bugün

görsel
sıcak basıp terlemiş gibi . soba cayır cayır yanıyor maşallah.
Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri
zaptedilmiş, bütün tersanelerine
girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve
memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş gibiyim.
Yoldan geçen insanların ağırlığını sırtımda hissediyor olduğum yerden kalkamıyormuşum gibi.
Yorgunum ve üşüyorum. Kalabalık içlerinde yalnız gibi hissediyorum. Umutsuzluklar olsa da içimde umutlu olmak için sebeplerim olduğunu da biliyorum.
Diyete girip 10 kilo veren kızın bir hafta sonra eski haline dönmesi gibi.
Sebze çorbası gibi, karışık yani. insanlar sürekli konuşuyorlar, kendi doğrularını, toplumun dayattıklarını, olması gerekeni, onlar konuştukça ne kadar toplum dışına itilmiş olduğumu anlıyorum. Olmaması gereken ne varsa olmuş, yapılmaması gereken ne varsa yapmışım. Neyi sevsem yasak olmuş bu ülkede. Bir türlü akıllı uslu kız olamadım, evden okula, okuldan eve gelemedim mutlaka aralarda bara falan gidip içmişimdir.Molalarda testte çözmedim sigara içtim hep. Hatta hoca sigarayı bırakana 10 puan vereceğim dedi o 10 puan da nefes kadar önemli bizim için yine de bırakmadım sigarayı. Neymiş sokak ortasında öpüşülmezmiş. Akşam vaktiyse, hava da hafif yağmurluysa sevdiğin insanı öpmek güzeldir bence. Hayatın içinde ki ufak mutluluklar bunlar ya. Sevdiğim insana yakınlaşmak istiyorsam neden kendime acı çektirip kasayım ki. Ya da kafa dağıtmak istedim içmişim ne var bunda. Keşke herkes kendi hayatından sorumlu olsa.
uzun zamandır duymadığım bi soru. nasılsın sorusu hemen hergün soruluyor ama.
tükenmenin eşiğindeyim derdim herhalde sorulsa. yutkunamadığım bir şeyler var boğazımda.
Anlatabilecek bir cümle bulamıyorum. işte aynen böyle hissediyorum.
görsel
Beklentilerimin karşılandığı noktada her seferinde geri adım atma ihtiyacı duyar gibi, kararsız, ikilemde hissediyorum. Sanki bu sıkıcı hayatım an geliyor keyifli hale geliyor. Ben de hayatımda değişikliğe gitmekten kaçınıyorum. Rutinliğin heterojen döngüsü avutuyor hayatımın akışını.
gözümün içine baka baka aptal yerine koymaya çalıştıklarını hissediyorum. Sırf o vicdanlarını rahatlatmak için...

seni şişirip şişirip kötü söz ettirirler, sonra da o kötü sözün üzerinden bütün ihaleyi senin üstüne yıkarlar. sana yüzlerce hainlik yapmış olsa bile,
o acıyla dilinden çıkmış tek bir sözün tutsağı etmeye çalışırlar seni.

Bu sebeple hala insanların bana böyle muamele yapmasına izin verdiğim için kendimi saf gibi hissediyorum.
Türk dizileri gibi. Gereksiz uzun, yavan, kurgusu bombok ve tahammülsüz.
Çok tokken önüme sunulmuş tatlıyı yemeyip akşam eve gidince canının o tatlıyı çekmesi. Aynen böyle bok gibi hissediyorum.
yağmurda açılıp sonra bir kenara bırakılan şemsiyeler gibi hissediyorum.
rahatlamış, tam da istediğim gibi.
şarzı beş dakika içerisinde dolup boşalan pil gibi.
Yıkık evet doğru tanım bu olsa gerek.
hissetmek mi? o ne lan?
görsel
Yıllardır nasıl hissediyorsam öyle...
Buraya yazmaya karar verecek kadar yalnızsam zaten tavan yapmıştır iç sıkıntısı. Buna bir türlü çare bulamıyorum. Ne kadar boş yaşadığımın farkına varıyorum yalnızken. Ama buna çare olacak şeyi bulmaktan ziyade iyi yaşayacağım umuduyla sürekli ertelemeye devam ediyorum. Tek fark zamanla elde ettiklerim.
Elde ettiklerim de yetersizse ben ne yaptım bunca zaman? Plansız yaşamamak lazım.
yalnız. hem de hiç olmadığı kadar.

olsun.
bok gibi.
bok gibi.
iyi değilim, belirsizlik tahammül sınırlarımı zorlayan bir şey. Bazen birine muhtaç olmak ihtiyaç duymak beni delirtiyor.