bugün

ultra saçma olarak yapılan tanımı altında denk gelmiştim. sıfat eklemek sözlük formatı açısından çok doğru olmasa da yaklaşıma peşin karşı çıkılmamasını düşündüğüm durumdur. çünkü birkaç saçma nokta var burada. en saçması, ortada bir röportaj var ama herkes başlığı açan yazara yanıt vermeye kalkmış, bir zahmet dinleyin arkadaş.

çünkü orada sorulanı yanlış aktarmış başlığı açan suser. röportajı yapan çocuk hangi kitaplar size en çok ilham verdi diye soruyor, tüm strateji literatürü içerisinde o yanıtları vermesi bu anlamda çok olağandışı değil. ama yazara hak verdiğim iki durum var.

ilki yanıtlar beklenmedik değil; yani belirtilen eserler daha çok "bu işin klasiklerini biliriz ,bak müslüman yazarlar da var aynı işle uğraşmış." mesajı vermekten daha fazla derinliği olmayan bir bütün oluşturuyor.

ikincisi de hepsinin tarihinin 1500 lü yıllarda olması, bugünkü davranış şekilleriyle örtüştürüldüğü zaman absürt değil mi? yani yazar bir tespit yapmış, akademik olarak geçerli olmasa da işaret edilen nokta herkesin fark etmeyebileceği bir nokta. bu anlamda da kıymetini inkar edenler de yanlış yapıyorlar diye düşünüyorum. ben daha dün mutlulukla ilgili bir yazı okudum, kavramın çatısını antik yunanda epikür'ün yaptığı tanımlar üzerine kurmuş ve bu zamana kadar mutluluk ile ilgili en keyifle okuduğum yazıydı. ama bakın bu da bir türev yazı aslında.
sun-tzu'nunki zamansız bir eser, keza prens de öyle. sayfa sayısı az da olsa ben bu iki kitaptan çok, bu kitapları kaynak aldığını açıktan belirten robert greene'in iktidar-güç ile ilgili kitabından esasen çok ilham aldım. ama çıkıp kimseye herkes biliyordur diye "sun-tzu ilham verdi, makyavel ilham verdi" diye anlatmıyorum. böyle bir tavır da var; ilk rastlamadığım, isimlendiremediğim ve hoşlanmadığım.