bugün

aşk gibi.
çünkü aşk uyuşturucu gibi.
uyuşturucu, bırakmak isteyip de bir türlü bırakamadığın bir şey ise... istanbul bir tür uyuşturucu demek ki.
sadece güzelliğiyle değil, aşkları, tutkusu, merhameti, ''şefkati'' ile beni bekleyen şehir.
istanbul tutkudur.
eski adı der saadet. yani, mutluluk kapısı. istanbul sadece bir şehir değil, olanaklar kapısı. bu şehirde bir sürü manyak, şair, deli, sanatçı var. milyonlarca hikaye var. ankara gibi sıkıcı şehirlerde, bankta ya da otobüste yanına oturan insanla muhabbet kuramazsın. ama istanbulda, bir yerden bir yere giderken herkesle iki çift laf edebilir, ahbap olabilirsin. bu şehir garip bir şekilde insanı sosyalleşmeye itiyor.
''bu şehir gündüzü yaşar, bu şehir her geceyi sever'' , ''bu şehir için ölmeye deger..'' yani anlatılmaz yaşanır. taşına toprağına kurban olunası şehir.
kaybedildiğinde tüm türkiye'nin kaybedilebileceği şehir.
gezi parkı olaylarında en acı faturayı ödeyecek olan şehirdir. kamu malları milyonlarca liralık maddi zarar görmüştür. değermiydi bilinmez ama verilen zararlar, toplanan vergilerden karşılanacağından dolayı sürmekte olan yatırım çalışmalarının sekteye uğramasına neden olabilir. istanbul, türkiye'nin en çok kazandıran kentiydi ve bu kazançtan sadece yüzde beşlik dilimi kente yatırım olarak dönmekte. inşallah olaylar daha da büyümeden sonlanırda kent normal yaşantısına kaldığı yerden devam edebilir. keşke istanbul da olay olmasada sadece trafik olsa.
an itibarıyla şiddetli gök gürültüsünün yaşandığı ilimiz.
8 haziran 2013 cumartesi günü en düşük sıcaklığı 16 , en yüksek sıcaklığı 27 derece olacak şehir.
direniş en çok sana yakışıyor.
istanbul muhtemelen dünyanın en merak uyandırıcı şehri. Bu şehirle aramda bir aşk var.
12 haziran 2013 çarşamba günü en düşük sıcaklığı 20 , en yüksek sıcaklığı 25 derece olacak şehir.
14 haziran 2013 cuma günü en düşük sıcaklığı 20, en yüksek sıcaklığı 26 derece olacak şehir.
cem yılmaz 'ın da dediği gibi...
" kimileri istanbulun silüeti ne bakar yahya kemal olur... kimisi de ' istanbul sen mi büyüksün ben mi büyüğüm !! Ananı sikecem senin! ' der. "
gerçekten doğru bir tabirdir.
kitaplara, şiirlere, şarkılara konu olan kimi için taşı toprağı altın şehir diye kimi için gençliğini yedi diye tabir edilen şehir.
belki bin kere yazdım, her kaçma isteğim depreştikçe gene yazacağım "ne senle, ne de sensiz"
dengesiz kızdır.
sevilmesinin tarifi imkansız şehirdir.
trafikte 5 kere yeşil yansa da ilerleyemezken bile bu şehre aşık olunur.
bugün için 45 derece sıcaklık olacak denen şehir. meteorologlar ya tahmin etmesini bilmiyor ya da dayak yememişler.
gidince gözümü korkutan ama diğer şehirlere hissetmediğim şeyleri hissettiren şehir.
türkiye'nin en büyük şehri. boğaz iyi güzelde ya sonrası? mesela ümraniye, dudullu, bağcılar, esenler, fikirtepe vs. orlarda yaşayan arkadaş varsa darılmasın ama hayatta orlarda yaşamak istemem ki istanbulun çoğu nüfusu boğazda değilse arkasında yaşar. bi kere trafik hayatınızdan ciddi bir zaman çalar, kalabalık insanı strese sokar, insanlar sinirli ve görgüsü biraz daha düşüktür. üniversiteyi istanbulda okudum. iyidi hoştu çokta kazık yedim burda dikkat ediniz. geceleri bursaya göre daha tehlikelidir. ayrıca buraya gelmeden önce kürt nufusu mevcudiyeti hakkında az çok fikrim vardı ama gödüklerim tahminimin üzerindeydi. kürtlerin olduğu yerde huzur yoktur kimse alınmasın bu gerçeği kendileride farkında. düşünüyordum acaba istanbulda kalsaydım nasıl olurdu diye? geçende üniversiteden arkadaşım geldi adamın anlattıklarını dinledim doğru karar vermişim dedim. fatihte ikamet eden arkadaşım bursa yaşamak isterdim dedi. çünkü orta sınıf için iş hayatına atıldığınız zaman istanbul size çok iyi imkanlar sunmuyor. mesela bursa ve izmir istanbuldan küçük olabilir ama yaşam daha konforludur sizi boğmaz. bu yüzden derimki edebi yazılara pek kanmayın o kısa süreli güzelliğinede aldanmayın bu şehrin.
Güzel Şehir , güzel olduğu kadar zor şehir, 3 sene yaşadım şimdi dönüp baktığımda o 3 Senenin hergününü gülümsüyerek hatırladığım şehir... Kokusu başka, insanı başka olan şehir... Yaşaması zordur ,yorar, bıktırır, delirtir, ama tatlı bir mazoşistlik gibi uzaklaşınca özlersin... Özledim galiba...
bir türlü geçinemediğin ama ayrılmayı asla düşünemediğin sevgili gibidir.
2 saat uzaklıkta olupta gidip hasret giderilemeyen özlenenin şehri.
istanbul'u iki kısıma ayırabiliriz. birincisi hayalimizdeki efsane istanbul. iki kıtayı birleştiren, üç imparatorluğun merkezi olmuş, içinde dikey ve yatay olarak çok geniş skalada tarihi eserler bulunan, coğrafi ve tarihi bir cennet.
amma lakin ki öyle değildir; metropollerin kabusu olan trafik metro ağının neredeyse yok denecek kadar az olmasıyla çekilmez bir çile olmuş, tarihiyle övünebileceğimiz yarımada tarihi ile değil orada tarih ile alakası olmayan esnafla bilinir olmuş(tahtakale, sirkeci, hamdi bey geçidi), oradaki tarihi binalar klimalarla,tabelalarla iğrenç bir duruma sokulmuştur. istanbul'un tamamından vazgeçtik. bari yarım adayı rahat bırakın. koskoca istanbul'da tekstil şirketleri vb için başka yer mi yok? özlenen istanbul bari yarım adada gerçek olsun.
ah istanbul! güzel istanbul.
insanı kendine aşık eden ışıklı büyük şehir.
nasıl da kandık güzelliğine , taşın toprağın altın diye eşi, dostu, memleketi terk-i diyar eyledik; düştük yollara.
hayallerimizi süsledin, hayranlığımızı besledin, uzaktan bize gülümsedin, geleceğimize göz kırptın güzel şehir.
çağırdın geldik.
her semtine ayrı vurgunduk, ayrı tutkunduk.
aşkın büyüktü çünkü yüreklerimizde, istanbul kelimesini her duyduğumuzda tüylerimiz diken diken olurdu.
hastalıklı bir aşkla bağlandık sana geldik ve ve kaldık burda.
her güne ayrı bir anı yerleştirdin.
her güne ayrı bir acı düşürdün gönlümüze.
her güne ayrı bir aşk bıraktın gözlerimize.
bizi kendine bağladın, bir parçan olduk biz de, 13 milyonluk nüfusu aldığın gibi geniş yüreğine bizi de bastın bağrına.
kucak açtın yalnızlığımıza.
kimi zaman bir anne gibi şefkatle sardın yaralarımızı.
kimi zaman otoriter bir baba gibi döve döve öğrettin bazı şeyleri.
kimi zaman çaresiz bıraktın, başınızın çaresine bakın der gibi.
oysa ne büyük umutlarla gelmiştik sana; umutlarımızı kırdın, hayallerimizi yıktın, bizi darmadağın ettin bize sırt çevirdin.
yine de bırakıp gitmedik, gidemedik.
çünkü garip bir şekilde bağlamıştın bizi kendine.
sanki gitsek bir parçamız hep eksik olacaktı gittiğimiz şehirlerde, ve dar gelecekti o şehirler bize.
öyle bir vazgeçilmezliğin vardı ki cilveli, güzel bir kız gibiydin kimi zaman.
belki göz süzmelerin, cilveli gülümsemelerindi seni vazgeçilmez kılan.
ruhu olduğuna inandığım tek şehirdin ve beni hiç yanıltmadın.
bizi de aldın, kabul ettin teşekkür ederim.
biz de seni çok sevdik be istanbul.
yorma artık bizi.