bugün
- kıllı erkek mi daha çekici kılsız mı sorunsalı12
- bütün sözlük erkekleri alçaktır25
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı21
- erkek bacağı13
- içlik giyer misiniz14
- neden sürekli kabız oluyorum22
- bir kadın sizi takip etmeden storynize bakıyorsa20
- siber güvenlik başkanlığı12
- bik bik'in mutfağına konuk olmak16
- sözlük yazarlarının pizzaları8
- jose mourinho24
- bekar kadın akşam yemeği10
- sözlükte sevilmeyen erkek yazarlar9
- klarnet calan sarapci koala 68
- fenerbahçe nasıl kurtulur13
- karton toplayan çocuk silik yemelidir12
- narin güran19
- sabah başlayan baş ağrısı9
- anın görüntüsü28
- sözlük erkeklerinin sözlük kızlarına karşı tutumu13
- sudekiray16
- sari renkli seker15
- victor osimhen9
- mert hakan yandaş12
- eve çağıran erko8
- bimde çalışanda akıl var mı16
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı107
- fenerbahçe taraftarı29
- ismail kartal9
- the crying one9
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- okan buruk18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- fenerbahçe8
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı10
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı12
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- b'u r c u23
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm11
Bir mağaza, yahut bir lokanta, yahut bir apartman kapısı gibi; ortak kullanılan bir kapıdan geçerken, arkadan gelen de rahat geçsin diye, kapıyı elinizle açık tuttuğunuzda; kibarlık gösterdiğiniz kişi, kapıdan geçip gider ve size gülümseyerek dönüp bir:
- Mersi, bile demezse...
* * *
Seçimlerde aday adayı olmaya kalkmış ve aday da olamamış biri; siyasete atılma isteğinin nedenlerini, yerli yersiz şöyle açıklıyorsa:
- Vaktiyle devlet için çalışmıştık; emekli olduktan sonra da, artık millet için çalışalım bari demiştik.
* * *
Azgın sıcaklarda, dönerli sandviç gibi aşırı yağlı ve karışık bir şeyler yediği için, kusmaya başlayan biri; ne asansörleri, ne klimaları çalışan özel hastanelerden birine gittiğinde; bir beyaz gömlekli kendisine:
- Hemen sizi bazı testlerden geçirelim; önce bir beyin tomografisinin, sonra bir kalp anjiyosunun, arkasından bir akciğer radyografisinin sonuçlarını görerek, bir de "MR"dan izleyelim durumu da; içimiz rahat etsin, diyorsa...
* * *
Olduğundan fazla görünme sakatlanmasına uğramış biri, her rastladığına:
- Geçen ay Özbekistan'a gitmiştim; bir hafta önce de Estonya'ya kadar uzandım; birkaç ressamla birkaç gazeteciye rastladım. Adamların dünyadan haberleri yok; vazgeçtik bizdeki seçim kampanyalarını, bizim başkentin adını bile bilmiyorlar. Oysa ben, her gün BBC'yi dinler, dünyada ne olup bittiğini izlerim. Gerçeği söylemem gerekirse, benim gözüm Almanları da pek tutmuyor; masalarda bira içip, kol kola sallanıp duran köylüler hepsi. Anladık iyi arabaları var; bendeki de o arabalardan biri. Araba yapmakla iş bitmiyor ki; asıl sorun, o arabalarla nereye kadar gittiğinde. Ben, benimkiyle Bombay'a kadar gittim; gibi bir şeyler anlatıyorsa...
* * *
Angutluğun çarpıcı örneklerinden biri de; kayak sporunu seven birine:
- Kayak yapmak nasıl bir duygu?
Tavlayı seven birine:
- Tavla oynamak nasıl bir duygu?
Ve bir yazı adamına:
- Yazı yazmak nasıl bir duygu?
Diye sormak...
* * *
Öfke patlamalarının yaygınlaşmasında da, angutluğun payı büyükmüş gibi görünüyor.
Bazı yorumlara göre de; Türkiye, ABD'deki "vahşi batı" dönemini yaşıyormuş. Demokrasi yerli yerine oturup iyice pekişinceye dek, öfke patlamalarının yaygınlaşması sürebilirmiş.
* * *
Sopalı, tabancalı, bıçaklı mahalle kavgalarını gördükçe; sayıları iyice artan orman yangınlarıyla, fabrika ve köy yangınlarını izledikçe; kimlerin hangi tür kazalarda nasıl öldüklerini duydukça; insanın kendi kendini uyarısı geliyor:
- Sakın ne angutluk gösterileri, ne öfke patlamaları, ne dumanları büyüyen alevler, enseni karartmasın...
* * *
Bunun da çaresi, hayatında ilk kez kente inmiş bir dağ çobanının hikâyesini hatırlamak.
Dağlardan ilk kez kente inmiş bir çoban; bir minareden ezan okunduğunu duyunca, oradaki takkeli, ak sakallı bir ihtiyara sormuş:
- Ne diye oralara çıkmış, bağırıyor bu adam?
* * *
Ak sakallı ihtiyar da anlatmaya başlamış:
- Ezan okunuyor; müminleri namaz kılmaya davet ediyor. islamın şartlarını yerine getirmeyenler, namazlarını kılmayanlar; öteki dünyada katran kazanlarında yanacak ve zebaniler, başlarına durmadan topuzlar indirecekler; yalan söylemişlerin dillerini enselerinden kızgın kerpetenlerle çekecekler. Kıldan ince kılıçtan keskin Sırat köprüsünden geçemeyenler; ateşlerin içine, zebanilerin topuzları altına düşecekler...
* * *
Hayatında ilk kez böyle korkunç şeyler duyan dağ çobanı; afallamış bir yüz ve şaşkınlıktan büyümüş gözlerle, hemen sormuş ihtiyara:
- Bütün bunların bizim dağdaki koyunlara da, bir ziyanı dokunur mu?
* * *
Angutlukla, öfkeyle, demagojilerle kendilerini ziyan edenler, ededursun...
Nasıl olsa 21. yüzyılın küresel ve evrensel sofrasına, Türkiye de bir gün oturacak...
Enseyi karartmayın.
cetin altan
- Mersi, bile demezse...
* * *
Seçimlerde aday adayı olmaya kalkmış ve aday da olamamış biri; siyasete atılma isteğinin nedenlerini, yerli yersiz şöyle açıklıyorsa:
- Vaktiyle devlet için çalışmıştık; emekli olduktan sonra da, artık millet için çalışalım bari demiştik.
* * *
Azgın sıcaklarda, dönerli sandviç gibi aşırı yağlı ve karışık bir şeyler yediği için, kusmaya başlayan biri; ne asansörleri, ne klimaları çalışan özel hastanelerden birine gittiğinde; bir beyaz gömlekli kendisine:
- Hemen sizi bazı testlerden geçirelim; önce bir beyin tomografisinin, sonra bir kalp anjiyosunun, arkasından bir akciğer radyografisinin sonuçlarını görerek, bir de "MR"dan izleyelim durumu da; içimiz rahat etsin, diyorsa...
* * *
Olduğundan fazla görünme sakatlanmasına uğramış biri, her rastladığına:
- Geçen ay Özbekistan'a gitmiştim; bir hafta önce de Estonya'ya kadar uzandım; birkaç ressamla birkaç gazeteciye rastladım. Adamların dünyadan haberleri yok; vazgeçtik bizdeki seçim kampanyalarını, bizim başkentin adını bile bilmiyorlar. Oysa ben, her gün BBC'yi dinler, dünyada ne olup bittiğini izlerim. Gerçeği söylemem gerekirse, benim gözüm Almanları da pek tutmuyor; masalarda bira içip, kol kola sallanıp duran köylüler hepsi. Anladık iyi arabaları var; bendeki de o arabalardan biri. Araba yapmakla iş bitmiyor ki; asıl sorun, o arabalarla nereye kadar gittiğinde. Ben, benimkiyle Bombay'a kadar gittim; gibi bir şeyler anlatıyorsa...
* * *
Angutluğun çarpıcı örneklerinden biri de; kayak sporunu seven birine:
- Kayak yapmak nasıl bir duygu?
Tavlayı seven birine:
- Tavla oynamak nasıl bir duygu?
Ve bir yazı adamına:
- Yazı yazmak nasıl bir duygu?
Diye sormak...
* * *
Öfke patlamalarının yaygınlaşmasında da, angutluğun payı büyükmüş gibi görünüyor.
Bazı yorumlara göre de; Türkiye, ABD'deki "vahşi batı" dönemini yaşıyormuş. Demokrasi yerli yerine oturup iyice pekişinceye dek, öfke patlamalarının yaygınlaşması sürebilirmiş.
* * *
Sopalı, tabancalı, bıçaklı mahalle kavgalarını gördükçe; sayıları iyice artan orman yangınlarıyla, fabrika ve köy yangınlarını izledikçe; kimlerin hangi tür kazalarda nasıl öldüklerini duydukça; insanın kendi kendini uyarısı geliyor:
- Sakın ne angutluk gösterileri, ne öfke patlamaları, ne dumanları büyüyen alevler, enseni karartmasın...
* * *
Bunun da çaresi, hayatında ilk kez kente inmiş bir dağ çobanının hikâyesini hatırlamak.
Dağlardan ilk kez kente inmiş bir çoban; bir minareden ezan okunduğunu duyunca, oradaki takkeli, ak sakallı bir ihtiyara sormuş:
- Ne diye oralara çıkmış, bağırıyor bu adam?
* * *
Ak sakallı ihtiyar da anlatmaya başlamış:
- Ezan okunuyor; müminleri namaz kılmaya davet ediyor. islamın şartlarını yerine getirmeyenler, namazlarını kılmayanlar; öteki dünyada katran kazanlarında yanacak ve zebaniler, başlarına durmadan topuzlar indirecekler; yalan söylemişlerin dillerini enselerinden kızgın kerpetenlerle çekecekler. Kıldan ince kılıçtan keskin Sırat köprüsünden geçemeyenler; ateşlerin içine, zebanilerin topuzları altına düşecekler...
* * *
Hayatında ilk kez böyle korkunç şeyler duyan dağ çobanı; afallamış bir yüz ve şaşkınlıktan büyümüş gözlerle, hemen sormuş ihtiyara:
- Bütün bunların bizim dağdaki koyunlara da, bir ziyanı dokunur mu?
* * *
Angutlukla, öfkeyle, demagojilerle kendilerini ziyan edenler, ededursun...
Nasıl olsa 21. yüzyılın küresel ve evrensel sofrasına, Türkiye de bir gün oturacak...
Enseyi karartmayın.
cetin altan
dünyanın en angut, en mal, en kültürsüz ve aynı zamanda en kendinibilmez-patavatsız insanı olarak diyebilirim ki "hey, sakamakafo dostum!"
işte bu angutluğa çok iyi bir örnektir.
işte bu angutluğa çok iyi bir örnektir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar