bugün

türk spor camiası ve beşiktaş'ın renkli yüzü, beşiktaş'ımızın başı sağolsun.

Forza'da unutmadı seni.

http://www.forzabesiktas.com
kazım kanat(20) yazısını görünce "yapma be kazım abi" dedim içimden. bir umutla bastım üç noktaya. "ismindeki entry sayısını gören arkadaşlar, malesef..." yazıyordu en başta. evet maalesef...

güle güle kazım kanat.
türkiye'deki spor yazarlığının ölümüdür bu ölüm.
sabah ölüm haberi ile uyandığım spor yazarı. allah gani gani rahmet eylesin. hali , tavrı asla gitmeyecek gözümün önünden.
hakkında bu kadar entry girilince öldüğün...

anammm harbiden ölmüş lan. başımız sağolsun.
çok taraflı bir yazardı, bazı konuları da basit dedikodulara dayandırıp savunurdu, hatta büyük maçlar öncesi hakemleri baskı altına almak için saçmaladığı da olmuyor değildi. ancak diğer birçok spor yazar-yorumcusunun aksine tüm bu ve benzer şeyleri yaparken kavgacı, hakarete varan üslupla cümle kuran bir yapıda olmadı hiç. her tartışmadan sonra gülümseyerek "tamam o zaman" demeyi de bilirdi. toprağı bol olsun...
taraflı bir adamdı. bir galatasaraylı olarak onun beşiktaş'ı hem açıktan savunması hem de gazeteciyim, objektifim manasında sözler sarfetmesini çok severdim. aynı şekilde ömer çavuşoğlu'nun, aziz üstel'in, ziya kaptan'ın... o koca koca adamlarım efendi, spor terbiyesi almış, fanatik ama insan fanatik yanlarını seviyorum ben.

işin doğrusu hoş bir hatıra bırakıp gitti. belki senede bir iki gün nostalji, ilk günler biraz duygusal sahneler...kötü olduğu için unutulmaz kazım abi, dünya vefasız ondan.

ayrıca ilk beşiktaş maçında çarşı'yı merak ediyorum. çarşı azraile karşı dan daha yaratıcı olurlar umarım, kazım abilerine yakışır bir şekilde...

beşiktaş ve futbol camiasının, sevenlerinin ve yakınlarının başı sağolsun, mekanı cennet olsun.

sarı desem beyaz anla
siyah duy kırmızımı
fani işte yalan dünya
siler birgün farkımızı

(bkz: siyah ulan)
ahmet çakar ile atışmaları unutulmayacak spor yazarıdır, hele bir programda hastalığından bahsederken ahmet çakar'ın gözyaşlarını tutaması hiç unutulmayacak...
son yazısı hastane odasındandı.

"Başımı alıp gittim de ne oldu!

Hikâyenin sonu şöyleydi: Hani doktorlar, kanser tedavim için beni hastane odasına mahkûm etmişlerdi ya... Ben de başımı alıp Bodrum'a gitmiş, hayatımı bir yelkenlide geçirmeye başlamıştım ya...

Harika bir yazdan sonra bir otelde kaldım. Klimayı açıp, keyif çattım. Sonrası ne oldu? Ne olacak, kuyruğu bacaklarımızın arasına kıstırıp, hastaneye geri döndük. Hem kanser hem de zatürree olmuşum. Kanseri yendik! Zatürreede dalga geçtik! Ama... Aması şurada... Anlatayım...

Kanseri bir kez daha yenmenin mutluluğunu yaşarken, mutsuz oldum. Bodrum'da cehennem gibi sıcakta ilk kez bir şey yaptım. Eşim Sevinç için yaptırdığım klimayı çalıştırdım, karşısında uyudum. Sonuç felaket! Bir süre sonra nefes alamaz, yürümekte zorluk çeker oldum. Oğlum Mesut'un yemin töreni için gittiğim Kars'ta yüksek rakımda kötü oldum.

Hikâyenin şimdiki sonu şöyle; ciğerlerime klimadan dolayı virüsler girmiş, mantarlar oluşmuş. Sürekli antibiyotik ve oksijen tedavisiyle ben değil, doktorlar savaşıyor. Komik olan da şu: Bir mantarı yenmek, kanseri yenmekten biraz zor olacak. Okurlara! Kimsenin moralini bozmak istemem. Hele benim, kanser yoldaşlarımın asla... Zaten onlara güzel haberlerim var. Kanseri 'akıllı bomba' ismi verilen bir ilaçla yendim. Elim kalem tutunca söz, her şeyi yazacağım. Biraz sabır ve anlayış, lütfen. Biliyorum ki ben sizler için umudun umuduyum! Teslim olmak yok, geri çekilmek yok. Savaşa devam!

Sevgili okurlar! Ne zaman iyileşirim bilmiyorum. Tek bildiğim şey, yazabileceğim an yazacağımdır.

Özel mesaj: Bu, hastane odasından yazılan belki de çok duygusal, belki de okurları ilgilendirmeyen mesajdır. Bu mesaj benim her zamanki dostum Hıncal ustaya. "Beni niye aramadın?" deme. Ama sana ulaşmam ancak bu şekilde oluyor. Ulaşsam bile konuşamam ki! Hıncal ağabey, bir aydır, hastayım kimselere söylemedim. Şu zor günlerimde kırıcı ve incitici söz ve yazıların (Benim üzerimden, benim iyileşmem için çırpınan Genel Yayın Yönetmenim Ergun Babahan'ı eleştirmen de şık değil) beni ve seni sevenleri çok üzüyor. "Kardeşim," dediğin Kazım'ı 40 yıldır binlerce yazısından tanırsın. Bilirim seversin de... Bir söz için bana düşman oldun. Ricam şudur; şimdilik biraz bekle, lütfen. iyileştikten sonra o kırıcı ve incitici eleştirilerini yapmaya devam edersin. O zaman bile tek kelime söylemem! Öyle değil mi Öcal ağabey, Haşmet kardeş? "
ne dediğini, neden dediğini bilen ender yazarlardandı. allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun.
fm oynarken döndüğüm sözlükte ismini ve girilen entry sayısını görünce ''yapma be!'' diye geçirdim içimden; ne yazık ki doğruymuş..

mekanı cennet olsun.. allah günahlarını affetsin.. biz seni hep futbolcuları soyadlarıyla birlikte çağrışınla hatırlıyacağız.. güle güle kazım kanat..
ne yorumlarını, ne düşüncelerini benimsedim bugüne kadar. hatta yeri geldi küfür ettim, siktir lan dedim. ama şimdi resmen göt gibiyim. yapma be abi, sen ne kadar akside olsan, futbol bilgin bir çoklarına göre yetersiz ya da taraflı da olsa sen bu ülke futboluna bir şeyler katmayı başarmış, isim yapabilmiş hele ki kanseri yenebilecek kadar mücadeleci, neşeli hayat dolu bi adamdın. Çok zamansız geldi bu be abi.

hakikaten çok kötü bi başlangıç yaptık günümüze. Kulağındaki küpe bile senin farklılığını, hayat dolu bir adam olduğunu gösterirdi bize. Mekanın cennet olsun abi. Abi diyebilecek kadar samimi görmüşüz seni.
yönetimi cesurca eleştirebilen ender beşiktaşlı yazarlardan biriydi. beşiktaşlı duruşunu sonuna kadar sürdürdü. Cenk Koray gibi erken ayrıldı aramızdan.
uzun yıllar kanser ile mücadele edip yenilmeyip , zatüreden vefat eden spor yazarı. allah rahmet eylesin.
gider ayak hıncal uluç'a beterin beteri bir ayar vermiş yazardır. bu yazı hıncal'ın içinden nasıl çıkar bilmiyorum...

"özel mesaj: bu, hastane odasından yazılan belki de çok duygusal, belki de okurları ilgilendirmeyen mesajdır. bu mesaj benim her zamanki dostum hıncal ustaya. "beni niye aramadın?" deme. ama sana ulaşmam ancak bu şekilde oluyor. ulaşsam bile konuşamam ki! hıncal ağabey, bir aydır, hastayım kimselere söylemedim. şu zor günlerimde kırıcı ve incitici söz ve yazıların (benim üzerimden, benim iyileşmem için çırpınan genel yayın yönetmenim ergun babahan'ı eleştirmen de şık değil) beni ve seni sevenleri çok üzüyor. "kardeşim," dediğin kazım'ı 40 yıldır binlerce yazısından tanırsın. bilirim seversin de... bir söz için bana düşman oldun. ricam şudur; şimdilik biraz bekle, lütfen. iyileştikten sonra o kırıcı ve incitici eleştirilerini yapmaya devam edersin. o zaman bile tek kelime söylemem! öyle değil mi öcal ağabey, haşmet kardeş? "
hakkın rahmetine kavuşmuş beşiktaşlı spor yazarı. ne desek boş. insanın yüregi kaldırmıyor böylesini. yönetimi ve teknik heyeti korkusuzca eleştirebilen 2-3 yazardan birisiydi. kimin haklı oldugunu değil; neyin doğru oldugunu savunan güçlü bir kalemdi.

allah rahmet eylesin diyoruz.
vefatı vesilesiyle kimin "başka bir takımlı olmasına rağmen" saygı duyduğunu, görüşlerine değer verdiğini, kişiliğini çok beğendiğini öğrendiğimiz yazar.
"fenerbahçeli olmama rağmen..", "bir galatasaraylı olarak..".. aman ne güzel. objektif yazarlarımız varmış, mutlu olduk.
şu anda kendisi için özel bir program yapılan ntv spor'da, yayına katılan gürcan bilgiç'i gözyaşlarına boğmasına ve programa ara verilmesine neden olan merhum. allah gani gani rahmet eylesin.
yaptığı yorumlar tarafımdan beğenilmemesine rağmen, mehmet aurelio konusundaki görüşlerini irkçılık olarak görsem de camianın renkli bir kişiliğiydi. kim ne derse desin, çok renkli bir isimdi. allah rahmet eylesin, allah taksiratıni affetsin.
beşiktaşımızın haklarını savunuyordu, galatasaraylı olarak üzüldüm, fenerbahçe düşmanıydı ama olsun başımız sağolsun.
lanet olsun size! sadece bu sözlüktekilere demiyorum tüm sözlük alemine lanet olsun. bu kadar mı insanlığınız köreldi bu kadar fanatikleştiniz.

bir sıfat koymadan söylüyorum: bu adam iyi bir ''insan''dı. insan kelimesi size birşey hatırlatıyor mu?
yeri gelir eleştirirdik ama hepimiz bu adamın ne kadar iyi niyetli bir ''insan'' olduğunu bilirdik. sol frame deki 40 rakamını görünce gene spekülatif bir laf etmiştir umarım dedim. aurelio de ulusal takım de bir şey de be adam!..

kabullenmiyorum ölümünü hayata bu kadar tutunmuşken, kulağına o her zaman istediğin sevdiğin küpeyi takmışken...
allah rahmet eylesin. yalan değil yazılarını çok fazla beğenmezdim; ama en azından kendine saygı duyulmasını sağlayan yazıları vardı. en çok sevdiğim ve arada ehh be kazım abi dediğim özelliği futbolcuları soy adıyla telaffuz etmesiydi. bir çok insana kanserden dolayı umut oldun. mekanın cennet olsun.

bize yer tut oralardan
beşiktaş'ı izlemeye geliceğiz ta z.burnu'ndan, karagümrük'ten, adalar'dan, kapalıdan.
çArşı ulan!
inatçıydı, hani keçi gibi adam derler ya, o tam olarak öyleydi. gıcık olurdum bazen, beşiktaşlıydı çünkü, yukarda allah var, bazen acaip sallardı. çok spor yazarına küfür etmiştim en ufak bir fenerbahçe eleştirisinde, ama kazım kanat'a hiç küfür etmedim. severdim çünkü, hayata bakışını severdim, canının istediğini yapabilmesini severdim.

99 da kansere yakalanıyor. dalağı, böbreği, ciğerlerinden biri, karaciğerinin 4/5 i alınıyor. altı ameliyat geçiriyor. her seferinde, deplasmanda olmasına rağmen hayatı yeniyor. en son kalan ciğerine de sıçrıyor kanser. birçok eksikle gittiği son deplasmandan da galip dönüyor. lakin hayat... şike yapıyor. zatürre ye bağlı akciğer yetmezliğinden aramızdan ayrılıyor. ne kadar inatçı bir insan olduğunu anlattığı, ayşe arman ın roportajından bir bölüm;

--spoiler--
Ben tembel bir öğrenciydim. Düşünün matematiğim 1, liseyi bitiremiyorum. Matematik hocamızın adı Molla Bey di. Bir gün elinde kırmızı boya okulun duvarına, "Bu okulun en aptal öğrencisi Kazım Kanat" yazdı. Kendimi nasıl kötü hissettim, anlatamam. Ama sağ olsun beni seven arkadaşlarım vardı, gece gündüz çalıştırdılar, matematikte okul birincisi olarak mezun oldum. Molla öğretmen, "Eğer sen bu okulu bitirebilirsen, ben bu yazıyı dilimle silerim" demişti. Bütün okul adamın bunu yapmasını istedi, çıktı sadece dilini değdirdi. Ama o da bir şeydi. Ben Molla Öğretmeni öldürmek için planlar yapmıştım. Motosikleti vardı, gizlice frenlerini boşaltacaktım ya da dinamit bağlamayı düşündüm, motoru çalıştırdığında havaya uçacaktı. Ama sonra fark ettim ki, o öğretmenin o yazısı, benim için hayatımın dönüm noktası oldu. O gün anladım, bir şeyi başarmak istiyorsan, çalışacaksın. Armut piş ağzıma düş yok
--spoiler--

sonralardan gelen edit: eksi veren değerli yazar arkadaşım. neden eksi verdiğini özel mesajla iletirsen, varsa yanlışlarımı görmeme neden olur. ama "gıcık olurdum, beşiktaşlıydı çünkü" kısmı için eksilediysen, hiçbir şey demiyorum. . fanatikliğin bu kadarı da olmaz ya. koca bi yazıyı beşiktaşı sevmememden ötürü eksiliyosan ne diyim ben sana.
yaptığı iş kolay değildi, futbol yazmayı demiyorum. o en kolayı.

kendisine pek az ömür biçilmesine rağmen azimle ve inatla savaştı adi hastalıkla. bir yere kadar yetti nefesi. büyük mücadelesiyle moral ve inancın bu hastalıkla mücadeledeki yerini çok güzel anlattı türkiye'ye. kazım kanat bu hastalıkla mücadele ederek gardını düşürmeyerek ayakta alkışlanmayı hak eden insandır.

kendisine Allah'tan rahmet ailesine sabır dilerim. Kazım Kanatla ne kadar gurur duysalar azdır.
türk spor basını gökkuşağının renklerinden biriydi. şimdi o gökkuşağının bir rengi söndü. sevimli, içten bir insandı. olaylara değişik açıdan bakabilen, futbolla ilgilenenleri farklı yönlerden düşünmeye teşvik eden bir yazardı. yakında ciner grubunun çıkaracağı gazete'de yazacak olduğunu fatih altaylı'dan öğrendim. fatih altaylı demiş ki: " ya kazım erken vefat etti, ya da biz geç kaldık " .

yüreğime su serpen tek şey kanserden dolayı değil, zatürreden dolayı vefat etmiş olması. çünkü o kadar mücadeleden sonra kansere yenilmesi çok daha üzücü olacaktı. kansere yakalandıktan sonra şöyle birşey demişti: " ben kanseri çok yendim. ama artık galibiyet almaktan yoruldum " . buradan ne kadar çok mücadele ettiğini anlayabiliryoruz.
fenerbahçeli olmama rağmen sevdiğim ve saygı duyduğum bir spor adamıydı. allah rahmet eylesin.

edit: niye eksiliyorsun kardeşim ? adamla aynı takımı tutmadığım halde, yorumlarını beğeniyordum. ona baksak alex kadar arda'yı da beğenirim.