bugün

lost dizisinin düşmanı olan kişinin söylediği söz.
"bir cümle bir duyguya bu kadar mı güzel tercüman olur?" tepkisini vermek istediğim başlık. *
aslında seyretme girişiminde bulunmuştum. ilk bölümüydü sanırım. adamlardan bir tanesi diğerini durdurup uçağın pervanesine dikkat etmesini söylemişti*. tam pervanenin önünde... e haliyle diğeri mevtalık mertebesine ulaştı. şevkim kaçtı, izlemedim.
düşmanı olmasa da; hayranı olmayan kişinin de söyleyebileceği söz. *
lost dizisini izlemeyip izleyenlerin caka yapmasına sinirlenebilecek bünyedeki ilgi çekici zatı muhteremlerinin, fikir beyaannamesi.

diyerek tanımı yapıyor anlamadığım şeylere geçmek istiyorum;
arkadaşım izlemiyorsan nasıl nefret ediyorsun? bu bir,
ikincisi izlemediğin ve etrafında konuşulup gülünüp, eğlenilen herşeyden nefret eder çemkirir misin?
ve bana süt getir yatacam bu üç.

edit: ben hiç izlemedim, hakkında hiçbirşey bilmiyorum, ama izleyenin muhabbetine de çemkirmiyorum.

edit2: çemkirmek ne ya? *

edit3: başlıkta nefret ile ilgili birşey yokmuş, hay ağzıma .çsınlar, hakkettim bunu ben. *
acaba dürüm yerken ayran ın eksikliği hissedilebilinir mi? davranışçı yaklaşım bu konuda ne der? koşullanma yoluyla öğrenmeyle aşık olma, lost u sevme nereye kadar gider? skinner in fareler üzerinde yaptığı deneyler iç dünyamızı aydınlatabilir mi?

yeter ulan. izleyip de kurtulsak bari şu diziden. o kadar çok maruz kalıyoruz ki şunun geyiğine ister istemez tepkiselleşiyoruz.

-popüler olduğu için izlemiyosun diğ mi?
-evet yavrucum öyle..
-ayy ama çok şey kaçırıyorsun. bi bölüm izle bak kurtulamazsın.
acayip sarıyo.
-ah ulan ben seni bi sarıcam şimdi
ne dusmaniyim ne de ipliyorum diyebilenlerin de soyleyecegi sozdur. *
olaya nötr kalan insanın durumudur. lost severlerin böyle hisseden kişilere ilk etapta tepkili bakmaları normaldir.

(bkz: lostu var düşmanı var abi)
ilk üç sezonu takip ettikten sonra dördüncü sezonun başladığını sağdan soldan duymasına rağmen nasıl olsa bir halt anlatacakları olmadığını bilen bünyenin hayaleti ruhiyesi..*
olası bir hissiyattır. *
seyretmemek, eksikliğini hissetmemek ama 'farkındalığı içinde olmak', 'izlemediğini belirtme ihtiyacı' ve 'negatif önemseme'...
seyretmiyorum ama eksikliğini çok da güzel bi şekilde hissediyordum diye karşı çıkacağım durumdur. zira arkadaşlarımın hemen hepsi bunun müptelaları olup bir araya gelindiğinde konu illa diziye gelirdi ve beni de izlemem için ikna etmeye çalışırlardı. sonradan sonraya bu dizi muhabbetleri azaldı pek sallanmaz olmuştu ki meğer yeni sezon bekleniyormuş. yeni bölümlerle beraber hem seyretmeyip hem de varlığını hissetmeye devam edeceğim anlaşılan.
eksikliği pek hissedilmez zaten sonuçta dizi bu hava, su gibi bir ihtiyaç değil. izlerse vakit geçirmiş olur, takip ettiği bir dizi olur, gelecek bölümün heyecanı olur. bunlar olmadan da yaşar ama insan şair galiba burayı vurgulamış.
-yaşam heyecanını lost'a bağlamamış,
-lost izlemeyi zevkli bulmayan bir zevk anlayışına sahip,
-lost izleyecek vakti olmayan,
-lost izlemekten içi bayılmış,
-etrafındaki lüzumsuz insanların sürekli izleyip anlatmasından dolayı "senin izleyeceğin diziden ne olur .mına koyim" diyen,
-başka dizilerden aldığı zevki yeterli bulan olası insan davranışıdır.
hem lost seyredip hem eksikliğini hissetmektense * hiç izlemeyip eksikliğini tercih etmek daha iyidir. lost dediğin nedir ki, ama yine de allah lost'a düşürmesin.
(bkz: sarhoştum hatırlamıyorum)
elmayı hiç yememiş adamın elmayı ozlemeyecegi gibi lost'u seyretmeyende eksikligini hissetmez.* * * *
bunu söyleyen kişinin özellikleri:

1. lost'u izlememiştir
2. birinci önermeden dolayı dizi izlememiş de sayılır
3. lost'u izleyenlere gıcık olmaktadır. çünkü lost izleyenler hayatın anlamını konuşuyormuş gibi lost'u konuşurlar. haklılar *
4. altıncı sezon yayınlanınca 5 saat internete düşmesini beklememiştir. ben bekledim.
siz hiçbir sabah uyanıp da o gün bir dizinin yeni sezonu başlıyor diye mutlu oldunuz mu. ben oldum.