bugün

-ne ince fikirli adam
-vay anasını
-yeaaahh işte olay buu
-oha itiraflara bak
-çok farklı yaaağğğ buu
gibi tepkilerime marus kalmış yazar kişisi.
hattahada 'bu entryn beni benden aldı' diye mesaj atacaktım. ama 'ee naaabim amk' gibi bi tepkiyle dumura uğramaktan korktum. *
o : öyle diyo bana? benim de iyice nevrim döndü amına koyim, dedim sen dedim bugüne kadar dedim neyi dediğim gibi dedim ayynen böyle dedim abi. yaptın dedim.

x : ee ne dedi?

o : ne diyecek bi şey diyemedi tabi. öyle sustu izledi sadece. o gün var ya nası gerginim görmen lazım. param bitmiş, para çekemiyorum pederden isteyemiyoruz, hatun bi yandan, eskileri bi yandan. zaten rüyamda bakkal nazım'ı gördüm bi garip uyandım. o değil de şu bizim lisedeki merve yok mu? hah işte onun bi sevgilisi vardı yeşil diyolardı çocuğa? neyse bu saray gazinosu tanıdıkmış la bizim. bi gün gidek. zaten harbiden çok gerginim bu aralar ya. bu olay da iyice gerdi zaten, tam da anlatamadım şimdi detaylarıyla...

x : olm ne diyon anlatsana adam gibi bi ordan bi burdan giriyosun bi yarrak anlamadım şu sohbetten. 26 farklı konuyu aynı anda anlatıyosun, adam gibi otur anlat şunu. allah allah yaaa!

o : anlatıyoruz ya olm işte. ne baaağrıyon...

anlatıyorum lan işte. ben anlatıyorum da, size anlatamıyorum derdimi. hani kendime anlatıyorum, kafamda çeşitli serenatlar çözülmedik dert sorun bırakmıyorum, yahut düşünmedik, edilmedik ayrıntı kalmıyor diyelim. çözüm bulduğumuz yok ki olm, neyin yalanını sıkmaya çalışıyorsak. 1 sene önce nerdeysek, aynı yerdeyim. tek fark bu sefer yalnızca benim, gram insan kıpırtısı yok yanımda. bak konu yine değişiyor görüyon mu?

anlatamıyorum ben. objebi yahut cemre dendi mi, hep böyle sol eli sağ dirseğinde, sağ avucu sağ yanağında "güzin abigibiabla" hali yer ettirdim gözünüzde. oldum olası dinliyorum ben. buna 5 yaşında ablamı dinleyerek başladım. zamanla bulunduğum sosyal ortamlar ki anaokuluyla başlar, sayesinde büyük bir anlatıcı kitlesine hitap etmeye başladım. gören bir şey anlatıyor bana. zerre şikayetci değilim amma velakin bugüne kadar biri de gelip "yağu objebi, yine sağ meme ucun yere bakıyor var mı bi derdin bilader? gel anlat hele. rahat bir şey giyip geleyim, sen anlatadur" demedi arkadaş. ulan bigün biri bana bu kez de sen anlat demedi! ancak diyorsunuz siz. hani şimdi bunca yıl, bunca şey, bunca problem üstüne sanki kendi kendime kuruntu yapıyormuşum gibi hatta bazen dalga geçer gibi "neyin var senin?" diyeniniz de var.

olm bi kere ben insanın başından geçen bi olayın nasıl anlatılacağını bilmem lan. hani burda uzun uzadıya yardırıyoruz ediyoruz evvela bunu zirvede sanat ve sikiş konuşarak da yapıyoruz ama, anlatamam ben bir şeyi. anlatmayı bilmiyorum. bu kadar. bu kadar basit, anlatmayı bilmiyorum. anlatmayı bilmediğim için de o an aklımdan geçen her cümle, her kelime ve her detayı söyleyerek neyi kimi nasıl ve ne şekilde yaşadığımı, bana neler hissettirdiğini aktarmak istiyorum. bu sebeple çenem düşer anlatırken. bak hala.. bilmiyoruz lan işte. benim suçum değil, valla değil.

ortaokulda psikiyatriste gittim ben. o dönem ailevi bir kaç durum var yaşıyoruz hoş olmayan. miras, servet kaybı çarkıfelek tarzı mülk iflasının falan eşiğindeyiz. evladımızın psikolojisi bozulmasın tüm bunlar olurken, derslerine aman dikkat etsin diye de yolluyorlar beni. tabi bu mantığı şimdi şimdi çökezliyoruz. ama bak şimdi;

p : evde hiç tartışıyorlar mı?
o : her aile tartışmaz mı? sizinkiler de tartışıyordur. ya da siz?
p : evet tabii.
o : neden tartışıyorsunuz? maddi bir durum mu manevi bir şey mi?
p : bir sürü sebebi olabiliyor.
o : hmm en son olan tartışmanızın sebebi neydi?
p : iş yoğunluğum yüzümden eşim şikayet ediyor. ama sen de biliyorsun bazen dosya yetiştirmek zor oluyor. geçen akşam gördün
o : evet ama mesai saati diye bir kavram var. hem günler poşete mi kaçtı?
p : günler torbaya mı girdi demek istedin sanırım?
o : evet evet!
p : haklısın aslında cemrecim. neyse sana bir ders çalışma programı hazırlıyoruz.
o : anlıyorum.. fakat seansın sonuna geldik sanırım?
p : hah evet. çarşamba günü geldiğinde veririm o halde. şimdi eve gidiyorsun değil mi?
o : yoo ateriye?

işte bu diyalogların yaşandığı olaylar silselesinde 20 yıllık psikiyatristi sırf laf kalabalığıyla alt edince ben, adam baş edemeyeceğini anlayıp aileyi tümden tek tek görmek istedi. bir süre boyunca ailecek büyük bir hazine yatırdık adama ve ben bir kez daha anlatamadım derdimi. aksine dert dinleyip, bir de para verdim.

dün kuzenimin arkadaşını gördüm mesela. çocukla 2 kere bizim ibiş sayesinde görüşmüş, öyle pek bi sohbet halinde bulunmamışken;

m : cemo naber?
o : iyidir mertcim senden naber? nereye böyle?
m : sorma abi. canım sıkkın, vaktin var mı şu bankta oturalım biraz?
o : tabii hayırdır?

> yarım saat sonra

o : bak mertim. kadınlar tarlalara benzer. bugüne kadar onlara verdiğin yahut yaptığın her şeyi iyi ya da kötü meyvelenmiş haliyle sana geri sunarlar.
m : ektiğini biçiyorsun diyorsun?
o : kısmen. ama kontrol hala senin elinde. zaten senin yapmış olduğun olayları baştan yaşıyorsunuz, kişiler farklı. sonucu gör ona göre davran.
m : eyvallah kardeşim. valla iyi geldin.
o : her zaman lan

şeklinde bir günü sonlandırdık. adamın bilmem kaç zamandır süre gelen ilişkisinin gidişatını iyi yöne sokmanın huzuruyla gece boyu efil efil osururken o hiç susmayan iç sesim bir kez daha konuşmaya başladı ve "bi dene lan, ne bileyim sacit'le falan konuş. kabız olacan böyle giderse" dedi. msn'i açtım;

o : bro orda mısın? az bi' konuşalım mı?
s : noldu lan?
o : ya olm b
s : olm firefox'a süper eklentiler buldum lan. kişiselleştirmenin amına koydum amına koyim. bambaşka bi hale soktum valla
o : hadi ya naptın?
s : al bak şeylere -screenshot atar-
o : vayy güzelmiş
s : hea. şuna da baksana lan sen anlıyon, sinema kulübü için logo yapıyoruz. bak bu da fotoğraf kulübü için
o : 2.si güzelmiş
s : bu arada uludag gossip kim la?
o : ne bileyim olm?
s : hahah mail atacam, objebi x'in ağzına verip sonra romantik adam tavırları takınıyomuş diye.
o : ya olm siktir git
s : neyse lan şaka yaptım sen ne diyecektin?
o : avatara bebek fotosu koymuşun ya? o ne ibnece bi hareket. ama çok tatlı bi şey lan yirim.
s : hehehe bu muydu?
o : hı hı.

şeklinde bir konuşmayla msnden de çıkıp açtım blur'u oynamaya başladım. ekran kartı da kernel hatası verince, iyice içime kapanıp balkonda sigara içerek son verdim geceme.

toplumu bırak, arkadaşlarıma inandıramadığım bir deliliğin içindeki gitgellerde nefessiz kalırken kimse bana zekisin, öylesin böylesin demesin. hastayım ben. yalnızım, psikolojim normal değil, düzensiz sıçıyorum...

bu entry de kişiseldir amına koyim, bi amaç vesaire hedeflenmemiştir. madem anlatamıyorum, yazar saçmalarım argadaş.
çok azgın bi yazar.
(bkz: harrison ford)
--spoiler--
bir top daha çaylak oldu sayın seyirciler.
--spoiler--
(#9802691) insaf be arkadaşım, gecenin bir vakti okuyanlarda var bu entryleri. bu kadar tatlı dilli anlatılıp insana kahkaha attırılmaz ki ama dedirten yazar. ellerine sağlık.
bilin ki çaylak olursam objebi yüzündendir.

her gün beni tehdit ederek yetkisini kötü kullanıyor. bu yüzden ayağınızı denk alın bu adamla konuşurken. yoksa sizi de çaylak yapabilir her an.

ayrıca bir mesajıyla tüm stresimi alandır.*
yetkisini *ktimin...
35 yaşına kadar birini bulamazsam söz, memleketimde nikahıma alacağım seni.
sosisle kafayı bulan adam. evet lan doğru okudunuz, adam sosisle kafa oluyor.
sözlük istatistiklerinde 'diğer' klasmanını hakettiğini düşündüğüm yazar.
en seksi yetkili.

tüm yetkisini üzerimde kullanmasını istiyorum, çok yetkileniyorum ondan.
bu nedir olum 19 sayfa nick altımı olur lan dedirten yazardır.*
beşinci nesil yetkili ama mod. değil. ilginç...
her türlü geleni vardır.
teyzeniz olur.
bildiğin ayı ayol.
her türlü gideri varmış kendisinin, eh geliri de yüksek ise eğer kendisine münasip kısmet bulalım demek istediğim yazar. duy sesimi objebi.**
az önce kafama takıldı ve küçük bir araştırma yaptım. kendisi bu zamana kadar en çok entryi şu kişilerin nick altlarına yazmış:

aura (18)
keskin sirke (17)
kayip pena (16)
unavailable (16)
saipsiz (15)
cok gicik yaa (14)
rs ne la (14)
kemcuk agizli (13)
tanri yok ben yardımcı olayım (13)
bluevelve (10)
objebi (10)
revenge (9)

sonra hemen kendime dair bir araştırma yaptım ve en çok entryi 25 entry ile objebi başlığına yazmışım.

işin en garibi şu dakkaya kadar bu adam bana nick altıma hiç yazmıyorsun diyerek duygularımı sömürüyor, garip bir suçluluk psikolojisi içine sürüklüyordu bünyemi.

işte öyle bir ibne bu arkadaş. muck kib.
fak badi aradığını ilan etmiş yazar.
yak hadi dediğini ilan etmiş yazar.
itiraflarına bayıldığım, daha doğrusu yazdığı her entyrsini büyük bir zevkle okuduğum yazar.
hep yazınız efendim.
sustalı bıçağı var bunun. gördüm.

"napıyosun lan o bıçakla?" dedim. "midye ayıklıyorum" diye cevap verdi.

bir anda burnu büyüyüp kemerli bir şekil aldı. üstünde bi tane kırmızı leke. alnında çizgiler oluştu. griyle açık mavi arası bir renkte sakalları çıktı üç saniye içinde. gri montu sarı yağmurluğa dönüştü. ugg'ları da lastik çizmelere.. dişleri sarardı. birkaç tanesi döküldü.

"bu kadar midyeyi sen mi yiyeceksin?" diye sordum bu sefer. dikkatinizi çekerim. yicen demedim. yiyeceksin dedim. korkudan dilim özüne döndü allah seni inandırsın.

"hayır" dedi. "çocuklarım için ayıklıyorum onları. acıktılar. bak."

çocuklarım diye işaret ettiği yere baktım. minik bir karton kutu içerisinde üç tane yavru kara kedi. yağmurdan sırılsıklam olmuşlar. tüyleri dikelmiş. kutu da mentollü marlboro kutusu. var mı öyle bi sigara? yeşil.

koşarak uzaklaşmaya başladım kendisinden. ben koşarken arkamdan: "o norveçli balıkçıların da amına koyim" diye bağırıyordu. "benim kremim body shop'tan. keten tohumlu. on basar!"

böyle rüya mı olur anasını satiim. oha.

bildiğin sustalı bıçak lan. kırmızı saplı. çiçek çizecekmiş üstüne.
(bkz: beşinci nesil yetkili)

(bkz: sen yetkili bi abiye benziyosun)
kendisiyle genelde makara yaparım ama bazen yanımda olmasını istiyorum bu adamın ciddi ciddi konuşmak için... ciddi konuştuğunda daha sağlamdır ama konuşmaz nedense... bazı duygularımı çok iyi anlar. belki de benim gibi zamanında çok karı kız kovaladığı için empati yeteneği çok gelişmiş olduğundandır. kalkıp gelmeyeceğini bildiğimden "bursaya gelsene la" diyemem...
ama bari msn'de olsaydın da konuşsaydık lan!