bugün

(bkz: ırmak)
arapca kokenli kelime. acayiptir ki bana hep dehr'i hatirlatir.

(bkz: firat)
(bkz: dicle)
(bkz: nil)
barajlar, küresel ısınma ve insan faktörü yüzünden giderek tükenen su yolu.
insan da sonsuzluğu çağrıştıran,duygusallığa iten sözcük..
Terli göğsünde gümüşi yazın
uzun bacaklı bir nehir akıyor
anıları istifleyip düş odalarına
sekerek geçiyor sarp yamaçlardan
sıcak merhabalarla düşüyor sofrasına
aşkla yoğrulan ak köpüklü Akdeniz'in

Köpüren ıslığında zamanın sesi
kavgaların tanığı nice öldürümlerin
not düşüyor paslı aynasına kalabalığın;
gökyüzünün şen türküleri sizin değil mi
set mi dinler çılgın su ummanın kokusuna doğru
görenler çoğalacak elbet tanrıya akran Spartaküs'ü

Uçurumların hüzünlü yalnızlığını
serinliğini akıyor boynu bükük dağların
ardıç bir avlunun dost sesine çeviriyor yatağını
basma entarisinin eteklerinden kuşlar havalanan
zeytin gözlü bir kıza dönüşüyor dünya
bütün hızıyla damarlarıma yayılıyor o zehir
bu türkü bitmeli şimdi uzun koşusundan yoruldu nehir. * *
ing. river
alm. fluß
şerif gören in 1977 yapımı filmi. başrolleri tarık akan ve müjde ar paylaşmıştır.
kaybeden tribi grubunun bir şarkısı. dinlenesi bir şarkı.
james dickey ' in bir kitabıdır . Kitap ; georgina ' da yaşayan dört arkadaşın eğlenmek için vahşi doğada zaman geçirmeye karar vermeleri ile başlar . Ancak tatil olarak başlayan bu durum , zaman geçtikçe ölüm-kalım savaşına dönüşecektir ...
ayrica bir kiz ismidir.
tanrı'nın yaratmış olduğu güzellik abidesi.
--spoiler--
uzak kaldığım gülüşlerine nehirler seviyorum en mavisinden
hüzünlü bir bulut gelip konuyor saçlarına
yalnızlıktan gözlerim eriyor gözlerinde
gözlerimi gözlerine adıyorum
gözlerin bir nehir, gözlerin hüzün mavisi
--spoiler--
nehir isimli kızlar hem agresif hem simetri hastası olurlar.
Nehir bunları sana yazdım... sevmek seni degil çocukluğumu, düşlerimi, kendimi aldatmak olmuştu artık... Bana bağlanan masum aşkları seninle aldatmak olmuştu... Kimseye veremedim yüreğimi. Ne zaman baksalar içime, yüreğimin kırık aynasında kendilerinin değil, senin yüzünün aksini gördüler hep. Sessizce çekip gittiler. Farketmedim bile gittiklerini... ben diye ne varsa gördüğün, işte o senin yokluğun biliyorsun seni yollarca, şehirlerce uzağından sevdim. sen hep bir hayaldin ve hayal olarak kaldın. yoksa bende mi..? diye sorduran rüyalardan.. sevgili, öyle yanlış bir yerdi ki bu dünya, ben seni en çok karanlıkta kaldığım zamanlar özlüyorum. odamda tek kişilik iki tane yatağım var biliyorsun, birinde kendim diğerinde ben yatıyorum ve biliyor musun ben seninleyken bir tek kendimi bir bütün olarak hissediyorum. bütün hayatım boyunca uğraştığım şeyin sadece bir hayalden ibaret olduğunu daha yeni anlıyorum. en büyük hayallerimi, en büyük kabusa çevirenleri, elbet bir gün en tatlı rüyalarından uyandıracağım !...



birlikteydik, ama yalnızdık ve yalnızlıklarımız bize ait olmayan bir boşlukta, kendi başına umutsuzca büyüyordu. bana belki gülüyorsun. bilmiyorsun ki ben kendime herkesten ve ben kendime senden daha çok gülmekteyim. su tabancalarına mermiler doldurup üstüme sıkıyorum. ben, bu kadar çok gülmeyi ve gülmekten ölmeyi istemekteyim.



biraz hüzün istiyorsun. arada gidiyorsun.

ama bilmiyorsun ki ben kendime daha uzak durmaktayım. fazla samimiyetten hiç de hazzetmiyorum. istiyorum ki arada yakınlaşayım, arada kaçayım kendimden. kendimden kaçmadan nasıl yenilenirim, bilmiyorum. sıkılmamak ve nefret etmemek için kendimden, arada uzaklaşıyorum. diyorum ki, bu kadar uzaklaşıyorsa sevdiğim, vardır bir bildiği. kaçıyorum kendimden, ve evet, görüyorum ki haksız değilsin: huzur buluyorum.



hikayedeki şizofren benim sevdiğim. hayat bazılarına mutsuz olmakla duygusuz olmak arasında bir tercih hakkı tanır, daha fazlasını değil. ben mutsuzluğu seçenlerdenim. benden nefret ettiğini söylediğin anı hatırlıyor musun ? ne diyeceğimi bilemedim ve işte o zaman ''kendi adıma üzüldüm'' diyemediğimden, ''senin adına sevindim." hayatta bazen fedakarlıklar yapman gerekir, sana o zamanda dedim umarım hayatın boyunca mutlu olursun ve birgün bende bu gri şehirin beton bir odasında şanslıysam güneş gören son perdenin altında gözlerimi yumacağım. yaşamak için çok yaşlıyım ama ölmek için çok genç. vasiyetimdir, herşeyimi zamana bırakacağım...



"Flectere si nequeo superos, Acheronta movebo !" Latincedir, türkçesi şu anlama gelir;

"Yüksekteki tanrılara diz çöktüremezsem, en azından Akheron'u kargaşaya düşüreceğim"

Akheron; cehennemde bulunan bir Nehir'dir.



10.06.11
00:05
b.t
Hayatini tek kelime ile ozetle diyenlere vermedigim, ama icten ice beynimde çan sesi gibi yankilanan cevap, yalnizlikti. Tam bu saatlerin birindeyken, rastlanti ya, halowed be thy name caliyordu arkada. Ben ne istedigimi bile bilmiyordum. Hayattan bir beklentim kalmamisti. Gunleri tuketmeye ve anlik mutluluklara odakli hayatimda kayda deger hic bir sey yoktu. Evet, bir hedefim vardi. Ama sanirim bu da, ona ulasmam icin bekleyen degil, hayata tutunmam icin var olan bir hedefti. O da olmasa, yiyip icen, iseyip sican, ise gidip gelen, bu surec icinde de bir takim kadinlarla vakit geciren bir adamdim. Bir de motorum vardi. Bir de gitarim demek isterdim ama, bir hevesle aldigim gitarimi da bir sure sonra kenara ativermistim.

Ben asklara inanan bi adam degildim. Anlik kalp carpintilarina meyleden, guzelse ve cekiciyse gerisi muhim olmayan, birlikte oldugu kadindan alacagini aldiktan sonra posasiyla ugrasmayan bir adamdim.

Sonra nehir geldi. Ve ben ona asik oldum. Hem de 23 saniyede. Pembe bir hirka vardi uzerinde. Saclarini topluyordu. Dil cikariyordu. Hirkasinin kollarini cekistiriyordu. El salliyordu. Opucuk atiyordu. Guluyordu, ama dislerini gostermiyordu. Saclari uzundu. Siyahti. Gozleri zeytin gibi kapkaraydi. Hayatimda gordugum en guzel kiz degildi belki, ama en tatlisiydi. O cok masumdu. Hayatimda bu kadar beyaz, bu kadar masum, bu kadar temiz birini gormemistim.

O gun onunla evlenecegimi soyledim ona. Daha tanistigimiz ilk gun olmasina ragmen, ne der diye dusunmeden, ne yapiyorum lan ben diye dusunmeden, hayatimda verdigim en dogru kararmis gibi soyledim. O gun ciddiye bile almadi beni. Ama cok keyifli bir sekilde muhabbet ediyordu benimle. Sanirim komik gelmistim. Ve ciddi oldugumu dusunmuyordu. Hayatimi ve hayatini muhurleyecek karari verdigimi bilmiyordu...

siyah ve beyaza kacan tonlardan olusan hayatimi bir anda renklendirdi nehir. Oyle ki, gunumun alti saatini onunla gecirmezsem rahatsiz olur hale geldim. Hayatimin orta noktasinda. Hayatim onun icin. Varligim da onun icin.

Aramizda sehirler, ulkeler, kitalar var. Ama bu onemli degil. Onemli olan, gozlerini baska bir yone cevirirken bir gozunun diger gozunden daha gec donmesi : ) goz tembelligi deniyormus buna. Halku ki o kadar asigim ki buna. Bir insan, goz tembelligini dusunup aglar mi? Aglar. Bos yataga, bos koltuga, bos mutfaga, bos banyoya bakarak agliyorsa, aglar. Yerde uzun bir sac teli goruyorsa aglar. O pembe hirkasina parfumunu sıkıp sıkıp koklar ve aglar. Yastiga burnunu dayayip kokusunu icine ceker ve hickira hickira aglar. Ve yedi ay oncesine kadar hayatinda bes kere bile aglamamis olmasina sasirmaz bile... Tam bu saatlerin birindeyken, rastlanti ya, black calar arkada..

"Seni seviyorum" der, bir ses. "gercekten mi?" diye sorar daha incesi ve daha tatlisi. "en cok neden?"

"cunku benimsin." der ilki.

Ve perde kapanir..
bir başlangıcı bir de sonu olsa da, bu iki nokta arasındaki sürekli akışın onu sonsuzmuş gibi algılattığı uzun ince bir yoldur.
Jez Butterworth'un kaleme aldığı, The Royal Court Theatre'da perde açan,
tiyatro eleştirmenlerinden tam not almış tiyatro oyunu.
türkçeye çevirisini, Zerrin Tekindor ve Çetin Tekindor'un 23 yaşındaki oğulları Hira Tekindor yapmış.
aynı zamanda haluk bilginer ve kurucusu olduğu Oyun Atölyesi'nin ekimde sahneleyeceği oyundur.
başrollerde Canan Ergüder ve haluk bilginer olacakmış.
oyun içeriği cesur sahnelere de sahip olduğundan, maşetten verilebilir yüksek ihtimal.
''haluk bilginer'in cesur sahneleri'' falan gibi...
neyse efendim;
oyunda kulllanmak için bir şiir seçilmiş ve buna özel bir de beste yapılmış.
oyunun sahne tasarımı Gamze Tuş,
müzikleri Tolga Çebi'ye ait.
tek perdelik, yaklaşık bir saati biraz aşan süreye sahip oyun.

kadro; haluk bilginer, ayça bingöl ve canan ergüder 'den oluşmakta. hem süre hem konu bakımından tatmin edemese de haluk bilginer'i karşınızda kanlı canlı görmek paha biçilemez!
Oyun Atölyesi'nde sergilenen tek perdelik oyun. H aluk Bilginer için gidecekseniz gidin ya da canan Ergüder ya da Ayça Bingöl. Ama oyundan beklentiniz olmasın. Haluk Bilginer'e 637282888 kez daha hayran oldum. Hali hazirda Türkiye'nin en iyi oyuncusu. Nasıl bir adamsın be sen nasıl bir oyuncusun? Uzun yıllar daha sahnede kalsın sahnede görelim onu.
böyle bir oyuncu kadrosuyla bu kadar kötü bir prodüksiyon yapılması gerçekten üzücü. zaman ve para kaybı olduğunu net olarak söyleyebilirim. ama yine de oyuncuların perfomansları üst düzeydi. özellikle haluk bilginer'in duruşu bile yeterdi. başlamasıyla bitmesi bir oldu ne yazık ki. tiyatroseverlerin beğeneceğini düşünmüyorum.
çok güzel bir kız ismi.
genelde güzel kadınların ismi.
Devlet tiyatrosu oyunudur. Küçük sahnede izledim ama küçük sahnenin tiyatro için gerçekten çok kötü bir sahne olduğunu bir kez daha anlafım. Performans boyunca oturulcak yerlerin gıcırtısı bitmek bilmedi. Zaten koltuklarda bir yükselme düzeni yok. Bu yüzden sahneyi kafalardan görmek imkansız.

Performansta sadece kadın oyuncular var. Dönem tiyatrosudur ve bilmeyen için durumu kavramak biraz zor olabilir hatta sıkıcı bile gelebilir.

Performansta Her kadın kendinden bir şeyler bulabilir. "Ah işte bu benim ya" derken kendinizi bulmanız pek muhtemel.

Sade bir dekor tasarımı var. Ama oyuncuların kıyafetleri tam olarak dönemin tarzını yansıtıyor.

Kısa bir performans ama boş gün için eğlenceli bir aktivite olabilir. Küçük sahnede izlememenizi tavsiye ederim.

görsel
görsel
görsel
Aleyna Tilki'nin exxen'de yayınlanan işte bu benim masalım dizisinde seslendirdiği şarkı. Yakında piyasaya da resmi olarak düşecektir. Şarkı ismi konusu biraz karışık. Renkler diyen var, nehir diyen var.
https://www.youtube.com/watch?v=z8GWt1fT8Jo

Sözleri şöyle:

insanların yönü haritasını bilmem
Diğerleri nasıl ulaşır düşlerine
Benim kalbim karanlıklara usulca renkler verir
Bende kapar tüm ışıkları
Kendi rengimi izlerim

Akar giderim kalbimdeki nehirle
Bir tek onun yönüne güvenirim
Akar giderim kalbimdeki nehirle
Bir tek onun yönüne güvenirim