimizde daha popüler olan kitapları almaya, onları elimizde taşımaya çalışıyorduk. kitap okumak bir gereksinim değil kolumuza taktığımız pahalı saat misali otorite aracıydı bizim için...
***
- ??!! hımm düşündüm de puntosu iyi olanı alayım ben gözümü daha az yorar...
diyerek daha az popüler olanı aldım, arkadaşın suratı düştü lakin sahaf gülümsüyordu, sanırım arkadaşımdı ortamla alakasız olan, sanırım oydu şu an kitapçıda ortama uyum sağlayamayan kişi fakat beş dakika sonra uyumsuz kontenjanını ben dolduracaktım, ben olacaktım sahaftan çıkıp kalabalığa karıştığımız anda topluma-ortama uyum sağlayamayan kişi...
(bkz: Forever alone)
daima etrafa göz gezdiren bireydir.
(bkz: asosyal insan)
Ortama uyum sağlamayan kişi de olabilir. Kendinden ödün vermez, neyse o dur.
ortamında anasını ..... kişidir.
yalnızca starbuck ve türevleri yerlerde kitap okumaktan zevk olan kişidir. kitapların değerini değil fiyatını bilen kişilerdir.
bencildir, hep topu çeviren ben olayım der.
büyük ihtimalle batak oynamayı bilmeyen kişidir.
küçükken de annesiyle oturmaya gittiğinde yarım saat olmadan 'hadi gidelim' e başlayan kişidir.
neden buradayız sanıyorsun?
güncel Önemli Başlıklar