bugün

edebiyat dersinde dini tasavvufi edebiyat işlenirken kanuni sözü geçince şu diyalog oluşur

a: kanuni hangi yüzyılda yaşamıştı?
b: muhteşem yüzyıl!!
Reklamın iyisi kötüsü olmaz denilerek çok fazla reklamı yapılan dizi. Dizi yayınlandığı günden beri konuşuluyor ve ekrana farklı uyarlanmış.
piri reis müslüman yemen'i yağmalamış donanmayı bırakıp üç beş gemiyle ganimeti kaçırmıştır. sonuç boğdurulmuştur. o dönemin anlayışına göre boğdursun canım bana ne.
bu arada gençlik biraz daha osuruktan hikaye konuları üzerinde bilir bilmez ahkam kesmeye devam ederse askere gidecekleri bir orduları bile kalmayacaktır.

ülke bölünme tehlikesindedir.
işsizlik almış başını yürümüştür.
önce federal yapı sonra bölünme adım adım gelmektedir.
asgari ücret karın doyurmaya yetmemektedir.
ülkenin değerleri babalar gibi satılmaktadır.

gençlik neyle uğraşmaktadır ? şanlı ecdadları..hay sizin ...
Neden bu kadar tartışılan bir konu bende anlamadım. yıllar öncede gülben ergen hürrem sultan rolünde bir dizide oynadı. aynı konular orada da vardı. haremler,kızlar falan niye şimdi sorun oldu bu. yaprak dökümüde ünlü bir romandı. ama günümüzce değiştirilip uyarlandı. farklı olan durum yok. aynı şey sonuçta. gerçekten daha önemli devlet,öğrenci,işsizlik ve geçim derdimiz var. bırakın izlemek iztemeyenler izlemesin çokda laf etmesin.
yurdum insanını birşeyler okumaya, araştırmaya sadece diziler teşvik ettiğinden, insanımız 1 aya kadar kanuninin kayatını ezberlemeye başlayacaktır.
Senaryo olarak bir bölümünü yazıp, gelen tepkilere göre 2. bölümünün değiştirilmeyeceğine inandığım ve bu hazır senaryonun 10 bölümünü değil de 1 bölümünü görüp neden sonrasına göre bu tarz keskin eleştirel yaklaşıyor bu yurdumun çoook güzel insanları diye idrağımı börçük börçük ettiğim, hürrem sultan'ın nasıl geldiği belli olduğuna göre, harem sarayda mevcut olduğuna göre, bu tarz eğlenceler de kulaktan kulağa günümüze kadar gelmiş olduğuna göre.., Vurgulanması istenen KANUNi'nin Kanuniliği ise bi 10 bölüm bekleyin üleeen diyerek insanları beraber görelim safına çektiren dizi...
show tv'de yayına girmiş olan, Kanuni Sultan Süleyman dönemini anlatan dizidir. fakat ilk bölümünden sonra Osmanlı'yı yanlış tanıttığı iddiasıyla olumsuz tepkiler almıştır.
esas cariyemiz rus aleksandra nın kulak tırmalayıcı bir aksanla rusça konuştuğu dizi. işin ilginç tarafı türkçesi de berbat. ama güzelliği etkileyici.
aşk-ı derun demiş adam, hürremi koymuş başrole. heralde haremde geçecek olayların bir kısmı. sen ne dersen de haremdede hayat bu minvalde geçiyor. hacca gitmeme fetfası alan padişah bırakta haremindeki kadınla istediğini yapsın. adı üzerinde padişah. ilköğretim tarih kitaplarını ve cüneyt arkın'ın oynadığı filmlerin etkisini atmak lazım üzerimizden bu diziyi izlerken. hacivat ile karagöz neden öldürüldü ile başlanabilir alıştırmalara .

trt belgeselleri gibi 200-300 adamla kanuniyi sefere gönderirlerse onu beraber eleştirelim. ama görünüşe göre öyle bir saçmalık yapılmıyacak gibi .

millet g.tünü yırtsa bu dizi 3-4 sene oynar, boşuna doğruydu yanlıştı diye kasmayın, keyfini çıkarın.

(kanuniyi, hürremi bilmemde o sarı çocuk on numara karakter olmuş.)
esas kavga oğlu mustafayı boğdurmada çıkacaktır. oğlunu öldürten tek padişahtır bu arada. ayrıca tek oğlan cocuğu olduğu için tahta sorunsuz çıkmıştır.
rekora imza atmış dizidir. fragmanlarının yayınlanmasına başlanmasından itibaren bugüne kadar rtük'e 74.911 şikayet gelmiş.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25169180/

daha yayınlanmadan şikayetler gelmiş. ve eminim ki, bu şikayet edenler ilk bölümü bile seyretmemişlerdir ve sonraki bölümleri seyretmeyeceklerdir. zeka özürlülerin fazlasıyla olduğu bir ülkede yaşıyoruz azizim.
mustafa filminde ortalığı ayağa kaldıranların sırf osmanlıyı kadına, sekse, fanteziye karşı zayıf gösteriyor diye destekledikleri dizi. ataya bu kadar saygısızlık olmaz. atatürk karanlıktan korkmuyordu diyerek yaygara çıkaracaksın sonra da daha ilk bölümünde kanuni'ye kadın beğendiren, "seni seçtim" dedirten diziyi göklere çıkaracaksın. hadi ordan derler adama.
yüzyıllardır matbaanın yasak edildiği bu topraklarda bu tür yapımlara halen tepkiler gelmesi ne tuhaftır.
fragmanı izleyip büyük merakla ilk bölümünü gördüğüm dizidir. ama ilk bölümünden anladığım kadarıyla merakımı boşa heba etmişimdir. tarihi gerçeklikle yakından uzaktan alakası olmayan bir mizansendir. "muhteşem yüzyıl" derken tudorsu copy paste edeceklerini düşünememiştim. tarihi uzmanlık alanım değil ama diziden gördüğüm kadarıyla sadece karaktrlerin isimleri tarihten alınmıştır geri kalan tarihi saçmalığı aşağıdaki ifşa ediyoruz...

Olaylar 1520'de geçmektedir. Oysa Topkapı Sarayı'na haremin gelmesi 1540'ta başlar. Bu tarihten önce harem, Beyazıt'taki Eski Saray'daydı.

Yavuz Sultan Selim'in Rodos seferi için 200 parça kalyon hazırlandığı söyleniyor. Osmanlı'da ilk harp gemisi 1644'te inşa edilmiştir.

16. yüzyılda adına Avrupa denilen müstakil bir coğrafya yoktu. Bu kavram 18. yüzyıldan sonra aydınlanma döneminde ortaya çıktı.

Hareme kızlar, seçilerek alınır, ardından çok ciddi bir eğitimden geçirilirdi. Başta örf-âdet olmak üzere islami ilimler ile kabiliyetlerine göre birer sanatta yetiştirilirlerdi. Dizideki harem halkının davranışlarının, asırlar boyunca süzülerek gelen 'saray terbiyesi ve nezaketi'yle alâkası yok.

Harem halkının muhafazasını sağlayan ve dışarıyla ilişkilerine yardımcı olan harem ağaları, binanın dışında kendilerine ayrılan nöbet yerlerinde beklerdi. Harem ağaları da aynı terbiye ile yetiştirilirdi.

Dizideki oryantal oyunlar ve müzik, Osmanlı eğlence anlayışı ve musikisini yansıtmıyor.

Babasının cenazesi ortadayken bir padişahın eğlence düzenlemesi inandırıcı değil.

Kostümler Osmanlı'dan çok ingiliz dizisi Tudors'tan alıntı gibi...

Osmanlı geleneğinde padişahın huzuruna baş açık çıkılmazdı.
sağda solda 'şuna tapıyorlar, buna tapıyorlar' diye dolaşan islamcı tosunların osmanlı padişahlarına taptığını ortaya koymuş dizi.

harem yok, cariye yok, yeniçeri yok, entrika yok, padişah tuvalete gitmez, padişah hata yapmaz. namazdan alnı çatlar falan filan bir ton zırva, bir ton tarihten yoksun iddia dizilmiş.

lan dengesiz senin 1,5 milyarlık -sayıya dikkat- islam alemininin liderliğini 44 yıl yaptı dediğin adam daha hacca gitmemişti. bilinen bir düzine çocuğu var. bu adamları peygamber olarak görüyorsunuz ama bu adamlar müslüman bile değildi özünde. çünkü el etek öptürüyorlardı, kendilerini allah'ın gölgesi olarak görüyorlardı. mevlevi dergahına üyeydi bazıları.

daha fragmanı yayınlandığında neredeyse 80.000 şikayet almış. yuh lan!
infial yaratmış dizi.*
şu dizi için toplanıp kanal'a yürüyen ülkücü ve dindar geçinen kesim parsel parsel ona buna satılan vatan toprağı için hangi protestonun bayrağını taşır çok merak ediyorum?
genç yobazların rahatsız olduğu dizidir.
inandırıcı olmayan dizidir. peki neden? sen nicholas cage'yi alıp kanuniyi oynattırırsan olacağı buydu.
kesinlikle ve kesinlikle oyunculukların berbat olduğu dizi. karakterler ile canlandırdıkları tarihi karakterlerin uyuşmadığı açık. kostümler falan iyide osmanlı sarayı mı yoksa ingiliz şato sumu onu çözemedim. vampirella gibi giyinen kadınlar mı dersin, çin imparatoru gibi giyinmiş kanuni mi dersin?? saray ın her yanında mumlar, meşaleler faslan yanıyor ama ortalık, led ışıklandırma ile aydınlatılmış sanırsın. ulan biraz atmosfer araştırın yaratın la.
dizikoliklerin yeni dizisi. bir günü daha doldurdular ya da bir güne bir dizi daha eklediler.

tamam bir tane izlersiniz anlarız. bu ne lan? her gün dizi yorumları yazılıyor etrafa. caroline şunu yaptı, bihter yaladı, behlül gömdü, yeğen koydu, sultan süleyman kesti, fatmagül tecavüze uğradı, ali rıza öldü.

facebook'ta, haberlerde, sözlüklerde ve birçok paylaşım sitelerinde bunlardan başka bir şey okuyamaz olduk.
bana ne lan bana ne?

not: belgesel izlemiyorum.
cihan padişahı, aynı zamanda da halife olan kanuni sultan süleyman'ı oynayan halit ergenç'in, başı açık namaz kıldığı dizi.

ne kadar araştırıldıp da çekildiği, asıl amacı gerçeği yansıtmak değil de, gerçeği çarpıtmak olduğu her halinden belli olan, artniyetli bir yapım.
yazarların belgesel kategorisine koyarak yorum yaptığı dizidir. "dizi" lan işte ne kasıyorsun? alınganlıklar yersiz. göze batan tarihi yanlışlıklar evet fazla ama zaten belgesel olma kaygısı gütmedikleri röportajda net. fazla takılmadan eğlence niyetine izleyiniz.

not: şehzade mustafa'nın öleceği bölümü* iple çekiyorum. yeterince iyi dramatize edilirse çok ağlatacaktır.
bu dizi bittikten sonra Atatürk'ün, sonrasında da Mehmet Emin Karamehmet'in de hayatını yayınlanmasını istemekteyim. izleyelim görelim, kimin seks hayatı daha ateşliymiş.

edit : burda atatürk ismi uç örnek olabilmesi için verilmiştir. Atatürk'e olan inanç , sevgi, fikir birliği konusunda sözlük yazarları arasında en bağlı kişi olduğumu iddia edebilirim.
(bkz: genç yobazlar rahatsız)
bakın baştan söylüyorum uzun bir düşünce yazısı okumayacak olanlar "bu ne beaaa?" demesinler hiç. okuyun bir şeyler öğrenirsiniz belki.

cezaevlerinden tahliyeleri, imralı’dan yollanan mesajları, üniversitede porno film çekilmesi tartışmalarını vesaireyi bir tarafa bıraktık; birkaç günden buyana “muhteşem yüzyıl” dizisini ve dolayısı ile kanunî süleyman’ın özel hayatını konuşmaya başladık.
işin tuhaf tarafı, tartışmaların dizinin yayınından önce başlamasıydı. herzamanki telâşımız depreşmiş, dizinin nasıl olduğu, kanunî’nin ne şekilde gösterildiği, içki içip içmediği yahut başka özel meraklarının bulunup bulunmadığı konularında önüne gelen hemen herkes, diziyi seyretmeden önce fikir beyan etmiş, görmedikleri ve bilmedikleri çekimler hakkında ahkâm kesmişlerdi.
dizinin yayına girmesinden günler önce bana da dünya kadar e-mail gelmeye başladı. bazı okuyucular “muhteşem yüzyıl konusunda ne düşündüğümü” soruyor ama neredeyse tamamı “bu dizinin durdurulması için birşeyler yapın” diyordu.
medyum olmadığım ve telepatiden de pek anlamadığım için görmediğim, seyretmediğim bir dizi yahut okumadığım bir kitap konusunda peşinen hüküm vermem diye birşey sözkonusu değildi. dolayısı ile dizi hakkındaki fikrimi, ilk bölümünü izledikten sonra şimdi yazıyorum:
kısaca söyleyeyim: muhteşem yüzyıl’ı gayet beğendim! durdurulmasını bir tarafa bırakın, devamından ve diğer kanalların da benzer diziler yapmasından yanayım...
öğrencinin sevmediği derslerin başında gelen tarihin güler yüzlü ve sevimli bir hâl alması, bu sayede ilgi odağı hâline gelmesi ve daha da önemlisi artık tabu olmaktan çıkması için gazetelerde ve tv’lerde senelerden buyana yazıp konuşan bir kişi olarak başka türlü düşünmem zaten imkânsızdır!
kaldı ki, muhteşem yüzyıl’ın akademik danışmanlığını klasik dönem osmanlı tarihi’nin önde gelen uzmanlarından olan dostum dr. erhan afyoncu yapmıştır, dizide konu edilen tarihî olaylar doğrudur. senaryo ve sinema tekniği, konuları abartıp olduklarından daha hafif şekilde ortaya koymuş olabilirler ama muhteşem yüzyıl bir “belgesel” değil, “dizi”dir ve abartılar, gerçeklerin değişmemesi şartıyla normaldir.
kanunî sultan süleyman dizide kadınlara düşkün bir kişi olarak gösterilmişmiş, harem kadın kaynıyormuş, bu kadınlar birbirleriyle didişiyorlarmış ve bütün bunlar kanunî gibi mübarek bir zâta uygun görüntüler değilmiş, vesaire, vesaire...
ayrıntılara girmeden kısaca söyleyeyim: harem bir hakikattir ve kanunî’nin hanımlarından bugün sadece üçü bilinmektedir: mâhidevrân, hurrem ve gülfem... hükümdarın kaydedilmiş çocuklarının sayısı ise, dokuzdur! hurrem’den altı ve mâhidevrân’dan bir çocuğu olmuş, gülfem ise hükümdara evlâd verememiştir. diğer iki çocuğunun annesi meçhuldür, yani haremdeki cariyelerden biri yahut ikisidir ve daha da önemlisi, kanunî sultan süleyman iki oğlunu, hattâ torunlarını bile idam ettirmiş tek hükümdardır.
unutmayalım: bazı padişahların isimleri tarihin sahifelerine altın harflerle hakkedilmiştir ama bu hükümdarların hepsi sizler ve bizler gibi etten-kemikten birer insandır. hiçbiri peygamber yahut evliya mertebesinde değildir, başarılarının yanı sıra onların da her insan gibi zaafları vardır, sevap da işlemişler ama hata da yapmışlardır ve bunun böyle olması son derece normaldir!
muhteşem yüzyıl’ı seyretmeden yorum yapanlar, kasten seyretmeyenler yahut seyrederken duydukları hiddet yüzünden konuyu ve ayrıntıları anlayamayanlar: tarihe mistik, ideolojik yahut dinî açılardan yaklaşmayı bırakın, peşin fikirlerinizi de biriki saatliğine bir tarafa koyun ve oturup seyredin. orada anlatılanlara ve söylenenlere yine de inanmadığınız takdirde bir zahmet kaynak kitaplara müracaat edip okuyun, ortada gerçekdışı birşey olmadığını göreceksiniz.
ve en önemlisi: sözkonusu mesele dinî yahut ilâhî bir konu değil, dünyevî hadiselerin teşkil ettiği “tarihtir”. iyi yahut kötü tarafı ile “bizim” tarihimizdir ve tarih ideoloji ile, inançla yahut saplantı ile değil, erhan’ın yaptığı gibi belge, kaynak ve kayıt kullanılarak yazılır.

murat bardakçı.

http://www.haberturk.com/...ar/589099-muhtesem-yuzyil