bugün

ensonhaber.com'un linkteki haberidir;

http://kralspor.ensonhabe...onuncuyuz-2012-08-03.html

demek ki neymiş; türkiyeden otobüsler dolusu sporcu taşımayla madalya alınamıyormuş. gerçekten çok üzücü bir durum ülkemiz adına ama bu hale getirenlerin elinde patlaması üzücü değildir çünkü bu zihniyet ''200den fazla sporcuyla türk tarihinde en fazlay sayıda sporcuyla olimpiyatlar katılıyoruz'' demiştir. hadi şimdi bu başarısızlığın da reklamını yapın da görelim.
tam bir rezalettir. hala madalya yok. olimpiyatlara gitmeden tvlerde boy boy kendini gösterenler nerde? bunun hesabı kime sorulacak?

ayıp yahu gerçekten büyük ayıp.
sorumlusu hepimiziz. düzene boyun eğersen her konuda böyle olur.
insana durup oturup çinin başarısıyla bizim başarımız arasında kıyaslama yaptırmayı zorlayan ve düşündürten durumdur.

--spoiler--

http://fotogaleri.ntvmsnb.../disiplin-ve-gozyasi.html

--spoiler--
Yılın en başarılı bakanlığı: Gençlik ve Spor Bakanlığı.
niteliğin her zaman nicelikten önemli olduğunu göstermiştir.
suat efendinin hesap vermesi gereken durumdur.
(#16425391)
Yüzme antremanı yapacak havuz bulamayan yüzücülerimiz varken tartışacak bir yanı olmayan durum.
olimpiyatlara katılan ilk engelli sporcunun 400 metre'de protez bacakları ile 2. gelip tarih yazdığı düşünülünce artık garip kaçmaya başlayandır.

(bkz: oscar pistorius)
en çok güvendiğimiz branş olan halteri madalyasız bitirmiş olmamızın etkisi büyüktür.
olum ben utandım lan. o kadar yani. *

çıkıp ben mi koşaydım ki!
hürriyet gazetesinin yalakalık ve yandaşlıkta gelinebilecek en uç noktayı sergileyerek yaptığı habere göre sporcularımızın başbakanımız beyefendi hazretlerinin verdiği taktikleri uygulamamasından kaynaklanmıştır:

Edit: Hürriyet ayıbından utanıp haberi kaldırmış, onun yerine şu linki vereyim:
http://www.gazeteciler.co...n-guzellemesi-54502h.html

Koskoca gazete kendine yakıştırıp böyle bir haber yapabiliyorsa geldiğimiz noktayı özetlemek için söyleyecek tek bir sözüm bile yok... Sanık sizindir...
giden sporcular üzerinden eleştiriye karşıyım ama müteahhit yandaşların besleme basınının gözlerden kaçırdığı "eş, dost, akraba kafileleri" rezaletine öfkeliyim... çeşitli periyotlarda ve çeşitli federasyonların bütçesinden yaklaşık 9500 kişi londra'ya gezmeye götürüldü. toplam fatura 28 milyon dolardan fazla.

yediniz yediniz doymadınız.

(bkz: allah çok acele belanızı versin inşallah)
amatör ekiplerle olimpiyatlara gitmemizin sonucu. ekiplerimizi, sporcularımızı bu kadar hazırlıksız, amatör bir heyecanla oraya gönderenlerin suçu diyeceğim ama sorun bunla da bitmiyor tabi. sporculara destek yok bizim ülkemizde, imkan da yok. varsa yoksa futbol. futbolda da istediğimiz yerde değiliz zaten.

bu kadar başarısızlıktan sonra, sporcu yetiştiremeyen bir ülkenin en büyük spor organizasyonuna ev sahipliği yapmak istemesi... hakikaten trajikomik.
kişisel olarak hepsi birbirinden başarılı olan, ülkeye kattıkları değerin yanında diğerlerinin yaptığının esamesi bile okunmayan sözlük ahalisi arkadaşların eleştirilerini okuyunca, sanırsın ki, daha önce amerikadan hallice olan spor başarılarımızın geri kalmış olması ile karşı karşıyayız, arkadaş bizim millet sinyal kolunu direksiyonun sol tarafındaki gereksiz bir sopa zannediyor, biz böyle bir milletiz,
spor bakanlığı sporculara baklava yedirerek olmaz elbette, ama şunu da unutmamak gerek o adam finlandiya spor bakanı değil, biz neysek, yani sen neysen, içimizden çıkan sporcu da, bakan da, o.
zaten hep başarısız olduğumuz organizasyonun bu seneki versiyonudur. şöyle biraz geriye bakarsak

2008 1 altın, 4 gümüş 3 bronz
2004 3 altın, 3 gümüş, 4 bronz
2000 3 altın, 2 bronz
1996 4 altın, 1 gümüş, 1 bronz
1992 2 altın, 2 gümüş, 2 bronz
1988 1 altın, 1 gümüş

görüldüğü üzere çok da parlak bir durum yok. daha 30 branşta madalya mücadelemizin devam ettiği düşünülürse matematiksel olarak yukarda sayılan madalyalardan daha uzak değiliz. fakat sporcular üzerindeki baskı bu olimpiyatları madalyasız bitirmemize neden olabilir.
yandaşlar matematiği bile inkar edebiliyor iş savunmaya gelince.

8, sıfırdan büyüktür... daha buna basmayan kafanın oyuyla benimki bir sayılıyor ya ona yanıyorum...
http://spor.milliyet.com.....2012/1577619/default.htm

fazla söze gerek yok.
herkesin beden dersinin 5 olduğu bir ülkede olimpiyatlarda bu denli başarısız olmamızı ateistler bile açıklayamaz.
her sporcuya 60'ar cumhuriyet altını peşinen verildiği düşünüldüğünde, tam bir zaiyattır.
son umutlar olan potanin perilerinin ilk 4 e kalamadan elenmesi nevin in 5. liginden sonra yeter artik sikicem olimpiyatini da istikrarini da dedirten basarisizliktir.
beklenen bir sonuçtur aslında. biz beden eğitimini boş ders olarak gören bir ülkeyiz. hadi çocukların bunu düşünmesi çok normal lakin bize biraz da bunu empoze eden beden eğitimi öğretmenleridir. bu ülkede spor namına yapılan şeyler kişilerin kendi çabasıyla sınırlı kalıyor maalesef. bak mesela benim kardeşim acaip voleybol oynuyor, lisanslı hem de. birazcık özel çaba ile iyi yerlere gelebilir. ama üzerine düşen yok ki onun voleybol bilgisini sadece okullar arasındaki maçlarda falan kullandı öğretmenleri. yani bizde spor üzerine ileri görüşlülük yok.

ayrıca madalya alan sporculara bakın. nasıl konsantreler, nasıl bir kendini adamışlık var. bizimkilere bakın '' kendi en iyi derecelerini yapmak için'' oradalar. tamam, olimpiyatlara gitmek çok büyük bi başarı kimse inkar etmiyor ama bu işler de kalkıp yok filenin sultanları yok potanın perileri demekle de olmuyor.

mesela yüzücümüz derya büyükuncu, iyi yüzüyor olabilir ama geçen sene nerdeydi, survivor. bi de yok böyle dansa mı gitmişti ne. e şimdi derler adama olimpiyata hazırlanan adamın ne işi var dansla, survivorla. neyse biraz daha destek verse sevgili devletimiz sporcularımıza daha iyi yerlerde olacağımızı inanıyorum ama şu da bi gerçek ki eğitim şart efendim.
herkes gibi benim de beklediğim bir sonuçtur.
sebebine gelecek olursak, ben bir profesyönel ya da lisanslı bir sporcu felan değilim.
ama sıkı bir spor takipçisiyim. usain bolt 100 metre koşarken heyecanlanırım. yelena isinbayeva(gerçi o da bronz da kaldı bu sene) sırıkla atlarken sanki ben de atlarım onla beraber.
neyse konuyu daha fazla dağıtmadan dönüş yapayım.
bakıyoruz usain bolt denilen adam 2002 de daha 15 yaşındayken avrupa gençler şampiyonu oluyor. kim bilir kaç yaşında başladı koşmaya. bizim gençlerimiz usain bolt un şampiyon olduğu yıllarda belki de koşma sporuyla ilk defa tanıştı.
yelena isinbayeva dediğimiz kadın 5 yaşında jimnastik yapmaya başlamış. bizim çocuklarımız daha o yaşta annesi tarafından elle besleniyor.
ağzımız açık izlediğimiz(özellikle 2008 pekin de) michael phelps 7 yaşında yüzmeye başlıyor. 10 yaşında kendi yaş grubunun ülke rekorunu kırıyor.
bu örnekler böyle devam eder, gider.
tamam belki bu işler yetenek işi ama bir yere kadar yetenek. büyük kısmını erken yaşda o spora adanarak elde ediliyor. hem 75 milyon nüfusu olan bir ülkede hiç mi yetenek yoktur arkadaş.
ülkemizde sporcu desteğide zaten yok denecek kadar az. bir genç deseki ben sporcu olucam, annesi, babası, çevresi derki git oku da adam gibi bir mesleğin olsun.
bunlar sorunlarımız.
çözüm ise her şehirde ufak yaşta cocuklar için spor merkezleri kurulacak. her şehirde olması bile yetmez aslında her ilçe de olmalı.
halk ve devlet sahip çıkmalı sporcusuna.
olimpiyattan olimpiyata haberdar olmamalı sporcusundan.
2020 olimpiyatlarını almak ne kadar önemli olsa da o olimpiyatlarda en çok madalya alan 3 ülke arasına giremiyeceksek de bir anlamı yok. bunu fark etmeli devlet.
aileler bilinçlendirilmeli.
aslında çözümler de hepimizin farkında olduğu şeyler ama gel gör ki sonuç değişmiyor.
beden eğitimi dersi ile uzaktan yakından alakası olmayan başarısızlık. Olimpiyatlarda yarışan sporcular gerçekten çok başarılar. Çok emek, çok zaman harcanmış olan sporcularla 4-5 yaşlarında ilgilenmeye başlanılıyor. Aksi takdirde, iki üç saatlik okulda yapılan beden eğitimi dersi ile, olimpiyatlarda eleme bile geçemezsiniz.

Çok yetenekli olan sporcular için bir şey diyemeyiz tabi. Onlar, her halükarda farklılaşırlar.