bugün

superman'in kamuya açık diğer kimliğindeki soyadı.

(bkz: clark kent)
West bulamayınca kent white alıyorum mecburrr. West daha hafif ama veee daha ucuz.
Şeker marka.
Herkesin neyle alakasi varsa o aklina gelmis hahasjks
Kent güzel bi sigara degil. Ayrıca evet ergenler içiyor genelde.
Kentin ne çok anlamı varmış.
Adam gibi switch bulsak da yaksak şimdi...
Sirali olarak da bilinen poker eli. Hepsi ayni renkte olmayan Bes ardisik degerdeki kartin dizilimidir. Orn:

kupa ası
karo papazı
maça kızı
kupa valesi
sinek onlusu
Kent switch içenlere tavsiyem chesterfield'ın mentollüsünü bir denemeleri.

Askere gidene kadar kent switch içiyordum, maalesef bulunduğum birlikte yoktu ve bunu içmeye başladım. O maalesef iyi ki oldu bir anda.

Çok seveceksiniz çok.
ıraktayken fiyatından dolayı kullandığım güzel cuhara...

kent blue...
ideal sigaramdır chesterfild de iyidir.
12 lira olmuş sigara. kardeşim 100 lira yapın amına koyayım içenle içmeyen belli olsun.
“Kent, ifadelerin ortadan kalktığı, sessizliğin hüküm sürdüğü, ayrışma işaretlerinin yerleşiklik kazandığı yerlerin ayrımının tersine çevirecek şekilde, çatışmaların ifade yeri olarak tanımlanabilir. kent aynı zamanda, arzunun yeri olarak da tanımlanabilir; burada arzu ihtiyaçlardan doğar, tanındığı için yoğunlaşır, belki de (muhtemelen) eros ve logos bir araya gelir. doğa (arzu) ve kültür (sınıflandırılmış ihtiyaçlar ve indüklenen yapmacık davranışlar), tutkulu diyaloglara girişen karşılıklı bir özeleştiri süreci içinde birbiriyle karşılaşır. insanoğlunun eros ve logos’un kavgalarına terk edilmiş olan olgunlaşmamış Ve prematüre karakterinin, kendisini tamamlanma (yetişkin ve eksiksiz) olarak dayatmayacak bir oluşuma bu şekilde bürünmesi muhtemeldir. pratik yol olarak kent, paradoksal olarak, elde edilmiş bilgi ve tamamlanmış yetişkin’in otoritesinden hareketle oluşturulmuş, alışılageldik tarzda bir pedagojiden hayli farklı pedagojik bir role sahip olacaktır.
sanayi çağı (bir başka deyişle “sanayi toplumu” veya sözde böyle olan toplum) bu şekilde, kendi kendine göründüğünden daha farklı bir görünüm alır. bu dönem kendisini Üretici ve yaratıcı, doğaya hakim olan ve maddenin determinizmin yerine üretim özgürlüğünü geçiren bir dönem olarak görür. gerçekte ve hakikatte ise, radikal derecede çelişkili ve çatışmalı olmuştur. doğaya hakim olduğunu düşünürken, onu tepeden tırnağa yıkıp tahrip etmiştir. kendiliğindenliğin kaosunun yerine tutarlı bir rasyonalite geçirdiğini iddia ederken, dokunduğu her şeyi birbirinden ayırmış ve koparmış, homojen düzenin hakimiyetini kurarken bağları parçalamıştır. onunla birlikte araç amaca, amaç ise araca dönüşmüş; üretim strateji, üretkenlik felsefe, devlet ise tanrısallık biçimini almıştır. sanayi döneminin düzeni ve düzensizliği, eski kaosu daha ağır bir şekilde yeniden üretmiştir; kanlı bir kaostur bu.”

lefebvre.
bir mondelez international markasıdır.
(bkz: we need to eat)
https://www.youtube.com/watch?v=KqYGcHyyHtM
Sigara bırakılmaz ara verilir.
Sayesinde bir kez daha teyit ettim.
Times meydanında devasa bir kent reklamı, New York, abd. 1972. görsel
underrated gruplardan biri daha. herkese hitap etmese de şarkıları kendini dinlettiriyor. vinternoll parçası özellikle tavsiyedir. guitar hero'da çalmak da ayrı bir zevk verir.

https://www.youtube.com/watch?v=2IoKYLqGaPc
Bir kaç gün önce keşfettiğim isveçli rock grubu. isveç' in U2'su gibi geldi bana, ezgiler ve harmoni çok andırıyor.

Var är vi nu?, Dom andra, ve 747 isimli şarkıları çok başarılı, direkt albümlerini indirip geri kalan bütün şarkılarını keyifle dinleyebilirsiniz.
insanların medeni bir çevre, konut ve medeni ilişkiler içinde yaşadığı yerleşim birimidir.

bu anlamda istanbul kent değildir ama Kadıköy merkez biraz daha yeşil alana sahip olsa kent sınıfına girebilir.
üzerine 'gidersen yakarım bu kenti' diye espriler yapılan şahane sigaradır.
"Dedin, "Bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim.
Bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet.
Yazgıdır yakama yapışır neye kalkışsam;
ve yüreğim gömülü bir ceset sanki.
Aklım daha nice kalacak bu ülkede.
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam
hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma,
yıllarımı kıydığım boşa harcadığım."
Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler
bulamayacaksın.

Bu kent peşini bırakmayacak. Aynı sokaklarda
dolaşacaksın. Aynı mahallede yaşayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Bu kenttir gidip gideceğin yer. Bir başkasını umma,
Bir gemi yok, bir yol yok sana.
Değil mi ki hayatını kıydın burada.
bu küçük köşede, ona kıydın demektir bütün dünyada.

Diyorsun ki, bir başka ülkeye,
bir başka denize gitmek istiyorum ;
bundan daha güzel bir başka kent vardır kuşkusuz,
ama kötü yazgım peşimi bırakmaz ne yapsam,
ve kalbim gömülü bir ceset sanki burada.
Ruhum daha ne kadar katlanacak bu çoraklığa
nereye çevirsem yüzümü, nereye baksam
hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma
bunca yıllarımı boşa tükettiğim şu ülkede..?

Yeni bir ülke bulamazsın, arama;
bulamayacaksın başka denizler de;
nereye gitsen bu kent ardından gelecek senin,
aynı sokaklarda dolaşıp duracaksın yine,
aynı hep aynı mahallede yaşlanacaksın,
aynı hep aynı evlerde ağaracak saçların
ve dönüp bu kente geleceksin sonunda;
yanılma sakın, bir başka şey umma,
seni bekleyen bir gemi yok, bir çıkar yolun yok...
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte
öyle kıydın demektir ona, bütün yeryüzünde."
*
Küçükken herkesin severek yediği şeker, çikolata ve türevlerini üreten firma şirket.
birçok şeyin markasıdır.
şahane bir sigara. 9 lira ama yine de şahane bir sigara. ama 9 lira işte. çok acı.
MEÇHULE TAŞINAN BAVUL

Eski kareli pantlonlar gibi kahverengi üstüne mavi çizgili ısmarlama bir bavul taşıyordu
Bu kadar sıfat yüklenmişti ki çok ağar
Yorgun sözler çıkıyordu ağzından her soluk alış verişinde
Gerisinde binbir zahmetle çekiliyordu çile, çileyi çekmek yerine
Kah küçük, kah büyük ama birazcık kambur siyah bir gölge ile
Ruganlarına bakınca anlıyorsun kim olduğunu N. K

Bir bavul,
Bavulun içinde,
Birkaç eskimiş çul.
Eskimiş bavulu taşıyan o zavallı kul,
Usul usul merdivenleri çıkarken
Çoğul ekler çoktan kaybolmuştu usunda nedense

Sözler eskimiş fabrika duvarında kıpkırmızı ve büyük harflerle yankılanıyordu " Kahrolsun Faşizm! "
Hani vardı ya vardiya isçileri bilir misiniz? onlar artık kimisi malulen emekli,
kimisi yatalak, kimisi kimsesiz ve sessiz kimisi
Sesi tanıdık birkaç yüze rastlamak imkansız gibi her şeyi yutmuş içimizdeki kalabalık
Yüzüne baktığında gülümseyerek kabalık ediyorlar üstelik
Rüzgarla beraber yere doğru süzülen her yaprakta biri öldü deyip üzülen o küçük kızı çoktan unuttuk...

viransairi
BiR KENT DÜŞÜNÜRÜM

Bir kent düsünürüm kirli sakallı, dağınık saçlı bir adam gibi
Ellerim ellerine değmesin sakın, üşürüm
Gecekondu yürekler taşınır minibüs minibüs
Bu düş kaç keşke ile aldatacak yine
Aç çakallar benim ruhumu alamadı henüz
Gitmek uzak bir ihtimalde değil öyleyse.

Bir kent düşünürüm ovaya düşen sis içindeki kezzaplı bir yüz gibi
Sus olmuş azaplı söz içimde kıvranır durur
Sur icinde pencere bakışlı yâr sır içinde kalır
Sonra ihtilâl olur;bekleme salonları gidenlerle dolu
Artık gurbet sılaya bir bilet alir, tek yönlü
Ölü bedenler yeniden can bulur
Ulur çakallar, uzak bir ihtimale giderken sıla.

Viranşairi