bugün

burada ne ararsanız bulursunuz. aradığınız şeye göre onlar sizi bulur.
hayat 24 saat sürmez.
geceleri saat 3 ila 4'ten sonra, hafta sonları hariç cadde bomboştur.
haftaicleri sabaha karşı boş olmasının nedeni, barlarda ellerinde biralarıyla uyuyakalmış insanlardır.
hiçbir an bomboş olmayan caddedir.
(bkz: bomboş)
(bkz: halep pasajı)
çakma doktorlar caddesi.. (bkz: yersen)
göçün bokunu çıkardığı istanbul caddelerinden hala daha en popüler olanıdır.istiklalde bir bira içmeyi hala hiç bir şeye değişmeyecek olanlar da azımsanmayacak derecede fazladır.
(bkz: istiklal madalyası)
(bkz: büzüğü sıkarak yürümekten göt kası yapanlar)
Bağdat Caddesi,Nişantaşı vb. yerler gibi tikky bir kitlesi olmayan,yurdum insanının her kesiminden bireylerin olduğu,daha çok rockçı gençlerin **ve sevgililerin zaman geçirdikleri,kalabalığının içinde Taksim'den balayıp Galatasaray'a oradan Tünel'e kadar yürümesi bile insana bir ferahlık,hayattan keyif alma duygusu getiren,istanbul'da olduğum zamanlar''benim mekanım''diyebileceğim kadar takıldığım güzel caddedir.Birçok rock bar vardır,bunun yanında bir Nevizade sokağı vardır ki bu caddenin oraya gidip ortamı yaşamadan olmaz *Kısacası Tarlabaşı'nı(ki değil gitmenizi uğramanızı bile tavsiye etmem)saymazsak süper bir ortamı vardır buranın.Taksim'e veya Beyoğlu'na gidip de görmemezlik edemeyeceğiniz hayatın varolduğunu hissettiğiniz caddedir kanımca...
iki ayrı caddedir istiklal caddesi tek cadde üzerinde. meydandan galatasaray lisesine kadar olan bölümde daha popüler daha güncel daha hareketli ama daha boş bir istiklal vardır (bkz: çiçek pasajı) (bkz: imam adnan sokak) (bkz: nevizade) ve bir çok bilinen ve kalabalık mekan caddenin bu tarafındadır. birde galatasaray lisesinden tünele kadar olan kısmı vardır istiklalin bu taraf daha bi (bkz: pera)dır daha bi istanbuldur diger kısma göre daha az güneş alır daha sakindir daha ağırdır daha boştur ama kesinlikle daha nezihtir (bkz: gino), (bkz: rio brava) gibi cafeleri olsun (bkz: asmalımescit) veya (bkz: sofyalı) gibi sokakları olsun çok daha kaliteli yerlerdir. sözün özü 15-30 yaş arası için istiklalin üstü 30 ve üzeri için istiklalin altı daha uygundur
küçük istanbul denilebilecek cadde.istanbulun ölçekle küçültülmüş hali bir nevi.her çeşit insanın olduğu küçük bir dünya.küçük ama mükemmel,her ne kadar kazı çalışmaları hiç bitmese de...
istanbulda yasayan tüm homosaphiens örneklerinin bir cumartesi gecesin de toplandıgı tek mekandır.
avrupanın eski kentlerinin her birinde onlarcasına rastlanan, türkiye'de ise 'tek' mekan... kendine özgü bir iticiliği de vardır...
başka bir şehirdeki üniversitesi yüzünden istanbuldan koparılmış istanbul aşığı gencin her gelişinde boğazla birlikte mutlaka görmek zorunda olduğunu hissettiği cadde. *
insanların birbirlerine dokunabildikleri acık hava sineması
iclal aydın'ın seslendirdiği şiirdir.

sözleri ise şöyledir;

Sana sımsıkı sarılmak istiyordum...bir kez görsem,bitirsem içimdeki özlemini bu kadar zor gelmeyecekti senden,sevginden vazgeçmek... Nasıl olsa alışkınım ya seni görmemeye , galiba böyle de başarabilirim... Ama eğer hissedersen hayatından çekildiğimi bana sana geri dönmemem için şans dile.
Neler yazmak istiyorum sana bir bilsen , tek yapabildiğim yazmak olduğundan yine yazıyorum işte! Seni daha önce de yazmıştım ama bu kez bir daha yazmamak üzere , seni beynimde,içimde bitirerek yazıyorum,yada bitirmek isteyerek...Ne kadar sürer bilmiyorum ama ben senden, sevginden vazgeçmek istiyorum.
Yine senden habersiz...
Ben seni severken de senden habersiz sevmiştim. Belki de kendimden bile habersiz. Dünyaları etrafında döndürmek isteyen bir kalbi bilerek isteyemezdim.
Kendimden ve senden habersiz HERŞEYiM olmuştun sen... öyle ya sen bir taneydin; eşin benzerin yoktu yeryüzünde,yoktu senden daha güzel güleni. Yaşanmamış ve yaşamamış olsam bile sen özeldin. AŞK özeldi...
Yağmurda aşk başkadır diyenlere gülüyordum ama bende yağmurda üşüyen ellerini severek başladım seni sevmeye...
Aralık'tı... istiklal e hiç o kadar güzel yağmur yağmazdı... önce aldırmadım seninle güzelleşen her şeye...Sonra tüm parfümeri dükkanlarını aşındırıp kokunu ararken anladım seni deli gibi özlediğimi...Ne kadar gerçeksen o kadar yalandın ... ve ben her seferinde en baştan başladım. Yeniden bir sondayım ama bu kez yeniden başlayacak gücüm yok. Ben senden vazgeçmek istiyorum!
Herkes gibi biri olmanı yada hiç kimse olmanı istiyorum. Sesini duymak için telefonlara sarılmaktan vazgeçmek , ismini duyduğumda içimin titreyip,gözlerimin dolmasından kurtulmak istiyorum. Senin benim için herhangi biri olman ne kadar zor bir bilsen... zaten kolay ne vardı ki benim için? Sanki seni öldürmemle sevmem arasında hiç bir fark yoktu. Ve ben hep sevgim yüzünden cezalıydım. Hiç sonu olmayan bir yolda seninle yürümek ,yeni çıkan filmleri birlikte izlemek,saatlerce sana sarılı kalmak,sadece ama sadece bir kez olsun sana sarılıp uyumak,bir sabah gözlerimi açtığımda yanımda seni bulmak isterken ,sen sevgimle utanmamı sağladığın için galiba gerçekten BiRTANEYDiN!
işte bu yüzden imkansızlığına hep inandım!
Ben yalnız kalıp seni düşünmeyi deli gibi sever olduğumda,sen benim her şeyim olduğunda ben senin için hiç yoktum! Bu yüzden yalnızlıklarım,ağlamalarım,özlemlerim canını hiç acıtmadı.

BENiM TARAFIMDAN SEViLMEK BELKi DE HAYATINDA ÖNEMSEYECEĞiN EN SON ŞEYDi...

Sen beni hiç sevmedin!
Ben seni seviyorum dediğimde Seni Seviyordum!
Ben seni özlüyorum dediğimde Seni Özlüyordum!
Ben senin için ölürüm dediğimde ben senin özleminden zaten ölüyordum...
Ve şimdi senin hayatından gidiyorum...
Ne zaman aralıkta bir yağmur yağsa,
ben istiklal de olacağım,
ne zaman bir parfümeriye girsem
hala kokunu arıyor olacağım.
Ben kaybettim...
Sen kazandın!
Artık sesimi duymayacaksın...
Sana sımsıkı sarılmak istiyordum , kokunu içime yıllarca bana yetecek kadar çekerek sana sımsıkı sarılmak istiyordum... Gelmedin!
Gelsen yapabilir miydim bilmiyorum...
Ben artık gidiyorum...
Eğer hayatından çekildiğimi hissedersen ,bana sana geri dönmemem ve seni yeniden deliler gibi sevmemem için şans dile...
ve lütfen Aralık ta yağmur yağdığında istiklal e gelme...
yapacak bi şey olmadığında gittiğim boydaaaan boya yürüdüğüm saçma sapan ya da beni korkutan tiplerle karşılaştığım ilginç ötesi yer.
memlekette ne kadar ozenti tip varsa kendine mekan edindigi caddedir burasi... cebinde parasi , tipi duzgun , ozguveni yuksek insanlarin pek ugramadi mekandir ayni zamanda...
ayagında converse olanlar saga gecsin diye megafonla bagirirsaniz sol tarafta tek tuk insan kalıcagı tespiti bir arkadasım tarafından yapılmıs olan sokak sıfatının gittikce daraldıgı uzun ince bir yol
(bkz: istiklal caddesi)
(bkz: Beyoglu)
(bkz: tünel)
toplumun farklı katmanlarının renkli buluşma noktası. ahmet ümit' in komiser nevzat' ı zor davalar peşinde koşturduğu, gecesi de gündüzü de ışıl ışıl cadde.
kanımca kesinlikle türkiyenin merkezidir.. ve sanırım 365 gün 24 saat uyumayan tek yeri..
günün her saati yaşayan ve taksim meydanından tünele kadar yürüdügünüzde hayat tecrübenizi arttıran istanbulun en güzel caddesidir.
istanbula aşık olmaya gösterilecek nedenlerden biridir. mükemmel bir atmosferi vardır. keşke her gün orda olsam dedirtir insana.
http://www.istiklalcaddesi.net
her sanatkarın ve zanaat sahibinin motif ve renklerini taşıyan özgür bir eserin timsali.
daha ilk adımımı attığım anda hararetle öpüşen bir çifti gördüğüm anda korktuğum *uzun cadde.sanki; tünele doğru elenir insanlar. ortam kızları, çocukları azalır mağazalarla doğru orantılı olarak aşağılara doğru. kulaklığı takıp müziği son ses açıp rüzgara ve insanlara çarpa çarpa, düşünmeden yürümenin tadı başkadır.istiklal herşeyiyle başkadır...