bugün

Metrobüste ayaktaki teyzeye tebessüm ederek "Teyzecim bu kadar dayanmanıza gerek yok. Üstüme de çıksanız size yer vermeyeceğim * " dedim.
Ankara da cıldırılan gunlerde kurulan cumlenın demırbasıdır. Napıcaksın ya ıstanbul kalabalık rahatsın ıste dıyen herkese yaaaa bırak valla metrobusu bıle ozledım dıye ısmı zıkredıler. Metrobus ıstıyorum, kan ıstıyorum, kavga ıstıyorum dıye sayıklanır. Cok ozledım ya k.cekmeceden gecerken ınsanın ustune ustune gelen lagım kokusunu bıle ozledım. Kıymetını bılın.
akordeon çalanları ayrı tutmak lazım, kulağıma hoş geliyor
3. tür akrabalık müssesesinin kurulduğu araç
Insanlarin birbirinin uzerine cikarak binebildigi ilk araç. Kisaca fakir sahunasi
gece gündüz saat fark etmez içi her zaman mankenlerle dolu.
çember sakallı amele şoförlerin kullandığı toplu taşıma aracı. bisiklet süremez bu şerefsizler ama metrobüs kaptanı olmuşlar, bi de atarlanırlar ki sormayın.
bezelye kavanozu gibi metrobüse zar zor, ittira kaktıra binen "abinin" "arkadaşım arkalara doğru ilerleyelim, bakın yer var orada."

demesinin ardından "he anasını satayım 3+1 ev orası zaten, bakın oturma odası boş oraya doluşun." tepkisini verdiğim vakit, bütün metrobüsün gülmesi.
At gibi ayakta uyumayı öğreten toplu ulaşım aracı.
Havasız insan aracı.
(bkz: fakir sahunası)
Gerektiginde arabayi yakinindaki muhtelif yerlere park edilip kullanilmasi gereken toplu basima aracidir, bir nevi kadirbüs.
kadir çöpdemir'in yazmış olduğu şahane şiire konu olmuş toplu taşıma aracıdır.

metrobüs, ne metrosun ne otobüs araftasın,
bekle bekle gelmedin, bilmem ne taraftasın,
belediye kıyak yapmış senin yolu ayırmış, ne kadar da kayırmış,
aslında hızlıymışsın da nidem yolun bayırmış,

yine bir sabah, yine bir duraktayım,
metrobüse binme hayalimden bir hayli ıraktayım,
bu kaçıncı niyetlendiğim, bu kaçıncı dolu geldi,
buna kesin binerim dedim ama şoförün kolu geldi,

metrobüs'ün arkasından melül mahsun bakarım,
ben o kolu kıvırır olimpiyata sokarım,
benim garip halimi patron nereden bilecek,
kafayı bir soksam metrobüse a gülüm, inan gerisi gelecek,

ite kaka girdim içeri attı yine damarım,
arkadan bir şey değiyor sevdiğim şemsiyedir umarım,
tedirginim metrobüs'te malum sapık eğilim,
durakta bekleme yarim ben eski ben değili,

şoför durma bas gaza, dört bir yanım abaza,
bir dönsem neler etcem arkamdaki kurnaza,
kliması var ama ben neden sıcaktayım,
koltuğa oturmasam da neden ben her gün kucaktayım,

eklemedir koca konak ekleme,
ileride yokuş gördüm aman diyeyim tekleme,
metrobüs'ten indim ama benden hayır bekleme,
trafiği çözdük diye n'olur beni kekleme.

kendi sesinden dinlemek isteyenler buyursun;

http://www.youtube.com/watch?v=HU6JMHmQGUQ
(bkz: fukara kerhanesi)

başka izahatı yok gayrı. 2.95 e gözüne kestirdiğine kadın erkek dul yetim demeden yaslayabildiğin, bedavadan ucuza zevk alabildiğin başka bir yer yok dünya üzerinde.
Biz bulduk yani boru değil.

Rush hour a denk gelmemeye çalışın benden söylemesi.
(bkz: adam madam kayarım ben buna)
metrobüs; Savaş, hırs, inat demek! Metrobus dava metrobus kavga demek!
Yanyana olduğun arkadaşınla aranda 3 kişinin bulunabildiği toplu taşıma aracıdır.

Yaklaşık yedi aydır akşam iş çıkışları zincirlikuyu dan avcılar yönüne doğru 26 ila 28 dakika arası süren sevimli mi sevimli, samimi mi samimi, sıcak mı sıcak yolculuklar yaptığım arkadaştır aynı zamanda. Bu sürede onlarca kavgaya, sözlü tartışmalara, taciz vakalarına, sinir krizlerine filan da şahit oldum ama olay o değil.

Birinci olay insanlar metrobüs durağı ve aracın içinde duracakları yerlerle ilgili bildiğin kafa yoruyolar. Yani işten çıkılmış kafalar zaten sünger, eve gidilecek binilsin de gidilsin filan değil. Durakta metrobüsün kapısının geleceği tahmin edilen yerlerde pozisyon almalar, son anda kendini aşağı atıp yandan gruba dahil olmaya çalışmalar, "metrobüste oturmanın bugını buldum beyler" diye övünmeler hiç sağlıklı hareketler değil bunlar mesela. Bu duraktaki vaziyet; araca bindi mi sırtını dayayabileceği bi yere kendini attıktan sonra etrafı organize etmeye çalışmalar,"ya abi bak kapının önünde duruyosun ortalar müsait gel bak sıkışmayın" dedikten sonra görevini yerine getirmenin verdiği haklı gurur tripleri. Lan 8 saat mesaiden çıkmışsın ne ortası ne kapı önü; yok.

ikinci olay ara duraklarda otobüsün dolu olduğuna inanmayan abiler. insanların yüzü cama yapışmış kapı açıldı mı vücudunun yarısı dışarda kalıyo adamın, duraktaki abim hala zorlamanın peşinde, binecek yani. "20 dakikadır bekliyoruz yetti lağn" diye açıklamasını da yapıp kendini konserde seyircilerin üzerine atlayan rockstar gibi metrobüse atıyor adam, hiç acıma yok. Sorsan o da haklı, "yetti daha nereye biniyosunuz allah allaah" diye trip atan ablam da haklı herkes haklı.

Şimdi bu kadar kalabalığın bir kaç sonucu var; birincisi istanbul da öğlen aralarında yemek seçimini lahmacundan yana kullanan çok insan var. 7 aylık süreçte tendeki lahmacun kokusundan, lokanta tahminine doğru gidiyorum çok az kaldı. ikincisi özellikle yaz aylarında insanımızda roll on kullanma alışkanlığı yok, az duş alıyoruz. Özellikle bazı abilerdeki ter kokusu zaman zaman elle tutulup gözle görülür boyutlara ulaşabiliyor, üç durakta baş ağrısı, beş durakta mide bulantısına kadar götürebiliyor. Üçüncüsü metrobüs şöförlerinin ani hareketlerinde kendini toplu taşıma aracındaki bir insan değil afyondan istanbula gelmekte olan patates yüklü kamyonda bir çuval gibi hissedebiliyorsun. Hele ki ortalarda bi yerdeysen hiç şansın yok. Sadece kendisine Ait düz bir yolda bu kadar ani freni bir şöför nasıl yapar anlamak güç, dilinin ucuna kadar geliyo "geyik mi atladı yola ibnenin evladı" diye, sonra bakıyosun cevizlibağa gelmişsin iki durak kalmış, lan bırak boşver diyosun.

Aynı anda hem ayakta durup hem kulaklıkta müzik dinleyen, hem kitap okuyan genç kızlarımız mı dersin, fort çabası peşinde pozisyon kovalayan,insanı national geographic izliyormuşsun gibi hissettiren apaçiler mi dersin, hasbelkader oturmuş kimseyle gözgöze gelmesin diye kafasını kaldırmayan beyazyakalılar mı dersin, boş koltuğa atlayıp "ayla gel aylaaağ" diye çığlık atan teyzem mi dersin bunlar yazmakla bitmez.

Kendi adıma farkettiğim şey ise insan bişeyi istedi mi oluyo heralde. Ne alakası var diyeceksin, "Lan ben buraya sığmam diyosun" bi bakıyosun sen sığmışsın da yanına biri daha girmiş, bi yere tutunacak oluyosun "lan yetişemem" diyosun kolunu bi uzatıyosun, tutunuyosun arkadaş. Bi dönem maymuna evrilmeye başladığımı düşünsem de sanırım şartların zorluğu insana bazen kapasitesinden fazlasını yaptırabiliyo.

Neyse, siz inmiyosanız bir yer değiştirelim mi, ben bu durakta inicem. Tabi tabi, kalabalık malabalık en azından gidiyo abi.
Boşalan koltuğa sanki kendi hakkıymış gibi atlayan, oturamadığı takdirde bik bik konuşan kadınların bolca bulunduğu araç.

Be orospu, götün sıkışınca kadın erkek eşitliği diye zırlayan sen değil misin? Komşuna kısır yemeye gideceksin diye bütün gün ayakta olan ben mi sana yer vereceğim? Ağzın da kokuyor zaten amın oğlu seni..
Haftaiçi her sabah Avcılar-Söğütlüçeşme arası mekik dokumama vesile olan ulaşım aracı. Kendisiyle annemden çok zaman geçirir oldum üniversiteyi kazandığımdan beri. Ammavelakin şikayetçi miyim? Aslaa. Metrobüs hayatı kolaylaştırır. Metrobüs imkansıza yakın yolculukları mümküne çevirir. Metrobüs candır mutluluktur. Ay lav yu metrobüs. Ay lav yu ter kokusu. Ay lav yu körük bölümü.
http://www.liveleak.com/view?i=434_1389785367
az kaldı: http://www.youtube.com/watch?v=Nz3pv81b_vE
bugün enteresandır ki ulaşımımı rahat sağlamış olduğum toplu taşıma aracı.

vatan şaşmaz beni mi andı yoksa?
Düdüklerin eline bakan taşıma aracı.

Ciddiyim; durakta belki 500-600 insan var, metrobüsler kuyruk olmuş. Bu amına koydumun düdüklüsü öttürdükçe bir metrobüs durağa yanaşıyor. Sana o düdüğü verenin amına koyim ben tipsiz..
eşsiz deneyimler kazandıran, istanbulun vazgeçilmez toplu taşıma aracı. istanbul'da yaşayıp metrobus kullanmayan insanlar benim için 1-0 mağluptur.
evrim teorisinin kırılma noktalarından biri. bu noktadan sonra insanların tekrar hayvanlığa evrildiği gözlemlenmiştir.
tacizcilere dayak atin, hiçbir şey yapmasanız bile laf sokun... zira sizi
hiçbir şey yapmazsaniz bu adamlar gelecek sefer için tekrar yuz bulurlar...
lanettir. bir anımı anlatayım bu bokla ilgili

zincirlikuyu'da metrobüs bekliyorum saat 17.30 suları. günlerden sanırım cuma. 3 metrobüsün geçmesini bekledim. en önde turnikelerin sonunda duruyorum. bindim bindiğim gibi yaşlı bir kadın geldi. tam bir hüloğ. dizinden ameliyat olduğunu oturup oturamayacağını dilenci gibi hızlı hızlı söyledi. yer verdim ben de. kalkarken dizimden ameliyat oldum oturayım tabi dedi ve teşekkür etmedi. ben de basurum zaten teyze ayakta durayım dedim. oooaah.