bugün

kıbrıs hakkında yazması zor bir memleket.dilemmalar memleketi. çok açık ve dürüst izlenimlerimi aktarmaya çalışacağım, arı duru olsun istiyorum.ancak nerden başlasam bilemiyorum.hem türk hem değil kıbrıs.hem güzel hem değil kıbrıs.hem ucuz hem pahalı kıbrıs. kıbrıs barış harekatında ne kadar çok şehit verildiğini kıbrısı görmeden anlamak mümkün değil mesela.türkiyeyi neden sevmediklerini anlamak hem mümkün hem değil mesela.eczaneye girip alka seltzer istediğinizde ilk önce ingiliz olanını (13 ya da 16 lira) çıkarıp almadığınızda ''türk malı olan da var '' diyerek (4 lira) uzatmalarını anlamak mümkün değil. türkiye türkleri gelmeden önce kapılarını kilitlemezlermiş, hırsızlık tecavüz vs hep türkiye türkleriyle gelmiş, sevmemelerini anlamak belki mümkündür, kendilerini ingiliz sanmalarını anlamak pek mümkün değildir.
belki de kapayacak kapıları olmayacaktı, anlatmak da mümkün değil.
klasik ''orada türkiye türklerini sevmiyorlar '' muhabbeti yapmak istemiyorum, ancak ben şahsen sevenine rastlamadım.
rastlamış olanla tanışmadım. her yanda kktc ve tc bayrağı yanyana dalgalanıyor. duvarlarda kurşun izleri var.
akdeniz mimarisi,sıcak iklim mimarisi var.bacardi breezer var, ucuz, su gibi içiyorsunuz.deniz eylülde bile aşırı sıcak, sanki lemuryadan kalmış dersin, öyle güzel kayalar var suda. girne lefkoşa arası dünyanın en güzel yollarından biri var. casinolar sonra, bol bol var. avea yok.
bellapais adında dünyanın en güzel köylerinden biri var, beşparmak eteklerinde.
araba kullanmak biraz zor, trafik ve direksiyon bize göre ters olduğu için, ama çok medeni araç kullanan binlerce insan var - kaba kullananına rastlamadım- yola adımınızı attığınız anda durup yol veriyor size sürücüler.
kıbrıs işte böyle bir memleket.hem bizden,hem değil, insana cümle kurmayı unutturan bir memleket.
kıbrıs, öyle hassas bir memleket ki, hakkında yazmak da zor, konuşmak da zor.
kıbrıs öyle bir yer ki, en anti-milliyetçi tc vatandaşı gitse, biraz milliyetçi kesilir orada.
kıbrıs öyle bir yer ki, ruhunu dinlendirirsin sularında,yollarında.
kıbrıs işte, akdeniz'in ortasında yalnız,ıssız,güzel,çirkin,sessiz,yumuşak,sert bir ada.

yine gider miyim, her fırsatta.
çocukken anlatıldığı üzere,Türkiye'miz üç tarafı denizle çevrili bir yarımadaydı.Bunu harita da görmenin ötesinde bizzat yerinde görerek şahit olmuştum ki,gerçekten de ülkemiz bir yarımadaydı.Ama ne yazık ki neticede her şey yarımdı,tam değil,ada değildi.Belki bu yüzdendir ki hep o soruyla karşılaştık senelerdir:"ıssız bir adaya düşseniz,yanınıza alacağınız ÜÇ ŞEY nedir?"

soran kişiye göre değişmişti cevaplarımız.Üç şey çok,tek seni alırım dediğimiz hızlı zamanlarımızdan tut da,şimdi uçağıydı,gemisiydi,ne lüzümu var adanın,medeni medeni kalabalık kalabalık takılalım,neme lazım ıssız da ya bizi ıssıza çekerlerse dediğimiz bile olmuştu.

ama o malum soru hala aklımızdaydı.büyümemize rağmen aklımızdaydı.bir gün adaya gidersek...

daha gitmeden heyecanlanmıştım.hatta korkuyordum bile.seneler sonra bir kez daha uçağa binecektim ve korku anında elini tutup,manevi destek alacağım biri,ne renkli gözlü,ne de parmakları ince,hoş,tatlı bir hatundu.

ama yine de şükrediyordum,yanımda böyle biri olmasa bile,tek değildim.dost diyebileceğim adamlardan bir adam vardı yanımda.hem kendimi el tutma noktasında garantiye almıştım.uçakta korkup elini falan tutarsam beni hoş görecek bu namüsait hali kimseye anlatmayacaksın şeklinde söz almıştım.ahitti,vefa idi,ahde vefa...

rötar süresinin uzamasıyla paralel adrenalin seviyem had safhada idi.ama her şeye rağmen ben delikanlı biri idim.yeri geldiği zaman nasıl ki sevinçlerimizi,acılarımızı içimize gömüyoruz,nasıl ki kıyılarımızda yalnız dolaşıyoruz,heyecanımızı da bu noktada saklamalıydık.

adımlar adımlar...

güzel bir yüz,tebessüm...
hoşgeldiniz...
aman allah'ım...
hoş hoş..bu..şey...bulduk...

ben burda dursam,adaya gidiyorum.Üç şey...diyorum...efendim...three...efendim...tek seni diyorum,boşver üçü seni alsam...

hadi be kardeşim yürü,hostes herkese gülüyor,hoşgeldiniz diyor.hem ada ne ıssız ne de sen tek gidiyorsun.
şimdi hadi al voltanı...al hadi al...al da ense traşını görelim.nah görürsün,saçlarımı uzatıyorum ben,göremezsin.lan s.ktir git,deli manyak.küfür ayıp ama,sizi terbiyeye davet ediyorum.ben size küfrediyor muyum?hem ben zaman zaman da olsa küfretmemeliyim,bazen bu halimi sevsem de,çünkü yakıştıramıyorlar bana,biliyorsun.lan git manyak herif...tamam lan tamam...keşke sadece bunu yakıştırmasalar.

ne kadar acı,gerçekten hostes bana güldüğü kadar güzel gülüyor herkese."bence ben de şimdi herkes gibiyim"

kaptanınız konuşuyor:...

bu nasıl bir ses,kendine güven,vay anam vay.bırak kıbrısa gitmeyi,ben bu adamla savaşa bile giderim.ne de olsa bu kaptan beni getirir de götürür de.kaptan sen de şimdi götürür mötürür deyince olayı abartma,hem bak ne güzel hostesler var,kaptansın sen lan,ne o öyle safihane sana güvendik diye bu laflar,adamı...neyse sen anladın onu.akıllı ol lan...yoluna bak sen.

türbülans...
aslında çok şık bir söylenişi var.anlamını bilmeyen hatunlara bunu birkaç kez söylediğinizde fransız etkisi bile yaratabilir.etkiyi tam randımanlı aldığınız takdirde,belki bir buse dudaklarınızda.hem de en fransızından.

ama gerçekler...gerçekler işte.
ön koltuktaki adamın ne oluyor lan ne oluyor diye feryatları,yanındakine heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatması.yan tarafta oturan kadınınsa,hiç bir tepki vermemesi.aklım sıra kadına kızıyordum,kocasına niye destek olmuyor,en azından elini tutsa falan.nerden bilebilirdim ki,adamın korkudan ne yaptığını şaşırdığını...
hiç bir medeni hal durumu yokmuş meğer.
her şey korkudan.allah adamı korkutmasın.kim demişti türbülans şık bir kelime diye!

tam inmeye yakın,o çok korkan adamın sol çaprazındaki yolcunun telefonunun çalması ve adamın tepkisi.gerisini tahmin etmek zor olmasa gerek,o yüzden anlatmıyorum.

şükür allah ım,artık karadayız.
yine gülümsüyor hostesler,ama bu sefer aldırmıyorum.ne de olsa ben de şimdi herkes gibiyim.

ilk adım,adadayım.

ve yine yağmur.

kaç zamandır adaya yağmayan yağmur,bu gece benimle...

adasın biliyorum,kimseyi de almadım yanıma,yalnız geldim,hoş hep yalnızdım zaten.

bekle beni...kıbrıs... bekle...bugün 27 nisan 2010...kızmayın lan kıbrısı da anlatacağız.hele biraz soluklanalım.
kıbrıslı türklerle türkiyede yaşayan türkler arasındaki ilişkiyle ilgili herhangi bir başlık bulunmaması nedeniyle buraya yazma ihtiyacı hissettim. konu son günlerde türkiyede öğrenim gören bir kıbrıslı olarak canımı sıkan bir olay. kıbrıslı türkler üniversite eğitimi için ankara, istanbul veya izmir gibi bölgelere okumaya gittikleri zaman muhakkak "kıbrıslılar neden türkleri sevmiyor?" sorusuyla karşılaşır. dikkatinizi bir noktaya çekmek isterim ki türk her zaman her yerde türktür. kıbrısta da olsa türkiyede de olsa. ikincisi de türkiyede yaşayan türkler, sanırım kıbrıslıların türkleri sevmediğine ciddi ciddi inanıyorlar ki seviyor mu gibi bir sorudan sıyrılıp neden sevmiyor sorusuna geçmişler. kendilerinden eminler yani. fakat bu noktada çok büyük yanılgıya düştüklerini açıklamaktan zevk duyarım. bugün ankarada okuyan yaklaşık 400, istanbulda okuyan yaklaşık 250, izmirde okuyan yaklaşık 150 tane kıbrıslı öğrenci vardır. sizce bu insanlar türkleri sevmese neden türkiyeye gelip eğitim almak istesinler? aslına bakarsanız kıbrısta yaşayan türkiyeli türklerin önemli bir çoğunluğu ya uyuşturucu kaçakçısı, ya gaspçı, ya da tacizci tecavüzcü. bu tarz insanları zaten türkiyedeki türkler de sevmez. kötü olan insanı hiçkimse sevmez ve büyük ihtimalle de bu sorunun sorulma sebebi bu tarz gerçek olayların kıbrısta sürekli yaşanıyor olması. ama iyi olan insanı, düzgün karakteri olan insanı çoğu insan bağrına basar. sonuç olarak şunu söylemek istiyorum. bu tarz genellemeler yapmak ve kıbrıslılara böyle sorular sormak bence hatalıdır. benim türkiyeli arkadaş sayım, kıbrıslı arkadaş sayımdan fazla. aralarında türkiyeli olup da çok iyi anlaştığım çok kaliteli insanlar var. bence insanlar ırk ayrımı yapmak yerine kaliteli ve karakterli insan ayrımı yaparlarsa eminim doğru yoldan gittiklerini göreceklerdir.
Yurdumun vegası, yavrusu.
(bkz: yavru kızlar)
televizyonlarda o rengarenk gördüğümüz kıbrıs değildir aslında.. kıbrıs yüzde 70'i boş tarla olan yavru vatandır. 3 tane şehir merkezi adam akıllıdır. onlarda zaten televizyonlarda, gazete küpürlerinde gördüğümüz sahilli, otelli yerler.

gidilmemesi tavsiye edilir.
(bkz: kumar ve fuhuş köyü)
kıbrıslılara göre söyleyecek olursak; kıbrıs değil kıprıs
boktan bir adadır.
15 ay askerlik yaptığım süre zarfında kıçlarını koruyan türk askerlerinden nefret edip işgalci olarak gören nankör ve aynı zamanda karaktersiz bir halkı olup, jeopolitik konumu son derece kritik olan, garip şekilli adadır kendisi. halkın %95'i türk kimliğini yitirmiştir malesef. AB'ye bizim yüzümüzden giremediklerini düşünmektedirler.
''ulan biz olmasak tüm AB ülkeleri girmişti size pezevenkler. rum askerlerinin altından analarınızı türk askeri kurtardı'' demeyi çok istemişimdir yüzlerine ama teskereyi alır almaz tüydüğüm boktan bir ada.
(bkz: boşaldım rahatladım)
kuzey kıbrıs kesimi kendilerini türk'ten çok rum olarak gördüğü memleket. adamı sikerler olm.

eğer orda askerlik yapıyorsanız halkın yüzünüze söylediği '' allah sizi eksik etmesin başımızdan askerciklerrr, '' sözlerine aldırmayın, zira siz arkanızı döner dönmez sanki analarını sikmişsinizde parasını vermemişsiniz gibi surat yaparlar..
adanın tapusu halen osmanlı'dadır.
türkiye'ye ve türklere küfür hakaret :

http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=16805

(bkz: besle kargayı oysun gözünü)
yavru vatanımızdır, günün birinde gidip görmeyi planladığım Türk cumhuriyetidir
hain kavimdir, hele gençliği türkler'den nefret ederler.. rum'a 5 lira'ya verdiğini türk askerine öğrencisine 25 lira'ya verir, öyle haindir... kurtarmaz olsaydın karaoğlan bunları, son zamanlarda ciddi türk düşmanlığı vardır..
bizim onlar yüzünden yıllarca ambargo çektiğimizi unutmuş kavim, çok hain çıktılar...
yarısını türkiye'nin işgal etiği ada.üstelik kendi soydaşlarına zülmektedirler.
besleme ayarından sonra türkiye büyükelçisi görevden alındı. besleme ayarı aşağıda alıntı yapmış olduğum, güney kıbrıs sevdalısı nankör kıbrıs'lılar için söylenmiştir. işte o pankartlar:

--spoiler--
Kıbrıs Barış Harekâtı'na gönderme yapmışlar, Türkiye'den tatil için adaya gelen Türkiye vatandaşlarına ise "hırsız" damgası vurmuşlardır. işte görenin canını acıtan pankart rezilliği:
"Göç yasasını getireni de, geçireni de götüreceğiz"
"Kurtarıldık mı...küfür"
"Çiçekçiğim şimdi kime benzerik",
"Kral çıplak",
"Ankara ne paranı, ne paketini, ne de memurunu istiyoruz"
"Sayın Elçi vatandaşına sahip çık"
"Ayşe'nin parası bitti, tatilde hırsız oldu"
"Herkesin malına kondu, tatil bitti"
"Ayşe evine dön, bilet bizden"
"One way ticket"
--spoiler--
Ekonomik pakete karsı düzenlenen mitingden sonra Kıbrıs Türkleri'nin yüzde birlik kısmını olusturan kisilerin. Açtığı pankartlarla birlikte tc başbakanından asagilayici hakaret yedikten sonra bir anda isyana kalkan kisilerin yaşadığı güzelim ada.
Sen adanın en güzel yerlerinde askeri lojmanlar bulunduracaksın, her yıl 400 yollayip 300 unu ülkeye sattığın mallarla geri alacaksın , ulkende is bulamayan vasifsiz insanları adaya yollayip bu işçilerin neden geldigini bile girişte sordurtmayacaksin, hastahane ve okullari senin vatandaşın kullanacak, hırsızlık ve benzeri kriminal olayların büyük cogunlugunu senin vatandaşların gerçekleştirecek , bakanın adanın Başbakan'ını azarlayacak sonra da bu ülke insanının bu duzene katlanmasını bekleyeceksin.anavatanı için yürekten sevgi taşıyan insanların yaşadığı bu ada yukarıda yazilanlaradir isyanı kimse yanlış anlamasın . Peki siz olsanız ne yapardınız?
Bir kısmı Rumlara bir kısmı türklere ait bir kara parçası. 4 tarafı denizlerle kaplı olduğu için kıbrıs adası da diyebiliriz.
misak-i milli'de lozan'da olmamasına rağmen bir ara yarısı bizim olmuş adacık.
kumarhaneler olmasa türkiye'nin bir dakika daha elinde tutmayacağı ada. tv'lerde resmen iki yüzlülük dönüyor. yok yavru vatan da bilmem ne. tamam kıbrıs türkleri, rum faşistleri tarafından katledilmiştir. hatta o dönem türkiye'nin müdahelesi de kim ne derse desin meşrudur. ama daha sonrasında yaşananlar daha rezil hale döndürmüştür kıbrıs'ı. bu kadar şeyin yaşandığı yere zenginler gidip kumarhaneler inşaa etmiştir. göz göre göre bütün etik kurallar çiğnenmesine rağmen bir kimse de çıkıp ne yapılıyor oraya dememiştir.

kimse çıkıp stratejik falan demesin. onlar uzun menzilli uçaklar icat edilmeden önceydi.
ege'dedir.
mağusa körfezinde devasa petrol ve doğalgaz rezervleri barındıran ada.öle ki bi ara fransız petrol aram gemileri azıcık açığına geldi bizim destroyerler derhal uyarı ateşine başladı.sene 2007ydi galiba.
üç yıl önce askerliğimi girne şehrinde yapmış olduğum ada.
"kalın" abilerin zamparalığa, kumara gittiği, zaten ülkenin geliri kaynağının da bu iki olay olduğu eskinin yavru vatanı, şimdinin "besleme"si.
elde tutma mevzusunun kesinlikle kumarhanelerle alakalı olmadığı adadır. değil uzun mesafeli uçaklar, uydular bile söz konusu olsa piyadesiz hiç bir savaşın kazanılamayacağı gibi bir gerçek söz konusuyken elde tutmamızın mecburi olduğu adadır. şayet rum kesiminde bir kıpırdanma olursa gerek halkı, gerek adayı acilen koruma altına almak için asker bulundurmamız mecburidir. her ne kadar bazı askeri stratejistler türkiye'den rum kesimindeki trodos dağlarına saatler içinde 8-12 bin komando indirebileceğini iddia etseler de ingiltere'nin de bir garantör devlet olduğunu, rum kesiminde çok ciddi askeri üsleri olduğunu ve adada bulundurduğumuz askerin en azından caydırıcı etkisi olduğunu hesaba katmadıkları kanısındayım.