bugün

kendisi de sulandırılmış bir diğer ibadettir. şimdi tüm ekollerde rekat ve vakit sayısında ittifak vardır. ancak; mesele eli bağlayıp bağlamamaya gelince herkes allah kesiliyor. kur'an önünde. yemişim senin talkit mercini, mezhep imamını.
ne yalan söyleyeyim benim içimden gelerek yapmadığım ibadettir. teravih namazına falan gittiğimde bitse de gitsek dediğim çok zaman olmuştur. bence ibadet böyle olmamalı. sevap kaygısıyla kılınan namazdansa sokak hayvanlarını beslemek, onlara sevgi göstermek beni daha çok huzurlu ve mutlu yapıyor. genellemiyorum, dindar arkadaşlara da çok saygım var ama benim durumum böyle.
günde 5 vakit allah'ı hatırlatan, islamın 5 şartından biridir.

insanı huzura götürür.
islamın beş şartından biri.
allah'la konusmaktır. onun huzuruna çıkıp, dualar okuyup, ondan af dilemektir.
Huzur bulmaktır.
tavsiyem sabah ezanını abdestli halde balkonda dinleyin ve içinizden tekrar edin. Ezan duasını okuduktan sonra kabe'yi ve peygamber efendimizin arkasında namaza durduğunuzu hayal edip Allahu-ekber diyerek huşu içinde namaza durun. Sureleri okurken anlamını düşünün, ne kadar şanslı olduğunuzu sayısız günahınıza karşı Allah'ın sizi huzuruna kabul ettiğini, peygamber(s.a.v) ile aynı secdeye baş koyabilme şerefine nail olduğunuzu düşünün. Selam verdikten sonra tesbihat ile gönlünüzü Allah'a açın, yalvarma ve ufak göz yaşları ile günahlarınıza tövbe edip ümmetin halinin düzelmesi için dua edin,kendinize önceden bulduğunuz dua kardeşinize de dua edin, Kur'an-ı Kerim ile buluşun-Allah'ın ayetlerini anlaya anlaya okuyun ve her ayeti bir nakış gibi ömrünüze işleyin.

Bana da dua edin, sakın unutmayın.
her gün 5 vakiti boşa harcamaktır.
kendi kendine domalıp kalkıp fısır fısır bişeyler gevelemektir. sırf bunu yaptı diye çok güzel şeylerle karşılaşacağını sanan mallar gördükçe gülmekten ağlıyorum.
abdest alarak beş eli, yüzü v.s yıkamak ne güzel. hele de ense yıkanırken nasıl ferahlıyor insan. adeta yorgunluk gidiyor. sonra namaz başlıyor. yaradan'a verdikleri için teşekkür etmenin en güzel yolu.
Küçüldükçe büyümek en aşagıdayken en yüksekte olmak, çağrıldığın davete icabettir namaz. Aşığın sevgiliye yönelişi, Secdelere yıkılmak eneyi kırmaktır namaz.
Aşığın sevgiliye yönelişidir, davettir, davete icabettir namaz.
görsel
kendini bilmek bilmeyi öğrenmektir namaz Allah a en yakın olduğun secde iken secdeye namaz içinde gidersin.
huzurun başı.
Insanı nefes nefese bırakan bir eylemdir.
namaz, din'in direğidir.
ayrıca allah ile en yakın olunan zamandır, huzur verir.
Namaz kulun miracidir.
günde 1 rekattı, 5 rekattı tartışmalarını da yaşadığımız dini ibadettir.
özgürleşmektir.
bedende başın yeri neyse, dinde namazın yeride odur.
Allahı anmak ve yalnız onunla iletişim kurmak için kullanılması gerekir. Yoksa amacından çıkar.
Bu hayattaki en özgür hissettiren kutsal eylem. Huzurun temeli, günde 5 vakit.
ne kadar günah işlerseniz işleyin esirgeyen ve bağışlayan rabbimizin herkese huzur verdiği ibadet. (bkz: ölmeden önce yapılacak 100 şey)
Huzur bulmaktır.
her gün beş vakit divana durmak.

--spoiler--
Ey imam, namaza başlarken Allâhu ekber demenin mânâsı şudur: "Allâh'ım, biz senin huzûrunda kurban olduk." Kurban keserken Allâhuekber dersin işte, öldürülmeye layık olan nefsi kurban ederken de bu söz söylenir. O esnada beden ismail, can da Halîl ibrahim gibidir. Can, bu semiz bedenin hevâ ve hevesini kesmek için tekbîr getirince Beden şehvetlerden, hırslardan kurtulur, namazda "Bismillahirrahmânirrahîm" demekle kurban olur gider. Namaz kılanlar, kıyâmette olduğu gibi, Allâh'ın huzûrunda saflar halinde dururlar, sorguya, hesap vermeye, yalvarmaya koyulurlar.

Namazda gözyaşı dökerken ayakta durmak, kıyâmet günü dirilerek, kabirlerden kalkıp mahşer yerinde Allâh'ın huzûrunda ayakta durmağa benzer. Cenâb-ı Hakk; "Sana verdiğim bu kadar mühlet içinde ne yaptın? Ne kazandın, ve bana ne getirdin?" diyecek. Ömrünü ne ile, ne işlerle, ne gibi ibâdetlerle, ne iyilikler yaparak harcadın, bitirdin? Sana verdiğim rızkı, kuvveti, gücü ne ile yok ettin? Gözünün nûrunu nerede tükettin? Beş duygunu nerelerde kullandın?

Gözünü, kulağını, aklını, irâdeni, bileğini, arşa ait olan bütün bu kuvvetlerini, neye, nerelere harcadın da onlara karşılık, bu dünyada neyi satın aldın? Sana kazma gibi, bel gibi el, ayak verdim. Onları sana ben bağışladım;onlar ne oldular?" Allâh'ın huzûrunda bunun gibi derde dert katan yüz binlerce haberler, sualler gelir.

Namazda kıyamda iken, kula gelen bu sözlerden kul utanır, utancından iki büklüm olur ruküa varır. Utancından ayakta durmağa gücü kalmaz, ruküda: "Subhane rabbiye'1-azîm" diyerek Allâh'ın noksan sıfatlardan berî olduğunu söyler.

Sonra o kula Hakk'tan ferman gelir; "Başını kaldır da sorulan sorulara cevap ver." denir. Kul utana utana başını ruküdan kaldırır; fakat, dayanamaz; o günahkar, utancından yine yüz üstü yere kapanır.

Ona tekrar; "Secdeden başını kaldır da, yaptıklarından haber ver." diye ferman gelir. O bir kere daha utanarak başını kaldırır ama, dayanamaz yine yılan gibi yüz üstü düşer.

Cenâb-ı Hakk; "Tekrar başını kaldır da söyle, yaptıklarını kıldan kıla, birer birer senden soracağım" diye buyurur.

Allâh'ın heybetli hitabı, onun rûhuna te'sir ettiği için, ayakta duracak gücü kalmamıştır. Bu ağır yük yüzünden ka'deye varır, dizleri üstüne çöker. Cenâb-ı Hakk ise; "Haydi söyle, anlat." diye buyurur.

"Sana nimet vermiştim, nasıl şükrettiğini söyle; sana sermaye vermiştim, onunla ne kâr elde ettiğini göster." Kul yüzünü sağ tarafına döndürür, peygamberlerin rûhlarına ve meleklere selam verir. Onlara niyâzda bulunur da der ki: "Ey mânâ pâdişahları, bu kötü kişiye şefaat edin, bu günahkarın ayağı da, örtüsü de çamura battı." Peygamberler selam veren kula, derler ki: "Çâre ve yardım günü geçti, gitti. Çâre dünyada olabilirdi, orada hayırlı işler yapmadın, ibâdet etmedin, öğünler geçti.

Ey bahtsız kişi, sen vakitsiz öten bir horoz gibisin; git, bizi üzme, bizim kalbimizi kırma."

Kul yüzünü sola çevirir, bu defa akrabalarından yardım ister, onlar da ona; "Sus." derler. "Ey efendi, biz kimiz ki sana yardım edelim, elini bizden çek de kendi cevâbını Allâh'a kendin ver." derler.

Ne bu taraftan, ne o taraftan bir çâre bulamayınca, o çâresiz kulun gönlü, yüz parça olur.

O herkesten ümidini kesince, iki elini açar, duâya başlar."Allâh'ım, herkesten ümidimi kestim. Evvel ve ahir kulunun başını vuracağı, sığınacağı sensin; senin rahmet ve mağfiretine son yoktur." Namazdaki bu hoş işaretleri gör de, sonunda, kesin olarak işin böyle olacağını anla... Aklını başına al da namaz yumurtasından civciv çıkar, yâni namazdan mânen yararlan, yoksa dane toplayan bir şey öğrenememiş kuş gibi, Allâh'ın büyüklüğünü düşünmeden yere başını koyup kaldırma.
--spoiler--