bugün
- narin güran13
- bel çevreniz kaç cm11
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı66
- neden sürekli kabız oluyorum11
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak11
- sudekiray12
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim22
- sağ yan ağrıması8
- anın görüntüsü22
- menuet13
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- kaçak bahis sitesinin galatasaray'a sponsor olması13
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin19
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi16
- uludağ sözlük discord grubu12
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri9
- sahilde eğlenen suriyeli genç erkek kardeşlerimiz14
- sözlükte tek destekçimin true olması8
- kuresel ikinma'nın ne biçim yetkili olması11
- çekrekliğe bi vursak yüzde 75i boşa gider10
- türk sevmeyip afgan ve suriyeli seven yazarlar17
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- bana aşık yazarlar15
- kuresel ikinma'ya yetkili diyen zavallılar10
- gocu silik yesin kampanyası15
- doritoslu çiğ köfte16
- menuet'in çok gergin ve sinirli olması9
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna9
- gocu isimli küfürbazın çaylak olması10
- eve çağıran erko21
- umut halil icardi9
- türkiyede neden herşey pahalı8
- bir kadın sizi takip etmeden storynize bakıyorsa12
- cennetteki köşklerin 70000 odası olması11
- clara heidi'nin halası mı teyzesi miydi9
- ilk buluşmada erkekten istenecek belgeler9
- sözlük erkeklerinin mesleği ve maaşı23
- evlenmelik sözlük erkekleri18
- çok güzel ama aptal hatun25
- hiç fuhuş yaptınız mı15
- idrarda sürekli köpüklere rastlamak14
- gelen sığınmacılara karşı çıkmayan islamcılar20
- queen ravenna adlı yazar8
- anın fotoğrafı8
mulkiyelilere fazlaca saygi duymakla beraber, kendilerini galaksinin en iyisi addediyor olmalarina oldum olasi anlam verememisimdir. ustelik, ankara'nin en iyisinin odtü oldugunu bal gibi bilmelerine ve puanlari yetse kesin odtü'ye gidecek olmalarina ragmen bunu yapiyorlar.
Kuruluşunun 161. Yıl dönümünü kutlayan okulum.
hep okumak isteyip te okuyamadığım fakülte. HAYAT iNSANA HER iSTEDiĞiNi GERÇEKTEN VERiYOR MU? MÜLKiYEDE OKUMAK VARDI.
Tanzimat’ta oluşturulan başlıca sınıflardan. Sivil yöneticiler sınıfıydı. Askeriye ve ilmiye sınıflarındaki gibi aşamaları vardı. Hacegânlık, kapıcıbaşılık, mirmîrânlık ve vezirlik bu aşamaların başlıcalarıydı. Sınıfın büyük rütbelilerine "mülkiye ricâli" denirdi. Daha sonraki düzenlemelerle mülkiye sınıfı beş dereceye ayrıldı: Hâmise-râbia-sâlise-sâniye ve ûlâ. Hepsinin üstünde ise bâlâ aşaması vardı. Bir süre sonra ise bu rütbeler, devlet hizmetinde olmayanlara da pâye gibi verilmeye başlandı. Mülkiye mensupları alaturka setre, istanbolin, redingot giyer ve yakalarına rütbeye göre sırma işletirlerdi.
ey vatan göz yaşların dinsin yetiştik çünkü biz dizelerini ezberlediğim güzel okul.
arka bahçesinde siya siyabend çalıp söyleyen araştırma görevlileriyle, erel tellal hocasıyla özletendir, unutulmayacaktır.
Sosyal bilimlerde hala sayılı okullardandır. Her ne kadar hocaların atılması, öğrenci olayları gibi nedenlerle gündeme gelse de hala sağlam bir geleneğe sahiptir.
öğrencisi olmaktan gurur duyduğum ve ölene kadar da gurur duyacağım mektebim.
2.abdülhamit zamanından beri çok zor günler geçirmiş,erken cumhuriyetten beri hükümetlerin baskısı altında kalmış;hocasıyla,öğrencisiyle 157 yıldır ayakta kalma çabası veren kurum.
bugünlerde ise mevcut iktidar tarafından baskı altına alınmaya çalışılan ,27 hocası hukuksuz(neden hukuksuz olduğunu isteyene anlatabilirim) bir şekilde görevinden alınarak göz dağı verilme çabasına girişilen benim ''yalnız'' okulum.
Şunu bilin bu okulu 2.abdülhamit bitirememiş iki kendini bilmez hiç bitiremez
Yaşasın hürriyet
kahrolsun istibdat!
2.abdülhamit zamanından beri çok zor günler geçirmiş,erken cumhuriyetten beri hükümetlerin baskısı altında kalmış;hocasıyla,öğrencisiyle 157 yıldır ayakta kalma çabası veren kurum.
bugünlerde ise mevcut iktidar tarafından baskı altına alınmaya çalışılan ,27 hocası hukuksuz(neden hukuksuz olduğunu isteyene anlatabilirim) bir şekilde görevinden alınarak göz dağı verilme çabasına girişilen benim ''yalnız'' okulum.
Şunu bilin bu okulu 2.abdülhamit bitirememiş iki kendini bilmez hiç bitiremez
Yaşasın hürriyet
kahrolsun istibdat!
Nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
içerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
bir kadın ismi.
Eski kız arkadaşımın hala okumakta olduğu okul.
Kadın ismidir.
eylül 2009 - ocak 2011 tarihleri arasında öğrencisi olup 1. sınıftayken bıraktığım okul...
sıhhiye'de otobüsten iner, cemal gürsel caddesi'ne kadar yürürdüm. yüksek ihtisas - hacettepe tıp - kurtuluş parkı gibi güzergah izlerdim her gün. hastaneye gelmiş benzi mum gibi insanlarla ve sincan-kayaş banliyö treninin kurtuluş durağının yanındaki parkta şarap ve efes extra içen göbekli, sarı bıyıklı adamlarla göz göze gelirdim her gün. okulun ilk ayında liseden beri görmediğim ankara hukuk'ta okuyan arkadaşıma aşık olmuş ve geri kalan tüm karanlıkları, karamsarlıkları, kirli binaları, çamurlu kaldırımları kendime meze yapmıştım. bunları ben kendim yaratmıştım. ayağım bu güzergahı kat ediyordu ancak zihnim sadece bir noktaya çivilenmiş olurdu bu yol esnasında: "acaba kurtuluş metro çıkışında onu görebilecek miyim?"
çoğu kez göremezdim. ancak şimdi yeni yeni fark ediyorum da o heyecanın bile tadı güzelmiş. o kendini soyutlamanın, o katıksız ketumiyetin; zihinde yazılan, kurgulanan, çekilen, yönetilen ve koca sinema salonunda tek başına izlenen o filmin tadını başka hiçbir şeyde bulamayacakmışım. acının, umutsuzluğun, heyecanın, kederin, neşenin en saf halini yaşamışım meğer ben o yol boyunca.
geçebir arkadaşıma transkript almak için uzun zaman sonra yolum tekrar mülkiye'ye düştü. o koku hiç değişmemiş. ahşap, eski kumaş, ağaç ve sigara kokusunun karışımı adeta. ilk saniyeden o günlere geri döndüm. fotokopi sırasındaki gençler, parkalı-sakallı çikin oğlanlar, keçiören gülleri, şiir gibi kızlar, batak oynayan geyik tayfası, bilgisayar odasında ahmet hakan okuyanlar, 1987'den kalma mobilyalarıyla ilgisiz öğrenci işleri memurları, anadolu'dan gelip gene kendi gibi insanlarla arkadaşlık kuran yatay çizgili kazaklı hüseyinler, mehmet aliler, buraklar...
her şey nasıl bıraktıysam öyle kalmış.
bir tek ben değişmişim. o katıksız üzüntü, umutsuzluk, heyecan, neşe, usanç, mutluluk (ihtimali), acı, kalbin kumlu kan pompalamasıyla oluşan o kalp ağrısı... hiçbiri yok artık. çamurlu, flu, bulanık, ne bok olduğunu anlamadığım lezzetsiz hisler bütününe dönüşmüşüm bu sürede. ne acı.
kime ne anlatabilirsin ki?
sıhhiye'de otobüsten iner, cemal gürsel caddesi'ne kadar yürürdüm. yüksek ihtisas - hacettepe tıp - kurtuluş parkı gibi güzergah izlerdim her gün. hastaneye gelmiş benzi mum gibi insanlarla ve sincan-kayaş banliyö treninin kurtuluş durağının yanındaki parkta şarap ve efes extra içen göbekli, sarı bıyıklı adamlarla göz göze gelirdim her gün. okulun ilk ayında liseden beri görmediğim ankara hukuk'ta okuyan arkadaşıma aşık olmuş ve geri kalan tüm karanlıkları, karamsarlıkları, kirli binaları, çamurlu kaldırımları kendime meze yapmıştım. bunları ben kendim yaratmıştım. ayağım bu güzergahı kat ediyordu ancak zihnim sadece bir noktaya çivilenmiş olurdu bu yol esnasında: "acaba kurtuluş metro çıkışında onu görebilecek miyim?"
çoğu kez göremezdim. ancak şimdi yeni yeni fark ediyorum da o heyecanın bile tadı güzelmiş. o kendini soyutlamanın, o katıksız ketumiyetin; zihinde yazılan, kurgulanan, çekilen, yönetilen ve koca sinema salonunda tek başına izlenen o filmin tadını başka hiçbir şeyde bulamayacakmışım. acının, umutsuzluğun, heyecanın, kederin, neşenin en saf halini yaşamışım meğer ben o yol boyunca.
geçebir arkadaşıma transkript almak için uzun zaman sonra yolum tekrar mülkiye'ye düştü. o koku hiç değişmemiş. ahşap, eski kumaş, ağaç ve sigara kokusunun karışımı adeta. ilk saniyeden o günlere geri döndüm. fotokopi sırasındaki gençler, parkalı-sakallı çikin oğlanlar, keçiören gülleri, şiir gibi kızlar, batak oynayan geyik tayfası, bilgisayar odasında ahmet hakan okuyanlar, 1987'den kalma mobilyalarıyla ilgisiz öğrenci işleri memurları, anadolu'dan gelip gene kendi gibi insanlarla arkadaşlık kuran yatay çizgili kazaklı hüseyinler, mehmet aliler, buraklar...
her şey nasıl bıraktıysam öyle kalmış.
bir tek ben değişmişim. o katıksız üzüntü, umutsuzluk, heyecan, neşe, usanç, mutluluk (ihtimali), acı, kalbin kumlu kan pompalamasıyla oluşan o kalp ağrısı... hiçbiri yok artık. çamurlu, flu, bulanık, ne bok olduğunu anlamadığım lezzetsiz hisler bütününe dönüşmüşüm bu sürede. ne acı.
kime ne anlatabilirsin ki?
Zamanında arka bahçesinde devrim konuşulan okul.
Şimdi o bahçede hep karı kız muhabbeti yapıyoruz,anasını sktik okulun.
Şimdi o bahçede hep karı kız muhabbeti yapıyoruz,anasını sktik okulun.
şimdiki adı ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesidir. ilk adı mekteb-i mülkiye'dir. istanbul'da 1859'da osmanlı devlet kadrolarının yetiştirilmesi için kurulmuş okuldur. daha sonra cumhuriyet döneminde ankara'ya taşınmıştır.
Şuan başarısı tartışmalı olsa da geleneği ve adetleriyle ona hayran olursunuz.
puanı odtünün aynı bölümlerinden daha düşüktür.
hukukta bura kadar siyaset yapılmaz, hukukçularda kampüsü hep bunlar karıştırıyor diyor.
bir kere gittiğim solcu yuvasıdır, her yerde afişler bayraklar falan 1 mayıs alanı gibidir.
bir zamanlar istanbul üniversitesi'nde bulunan -ki o zamanlar istanbul darülfünunu- okul. ne zaman cumhuriyet ilan edildi ankara'ya gitti mülkiye.
buradan mezun olan ilber ortaylıya göre artık bitmiştir
http://www.haber365.com/V...li_Bilkente_Fena_Takildi/
http://www.haber365.com/V...li_Bilkente_Fena_Takildi/
bir dönem türkiyenin önde gelen bürokratlarını, aydınlarını ve idarecilerini yetiştirmiş okul. nerede hayran kaldığım bir aydın varsa akademik kariyerine bakıyorum. koskoca bir ankara siyasal ibaresi. nerede tvleri işgal eden bir adam, ankara siyasal mezunu. sinir olduklarım, haklı bulduklarım... hepsi. zamanında neredeyse tekel konumunda olduğu için mezunlarının en son ihtimal olarak kaymakamlığı düşündükleri bölüm imiş efendim. tabi şimdilerde üniversiteler mantar gibi türediği için eski ağırlığı kalmamıştır. ama halen de candır, halen de devlet kadrolarını yetiştirme konusunda bir ağırlığı vardır. puanlarının neden bu kadar düştüğü ise şahsım tarafından merak konusudur. aynı zamanda bilkent burs ve yurt veriyor olmasaydı, ilk sıraya yazacağım okuldu kendileri. pişman mıyım? eh, biraz.
geçme notu 70 olup çan eğrisi bulunmayan, gün geçtikçe prestij kaybeden, özgürlükçülüğüne halen hayran olunan okul.
ankaranın merkezinde bulunan 152 yıllık okuldur.mülkiye mezunu bir dostumun söylediğine göre okul hocalarının özel üniversitelere gitmelerinden dolayı bir bocalama dönemi yaşamış ancak şimdilerde toparlanmış.
güncel Önemli Başlıklar