bugün

bu basligin tanimini yapabilmek icin oncelikle mutlu olmak bir sanat midir sorusunu akillara dusurmek gerekir. sizi bilmem ama ben mutlu olmanin bir sanat oldugu kanisindayim; hayati yasanabilir kilan, akilli-aptal herkesin olabilmek adina zaman-para akittigi bu icra edilmesi guc, uzun sureli elde tutulmasi imkansiza yakin bu gercekligi basarabilmek sanat icra etmek kadar degerli ve zordur. bir sanati icra ederken onun tum inceliklerini bilip hayat sayfasina oyle naksetmek icab eder, mutlu olmak da asagi yukari buna benzer. onun her noktasini (ki mumkunati da tartismaya aciktir) ogrenen insanin bile bu sanati tam anlamiyla icra etmesi beklenemez, neticede bu, insanoglunun dogasina aykiridir. her seyi bilse bile her seyi bilmedigini dusunur, baska arayislara yonelir ve icine girdigi sancili surec mutluluktan ziyade endise, korku, celiski karisimi hisler uyandirir bunyede. boyle anlattigima bakmayin, aslinda icra etmeye gonullu kisiler icin pek de zor degil. butun malzemeler dogada saf olmasa da bulunmakta. sevgiyle yogrulmus bir kalp, ayrintilari goren gozler, bunlari idrak etmeyi bilen beyin. hepsi elimizde mevcut degil mi? yapmaniz gereken eldeki malzemelerin kiymetini bilip onlari islemek, bol bol pratik yaparak mumkun olacaktir bu. baslangic olarak hayatinizda sizi mutlu eden seyleri buyuk kucuk demeden dusunebilirsiniz. tek tek gozunuzun onunden mutlu anlarinizi gecirin, irili ufakli pirlantalarinizi hayat kolyenizde iyice muhafaza edin. ne kadar derinlere yerlestirirseniz o kadar iyi. sevdiginiz insanlari, sizi sevenleri dusunun. insani, bitkiyi, hayvani.. sevebileceginiz her seyi sevin.. kotu duygulari kovun ruhunuzdan, yagmurda dans edin, guneste su savasi yapin. her seyin kiymetini bilin; bedeninizin, yeteneklerinizin, cevrenizdekilerin. ve daha binlerce alternatif sunabilirim size bu sanati icra edebilmeniz yolunda gerceklestirebileceginiz, yeter ki isteyin.. her sey sevgiyle baslar.. her sey..ve belki de bu sanat, hic ummadiginiz bir yerlerdedir, mesela.. elinizi sol ust kosenize dogru kaydirin bi.. orada atmakta olan kalp deposunu sevgiyle doldurdugunuzda belki de karsiniza cikacaktir. ne dersiniz, cok mu zor?
mutlu olmak bu kadar zor olduğuna göre bu kesinlikle bir sanattır. zor olan şeyleri yapmak yetenek ister, güç ister, özveri ister. bu sanatta da var olduğuna göre mutlu olmak bir sanattır.
ya$amın içinde bu kadar aksi $ey ve terslik varken, insanlar bu kadar kirlenmi$, kime güveneceğini $a$ırmı$ken mutlu olmanın bir sanat olduğu gerçektir.

amma velakin, "mutlu olmak" çok geni$ bir konudur ve oldukça ki$iseldir. küçük $eylerle mutlu olabilen bir insan genelde mutludur ama aslında bu insan küçük $eylerden dolayı $a$kınlığa uğradığı için, kar$ısındakinden bu ufacık tepkiyi bile beklemediği için mutludur. ufacık bir tebessüm, ufacık bir hareket ya da söz bu ki$iyi mutlu etmeye yeter.

bazen insan kar$ısındaki üzüldüğü zaman mutlu olur. ona acı çektirmeyi sever. o üzüldükçe kendisi mutlu olur. ama bir süre sonra yaptığının iki ki$iyide parçaladığını göremez. kendisi o sırada kar$ısındakinin üzülmesini istiyordur. ona ne anlatsanız, ne yapsanız anlamayacaktır. üzülmesini istediği insan için bir çok $ey yapar, onu ağlatır, kalbini kırar. ama hiç bir $ey yapmasa bile kar$ısındaki eninde sonunda üzülecektir.

bunların yanında mutlu olmanın en kolay ve en kalıcı yolu hayattaki hiç bir $eyi umursamamaktır. kendisine yapılan yanlı$ları, hataları görmezden gelir. genelde bu insanlar arkada$ çevreleri tarafından pek fazla iplenmez fakat kesin mutluluğu yakalamı$tır. onun için sadece kendisi önemlidir ve bencilliği bazen abartmaktadır.
en kısa zamanda öğrenmem gerektiğine kanaat getirdiğim sanat türü.
hayatı yaşama sanatının bir parçası yada sonucu. *
sadece anı yaşa. * *
'hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm.'

nikos kazancakis
(#1079759)
pollyanna'nın yaptığı sanat türüdür.
alainin bir kitabıdır.
mutlu olmayı bir amaç değil bir sebep olarak görmek üzerine kurulu olan bir hayat anlayışıdır mutlu olma sanatı.
kitap boyunca mutluluk için bir sebep aramamak, bir şeyleri beklememek ve sıkıntıları yok sayma becerisi anlatılır ve stoacı çilekeşliği reddedilir.
acıyı, ölümü ve yok olabilmeyi öven, çileciliği erdem sayan öğretilere dur deyip mutluluğu ve onu yaymayı erdem olarak gösterir belki de hepimizin ihtiyacı olan değil sahip olduğu şeydir mutluluk.
kendi sırtına asılmış bir sopanın ucundaki havucu yakalamaya çalışan tavşan gibi, mutluluğu çeşitli koşullara bağlayıp hayatı boyunca bunları kovalayarak ölen insan oğlunun yanılgısını fark ettirir.
kitabını bilmem okumadım. bilim adamları ne düşünür bu konuda, ilim adamları nasıl telkinlerde bulunur işin orasını da bilmem. benim tek bildiğim mutlu olmak için en iyi yöntem hiçbir şeyi sikine takmamaktır. "boşver", "siktir et", "çoook da lülü" gibi kelimeleri sıklıkla kullanabiliyorsanız mutluluğa yakınsınız. kısacası mutlu olmak için raad olmak şart hafız.
cahil kalmak ya da aptal olmaktır. diğer mutluluklar örtüdür.
mutlu olmak cok az seye ihtiyac duymakla dogru orantilidir.hadi kabul edin bilgisayar alinana kadar onun hayalini kurdunuz elde ettikten sonra playstation a kaydi gonlunuz yani bu dunyada ulasipta sikilmayacaginiz hicbisey yok dava adami olun rahat durust mert olun sizden mutlusu olmaz.
tamamen koy götünecilik felsefesinin ürünüdür.
MUTLU OLMAK GORMEZLIKTEN GELMEKTE USTALASMAKTIR.
eğer mutlu olmak istiyorsan kimseden birşey bekleme-bob marley.
-barbarlar için; etsiz kas ağırlığından
-romalılar için; siyahiden
-mazoşistler için; yaraların yenilenme sürecinden
-şarkılar için; nefesten
-bukalemunlar için; gökkuşağı olmayandan
-dalgalar için; sörfçülerden
-hayali arkadaş için; gölgelerden geçer.

________________________

sanat desek de zanaat olduğu kesin ama uğraşarak mutlu olmaya çalışmak bir rezalet. ya da bir kadın için beyaz atlıyı beklemek tam bir fiyasko.

- - - - -

eskiden kralların mekanlarında soytarılar asılırdı. yaşayacak soytarının tek büyük yeteneği, krala fark ettirmeden onu alaşağı etmekti. yalnızca biri serçe parmağını kesti, yaşıyordu ama büyük bir soru takılmıştı kafasına; bunu algılayamayan bir adam nasıl kral olur? her şeyin bir cevabı olması gereksizdi ve haline şükrediyordu.

_________________________

aşkı garipseyen bedenlerin ne kadar da normal olduğu sorusunu sormak gerekir, her güzel soru gibi cevapsız bırakmak lezzetini de çocuklara armağan ederek tabi.

- - - - -

kendi soytarısını bulmuş şanslı insanların, o soytarı öldüğünde yapacağı ilk şey nedir? cevabı çok basit, yıllarca soytarısı olmaktan kaçındığı adama koşar eğer kadınsa, eğer erkekse geç kalan ergenliği bitirmesi için elbette baskı yapan bir kadın vardır.

_________________________

bir düşünceden kurtulmanın iki yolu var; düşünceyle bağdaşmış kitabı çok sevilen birisine hediye etmek. bu basit bir masal kitabı bile olabilir. elbette kitabı da oyuncak olarak görmek mümkün. diğeri ise çok zor, bunun için filozofların suyundan içme gerekliliği var ve intihara kadar gidebilir.

_________________________

umutlu olmanın evrensel mutlulukla bir alakası olması lazım ama bağlantıyı kurmak için aşırı salakça düşünmek gerekir bu da herkesin yapamayacağı bir şey.

- _ - _ - _ - _ - _ - _ - _ -

geçen gün hayaletlerden korkan birisine rastladım ama cinlerin var olmadığını düşünüyordu. bense ona hayaletlerin de birer rüya olması gerektiğinden bahsettim ama yanlış düşündüğümü söyledi. haklıydı, yanlış düşünme diye bir şey olabilirdi, bunu es geçmemek gerekirdi. nebula ne kadar varsa düşünce de o kadar yanlış olabilirdi. bunu söylemek isterken bana hayatından bahsetmeye başladı, çok sıkıcıydı. bir ara aklıma büyük yazarların kitaplarında kendimizden bir şeyler bulacağımızı söyleyen eleştirmenin yazısı geldi. nedensizce güldüm, anlatıcı buna çok içerledi, kendisine güldüğümü düşündü, doğruydu da. sen büyük bir yazar olabilirmişsin dedim, gözleri nemlendi ama ağlayacak gibi bir hali yoktu. biraz daha şımarması gerektiğini düşündüm ona soytarılık etme arzusu uyandı birden. bu kadar güzel nasıl anlatım yapabiliyorsun dedim, bense hiçbir şeyden düzgünce bahsedemiyorum. bana işin sırrından bahsedecekken, afakanın ne demek olduğunu gördüm.

_ - _ - _ -

hayatın kısa olduğunu iddia edenler var.

_________________________

hayatın hiç de kısa olmadığını da...

- - - - - -

beyaz at mevzusuna geri dönelim. beyaz atıyla gelen prensin geri dönmesi gerektiğini hiç düşünemiyor şimdiki kızlar(her dönem denebilir bu), bir gecelik ilişki için muhteşem olsa da hep beklemek düpedüz salaklık. prensle gelen beyaz atı bekleyen dişiler de var, bu prensli atın da ihtiyaçları. hatta o prensin bir elçi olduğunu söylemek bile yanlış olmaz ama işte, kızlarımız her gün çay içmekten sıkılıyor. acaba zamanında çok az çizgi film izlemiş olduklarından mı ya da çok dizi izlediklerinden mi?! bilmeye gerek duyma salaklığını bir kenara atarak; aslında hepimiz mutluyuz.

- - -

mutluyuz ama bağımlılık ölçüsüne vardıkça dozajlar yeterli olmuyor. (bkz: keke). her defasında daha büyük bir yalana ihtiyaç duymaktan sıkılıp ölen insanlar var, evet sıkılıp ölen insanlar. pembe atlı fahişelerin falcılık konusunda çok bir başarılı olduklarını duymuştum, bunu onların söylemiş olması muhtemel. intihar olmayan ve açıklanamayan bu tarz ölümlerin zanlısı da onlardır tahminimce.

-_____________________________-

bitirici cümle bulunamadı.
sıkıcı kişisel gelişim Kıtabi izlenimi uyandıran ama okunduğunda hiç de Öyle olmadığı görülen kıtap. yazar, mutluluğa ulaşmış yani hayatın şifresini çözmüş bi nevi. Kıtap Yazmış size de Direk şifreyi vermiyor ama Sizin kendinize buldurmaYa çalışıyor. Kişisel gelişim kitaplarındaki gibi "Soyle yapin, böyle Yapin" gibi emri vaki bi üslup Yok. Yol gösteriyor yani. Kıtabin sürükleyici olmasını sağlayan ve tarzına rağmen rahatsız etmeyen özelliği bu. Tabii Biraz ince bi kıtap olmasının da etkisi var haliyle.
"Mutluluk, peşinden kosmayanlari gelip bulan bir ödüldür." diyerek aslında kıtap boyunca anlatmaya çalıştığı şeyi tek cümlede özetlemiş Bence. Mutluluk( ic huzur) Bizde var olmayan bi olgu değil ki yaşamımız boyu onu kovalayalim?
bertnard russell'in açık ve anlaşılır bir dille kendince mutluluğun formüllerini yazdığı eşsiz kitabı.

"...insanlara kazandıkları başarı ile ne yapacakları öğretilmedikçe, başarının can sıkıntısına yol açması önlenemez."

"...asıl sorun, hayatı bir rekabet, hem de yarışmayı kazananın saygıyı da kazanacağı bir rekabet olarak gören bir felsefenin benimsenmiş olmasından ileri gelmektedir."

"...okura şunu inandırmak istiyorum ki, ileri sürülenler ne olursa olsun, mantık, mutluluğa ambargo konulmasına karşıdır; üstelik bence, üzgünlüklerinin evren hakkındaki görüşlerinden ileri geldiğini içtenlikle iddia edenler, atı arabanın arkasına koşmaktadırlar..."

"...bir kişi, başarıyı istemekle kalmayıp, bütün benliğiyle başarının peşinden koşmanın ödev olduğuna inandığı ve böyle yapmayanı zavallı bir yaratık olarak gördüğü sürece, hayatı, mutluluk vermeyecek derecede yoğun ve tedirgin olacaktır."

"...hayat her şeye ilgi beslenemeyecek kadar kısadır ama günlerimizi dolduracak kadar çok şeyle ilgilenmemiz iyi olur. hepimizde içe kapanma hastalığına eğilim vardır; herkes önüne serili sayısız dünya manzarasından başını çevirip içindeki boşluğa bakmak eğilimindedir. ama içine kapanık olan birisinin mutluluğunda herhangi bir yücelik bulunduğunu sanmayalım."

"...eğer ruh hali mantığa bağlıysa, umutsuzluk için olduğu kadar sevinç için de neden var demektir."
Öğrenmesi, zaman ve emek ister.

Mutlu olmak, salt her şey yolunda olduğunda değil, olumsuzlukları da görmezden gelebildiğinizde, başetmeyi öğrendiğinizde tam anlamıyla yaşanır.
Mutlu olmayı, hayata montelemenin tek yolu budur!
Oldukça zor bir sanattır. Büyük yetenek ister. Sadece azınlık bir kısım bu sanatı icra edebilir.
Bu konuda seçtiğim bazı sözler arşivimden:

insanın çok mutlu olması için, tutkusuz olması yeter. Voltaire

"insan mutlu olduğunu bilmediği için mutsuzdur. mutlu olduğunu fark eden kişi birden mutlu olacaktır. insanlar dertlerini saymaya bayılırlar. çok azımız mutluluklarını hesap eder." Dostoyevski 

mutluluğumun hesabı görüldü. Bu soylu mutluluğun gerisinde şu vardı: Güçsüzlüğüm ve hiçbirşeye bağlanmayışım. Cesare Pavese

"dünyanın en büyük mutluluğu başlamaktır. canlı olmak iyidir, çünkü yaşamak her zaman, her dakika yeniden başlamak demektir. insan bu duygudan yoksunsa –hapis, hastalık, alışkanlık, budalalık yüzünden- ölsün daha iyi." cesare pavese

“Sadece mutlu olmaya çalışın. Mutsuzluk, daha mutlu olmayı istemekle başlar.” Sam Levenson

“mutluluğa giden tek bir yol vardır. bu da irademiz dışındaki şeyler yüzünden kaygılanmayı bırakmaktır”  Epiktetos *stoacıdır

''doğuştan gelen bir kusurumuz var; hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimizi sanıyoruz. bu kusurumuzu gidermedikçe, dünya gözümüze çelişkilerle dolu bir yer görünecektir. çünkü her adımımızda, ister büyük ister küçük bir şey yapmış olalım, dünyanın ve insan hayatının, mutlu bir yaşam sürdürmeye olanak verecek biçimde tasarlanmadığını anlayacağız. işte bu yüzden bütün yaşlıların yüzlerinde aynı ifadeyi, yani düş kırıklığını görmek mümkündür.'' arthur schopenhauer

"yalnızca mutlu olmak istenilirse, bu kolaydır.. ama biz öteki insanlardan daha mutlu olmak istiyoruz ki bu çok zordur. çünkü biz başkalarını olduklarından daha mutlu sanıyoruz.."  montesquieu

" mutluluk, problemlerin yoklugu degildir, aksine problemlerle bas edebilecek yetenege sahip olma halidir." montesquieu

“mutluluk bir zihin durumudur. onu yaşayacağınız günü siz belirlersiniz. mutluluğu seçme özgürlüğüne sahipsiniz. bu size olağanüstü basit görünebilir ve gerçekten öyledir de. belki de insanların mutluluğa giden yolda tökezlemelerinin sebebi de budur.” joseph murphy

"hayatını tekrar tekrar aynı hayatı yaşayacakmışsın gibi yaşa, istemediğin bir durumla karşı karşıya kalmışsan ve buna boyun eğiyorsan, diğer hayatlarında da aynı şeye boyun eğeceğini düşünerek, sen en güzeli boyun eğme, bu böyle gitmez; bir şeyi çok mu istiyorsun, ama buna cesaret edemiyor musun, diğer hayatlarında da bu şeyi çok isteyip hiç bir zaman cesaret etmediğin için ulaşamayacaksın, o yüzden sen en güzeli aş kendini, yap yapmak istediğini ki sonunda en mutlu şekilde yaşayabileceğin bir kısır döngü oluşturabilmiş ol." /Friedrich Nietzsche
Siktir etme sanatıdır. Evet.
1. Kendinle barışık olmalı,
2. Bardağın dolu tarafına bakmayı bilmeli,
3. Çocuk gibi düşünmeli, kişi.