bugün
- kitap isimlerini pompa ile değiştir11
- biberonuna tiner koyularak öldürülen bebek24
- 16 kasım 2024 jake paul vs mike tyson boks maçı48
- gecenin şarkısı13
- apo yu hapisten çıkartmaya çalışmak19
- torununa köfte alamayan emekli teyzenin ağlaması19
- atatürk'e düşman olanlar24
- zeynep bastık'ın beyaz külodu18
- ışıktan madde elde etmek12
- 13 yaşındaki çocuğun aids ten ölmesi11
- atatürk resmine basan piçe uçan yumruk17
- bir sözlük kızının kekini yemek25
- bir akrep kadını ile sevgili olmak12
- gece atıştırmalık önerileri11
- güvenmemeyi nasıl öğrendin20
- sözlük yazarlarının akşam yemekleri14
- anın görüntüsü26
- kerem aktürkoğlu9
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri12
- ssilvermist15
- kedimi kim yedi1'in ölmesi11
- hindu tanrılarını baltayla parçalamak15
- adam gibi giyinmeyi öğretecek sözlük kızı10
- erkeğin ne giyeceğine karışan kadınlar10
- insan olmaya çeyrek kalanın kız gibi bileği olması15
- bu saatte kahve içilir mi sorunsalı14
- taksi müşterisine klasik müzik dinletmek9
- izmir 3 koşuda hangi at gelir12
- bir cumhurbaşkanı nasıl olmalı18
- gül gibi kokan sözlüğün ağır abisi22
- zafer partisi18
- judas'ı silmesi için zall'a para teklif etmek9
- mike tyson12
- profesörün sokak köpeği saldırısına uğradığı ülke10
- sözlük kızlarının meme şekilleri19
- geceye bir şarkı bırak8
- sarılıp uyumak istediğiniz yazarlar12
- queen ravenna'nın ölmesi15
- tulumba tatlısı18
- kadın aldatması erkek aldatmasıyla aynı mıdır11
- izmirde 5 çocuğun öldüğü yangın10
- true ve koala arasındaki cinsel gerilim13
- bugünün bir türlü bitmemesi8
- göbek deliği estetiği10
- şehirler arası otobüs yolculuğunda bastıran çiş8
- yazarların gurur duydukları özellikleri20
- portakallı kek11
- menzil cemaatinin 17 milyar serveti olması16
- bayburtta picasso'ya ait ünlü tablo yakalandı21
- yazarların kendilerini tanımlama şekli13
* *
"O gün Başkan Kennedy, beş ay önce tasarlanan bir gezi için, yanında kurulla birlikte Teksas'ın Dallas şehrine gelmişti. Gezinin amacı, 1960 seçimlerinde karşı parti olan Cumhuriyetçilere oy veren bu şehirde, havayı Demokrat Parti lehine değiştirmekti... Yolun iki yanında sıralananları selâmlayan Başkan'ın sağında, Teksas Okul Kitapları Deposu görülüyordu. Suikastçının bu yapıdan ateş ettiği ileri sürülmeseydi, bu yapının Başkan Kennedy'nin sağında olmasının hiç bir önemi kalmayacak, öteki yapılar gibi, ondan da söz edilmeyecekti.
O sırada bir amatör sinemacı, 8 milimetrelik makinesiyle, Başkan Kennedy'nin Dallas sokaklarındaki gezisini filme alıyordu. Daha sonraları bu renkli filmin kendisine milyonlarca dolar kazandıracağını düşünmeden düğmeye basıyordu. Film birkaç kere eşe dosta gösterildikten sonra bir kıyıya atılacak, belki de bir daha el sürülmeyecekti. Filmi çekerken, makinenin vizöründen, Kennedy'nin otomobilinde olağanüstü şeyler olduğunu şaşkınlık içinde gördü. O da, kalabalığın çoğunluğu gibi, silah seslerini duymamıştı ama, film makinesinin penceresinden gördükleri gerçekten heyecan vericiydi; Kennedy birden ellerini ensesine götürmüş ve öne doğru eğilmişti. Sonradan yapılacak otopside, bu kurşunun Kennedy'nin ensesinden girip omurgasının sağına kadar ilerlediği, kravatının düğümünde bir delik açarak boğazından çıktığı anlaşılmıştı.
Hastanede, Kennedy'yi kurtarmak için elden gelen bütün çabalar gösterildi. Fakat Başkan'ın nabzı duyulmayacak ölçüde az atıyordu. Nefes almasını sağlamak için, boğazının yarılıp bir boru yerleştirilmesi de işe yaramadı. Saat 13te kurtarma çabalarına son verilmiş, bir papazın yaptığı son dini görevden sonra A.B.D. Başkanı Kennedy'nin öldüğü resmen açıklanmıştı. Bundan sonra Başkan yardımcısı Johnson, kendisini Washington'a götüren uçakta, Yargıç Bayan Saran Hughesin önünde ant içerek 36. Cumhurbaşkanı oluyordu. Bayan Jacqueline Kennedy de, uçakta yapılan bu ant içme töreninde hazır bulundu. Üzerindeki elbisede, kocası John Fitzgerald Kennedy'nin henüz kurumamış kanları, iri lekeler halinde görünüyordu. BÜTÜN bunlar olup biterken, polisin verdiği bilgilere ve daha sonraları hazırlanan rapora göre, Lee Harvey Oswald adlı biri, saat 12,37'de Teksas Okul Kitapları Deposundan çıkmış, Elm sokağındaki duraktan otobüse binmişti, üç ya da dört dakika sonra, suikast yüzünden meydana gelen trafik tıkanıklığı nedeniyle, iki blok ötede otobüsten inmek zorunda kalmıştı.
Oswald, bir taksiye atlayarak, şoföre evine pek yakın olan North Barkley'e gideceğini söyledi. Saat 13'e doğru, Başkan Kennedy'nin can verdiği dakikalarda evindeydi. Evde pek az kalmış, aceleyle yeniden dışarı çıkmıştı. Suikasttan aşağı yukarı 45 dakika sonra Oswald, evinden on mil uzaktaki 10. caddeyle Patton Bulvarının kesiştikleri noktada, devriye polisi Tippit'i dört tabanca kurşunuyla öldürüyordu. Daha sonraları düzenlenen rapora göre Tippit bu sırada, telsizle kendisine tarif edilen şüpheli birisini aramaktaydı. Suikast sanığıyla polisi vuranın aynı kişi olduğu akla ilk gelen düşünce oldu. Aramalar da bu değerlendirme açısından yapılıyordu. ihbar üzerine, polis Tippit'i vuranın, Teksas sinemasına girdiği öğrenilince, yapı kuşatıldı. Salonda ışıklar yakılıp Oswald silahıyla birlikte sinemada yakalandığında, saatler 14'ü gösteriyordu.
Sanık hakkındaki soruşturma derinleştirilince, bir ara Rusya'ya gittiği ve orada bir Rus kadınıyla evlendiği, komünist eğilimli olduğu ortaya çıkmıştı. Aynı gün polis, sanığın evinde karısı Marina'ya Oswaldın tüfeği olup olmadığını soruyor, olumlu karşılık alınca da, bütün aramalara rağmen tüfeği bulamıyordu.
24 Kasım pazar günü Oswald, Dallas Emniyet Müdürlüğünden hapishaneye götürülecekti. Sanığın öldürüleceği yolunda polise birçok ihbar yapıldığı halde, Oswald'ı büyük bir tedbirsizlik içinde, meraklılardan ve gazetecilerden oluşan bir kalabalığın arasından geçirdiler. Televizyon da bu sahneyi yayınlıyordu. Tam bu sırada, gazetecilerin bulunduğu yerden fırlayan bir adam, elindeki tabancayla Oswald'ı yaylım ateşine tuttu. Yedi dakika sonra Parkland Hastanesine kaldırılan Oswald da Kennedy gibi kurtarılamayarak ölüyordu. Oswald'ı herkesin gözü önünde vuran Jack Ruby geçmişi oldukça karanlık ve kirli işlere girip çıkmış bir kişiydi. Fakat o, Oswald'ı, Başkan Kennedy'ye yapılan suikast kendisini çok etkilediği için öldürdüğünü ileri sürüyordu. Yapılan yargılama sonunda da, 14 Mart 1964 yılında ölüme mahkûm edildi.
Kennedy'ye yapılan suikastı incelemek ve karanlık noktaları aydınlatmak için kurulan Warren Komisyonu şu sonuçlara varıyordu: Kennedy'yi vuran Lee Harvey Oswaldtı. Katil bu cinayeti herhangi bir devlet ya da kuruluş adına işlememiş, kimseden de yardım görmemişti. Oswald'ı yetişme biçimi ve yaradılışındaki olumsuz yönler bu suikasta itmişti. Raporda, polisin ve güvenliği sağlamakla görevli kişilerin tedbirsizliği sorumsuzca davranışları da eleştirilmekteydi .
Warren Raporu, Amerika'da olduğu kadar bütün dünyada da yeterli bulunmamıştı. Bu rapor dışında da, Kennedy olayı üzerine eğilenler oldu. Özellikle gazeteci Buchanan'ın hazırladığı ve kendi adıyla anılan rapor, .bunların arasında en önemlisidir. Bu rapor, büyük gürültülere yol açmış, kafalarda zaten var olan kuşkuları daha da arttırmıştır. Akla ilk gelen soru şu oluyordu; Kennedy'yi gerçekten Oswald mı öldürmüştü? Çünkü bazı kimseler tarafından Başkan'a kurşunların kitap deposundan değil, yeraltı geçidinin üzerindeki demiryolundan sıkıldığı ileri sürülüyordu. Kurşunların arkadan atıldığı da kesin değildi. Çünkü doktorlar, kurşunların giriş yönünü tespit için hiç bir çaba harcamamışlardı.Dallas Polis Radyosu, suikasttan tam altı dakika sonra, yani 12,36'da Oswaldın çok ayrıntılı bir tarifini vermişti. Oysa, o sırada kimse katilin kim olduğunu bilmiyordu. Polis, radyo aracılığıyla bu ayrıntılı tarifi nasıl ve neye dayanarak vermişti? Öte yandan, Oswaldın bindiği ileri sürülen taksinin şoförü, müşterisinin biniş saati olarak defterine 12.30 yazılı olduğunu söylemişti. Oswaldın suikastın işlendiği 12,30'da hem kitap deposunda hem de takside olması imkânsızdı. Fakat şoför, bu kayıtları seferden sonra yazdığını söylediği için, Warren Komisyonu Oswaldın, 12,30'dan sonra taksiye bindiği kanısına varmıştır. Warren Raporunun, Oswaldın Başkan Kennedy'yi hiç bir devlet ya da kuruluşun parmağı olmadan, tek başına öldürdüğü yargısı da, bu konuyla ilgili kişilerin arka arkaya öldürülmeleri nedeniyle dayanıksız kalıyordu. Dünya kamuoyu da, bu kişilerin eceliyle ölmedikleri kanısındadır. Suikastla uzaktan ya da yakından ilgili kişilerin birer birer ölmeleri, Başkan Kennedy'nin ölümünün altında başka nedenlerin yattığı kanısını doğrular niteliktedir.
Şimdi, Kennedy'nin suikasta kurban gittiği dakikadan sonra meydana gelen zincirleme ölüm olaylarını inceleyelim;
SUiKAST sanığı olarak Lee Harvey Oswald adında bir genç yakalandı. Kendisini daha savunma olanağı bulamadan, bar sahibi Jack Ruby tarafından iki polisin arasında tabancayla vurularak öldürüldü.
SUiKAST olayında görgü tanığı durumunda bulunan ve çok şey bildiği sanılan polis memuru J.P. Tippit, Kennedy'den 45 dakika sonra cadde ortasında öldürüldü. Bu cinayet, Oswaldın sırtına yüklendi.
POLiS Tippit'in öldürüldüğünü gören ve katilin kaçtığı arabayı bir süre izleyen Reynold, iki gün sonra dükkânının önünde tabancayla vurularak can verdi. Eski araba alım satımıyla uğraşan Reynold, polisi öldüreni gördüğünü, yeniden karşılaşacak olursa tanıyabileceğini komşularına söylemişti. Reynold'un katili bulunamadı.
TANINMIŞ gazetecilerden Jim Koethe, suikast olayını aydınlatmak için çalışmaya girişmişti. Cinayetin üzerindeki karanlık perdeyi kaldıracağını ve yılın gazetecisi seçileceğini umuyordu. Bazı önemli ipuçları da ele geçirmişti. Fakat bir gün evinin banyosunda, boynundan bıçaklanarak öldürüldü. Onun da katili bulunamadı...
GAZETECi Bill Hunter da, Kennedy suikastı konusunda delil topluyordu. Kendisini görmeye gelen iki polisten birinin eliyle öldürüldü. Verilen bilgiye göre, gazeteciyle şakalaşan polis bir ara tabancasını çekmiş ve elinden yere düşürmüştü. Tabanca yerde patlamış ve çıkan kurşun, Bill Hunter'ı öldürmüştü!..
OSWALD'ı öldürmesinden bir gece. önce Rubynin evinde yapılan önemli bir toplantıya Savcı Tom Howard da katılmıştı. Jack Ruby'nin iki polis arasında hapishaneye götürülen Oswald'ı vurmasından sonra Savcı Howard, kalp durmasından öldü. Otopsi bile yapmadan, savcıyı çabucak gömdüler.
OSWALD'ın kaldığı pansiyonun sahibi Bayan Earline Roberts de birden bire kalp durmasından ölüverdi!.. Pansiyoncu kadın, Kennedy'nin ölümünden az sonra, Oswald'ı otobüse binerken görmüştü. Ve bu otobüs, polis memuru Tippit'in bulunduğu yöne doğru gitmemişti. Bayan Roberts bu iddiasında direnince ölüm onun da yakasına yapıştı...
BOYACI Hank Killam, Kennedy suikastıyla ilgili bazı şeyler biliyordu. Çünkü Killam'ın bir arkadaşı, Oswald'la aynı pansiyonda kalıyor ve karısı Wanda, Jack Ruby'nin yanında çalışıyordu. Birçok kişiyle birlikte Killam da polis tarafından sorguya çekilmişti. Bilinmeyen bir nedenle Killam, Dallas'tan ayrılmak zorunda kaldı. Gittiği Pensacola kentinde, boynundan kesilmiş olarak bir kaldırım üzerinde bulundu. Polis raporlarında, zavallı Killam'ın bir pencere camı üzerine kaza sonucu düşerek öldüğü yazılıyordu.
SUiKASTTAN sonra, Ruby'yle hücresinde baş başa konuşmak olanağını bulan tek gazeteci, Dorothy Kigallendi. Fakat o da bir gün ölüverdi. Polise göre Bayan Kigallen çok sayıda uyku hapı yutarak intihar etmişti!..
UNiON Terminal Şirketi'nin işletme şefi olan tanıklardan Lee Bowers, Kennedy'ye kitap deposundan değil de, yolun karşı yakasından iki kişinin ateş ettiğini söylemişti. Tanıklığından kısa bir süre sonra, Bowers de öldü. Ölüm nedeniyse bir türlü anlaşılamadı. "
"O gün Başkan Kennedy, beş ay önce tasarlanan bir gezi için, yanında kurulla birlikte Teksas'ın Dallas şehrine gelmişti. Gezinin amacı, 1960 seçimlerinde karşı parti olan Cumhuriyetçilere oy veren bu şehirde, havayı Demokrat Parti lehine değiştirmekti... Yolun iki yanında sıralananları selâmlayan Başkan'ın sağında, Teksas Okul Kitapları Deposu görülüyordu. Suikastçının bu yapıdan ateş ettiği ileri sürülmeseydi, bu yapının Başkan Kennedy'nin sağında olmasının hiç bir önemi kalmayacak, öteki yapılar gibi, ondan da söz edilmeyecekti.
O sırada bir amatör sinemacı, 8 milimetrelik makinesiyle, Başkan Kennedy'nin Dallas sokaklarındaki gezisini filme alıyordu. Daha sonraları bu renkli filmin kendisine milyonlarca dolar kazandıracağını düşünmeden düğmeye basıyordu. Film birkaç kere eşe dosta gösterildikten sonra bir kıyıya atılacak, belki de bir daha el sürülmeyecekti. Filmi çekerken, makinenin vizöründen, Kennedy'nin otomobilinde olağanüstü şeyler olduğunu şaşkınlık içinde gördü. O da, kalabalığın çoğunluğu gibi, silah seslerini duymamıştı ama, film makinesinin penceresinden gördükleri gerçekten heyecan vericiydi; Kennedy birden ellerini ensesine götürmüş ve öne doğru eğilmişti. Sonradan yapılacak otopside, bu kurşunun Kennedy'nin ensesinden girip omurgasının sağına kadar ilerlediği, kravatının düğümünde bir delik açarak boğazından çıktığı anlaşılmıştı.
Hastanede, Kennedy'yi kurtarmak için elden gelen bütün çabalar gösterildi. Fakat Başkan'ın nabzı duyulmayacak ölçüde az atıyordu. Nefes almasını sağlamak için, boğazının yarılıp bir boru yerleştirilmesi de işe yaramadı. Saat 13te kurtarma çabalarına son verilmiş, bir papazın yaptığı son dini görevden sonra A.B.D. Başkanı Kennedy'nin öldüğü resmen açıklanmıştı. Bundan sonra Başkan yardımcısı Johnson, kendisini Washington'a götüren uçakta, Yargıç Bayan Saran Hughesin önünde ant içerek 36. Cumhurbaşkanı oluyordu. Bayan Jacqueline Kennedy de, uçakta yapılan bu ant içme töreninde hazır bulundu. Üzerindeki elbisede, kocası John Fitzgerald Kennedy'nin henüz kurumamış kanları, iri lekeler halinde görünüyordu. BÜTÜN bunlar olup biterken, polisin verdiği bilgilere ve daha sonraları hazırlanan rapora göre, Lee Harvey Oswald adlı biri, saat 12,37'de Teksas Okul Kitapları Deposundan çıkmış, Elm sokağındaki duraktan otobüse binmişti, üç ya da dört dakika sonra, suikast yüzünden meydana gelen trafik tıkanıklığı nedeniyle, iki blok ötede otobüsten inmek zorunda kalmıştı.
Oswald, bir taksiye atlayarak, şoföre evine pek yakın olan North Barkley'e gideceğini söyledi. Saat 13'e doğru, Başkan Kennedy'nin can verdiği dakikalarda evindeydi. Evde pek az kalmış, aceleyle yeniden dışarı çıkmıştı. Suikasttan aşağı yukarı 45 dakika sonra Oswald, evinden on mil uzaktaki 10. caddeyle Patton Bulvarının kesiştikleri noktada, devriye polisi Tippit'i dört tabanca kurşunuyla öldürüyordu. Daha sonraları düzenlenen rapora göre Tippit bu sırada, telsizle kendisine tarif edilen şüpheli birisini aramaktaydı. Suikast sanığıyla polisi vuranın aynı kişi olduğu akla ilk gelen düşünce oldu. Aramalar da bu değerlendirme açısından yapılıyordu. ihbar üzerine, polis Tippit'i vuranın, Teksas sinemasına girdiği öğrenilince, yapı kuşatıldı. Salonda ışıklar yakılıp Oswald silahıyla birlikte sinemada yakalandığında, saatler 14'ü gösteriyordu.
Sanık hakkındaki soruşturma derinleştirilince, bir ara Rusya'ya gittiği ve orada bir Rus kadınıyla evlendiği, komünist eğilimli olduğu ortaya çıkmıştı. Aynı gün polis, sanığın evinde karısı Marina'ya Oswaldın tüfeği olup olmadığını soruyor, olumlu karşılık alınca da, bütün aramalara rağmen tüfeği bulamıyordu.
24 Kasım pazar günü Oswald, Dallas Emniyet Müdürlüğünden hapishaneye götürülecekti. Sanığın öldürüleceği yolunda polise birçok ihbar yapıldığı halde, Oswald'ı büyük bir tedbirsizlik içinde, meraklılardan ve gazetecilerden oluşan bir kalabalığın arasından geçirdiler. Televizyon da bu sahneyi yayınlıyordu. Tam bu sırada, gazetecilerin bulunduğu yerden fırlayan bir adam, elindeki tabancayla Oswald'ı yaylım ateşine tuttu. Yedi dakika sonra Parkland Hastanesine kaldırılan Oswald da Kennedy gibi kurtarılamayarak ölüyordu. Oswald'ı herkesin gözü önünde vuran Jack Ruby geçmişi oldukça karanlık ve kirli işlere girip çıkmış bir kişiydi. Fakat o, Oswald'ı, Başkan Kennedy'ye yapılan suikast kendisini çok etkilediği için öldürdüğünü ileri sürüyordu. Yapılan yargılama sonunda da, 14 Mart 1964 yılında ölüme mahkûm edildi.
Kennedy'ye yapılan suikastı incelemek ve karanlık noktaları aydınlatmak için kurulan Warren Komisyonu şu sonuçlara varıyordu: Kennedy'yi vuran Lee Harvey Oswaldtı. Katil bu cinayeti herhangi bir devlet ya da kuruluş adına işlememiş, kimseden de yardım görmemişti. Oswald'ı yetişme biçimi ve yaradılışındaki olumsuz yönler bu suikasta itmişti. Raporda, polisin ve güvenliği sağlamakla görevli kişilerin tedbirsizliği sorumsuzca davranışları da eleştirilmekteydi .
Warren Raporu, Amerika'da olduğu kadar bütün dünyada da yeterli bulunmamıştı. Bu rapor dışında da, Kennedy olayı üzerine eğilenler oldu. Özellikle gazeteci Buchanan'ın hazırladığı ve kendi adıyla anılan rapor, .bunların arasında en önemlisidir. Bu rapor, büyük gürültülere yol açmış, kafalarda zaten var olan kuşkuları daha da arttırmıştır. Akla ilk gelen soru şu oluyordu; Kennedy'yi gerçekten Oswald mı öldürmüştü? Çünkü bazı kimseler tarafından Başkan'a kurşunların kitap deposundan değil, yeraltı geçidinin üzerindeki demiryolundan sıkıldığı ileri sürülüyordu. Kurşunların arkadan atıldığı da kesin değildi. Çünkü doktorlar, kurşunların giriş yönünü tespit için hiç bir çaba harcamamışlardı.Dallas Polis Radyosu, suikasttan tam altı dakika sonra, yani 12,36'da Oswaldın çok ayrıntılı bir tarifini vermişti. Oysa, o sırada kimse katilin kim olduğunu bilmiyordu. Polis, radyo aracılığıyla bu ayrıntılı tarifi nasıl ve neye dayanarak vermişti? Öte yandan, Oswaldın bindiği ileri sürülen taksinin şoförü, müşterisinin biniş saati olarak defterine 12.30 yazılı olduğunu söylemişti. Oswaldın suikastın işlendiği 12,30'da hem kitap deposunda hem de takside olması imkânsızdı. Fakat şoför, bu kayıtları seferden sonra yazdığını söylediği için, Warren Komisyonu Oswaldın, 12,30'dan sonra taksiye bindiği kanısına varmıştır. Warren Raporunun, Oswaldın Başkan Kennedy'yi hiç bir devlet ya da kuruluşun parmağı olmadan, tek başına öldürdüğü yargısı da, bu konuyla ilgili kişilerin arka arkaya öldürülmeleri nedeniyle dayanıksız kalıyordu. Dünya kamuoyu da, bu kişilerin eceliyle ölmedikleri kanısındadır. Suikastla uzaktan ya da yakından ilgili kişilerin birer birer ölmeleri, Başkan Kennedy'nin ölümünün altında başka nedenlerin yattığı kanısını doğrular niteliktedir.
Şimdi, Kennedy'nin suikasta kurban gittiği dakikadan sonra meydana gelen zincirleme ölüm olaylarını inceleyelim;
SUiKAST sanığı olarak Lee Harvey Oswald adında bir genç yakalandı. Kendisini daha savunma olanağı bulamadan, bar sahibi Jack Ruby tarafından iki polisin arasında tabancayla vurularak öldürüldü.
SUiKAST olayında görgü tanığı durumunda bulunan ve çok şey bildiği sanılan polis memuru J.P. Tippit, Kennedy'den 45 dakika sonra cadde ortasında öldürüldü. Bu cinayet, Oswaldın sırtına yüklendi.
POLiS Tippit'in öldürüldüğünü gören ve katilin kaçtığı arabayı bir süre izleyen Reynold, iki gün sonra dükkânının önünde tabancayla vurularak can verdi. Eski araba alım satımıyla uğraşan Reynold, polisi öldüreni gördüğünü, yeniden karşılaşacak olursa tanıyabileceğini komşularına söylemişti. Reynold'un katili bulunamadı.
TANINMIŞ gazetecilerden Jim Koethe, suikast olayını aydınlatmak için çalışmaya girişmişti. Cinayetin üzerindeki karanlık perdeyi kaldıracağını ve yılın gazetecisi seçileceğini umuyordu. Bazı önemli ipuçları da ele geçirmişti. Fakat bir gün evinin banyosunda, boynundan bıçaklanarak öldürüldü. Onun da katili bulunamadı...
GAZETECi Bill Hunter da, Kennedy suikastı konusunda delil topluyordu. Kendisini görmeye gelen iki polisten birinin eliyle öldürüldü. Verilen bilgiye göre, gazeteciyle şakalaşan polis bir ara tabancasını çekmiş ve elinden yere düşürmüştü. Tabanca yerde patlamış ve çıkan kurşun, Bill Hunter'ı öldürmüştü!..
OSWALD'ı öldürmesinden bir gece. önce Rubynin evinde yapılan önemli bir toplantıya Savcı Tom Howard da katılmıştı. Jack Ruby'nin iki polis arasında hapishaneye götürülen Oswald'ı vurmasından sonra Savcı Howard, kalp durmasından öldü. Otopsi bile yapmadan, savcıyı çabucak gömdüler.
OSWALD'ın kaldığı pansiyonun sahibi Bayan Earline Roberts de birden bire kalp durmasından ölüverdi!.. Pansiyoncu kadın, Kennedy'nin ölümünden az sonra, Oswald'ı otobüse binerken görmüştü. Ve bu otobüs, polis memuru Tippit'in bulunduğu yöne doğru gitmemişti. Bayan Roberts bu iddiasında direnince ölüm onun da yakasına yapıştı...
BOYACI Hank Killam, Kennedy suikastıyla ilgili bazı şeyler biliyordu. Çünkü Killam'ın bir arkadaşı, Oswald'la aynı pansiyonda kalıyor ve karısı Wanda, Jack Ruby'nin yanında çalışıyordu. Birçok kişiyle birlikte Killam da polis tarafından sorguya çekilmişti. Bilinmeyen bir nedenle Killam, Dallas'tan ayrılmak zorunda kaldı. Gittiği Pensacola kentinde, boynundan kesilmiş olarak bir kaldırım üzerinde bulundu. Polis raporlarında, zavallı Killam'ın bir pencere camı üzerine kaza sonucu düşerek öldüğü yazılıyordu.
SUiKASTTAN sonra, Ruby'yle hücresinde baş başa konuşmak olanağını bulan tek gazeteci, Dorothy Kigallendi. Fakat o da bir gün ölüverdi. Polise göre Bayan Kigallen çok sayıda uyku hapı yutarak intihar etmişti!..
UNiON Terminal Şirketi'nin işletme şefi olan tanıklardan Lee Bowers, Kennedy'ye kitap deposundan değil de, yolun karşı yakasından iki kişinin ateş ettiğini söylemişti. Tanıklığından kısa bir süre sonra, Bowers de öldü. Ölüm nedeniyse bir türlü anlaşılamadı. "
john fitzgerald kennedy'in 22 Kasım 1963'de lee harvey oswald tarafından Dallas'da vurulması olayıdır.
Amerika'nın 35nci başkanı olan JF Kennedy Texas'da bir konuşma yapmak amacı ile bulunuyordu. Konuşma alanına giderken halkı da selamlamak isteyen başkan burada terkedilmiş depolardan bir tanesinin en üstünden açılan ateş ile vurulmuştur.
Bir teoriye göre aslında Kennedy bir kişi tarafından değil 3 kişi tarafından vurulmuştur, yani suikast günü üç ayrı açıdan üç farklı kişi üç ayrı yerden Kennedy'e ateş etmiştir.
Kennedy olaydan 10 dakika sonra ölmüştü.
Cinayeti işlediği söylenen(!) lee harvey oswald ise olaydan 3 gün sonra jack ruby adlı şahıs tarafından vurularak öldürülmüştür.
Suikast ve sonrasındaki cinayetlerin ardından olayın araştırılması için warren commission yani warren komisyonu görevlendirilmişir. Bir sonuç elde edilememiştir henüz.
Amerika'nın 35nci başkanı olan JF Kennedy Texas'da bir konuşma yapmak amacı ile bulunuyordu. Konuşma alanına giderken halkı da selamlamak isteyen başkan burada terkedilmiş depolardan bir tanesinin en üstünden açılan ateş ile vurulmuştur.
Bir teoriye göre aslında Kennedy bir kişi tarafından değil 3 kişi tarafından vurulmuştur, yani suikast günü üç ayrı açıdan üç farklı kişi üç ayrı yerden Kennedy'e ateş etmiştir.
Kennedy olaydan 10 dakika sonra ölmüştü.
Cinayeti işlediği söylenen(!) lee harvey oswald ise olaydan 3 gün sonra jack ruby adlı şahıs tarafından vurularak öldürülmüştür.
Suikast ve sonrasındaki cinayetlerin ardından olayın araştırılması için warren commission yani warren komisyonu görevlendirilmişir. Bir sonuç elde edilememiştir henüz.
kevin costner' in başrolünde oynadığı jfk adlı filmle hakkındaki iddialara yeni yorumlar getiren suikast.
çözülememiş bir davadır. fakat bazı ipuçları vardır. şöyle ki; ilk zamanlarda olayın arkasında kübayı gösteren bazı savlar ortaya atıldı. ama ne kadar mantıksız oldugunu herkes kavramıştır. neden daha yeni bir devrim yapmış ülke yanıbaşındaki ülkenin başkanını öldürmek istesin? ilk önce devrimi oturtup güçlenmektense kendi intiharını seçsin? rus destekli küba suikasti iddiaları çürümüştür. kennedy nin arası yahudi lobisi ile iyi değildi. seçim öncesi bu lobiye verdiği bir yemekte " bizim ortadoguda çıkarlarımızı destekleyin biz de sizin başkan seçilmenize yardım
edelim" önerisini geri çevirdi. yine israil in nükleer programına şiddetle karşı çıkmıştı. abd başkanları içinde israille ilişkisi en kötü kişi idi. o derece ki israil başbakanı o ölümünden önce aynı yıl "kennedy nin varlığı israil için bir tehdittir" açıklamasını yapmıştır. israil ortadoğu politikası için yeni bir ortak bulmalıydı ve kennedy ise halkın sevgilisi bir başkan olarak yeniden seçilecek gibiydi. nitekim ardılı johnson zamanında da israil amerika ilişkileri tavan yapmış 1967 arap israil savaşında abd açıkça israil i kollamıştı.(kennedy seçilse 68 sonuna kadar başkan olacaktı) kennedy nin başka bir falsosu ise hem mason değildi hem de abd nin tek katolik başkanı idi. yani hem kel hem fodul... arkası sağlam değil. cezayir dolayısı ile fransa ile de ilişkileri kötüydü. bir de katil olan oswald ne hikmettir ki abd eski donanma sonarcısı idi. ve rusça öğrenip rusya ya gittiğinde kimse karşı çıkmadı. orada ruslara casusluk yaptığı bilindiği halde geri dönemsine de... yani hikaye şu, cinayetten sonra "bu oswald rusya ya gitti orada ajanlık yaptı; rusların desteği ile geldi vurdu" diye anlatılacaktı. kısacası kennedy cinayetinin faili tam olarak belli olmasa da büyük oranda arkasındaki güç tahmin edilmektedir. *
edelim" önerisini geri çevirdi. yine israil in nükleer programına şiddetle karşı çıkmıştı. abd başkanları içinde israille ilişkisi en kötü kişi idi. o derece ki israil başbakanı o ölümünden önce aynı yıl "kennedy nin varlığı israil için bir tehdittir" açıklamasını yapmıştır. israil ortadoğu politikası için yeni bir ortak bulmalıydı ve kennedy ise halkın sevgilisi bir başkan olarak yeniden seçilecek gibiydi. nitekim ardılı johnson zamanında da israil amerika ilişkileri tavan yapmış 1967 arap israil savaşında abd açıkça israil i kollamıştı.(kennedy seçilse 68 sonuna kadar başkan olacaktı) kennedy nin başka bir falsosu ise hem mason değildi hem de abd nin tek katolik başkanı idi. yani hem kel hem fodul... arkası sağlam değil. cezayir dolayısı ile fransa ile de ilişkileri kötüydü. bir de katil olan oswald ne hikmettir ki abd eski donanma sonarcısı idi. ve rusça öğrenip rusya ya gittiğinde kimse karşı çıkmadı. orada ruslara casusluk yaptığı bilindiği halde geri dönemsine de... yani hikaye şu, cinayetten sonra "bu oswald rusya ya gitti orada ajanlık yaptı; rusların desteği ile geldi vurdu" diye anlatılacaktı. kısacası kennedy cinayetinin faili tam olarak belli olmasa da büyük oranda arkasındaki güç tahmin edilmektedir. *
Cinayeti gören 47 kişinin tamamı kalp krizi veya trafik kazalarında ölmüşlerdir.
amerikanın "derin devleti" nin işlediği bir cinayettir.
kennedy suikastı tam anlamıyla çözülse, rahmetli menderes i asanların amacının da ne oldugu çözülecek hadise. malum dünya küresel, derin devlet denen çukurlar da küresel.
deniz baykal'ın kendi üzerine kalmasından korktuğu suikast. son grup toplantısında, yakında başbakan kennedy suikastinin da sorumlusu olarak bizi gösterebilir diyerek yarmıştır. deniz baykal' da komik olabiliyormuş lan.
6.5 mm'lik, 1940 üretimi, italyan menşeili carcano marka yivli tüfekle gerçekleştirilmiştir.
şöyle bir video mevcut ki akıllara zarar. videoda kenned'iyi başından vuran şoförü ama o kadar ayan beyan bir olayın anlaşılamaması ise tam bir muamma tabi bu videonun doğru olduğu varsayarsak ki o elindeki silahla o kafayı o hale getirmek pek mümkün gözükmüyor sanki. onlarca yıl geçmesine rağmen hala üzerinde şüpheler mevcut olan bu suikast ile ilgili bakalım daha neler çıkacak önümüzdeki yıllarda.
http://siz.net/izle/kennedy-nin-vurulma-ani
http://siz.net/izle/kennedy-nin-vurulma-ani
(bkz: marilyn monroe cinayeti) ile başladığım yazı dizimin ikinci ayağıdır.
olayın genelini tekrardan anlatmayacağım. zira marilyn'in aksine başkanın nasıl öldüğü ortada. burada soru kimin bu cinayeti işlediği ve onu kimlerin azmettirdiğidir.
olay sonrasında ne olduğunu hatırlayalım. lee harry oswald, iki saat gibi kısa bir süre içinde yakalandı. üç gün sonra da öldürüldü. sadece bu bile aslında bizlere bir tuhaflık olduğunu düşündürmeye yetmeli. kennedy'nin katili olarak yakalanan oswald'ı öldüren jack ruby ise birkaç sene sonra kanserden öldü.
kennedy suikast(ler)i öyle bir karmaşık iplik yumağı ki neresinden tutsanız elinizde kalır. aslında biz en iyisi sondan başlayalım.
jack ruby'nin yayınlanan son röportajlarından birinden tini mini bir alıntı:
-bu olanlara dair her şey gün yüzüne asla çıkmadı. dünya yaşananlara ve eylemlerime dair gerçekleri asla öğrenemeyecek. Kazanacak çok şeyi olan ve beni bu duruma sokmakta gizli amaçları olan insanlar gerçeklerin tüm dünyaca bilinir hale gelmesine asla izin vermeyecekler.
+bu insanlar yüksek pozisyonlarda mı jack?
-evet.
ki bu adam daha sonra bir polis memuruna kendisine bir şey enjekte edildiğini ve bunların kanser hücreleri olduğunu iddia edecek. anlaşılan nezle oluyor ve ona iğne yapıyorlar; ama ruby kendisinin kanser edildiğini söylüyor. bu adam ölümüne kadar gittikçe daha da artan dozda şeyler söylemeye devam ediyor. "kennedy'i kimin öldürdüğünü biliyorum, beni oswald'ı öldürmekten tutukladılar kennedy'nin katilini değil." de bunlardan biri. neyse bu konuşmalarından sonra kendisini zatürreden hastaneye yatırıyorlar. Bir de bakıyorlar ki adamın beyninde ve ak ve karaciğerlerinde kanser var. çok geçmeden ölüyor zaten.
yakalandığı sırada oswald'ı öldürme sebebini dallas'ın onurunu kurtarmak olarak açıklayan bu adam, birçok şey söyledikten sonra kanserden ölüyor. şimdi onu tartışacak değilim, ama söylediklerinin küçük şeyler olmadığını bilelim. bi halka içe giriyoruz, lee oswald.
kendisi 24 yaşında ve ruslarla bir ilişkisi var gibi görünüyor.
yakalandıktan sonra içeride geçirdiği iki gün boyunca tüm suçlamaları reddediyor ve kanıt materyallerinin sahte olduğunu söyleyip duruyor. avukat talep ediyor. baronun avukatlarını beğenmiyor ve komünistlerle ilişkideki avukatlardan birkaçını sayıyor. neyse bunlar çok önemli değil, emniyetten çıkarılırken de jack ruby tarafından öldürülüyor.
şimdi mantıklı düşünürsek, eğitimli bir tetikçi nasıl bir saat içinde yakalanır sorusu aklımıza takılır. ya da neden emniyette bunu sürekli reddeder sorusunu sorabiliriz kendimize. konuşmamak yerine reddetmesi önemli. adam içeride bulunduğu iki gün boyunca sovyetlerde yaşadığım için beni günah keçisi ilan ediyorsunuz ama buna müsaade etmeyeceğim diye konuşup durmuş ve çıkar çıkmaz da ortadan kaldırılmış.
suikast anında üç el ateş edildiği resmi kayıtlara geçti. suikastin kendisindeki tuhaflıkları anlatmadan önce amerikan halkının dörtte üçe varan bir çoğunluğunun kennedy suikastinde bir şeylerin gizlendiğine inandığını belirteyim. ki amerikan halkı için bu derece bir birlik muazzam bir sayı.
öncelikle ilk bulunan cinayet silahının 7.65 bir mauser olduğunu ve bunun raporlara geçtiğini söyleyelim. daha sonra oswald'ın bu silaha sahip olmadığının ortaya çıkmasıyla fbi raporları mucizevi bir şekilde 6.5 lik carcano'ya dönüşüyor. dallas yetkilileri silah olarak mauser ı gösteriyor, fbi ise carcano'yu.
bir diğer mevzu ise suikastin ya da suikastle bağlantılı olayların tanıklarının bazılarının "bize susmamızı tembihlediler" şeklindeki iddiaları. tanıklar tehdit edilmiş miydi? hatta, yine bizzat suikastin ya da ilintili olayların tanıklarının büyük çoğunluğunun ölmesi de hayli tuhaf.
bir diğer ciddi iddia da otopsi fotoğraflarının sahte olduğu yönünde. zira fotoğraflardaki beyin olması gerekenden daha az hasar görmüş durumda. öyle ki ilk kayıtlarda kennedy'nin beyninin yarıdan çoğunun dağıldığı belirtilirken otopsi fotoğraflarındaki hasarın bununla karşılaştırılamayacağını görürsünüz. kennedy'nin beynini gören fbi ajanlarından biri ifadesinde resmi otopsi fotoğraflarının gerçekliğini reddetmiş ve bunun mümkün olamayacağını belirtmiştir. daha sonra araştırmacılar bu beyin takasının yaraların yerini değiştirmek için yapılmış olabileceğini belirtmişlerdir. otopsiye göre kennedy arkadan vurulmuştu. araştırmacılar bunun tam tersinin doğru olduğuna yani kennedy'nin önden vurulduğuna inanmaktalar. bunun sebebi ise kennedy'nin kafasının oksipitalinin gördüğü ağır hasar. (oksipital uyurken kafamızı yastığa yasladığımız yer) mermilerin çıkarken daha fazla hasar verdiği biliniyor. yani özetle kafatasının verdiği bilgi ile otopsi birbirini tutmuyor. kennedy'nin beynini kimse görmediğinden kafatasının doğruluğu daha geçerli, bu da ortada kesinlikle bi tuhaflık var demek.
şimdi tekrar resmi bulgulara dönelim. fbi'ın araştırmalarına göre oswald'ın silahı deneyimli bir tetikçi tarafından 5 ila 8 saniyede üç kez ateşlenebilir. tanıklar üç el silah sesi duyduklarını söylüyorlar. bunlardan birincisi tamamen arabayı ıskalıyor, ikincisi önce kennedy'i sonra valiyi vuruyor ve üçüncüsü de kennedy'i öldürüyor. şimdi bu ikinci merminin izlediği yolu resmi kayıtlara göre aktarıyorum:
kennedy'i sağ omzundan vurmuş boynundan geçmiş, valinin ise göğsünde, el bileğinde yaralara sebep olmuş ve zavallı mermi kendini en son vali beyin uyluğunda bulmuş. yine raporlara göre bu yolu izleyen sihirli mermi o kadar hızlı imiş ki 15 kat kıyafet, 7 kat deri ve 7 inç dokunun içinden geçmiş. vay anasını be.
http://frankwarner.typepa...9e201156fbfc775970c-500wi
tabi dürüstlükten ödün vermeyelim, vali biraz daha solda oturursa eğer merminin izlediği yol mümkün olabilir.
http://frankwarner.typepa...9e201538ece10d9970b-500wi
ama görüntülerden vali ile başkanın tam arkalı önlü oturduğunun anlaşıldığını belirtmem lazım.
video görüntüleri incelendiğinde öldüren üçüncü mermiden sonra kennedy'i arkaya savruluyor - bu mermi önden geldi demek. ama daha dikkatli incelendiğinde başı iki inç kadar öne oynuyor - bu da mermi arkadan geldi demek. görgü tanıklarının bir kısmı merminin önden geldiğini savunurken bir grup da arkadan geldiğinde ısrarcı. beş kişi de hayır iki taraftan da mermi geldi diyor. sonuç olarak karar arkadan tek mermi geldiği yönünde çıkıyor; ama otopsi raporlarına göre önden bir mermi girdiği kesin gibi.
valinin karısı eşinin kennedy'yi vuran mermilerden başka mermilerce vurulduğunu söylüyor. üst düzey üç tanık da kennedy'nin başının oksipitalinin büyük ölçüde kayıp olduğunu söylüyorlar, bu parça suikastin gerçekleştiği arabanın arka kısmında bulunuyor. tüm bunlar önden gelen bir mermiye işaret ki bu tıbbi kanıtlarla da destekleniyor.
bir de rose isimli bir fahişe ablamız var. kendisi ruby'le iş yaptığını söylüyor. bu sırada ruby kennedy'nin öldürüleceğini ağzından kaçırmış. hatta dahası oswald ile ruby'nin yıllardır sikiştiğini iddia ediyor. neyse bu ablamız suikastten önce olayı haber vermiş ama onu kimse sallamamış. suikastten sonra fbi bunu almış, ablamız hikayesini onlara da anlatıyor. 1965 yılında rose ablamız elim bir trafik kazasında ölüveriyor. biz de bunları yiyoruz tabi. neyse.
olayı kimlerin neden yaptığı ayrı bir entry konusunu. sıkıldım onu da sonra yazarım. fakat kennedy'nin otopsisinin değiştirilmesi sihirli kurşundan daha önemli bir konu bence, bunu belirteyim. çünkü dediğim gibi adam biraz solda otursa tek kurşun o yolu izliyor olabilir ama otopsinin doğruluğu gibi bi ihtimal yok.
son bir not: kennedy suikasti dosyalarının büyük bölümü hâlâ gizli statüsünde ve bu statü normale göre çok çok uzun bir zaman daha değişmeyecek. 2029'a kadar.
olayın genelini tekrardan anlatmayacağım. zira marilyn'in aksine başkanın nasıl öldüğü ortada. burada soru kimin bu cinayeti işlediği ve onu kimlerin azmettirdiğidir.
olay sonrasında ne olduğunu hatırlayalım. lee harry oswald, iki saat gibi kısa bir süre içinde yakalandı. üç gün sonra da öldürüldü. sadece bu bile aslında bizlere bir tuhaflık olduğunu düşündürmeye yetmeli. kennedy'nin katili olarak yakalanan oswald'ı öldüren jack ruby ise birkaç sene sonra kanserden öldü.
kennedy suikast(ler)i öyle bir karmaşık iplik yumağı ki neresinden tutsanız elinizde kalır. aslında biz en iyisi sondan başlayalım.
jack ruby'nin yayınlanan son röportajlarından birinden tini mini bir alıntı:
-bu olanlara dair her şey gün yüzüne asla çıkmadı. dünya yaşananlara ve eylemlerime dair gerçekleri asla öğrenemeyecek. Kazanacak çok şeyi olan ve beni bu duruma sokmakta gizli amaçları olan insanlar gerçeklerin tüm dünyaca bilinir hale gelmesine asla izin vermeyecekler.
+bu insanlar yüksek pozisyonlarda mı jack?
-evet.
ki bu adam daha sonra bir polis memuruna kendisine bir şey enjekte edildiğini ve bunların kanser hücreleri olduğunu iddia edecek. anlaşılan nezle oluyor ve ona iğne yapıyorlar; ama ruby kendisinin kanser edildiğini söylüyor. bu adam ölümüne kadar gittikçe daha da artan dozda şeyler söylemeye devam ediyor. "kennedy'i kimin öldürdüğünü biliyorum, beni oswald'ı öldürmekten tutukladılar kennedy'nin katilini değil." de bunlardan biri. neyse bu konuşmalarından sonra kendisini zatürreden hastaneye yatırıyorlar. Bir de bakıyorlar ki adamın beyninde ve ak ve karaciğerlerinde kanser var. çok geçmeden ölüyor zaten.
yakalandığı sırada oswald'ı öldürme sebebini dallas'ın onurunu kurtarmak olarak açıklayan bu adam, birçok şey söyledikten sonra kanserden ölüyor. şimdi onu tartışacak değilim, ama söylediklerinin küçük şeyler olmadığını bilelim. bi halka içe giriyoruz, lee oswald.
kendisi 24 yaşında ve ruslarla bir ilişkisi var gibi görünüyor.
yakalandıktan sonra içeride geçirdiği iki gün boyunca tüm suçlamaları reddediyor ve kanıt materyallerinin sahte olduğunu söyleyip duruyor. avukat talep ediyor. baronun avukatlarını beğenmiyor ve komünistlerle ilişkideki avukatlardan birkaçını sayıyor. neyse bunlar çok önemli değil, emniyetten çıkarılırken de jack ruby tarafından öldürülüyor.
şimdi mantıklı düşünürsek, eğitimli bir tetikçi nasıl bir saat içinde yakalanır sorusu aklımıza takılır. ya da neden emniyette bunu sürekli reddeder sorusunu sorabiliriz kendimize. konuşmamak yerine reddetmesi önemli. adam içeride bulunduğu iki gün boyunca sovyetlerde yaşadığım için beni günah keçisi ilan ediyorsunuz ama buna müsaade etmeyeceğim diye konuşup durmuş ve çıkar çıkmaz da ortadan kaldırılmış.
suikast anında üç el ateş edildiği resmi kayıtlara geçti. suikastin kendisindeki tuhaflıkları anlatmadan önce amerikan halkının dörtte üçe varan bir çoğunluğunun kennedy suikastinde bir şeylerin gizlendiğine inandığını belirteyim. ki amerikan halkı için bu derece bir birlik muazzam bir sayı.
öncelikle ilk bulunan cinayet silahının 7.65 bir mauser olduğunu ve bunun raporlara geçtiğini söyleyelim. daha sonra oswald'ın bu silaha sahip olmadığının ortaya çıkmasıyla fbi raporları mucizevi bir şekilde 6.5 lik carcano'ya dönüşüyor. dallas yetkilileri silah olarak mauser ı gösteriyor, fbi ise carcano'yu.
bir diğer mevzu ise suikastin ya da suikastle bağlantılı olayların tanıklarının bazılarının "bize susmamızı tembihlediler" şeklindeki iddiaları. tanıklar tehdit edilmiş miydi? hatta, yine bizzat suikastin ya da ilintili olayların tanıklarının büyük çoğunluğunun ölmesi de hayli tuhaf.
bir diğer ciddi iddia da otopsi fotoğraflarının sahte olduğu yönünde. zira fotoğraflardaki beyin olması gerekenden daha az hasar görmüş durumda. öyle ki ilk kayıtlarda kennedy'nin beyninin yarıdan çoğunun dağıldığı belirtilirken otopsi fotoğraflarındaki hasarın bununla karşılaştırılamayacağını görürsünüz. kennedy'nin beynini gören fbi ajanlarından biri ifadesinde resmi otopsi fotoğraflarının gerçekliğini reddetmiş ve bunun mümkün olamayacağını belirtmiştir. daha sonra araştırmacılar bu beyin takasının yaraların yerini değiştirmek için yapılmış olabileceğini belirtmişlerdir. otopsiye göre kennedy arkadan vurulmuştu. araştırmacılar bunun tam tersinin doğru olduğuna yani kennedy'nin önden vurulduğuna inanmaktalar. bunun sebebi ise kennedy'nin kafasının oksipitalinin gördüğü ağır hasar. (oksipital uyurken kafamızı yastığa yasladığımız yer) mermilerin çıkarken daha fazla hasar verdiği biliniyor. yani özetle kafatasının verdiği bilgi ile otopsi birbirini tutmuyor. kennedy'nin beynini kimse görmediğinden kafatasının doğruluğu daha geçerli, bu da ortada kesinlikle bi tuhaflık var demek.
şimdi tekrar resmi bulgulara dönelim. fbi'ın araştırmalarına göre oswald'ın silahı deneyimli bir tetikçi tarafından 5 ila 8 saniyede üç kez ateşlenebilir. tanıklar üç el silah sesi duyduklarını söylüyorlar. bunlardan birincisi tamamen arabayı ıskalıyor, ikincisi önce kennedy'i sonra valiyi vuruyor ve üçüncüsü de kennedy'i öldürüyor. şimdi bu ikinci merminin izlediği yolu resmi kayıtlara göre aktarıyorum:
kennedy'i sağ omzundan vurmuş boynundan geçmiş, valinin ise göğsünde, el bileğinde yaralara sebep olmuş ve zavallı mermi kendini en son vali beyin uyluğunda bulmuş. yine raporlara göre bu yolu izleyen sihirli mermi o kadar hızlı imiş ki 15 kat kıyafet, 7 kat deri ve 7 inç dokunun içinden geçmiş. vay anasını be.
http://frankwarner.typepa...9e201156fbfc775970c-500wi
tabi dürüstlükten ödün vermeyelim, vali biraz daha solda oturursa eğer merminin izlediği yol mümkün olabilir.
http://frankwarner.typepa...9e201538ece10d9970b-500wi
ama görüntülerden vali ile başkanın tam arkalı önlü oturduğunun anlaşıldığını belirtmem lazım.
video görüntüleri incelendiğinde öldüren üçüncü mermiden sonra kennedy'i arkaya savruluyor - bu mermi önden geldi demek. ama daha dikkatli incelendiğinde başı iki inç kadar öne oynuyor - bu da mermi arkadan geldi demek. görgü tanıklarının bir kısmı merminin önden geldiğini savunurken bir grup da arkadan geldiğinde ısrarcı. beş kişi de hayır iki taraftan da mermi geldi diyor. sonuç olarak karar arkadan tek mermi geldiği yönünde çıkıyor; ama otopsi raporlarına göre önden bir mermi girdiği kesin gibi.
valinin karısı eşinin kennedy'yi vuran mermilerden başka mermilerce vurulduğunu söylüyor. üst düzey üç tanık da kennedy'nin başının oksipitalinin büyük ölçüde kayıp olduğunu söylüyorlar, bu parça suikastin gerçekleştiği arabanın arka kısmında bulunuyor. tüm bunlar önden gelen bir mermiye işaret ki bu tıbbi kanıtlarla da destekleniyor.
bir de rose isimli bir fahişe ablamız var. kendisi ruby'le iş yaptığını söylüyor. bu sırada ruby kennedy'nin öldürüleceğini ağzından kaçırmış. hatta dahası oswald ile ruby'nin yıllardır sikiştiğini iddia ediyor. neyse bu ablamız suikastten önce olayı haber vermiş ama onu kimse sallamamış. suikastten sonra fbi bunu almış, ablamız hikayesini onlara da anlatıyor. 1965 yılında rose ablamız elim bir trafik kazasında ölüveriyor. biz de bunları yiyoruz tabi. neyse.
olayı kimlerin neden yaptığı ayrı bir entry konusunu. sıkıldım onu da sonra yazarım. fakat kennedy'nin otopsisinin değiştirilmesi sihirli kurşundan daha önemli bir konu bence, bunu belirteyim. çünkü dediğim gibi adam biraz solda otursa tek kurşun o yolu izliyor olabilir ama otopsinin doğruluğu gibi bi ihtimal yok.
son bir not: kennedy suikasti dosyalarının büyük bölümü hâlâ gizli statüsünde ve bu statü normale göre çok çok uzun bir zaman daha değişmeyecek. 2029'a kadar.
amerika'nın ilk katolik başkanı olan john f kennedy'nin 22 kasım 1963'de öğlen saat 12:15'de dallas'daki dealey plaza'da uğradığı suikasttir..bu suikast tarihin akışını değiştiren suikast olup aynı zamanda ''tüm zamanların en merak edilen faili meçhul cinayeti'' olarak da tarihe geçmiştir..
cinayet sonrası görgü tanıkları dahil birçok kişi tuhaf bir biçimde ölmüş yada intihar etmiştir..texas okul kitapları bürosundan başkan kennedy'nin kortejine italyan yapımı mannlicher carcano marka bir sniper tüfeği ile ateş ettiği iddia edilen lee harvey oswald, oswald'ı mahkemeye çıkarken öldüren jack ruby, oswald ve jack ruby'i tanıştıran david ferrie, oswald'ın peşinden gittiği iddia edilen texas polis şefi j.tippit dahil olmak üzere olayla yakından ilgisi olabilecek olan herkes öldürülmüştür..ayrıca suikast anında olaya şahit olan 27 kişi de bir şekilde ölmüş yada öldürülmüştür..
bu suikastin arkasında hangi güçlerin olduğuna dair birçok komplo teorisi ortaya atılsa da aradan yarım yüzyıla yakın süre geçmesine rağmen hala net birşey bilinmemektedir..
görsel
görsel
http://findmeaninja.com/p...lee%20harvey%20oswald.jpg
cinayet sonrası görgü tanıkları dahil birçok kişi tuhaf bir biçimde ölmüş yada intihar etmiştir..texas okul kitapları bürosundan başkan kennedy'nin kortejine italyan yapımı mannlicher carcano marka bir sniper tüfeği ile ateş ettiği iddia edilen lee harvey oswald, oswald'ı mahkemeye çıkarken öldüren jack ruby, oswald ve jack ruby'i tanıştıran david ferrie, oswald'ın peşinden gittiği iddia edilen texas polis şefi j.tippit dahil olmak üzere olayla yakından ilgisi olabilecek olan herkes öldürülmüştür..ayrıca suikast anında olaya şahit olan 27 kişi de bir şekilde ölmüş yada öldürülmüştür..
bu suikastin arkasında hangi güçlerin olduğuna dair birçok komplo teorisi ortaya atılsa da aradan yarım yüzyıla yakın süre geçmesine rağmen hala net birşey bilinmemektedir..
görsel
görsel
http://findmeaninja.com/p...lee%20harvey%20oswald.jpg
jfk amerikan tarihinin ilk mason olmayan başkanıdır. başkanlığı döneminde israil in nükleer programına karşı çıkmış ve eleştirip destek olmamıştır.
şimdi şöyle düşünün. dönemin dünyadaki 2 süper gücünden birisi olan amerikanın başkanına suikast düzenleniyor, kameralarla bu suikast saniye saniye çekiliyor, vuran kişi yakalanıp emniyette 2 gün sorgulanıyor, vuranı vuran kişi de yakalanıyor ama bu suikast aydınlatılamıyor.
tabi ki tüm dünya bu suikasti sovyetler birliği nin işlemediğini biliyor. suikastin şahidi olan, bilgi sahibi olan herkesin teker teker ortadan kaldırılması, kennedy nin anti-israil politikaları sonucu bu suikasti çok net bir şekilde amerikayı yöneten yahudi lobisinin yaptırdığı ortadadır.
250 yıldır amerikayı yahudiler yönetmektedir. kurucuları da onlardır zaten. bugün amerika birleşik devletlerinin yönetiminin tüm kritik noktalarında yahudiler bulunmaktadır. kennedy den obama ya kadar tüm başkanların gelişi yahudi derin güçlerinin onayından geçmektedir. kennedy kendilerine aykırı hareket edince öldürmekten çekinmezken, müslüman dünyasına şirin gözükmek ve amerikayı itibarlı kılmak için başa gelmesine onay verdikleri obama da bugün israil i eleştirse, anti-israil politikaları gütse o da suikasta uğrar.
bu suikastte çözülmemiş bir şey yoktur, azmettiricileri alenen ortadadır.
şimdi şöyle düşünün. dönemin dünyadaki 2 süper gücünden birisi olan amerikanın başkanına suikast düzenleniyor, kameralarla bu suikast saniye saniye çekiliyor, vuran kişi yakalanıp emniyette 2 gün sorgulanıyor, vuranı vuran kişi de yakalanıyor ama bu suikast aydınlatılamıyor.
tabi ki tüm dünya bu suikasti sovyetler birliği nin işlemediğini biliyor. suikastin şahidi olan, bilgi sahibi olan herkesin teker teker ortadan kaldırılması, kennedy nin anti-israil politikaları sonucu bu suikasti çok net bir şekilde amerikayı yöneten yahudi lobisinin yaptırdığı ortadadır.
250 yıldır amerikayı yahudiler yönetmektedir. kurucuları da onlardır zaten. bugün amerika birleşik devletlerinin yönetiminin tüm kritik noktalarında yahudiler bulunmaktadır. kennedy den obama ya kadar tüm başkanların gelişi yahudi derin güçlerinin onayından geçmektedir. kennedy kendilerine aykırı hareket edince öldürmekten çekinmezken, müslüman dünyasına şirin gözükmek ve amerikayı itibarlı kılmak için başa gelmesine onay verdikleri obama da bugün israil i eleştirse, anti-israil politikaları gütse o da suikasta uğrar.
bu suikastte çözülmemiş bir şey yoktur, azmettiricileri alenen ortadadır.
ancak 2029 yılında açığa çıkacak suikasttır.
israil'in nükleer silaha sahip olmasına karşı çıkan kennedy'nin abd'yi asıl yöneten yahudi derin devletince ortadan kaldırılmasıdır.
dikkatli olarak "tübitak" gibi bilim ve teknolojinin geldiği son noktadaki kurumlar tarafından incelenirse "paralel yapı ve cehape zihniyeti"nin izlerinin görülebileceği suikasttir.. titaniğin batmasına kadar parmağı çıkar bu örgütlerin izle gör *
11.22.63 dizinin konusu suikastla ilgili, bende merak ediyorum dizinin sonunda ne olacak.
Kennedy olay günü kronik omurga ağrılarından dolayı korseyle sarmalanarak tura çıkmıştı. ilk kurşunu yedikten sonra bu sebeple arabaya düşememiş ve dimdik kalmış; bu sayede kafasını parçalayan ikinci kurşun için mükemmel bir hedef oluşturmuştu.
Pis suikastçi çişini yaptıktan sonra ellerini yıkamadan mermileri doldurduğu için kennedy aslında enfeksiyondan ölmüştür.
güney amerika da fba-cıa savaşları olmuştu evet bildiğiniz kanlı bol öldürmeli hesaplaşmalar. bu cia nin ne kadar bağımsız bir yapı olduğunu gösterir ve iplerinin amerikan hükümetin de olmadığı da kesindir. cia yi kim yönetiyorsa suikasti de onlar planlamıştır.
büyük türk komploisti hoca ahmet çakara göre uzaylılarca işlenmiştir.
Gündemdeki Haberler