bugün

tanım; adının telaffuzu yanlış anlaşılmalara yol açabilecek film.

sebebi;

life of pi'yi telaffuz ederken "pi" ile "pee"'nin telaffuzu aynı oluyor. "pee" de ingilizce çiş demek. yani ben "life of pi" derken sanki kendimi "life of pee" der gibi hissediyorum. yani bunun türkçe'si de "pi'nin yaşamı"değil de "çiş'in yaşamı" dediğimi zannediyorum.

kafamda deli sorular...

allahım sen aklıma mukayet ol.
bana bir masal anlat baba tadında bir film. beğendim.

--spoiler--

film izlerken sürekli olarak hayvanları nasıl bu şekilde kullanabildiklerini düşündüm durdum. bi' noktadan sonra düşünmeyi bıraktım ve kendimi pi'nin yerine koyarak izledim. gerçekten tüyler ürpertici ortam. hele kayıkta bengal kaplanının ilk kez göründüğü sahne yüreğimi ağzıma getirdi fakat sırtlana saldırdığını görünce içimden 'vur ha vur' demeden edemedim. okyanusun ortasında bir bengal kaplanıyla aynı kayıkta bulunma düşüncesi bile ziyadesiyle rahatsız edici zaten. üstüne bir de bu hikaye mükemmel bir şekilde işlenince bize de keyifli bir 2 saat izlemek düşüyor. başarılı.

--spoiler--
Çok güzel bir film. Aslında altyazılı filmler hiç hoşuma gitmez lakin gayet güzel bir film. Zevkle izledim.
hollywood'un yüksek bütçeli 3d sır kapısı.
bir yandanda hayvan çiftliği havası veren film. genede güzeldi.
Görsel efektleri fena olmayan ama çok akıcı da olmayan aile filmi, hatta çocuk filmi de denebilir.
(bkz: ne umdum ne buldum)
11 dalda oscar adayı olan müthiş görselliğiyle öne çıkan film. ben görsel anlamda oscarı alabileceğini düşünüyorum. filme gelince pi' nin zorlu hayatından kesitler ve milyonlarca tanrıdan seçmiş olduğu bir kaçı arasında kalışı, verdiği hayat mücadelesi, ve o ada görülmeye değerdi, celal ile ceren adlı filme giden onca insanı görünce bu filme olan hayranlığım daha da bir arttı.
belgesel tadında, güney hindistanın en güzel mekanlarında başlayıp, pasifiki aşıyor, meksika kıyısında bitiyor. kült bir film yapmış ang lee.
--spoiler--
hangi hikayeyi seçme geyiklerine girmeden evvel, filmden "anam o da neydi" diyerek çıkmanıza sebep oluyor. sonrası bilinen geyikler anacım, orangutan anne, çakal aşçı vs.
vallahi benim richard parker'ın adamımız olduğu hiç de aklıma gelmedi, masal izler gibide izledim.
bu arada richard parker'ı da en iyi yardımcı erkek oyuncu oskarına da aday gösterirdim ne yalan söyleyim *
--spoiler--
sinemada izlenmesi gereken filmlerden birisidir. hikayesi müthiş bir hayal gücüne sahiptir ve yanında izleyiciye görsel bir şölen sunar. 8.3 imdb puanını hakettiğini düşünüyorum. gördüğüm tek eksiklik filmin orta yerinde, hiç olmadı sonunda yapılmayan bollywood dansı idi. sanırım bollywood yapımı olmadığından. yine de hintliyi görünce bekliyor işte insan. richard parker'in dans performansını merak etmedim değil. iyi seyirler.
görsel bir şölen sunmak adına çekilmiş, gerçekten mükemmel bir film. gidin izleyin.

--spoiler--

birkaç sahnede kendimi ağzım açık izlerken buldum, bunlar;

- girişteki hayvanat bahçesi introsu. ortam mükemmel, hayvanlar inanılmaz.

- geminin batış sahnesi. su altında pi'nin geminin yavaş yavaş süzülmesini izlemesi.

- deniz anası görsel şöleni.

- pi'nin richard parker'a "nereye bakıyorsun" diye kızıp dururken, kendisinin deniz altındaki hayal dünyasına dalması.

film sonunun izleyice bırakılması güzel olmuş. inception'daki gibi topaç düştü mü sorusu akıllara geliyor. ben ilahi bir gücün dahil olduğu ilk hikayeyi seçiyorum. bunun ilk nedeni kendi inanışım, ikincisi ise batan gemiden annesini kurtulma ihtimalini görmüyorum. hayatta kalmak adına düşmanını beslemesi, hatta kucağına alıp sevmesi insanın çaresizlik durumlarında neler yapabileceğini gösteriyordu.

iç burkan detaylardan biri ise pi'nin hayatında önem verdiği kişilerle vedalaşamaması idi.

--spoiler--
Mükemmel bir senaryo mükemmel bir kurgu ve film bittikten sonra tavuz kuşu gibi oturup film hakkında düşünüyorsunuz çünkü düşündürtüyor.

bu arada kaplanları her zaman sevmişimdir ne kadar dibine kadar vahşi hayvanlar olsalarda suratları çok sevilesi.
Yanlız son sahnede ağlamadım değil.
olağanüstü bir hikaye. izlenmesi gereken bir film. Görseller mükemmele yakın, efektlerin bilgisar ortamında yapılmış olanları bile gerçeğinden ayırmak çok zor. Tom hanks' in cast away' i bu film karşında diz çöker tövbe eder, etmeside lazım. ayrıca sadece büyük bütçeli belgesellerde görebileceğimiz mükemmel doğa olayları filmde çok büyülü olarak aktarılmış. izleyin ve görün.
acaba esaretin bedeli'nden daha iyi bir film gelir mi diye düşünürken tamamen tesadüf eseri izlediğim 10 gün olmasına rağmen hala etkisinden kurtulamadığım olağanüstü film.
ilk bölümde pi'nin dinsel sorgulamaları ve iyi niyetli yaklaşımları tanrı ile arasında dinler olmadan bir bağlantı kurmasını sağlıyor . neredeyse geminin batışına kadar inançlar üzerine çeşitlenen hikaye kazadan sonra serbest anlatıma geçiyor ( bunu daha sonra anlıyoruz ) pi'yi sorgulayan müfettişler hayvanlarla olan bölümü çok fantastik bulduğu için gerçeğe daha yakın bir hikaye isterler işte filmin kırılma noktası burası. anlatılan ikinci hikayenin akla fazla yatkın olması ve ilk hikayede ki bazı ince tutarsızlıklar (spoiler içerir yazarsam) seyirciye seçim yapma şansı bıraksa da ikinci hikayedir gerçek olan. öyle ki kaplanın denizi seyrettiği sıra 'neye bakıyorsun' sorusu filmi izlerken bile soru işaretini yaratmaya yetmiştir.
hakkında daha yüzlerce şey yazılabilir ama ne yazsak fena halde spoiler içereceği iiçin buradan bu yazıyı kesip kardeşim gidin izleyin alın izleyin hatta orjinal dvd sinden 5 tane alın sevdiklerinize hediye edin demekten başka bir şey gelmiyor aklıma.
bu kadar felsefi yaklaşımları akıcı dili olmasına rağmen bana göre sinema tarihinin en iyi gemi ve fırtına sahnesini de bünyesinde bulundurur.
--spoiler--
richard parker ın koyunu götürdüğü sahne çok iyiydi
--spoiler--
kimse söylemek istemese de filmin adı şöyledir, life of pi (layf of pay).
filmin adı türkiye'ye özel bir şekilde layf of pi'dir.
kesinlikle son zamanlarda yapılan en güzel filmlerden.. ayrıca filmdeki bengal kaplanı da çok şekerdi.. reelde yakalasa insanın ağzına bıçar ama olsun bize nerde denk gelecek bengal kaplanı filan. hem nasıl olsa yakında onun da soyunu tüketirler insancıklar..
hint sinemasında mı bir şey var ben de mi hala anlayamadım bu film sayesinde. bu adamların filmlerinde bir tek gözlerim doluyor. şimdi filmimiz hayvanları sevelim temasıyla başlıyor ama ister istemez bunun farklı boyutlarını da göz önüne seriyor. film izlenebilirliği açısından özellikle de görsel efektleri ile aşmış. bir fırtına sahnesi, okyanus sahneleri falan öyle yabana atılacak cinsten değil. aslında tüm film, windows 8 estetiğinde.

içimdeki kaplan aşkı her zaman başkaydı ama bu filmle ayyuka çıktı. izlenmesi şiddetle tavsiye edilir. (3 idiots'u izlemeyen yoktur zaten)

9/10 notum.
internetten izlemem dolayısıyla görsel şölenine pek şahit olamadığım ama muhteşem senaryosu ile beni etkilemiş filmdir. kaç gün geçti üzerinden hala bazı kısımlardan yeni anlamlar çıkmaya devam ediyor.
bir mantık - refleks hatası dışında fena olmayan film.

--spoiler--
çocuğun sandalda kaplanı fırsatı varken öldürmemesi saçma olmuş. çünkü orada değil vejeteryan biri panter emel dahi olsa kaplanı haklardı. çünkü insana çocuğu bile hayati tehlike arz ediyorsa affetmez. makul olanı pi'yi balta ya da bıçak gibi üstünlük sağlayacak aletlerden yoksun bırakmaktı. o zaman kaplan ile arayı bulması gerekliliği daha da yerine otururdu.
--spoiler--
Ön yargı kötü bir şey. Ön yargı, neredeyse beni bu filmden mahrum bırakacaktı. Nasıl mı? Afişi gördüğümde ilk aklıma gelen, kaplanla bu çocuğun köklü arkadaşlığını anlatan bir filmdir diye düşünmüştüm. Hatta kaplanın adının 'Pi' olduğunu sanmıştım. Ve izlemeyi düşünmüyordum. Ancak son zamanlarda adını sıklıkla duymaya başlayınca düşündüğüm gibi bir film olsa bu kadar ilgi çekmezdi, oturup izleyeyim dedim. iyi ki de demişim.

http://altinisikmurat.blo...m/2013/02/life-of-pi.html
albert camus un felsefesine de değinen film. sonu itibariyle çok vurucu olmuştur. hayatı anlamlandırma çabasına insanın kendiyle olan davasına aslen yer verilmiş dinlerin buradaki önemi veya önemsizliği vurgulanmıştır. filmdeki her olay anlamlıdır. senaristine helal olsundur.
sadece bir kaplanla çocuğun deniz macerası olarak bakılırsa filmden bir bok anlaşılmaz. film tamamen metaforlar üzerine kuruludur. ona göre izlenmelidir.
big fishi sevdiyeseniz bunu da seversiniz filmi. hintli abimizin anlatış şekli de pek samimi.

--spoiler--
+ hangi hikayeyi tercih ederdin?
- kaplanlı olanı
+ teşekkürler. işte tanrı da böyle düşünmüştü...
--spoiler--
konusu, görselliği, oyunculuğu kısaca her şeyi çok güzel olan filmdir, izlenmesi tavsiye edilir.
hinndistan’dan Kanada’ya giden bir yük gemisi, içindeki hemen hemen tüm canlılarla birlikte trajik şekilde batar. Bir can kurtaran filikası, uçsuz bucaksız vahşi Pasifik Okyanusu'nun ortasında yapayalnız kalır. Sandalın hayatta kalmayı başarabilen mürettebatı ise bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan, Richard Parker adında üç yüz kiloluk bir Bengal kaplanı ve Pi adlı 16 yaşında Hintli bir çocuktan oluşmaktadır. Pi'nin hayvanat bahçesi işleten ve hayvanlarıyla göç yoluna koyulan ailesi, batan gemide yaşamını kaybetmiştir.
Pi, kurtuluş yok gibi görünen bu okyanusta zayıf bir sandalda yanındaki hayvanlarla birlikte hayatta kalma savaşı verir ve keskin zekası ve zooloji bilgisiyle besin zincirine kurban gitmez. Ama şimdi Bengal Kaplanı ile teknede baş başa kalmıştır. Dev kaplana yem olmamak için hayvanla anlaşmanın ve yakınlaşmanın yollarını bulur. Sıra dışı yolculuk sona ermeden büyülü bir adaya varacaktır...
Oscarlı sinemacı Ang Lee'nin yönetmenliğinde sıra dışı bir öykü sunan filmin kadrosu ise oldukça renkli. Daha önce oyunculuk deneyimi bulunmayan Suraj Sharma'nın Pi'yi canlandırdığı yapımda, ayrıca Tobey Maguire, Irrfan Khan, Adil Hussain rol alıyor.

izlemeyen kaçırır valla. http://www.beyazperde.com/filmler/film-54343/